Juan Mata 8 yıl bekledi, 1 yılda 2 kere şampiyon oldu
Belediyelerin kulüplere yardım etmesi ya da etmemesi... Türk futbolu gerçeklikle yüzleşecek mi hiçbir şey yokmuş gibi devam etmeyi mi seçecek?
Wachowski kardeşlerin 1999 yapımı Matrix serisinin ilk filminde Morpheus karakteri, Neo’ya sorar: Mavi hap mı, kırmızı hap mı? Neo, mavi hapı seçerse hiç memnun olmadığı hayatına devam edecektir. Kırmızı hapsa hoş olmayan bir gerçekliği ortaya çıkaracaktır.
Siyaset her zaman futbolun içinde oldu. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, geçenlerde Bölgesel Amatör Lig’e düşen Eskişehirspor’un durumunu soran bir taraftara çare olarak ‘belediye müdahalesini’ gösterdi. Bana göre Erdoğan’ın tavsiyesi mavi haptı.
Kayserispor yıllardır borç batağında. Son iki sezondur Türkiye Futbol Federasyonu Finansal Kriterleri’ni yerine getiremediği için üç puanı siliniyor. Uzun süre transfer yasağı olduğu için aynı kadroyla devam etti. Sezona Çağdaş Atan’la başladı sonra göreve Recep Uçar geldi. Sezona iyi başlayan sarı kırmızılılar üst üste yenilgiler alınca işler değişti. Recep Uçar da gitti. Kayserispor Başkanı Ali Çamlı mavi hapı içti. Devreye Kayseri Belediye Başkanı Memduh Büyükkılıç girdi.
Önce bir dönem Beşiktaş’ı çalıştıran Burak Yılmaz ile anlaşıldı. Sonra borçlar ödenerek transfer tahtası açıldı. Kayseri’de Burak Yılmaz için yapılan imza töreninde oturma düzeni çok şey anlatıyordu. Başkan Büyükkılıç ve Burak Yılmaz yan yanaydı. Birlikte poz veriyorlardı. Sarı kırmızılı kulübün başkanı Ali Çamlı ise masanın diğer ucundaydı. Belediye başkanı kulübü iyece sahiplenmiş olmalı ki şu cümleyi bile kurdu: “İmza atacakmış bu arkadaş, açığa imza at ben üstünü yazarım. ”
Siyaset Kayseri’de yıllardır olduğu gibi devreye girmişti. O an için çözüm bulunmuştu. Gelecek yıl ne olacağı soru işareti de olsa şimdilik işler devam edecekti. Ta ki kulüp tekrar borçları yüzünden siyasetin kapısını çalana kadar…
Eskişehirspor ise 1999’dan beri Eskişehir Belediye Başkanı olan Yılmaz Büyükerşen’in tavrı nedeniyle kırmızı hapı içmek zorunda kaldı. Büyükerşen, futbola para aktarmaya ‘Hayır’ dedi. Yöneticilere tesis ve üniversite ile işbirliği konusunda yardım edebileceğini söyledi ama onlar bundan tatmin olmadı. Büyükerşen bunu neden yaptığını şöyle açıklıyordu: “Belediye olarak Eskişehirspor’a yardım etmem. Çünkü kanunen benim görevim değil. Son zamanlarda yönetici olarak gelenler kendi ticari ilişkilerini geliştirmek, kendilerinden bahsettirmek, siyasete atılacaklar ise onu bir basamak olarak kullanmak için Eskişehirspor’da yöneticilik yaptılar. Hepsi kulüp yönetiminden ayrılırken de alacaklı ayrıldılar. Futbol sektöründe oyuncu alım ve satımlarında çantacıların olduğunu gördük. Aracıların olduğunu gördük. Oyunculara biçilen değerler hiçbir zaman futbolcuların eline geçmedi. Bazı insanlar toplanıp eski yöneticileri ibra ediyorlar. O hesapları hiç denetleyen yok.”
Eskişehirspor birilerinin yardımıyla değil kendi ayakları üstünde yürümek zorunda kaldı. Gerçek dünyayla yüzleşti. Anadolu İhtilali’ni yaratan takım yıllar içinde Süper Lig’den Bölgesel Amatör Lig’e kadar düştü. Şu anda grubunda lider durumda. Kulüp küllerinden doğmaya çalışıyor.
Türk futbolu hangi hapı seçerse seçsin acı bir reçete ile karşı karşıya. Kulüplerin hem hukuki hem ekonomik yapıları alarm veriyor. Esasında sağlıklı yapıya kavuşması için gerekenler yasalarda, talimatlarda var. Ama bunları ne uygulayan ne denetleyen bulunuyor. Durum böyle olunca Türk futboluna kırmızı ya da mavi demeden hapı yutmak kalıyor.
30 Ekim 2024 - El Clasico’da ‘centilmenler’ İstanbul derbisinde ‘ergenler’
16 Ekim 2024 - Futbol Federasyonu’nda bu kez de Lale Cander krizi… İşte krizin perde arkası
11 Ekim 2024 - Maraton asla maraton değil: Ekrem İmamoğlu etkisi
24 Eylül 2024 - Budapeşte’nin gösterdikleri: Türk satrancı hamle bekliyor