Fred’den millilere ve Jose Mourinho’ya övgü
1980’lerin çizgi filmiydi. Altın Şehri ararlardı. Hava kötüye dönünce Esteban güverteye gelir ve güneşi çıkarırdı. O çizgi film gerçek oldu. Arda çıktı, güneş görünüverdi. Dönmeyebilirdi maç. Ama Samet duvarı ördü, Arda şimşeği çaktı. Vay be!
Küçüklüğümün en güzel çizgi filmlerinden biriydi. Güneşin Oğlu Esteban. Kaşiftiler. Altın Şehri ararlardı. Gemileri dalgalarla cebelleşir, en zorlu havalarda yola devam ederlerdi. En kötü şartlarda Esteban güverteye çıkardı. Yağmur dururdu, güneş kendini gösterirdi. Altın Şehir’i bulamasalar da Altın Çocuk’a sahiptiler. Masaldı, çizgi filmdi. Olacak şey değildi. Ama olurdu. Oldu. Dün akşam Arda çıktı, hava döndü. Altın Çocuk vurdu ve takımını kurtardı. Sadece bu da değil. Her an sahada bir sihir yaratabilir diye izledik. Ne zaman topa dokunsa oyun genleşti. Her hamlesi algımızı zorladı. Bir büyük turnuvada son yılların en iyi genç oyuncu performansıydı bu. Turnuvada ilk maçına çıkıp, gol atan en genç oyuncu da oldu zaten.
Yalnız değildi ama Arda. Mert Müldür de hem müthiş oynadı, hem de Türkiye’nin turnuva tarihindeki (Arda’nın golüne dek) en güzel golünü attı. Ferdi ikinci yarıdaki taktiksel hamleyle beraber inanılmaz aktı. Kaan Ayhan ve Hakan orta sahayı iyi harmanladı. Bir de Samet vardı. Neden oynadığını anlayamadığımız… Üzerine sürekli eleştiri oklarını fırlattığımız… Ağır aksak muamelesi gören Samet!
Doymadık, bir de Montella’ya onu oynatacak diye had bildirmeye çalıştık. İtalyan bir hocaya, hangi defans oyuncusunu tercih etmesi gerektiği hususunda ders vermeye çabaladığımızın farkındasınız, değil mi? Doğal olarak o haklı çıktı. İyi ki de çıktı. Samet gerçekten inanılmaz oynadı. Hepimizden özür talep etse yeridir. Sadece son dakikadaki o inanılmaz kafa savunmasından dolayı değil. Her pozisyonda hamlelerini doğru kurdu, doğru yerde durdu. Açıkçası ben Barış Alper’i de çok beğendim. Klasik bir forvet olmayabilir. Ama bu takım da klasik bir takım değil zaten. Sahte dokuzlarla dolu ortalık.
#ÖZET | 🇹🇷 İlk maç, ilk galibiyet. 💪
🚀 Milli Takımımız, F Grubu ilk maçında Gürcistan’ı 3 golle geçerek #EURO2024‘e galibiyetle başladı.
📽️ İşte maçın özeti: 👇 pic.twitter.com/2IBL9gJRCw
— TRT Spor (@trtspor) June 18, 2024
Şimdi herkes işin teknik-taktiğine de takılacak. