Mehmet Topal Unai Emery’yi örnek alıyor
Dünya futbolu birbirinden çılgın ve yetenekli sporcular gördüğü kadar birbirinden çarpıcı açıklamalara ve icraatlere imza atan başkanları da gördü. İşte o başkanlardan bazıları ve kendilerini çılgın addetmeye neden olacak icraatleri.
Türk futbolu 2023’ün son üç haftasında birbirinden çarpıcı olaylara sahne oldu. 11 Aralık Pazartesi akşamı ligin 15. haftasının kapanış maçında Ankaragücü ve Rizespor karşılaştı. 1-1 biten maçın son düdüğü ardından sahaya inen Ankaragücü Başkanı Faruk Koca, hakem Halil Umut Meler’e yumruk attı. Koca’nın beraberinde sahaya inen iki şahıs Meler’i yerde tekmelediler. Hakemin elmacık kemiği kırıldı, Koca başkanlıktan istifa etti, önce tutuklandı ardından tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakıldı ve TFF tarafından futboldan ömür boyu menedildi.
Bu olayın ardından ligde futbola bir hafta ara verilirken 19 Aralık Salı akşamı serüven 17. hafta maçlarıyla devam etti. Haftanın açılış karşılaşmasında Ali Şansalan’ın yönettiği İstanbulspor – Trabzonspor maçında deplasman ekibi 68. dakikada 2-1 öne geçti. Bu gol öncesi İstanbul lehine faul yapılıp yapılmadığı konusunda VAR incelemesi yapıldı. Ancak 2 dakikalık inceleme sonucu gol kararı geçerli kaldı, santra yapıldı. Santradan bir dakika sonra kararı beğenmeyen İstanbulspor Başkanı Ecmel Faik Sarıalioğlu kulübeye indi, takımı sahadan çekti.
Başkanın bu kararı sonrası İstanbulspor 3-0 hükmen mağlup ilan edildi. Ligde kalma mücadelesi veren ekibin kurallar gereği 3 puanı silindi. Türk futbolu yalnızca 8 gün içinde iki başkanın iki çılgın bir o kadar da ülke futbolu adına düşündürücü icraatine şahitlik etti.
Ancak dünya futboluna baktığımız zaman bu ve benzeri birçok olaya rastlamak mümkün. Özellikle kıta futbolunda birçok başkan yaptıklarıyla kulüplerinin tarihlerine kazındılar. Bu başkanlardan biri de 2003’ten 2016’ya kadar Hırvat devi Dinamo Zagreb’in başkanlığını yapan, hala da kulüpte etkisi olduğuna inanılan Zdravko Mamic. Mamic 12 senelik görevi süresince o kadar fazla vukuata imza attı ki adeta Türkiye’deki başkanlar yanında solda sıfır kalıyorlar. Bir federasyon yetkilisine yumruk atmış olması akıllara kuşkusuz Faruk Koca’yı getiriyor. Mamic’in tek vukuatı bu değil elbette. Kendisi bir teknik direktörü kovalamak, bir galibiyet nazi selamı vererek sevinmek, gazetecilerin sordukları sorulara ters ve saldırgan tavırlarla cevap vermek gibi örnekleri sayabiliriz.
En göz önünde kulüplerden birinin başkanlığını hala sürdürüyor olması açısından Aurelien De Laurentiis dünya futbolunun önde gelen çılgın başkanlarından biri. Normalde yönetmen olan Napoli Başkanı’nın özellikle bazı konularda taviz vermeyen yapısı dikkat çekici. Oyuncu satışları noktasında sıkı pazarlıkçı yapısı onu öne çıkarıyor. Napoli’yi 2022-23 sezonunda şampiyon yapan başkan olması ve 33 senelik hasrete son vermesi takdir edilesi. Ancak o da gazeteciler için sınav niteliği taşıyabiliyor. Örneğin bir gün transfer haberi vermek için basın toplantısı tertip edip toplantıda Edinson Cavani’nin Manchester United’a transfer olduğunu açıklaması oraya gelenleri dumura uğratan anlardan biriydi.
Avrupa futbolunun gördüğü en çılgın başkanlardan biri Aldo Spinelli. Mayıs 1985 ve Haziran 1997 arasında 12 sene Genoa Kulübü’nün başkanı olan Spinelli, daha sonra Temmuz 1999’da Livorno’da aynı göreve geldi. Başkan kulübün başında tam 21 sene kaldı. Bu süreçte Livorno birçok kez en üst kademeye çıktı ve birçok kez 3. Lig’e kadar düşüş yaşadı. Spinelli bu süreç içinde defalarca kulübü satmakla taraftarları tehdit etti. Bir keresinde “Livorno’nun komünist halkı kulübün 420 yıllık pislik çukurunda oynadığı maçlara gelmemeye devam ederlerse kulübü satmak zorunda kalacağım. Ona göre ayaklarını denk alsınlar, maçlara gelsinler!” şeklindeki açıklaması onun ne kadar çılgın bir başkan olduğunu kanıtlar nitelikte.
