İlhan Parlak açıkladı: Real Madrid istemiş, Sevilla’dan gelen teklifi yurtdışında yemek yiyemediği için reddetmiş
İsmail Kartal, Konferans Ligi'nde rotasyon hakkını sadece Livakovic dışında aslarla dolu 11’ini sahaya sürdü. Sarı-Lacivertliler baştan sona domine ettikleri maçı farklı bir skorla kazandı ve 'grup birincisi’ unvanıyla bir sonraki aşamaya geçti.
“Mart’ı görmek” futbolumuz için eski bir deyimdir… Avrupa kupalarına erken havlu atmamak anlamını taşır. Hoş, artık bu cephede takımların grup aşaması sonrası serüvenleri şubatta başlıyor ama yine de geçmişten kalan bir tını olarak benim için zihnimdeki yerini koruyor. Bu sezon dört takımla başlayan mücadelemizde hatırlanacağı gibi Adana Demirspor podyumu erken terk etmiş, Galatasaray Şampiyonlar Ligi’nde, Fenerbahçe ve Beşiktaş da Konferans Ligi’nde altı maçlık krediyi ceplerine koyarak yola devam etmişti.
Amma velakin bu aşamada da erken havlu atan takım İstanbul’un Siyah-Beyazlı büyüğü olurken ‘Yedi tepeli şehrin’ diğer iki büyüğünün kaderini de son maçlar belirledi. Salı gecesi İskandinav topraklarında “Olmak ya da olmamak” karşılaşmasına çıkan Okan Buruk’un öğrencileri son randevudan eli boş dönse de grubu üçüncü bitirerek bir alt basamak olan ‘Avrupa Ligi’nde yeni bir maceraya atılma hakkını elde etti.
Fenerbahçe ise boy gösterdiği Konferans Ligi H Grubu’ndaki yürüyüşüne güçlü adımlarla başlamış ve ‘üçte üç’ yaparak zorlanmadan bir sonraki aşamaya geçeceğine dair bir hissiyatı futbolseverlerin içine işlemişti bile. Lakin biri 6-1’lik hezimet olmak üzere arka arkaya gelen iki mağlubiyet kolay geçen bir süreci en azından kâğıt üzerinde zora sokmuş ve ikinci tur umutlarını son maça bırakmıştı. Bu aşamadaki rakip grubun en zayıf halkası Spartak Trnava’ydı ve akıl, mantık ve güç dengeleri kolay dönülecek bir virajı işaret ediyordu. Ama futbol bu, beklenmeyen bir sonuç durduk yerde yepyeni bir krizin kapısını aralayabilirdi.
Neyse, Kadıköy’deki mücadelede yeni bir yol kazası olmadı ve Sarı-Lacivertliler baştan sona domine ettikleri maçı farklı bir skorla kazandı ve ‘grup birincisi’ unvanıyla bir sonraki aşamaya geçti. İsmail Kartal bu cephede bilindiği gibi genellikle ‘rotasyon’a gidiyor, hem takımın aslarını dinlendiriyor hem de kadrodaki diğer isimlere forma şansı tanıyarak bir anlamda gönüllerini alıyordu. Fakat dün “Macera aramaya gerek yok”mantığıyla böylesi bir hamleye soyunmadı ve rotasyon hakkını sadece Livakovic yerine İrfan Can Eğribayat’la kullandığı, aslarla dolu 11’ini sahaya sürdü.
Herkes gibi ben de bu maçın kolay geçeceği kanısındaydım. Sadece grubun beşinci haftasında oynanan Trnava-Ludogorets maçının özetlerinde ev sahibi takımın kalecisi Takac’ın müthiş kurtarışlara imza attığını izlemiştim (hoş uzatma dakikalarında yaptığı hatayla yenilgiye neden olmuştu, orası ayrı). Bu önbilgi eşliğinde Slovak eldivenin en azından maçın başında takımını bir nebze ayakta tutabileceği görüşündeydim. Nitekim 23’te Dzeko’nun, 33’te de Osayi’nin gollük vuruşlarını savuşturdu ama bu iki kurtarış da ilk golü az-biraz geciktirmekten başka bir işe yaramadı. Nitekim kilit Ferdi’yle açıldı ve ikinci yarıda ‘Kadıköylüler’ farka gitti ve mücadeleyi 4-0 kazandı. Razgrad’dan gelen ‘Ludogorets-Nordsjaelland: 1-0’lık sonuç da –averajla- ‘lider’ unvanıyla buluşulmasını sağladı.
Hafta içinde tanık olduğumuz barbarca bir hareket sonucu yerel sularda yaşanan hengâmenin artçıları devam ededursun dün gece futbolun kendisi ön plandaydı. İsmail Kartal’ın öğrencileri Avrupa yolculuğunu sürdürmeye kararlı olduklarını hatırlattılar. Koşularının mesafesini elbette bundan sonra gösterecekleri performans belirleyecek, umarım bu maratonun en son noktasına uzanmayı başarırlar ve tarihlerine yeni bir başarı çentiği eklerler.
Şu notu düşürerek bitireyim: Nordsjaelland, dün gece Razgrad deplasmanından 0-1’lik bir sonuçla dönünce altı maçlık serüvenin sonunda evinde 6-1 mağlup ettiği Fenerbahçe ve 7-1 yendiği Ludogorets’in gerisinde kaldı ve grubu üçüncü sırada tamamladı. Gerçek bir dram, gerçek bir travma. ‘İşte Konferans Ligi bu!’ mu desek acep?