Futbol tarihinin gördüğü en kaçık başkanlardan biri de Marsilya’nın unutulmaz ismi Bernard Tapie’ydi. Tapie Fransa’da bir girişimci olarak başladığı, bir dönem Adidas gibi bir devi satın aldığı kariyerinde futbol tutkusunu Marsilya’nın başkanı olarak da sürdürdü. Onun başkanlığı süresince Marsilya başarıdan başarıya koştu, 1993’te Şampiyonlar Ligi’ni kazandılar. O günden beri herhangi bir Fransız kulübü bu başarıya erişemedi. Ancak Tapie’nin sonunu 1992-93 sezonu son maçında şampiyonluk için kümede kalma mücadelesi veren Valenciennes futbolcularına şike teklif etmesi getirdi. Futbolculara verilen para çantalarından birinin akrabasının bahçesinde bulunması sonucu yakalanan Tapie, Aralık 1994’te görevinden ayrıldı. Marsilya’nın finalde Milan’ı mağlup ederek kazandığı Şampiyonlar Ligi şampiyonluğu da şike iddiaları nedeniyle hala soru işaretlerini üzerinde tutuyor. Ancak söz konusu şampiyonluk el değiştirmedi. Ancak kulüp hem 93’teki lig şampiyonluğunu kaybetti hem de küme düşürüldü.
İtalyan futbolu yalnızca Spinelli, De Laurentiis ya da Agnelli ailesi gibi çılgın başkanlara ev sahipliği yapmadı. Bir başka enteresan hikaye Perugia kulübünün başkanı Luciano Gaucci’ye ait. Libya Devlet Başkanı Muammer Kaddafi’nin oğlu Saadi Kaddafi, Gaucci döneminde Perugia’ya transfer oldu. Oyuncu burada hiç forma giyemedi zira kadroya girdiği ilk maçın ardından yapılan doping testi pozitif sonuçlandı. İlk andan itibaren soru işaretiyle karşılanan transfer için Kaddafi’nin başkana para ödediği dedikoduları bile çıktı.
Gaucci’nin imza attığı bir diğer enteresan olay bir diğer futbolcusu Ahn Jung Hwan’la ilgiliydi. Koreli futbolcu Serie A’da oynayan ilk Koreli unvanını taşıyordu. Oyuncu 2000-2002 arasında kiralık olarak Perugia’da oynadı. 2002 Dünya Kupası için Kore Milli Takım kadrosuna seçilen isim son 16 turu maçında İtalya’ya karşı altın golü attı ve takımını çeyrek finale taşıdı. Olanlar bu golden sonra oldu. Perugia Başkanı Gaucci, bu golün ardından “İtalyan futbolunu mahvetmiş birine maaş ödemeye niyetim yok” diyerek oyuncuyla sözleşme imzalamayacağını açıkladı. Ardından geri adım atan başkan oyuncuyu imza atması için ikna etmek istedi ancak bu kez de Hwan takıma katılmak istemedi. Bu anlaşmazlık FIFA’ya kadar uzandı. Dünya futbolunun yönetim mercii oyuncuyu, kulübün transfer piyasasında elini bağladığı için suçlu buldu ve 3.5 milyon dolar tazminat ödemeye mecbur bıraktı. Hwan adı Avrupa kulüpleriyle anılsa da Japon bir şirketle borcunu ödemesi adına anlaşıp kariyerine Japonya Ligi’nde devam etti.
Gaucci’nin Perugia’sı 2005 yılında iflas etti. Başkan vergi kaçakçılığından üç yıl hüküm giydi. Fakat cezası kesinleşmeden Dominik Cumhuriyetine kaçtı ve İtalyan polisinden dört yıl boyunca saklanmayı başardı.
Fransız futbolundaki çılgın başkanlar da Tapie’den ibaret değil elbette. Montpellier’nin başına 1974 yılında geçen ve 2017’de hayatını kaybedene kadar kulübün başkanlığını yapan Louis Nicollin, en ikonik isimlerden biri. Nicollin başa geldiğinde Montpellier alt liglerdeydi. 1990’da Fransa Kupası kazanan ekip 1999’da Intertoto Kupası’nı müzesine götürdü. Nicollin yönetiminde ekip tarihinin tek lig şampiyonluğunu 2011-12 sezonunda kazandı. O sezon takımın bel kemikleri Olivier Giroud ve Younnes Belhanda’ydı. O Belhanda 2013’te Fenerbahçe’nin gündemine geldi. Nicollin oyuncusunu Türkiye’ye asla satmayacağını belirtti. Fransız 29 Haziran 2017’de, doğum gününde hayata gözlerini yumdu. Nicollin’in Belhanda’nın Galatasaray’a yani bir Türk takımına imza attığı gün hayatını kaybetmesi Türk spor kamuoyunca kaderin cilvesi olarak yorumlandı. Saçını takımın renkleri turuncu ve laciverte boyayan ve çok uzun süre kulüp başkanlığı yapan çılgın isim Türkiye’de bu anıyla hatırlanıyor.
İngiliz futbolu son dönemde özellikle büyük yatırımcılarla takım sahipleri tarafından birer şirket misali yönetiliyor. Böyle olunca da çılgın başkana rastlamak pek mümkün olmuyor. Ancak tarihe bakınca Chelsea ve Leeds’de hüküm süren Ken Bates’in özellikle holiganlar gelmesin diye stadyum çevresine elektrikli tel çekme fikri yine de son derece çılgınca.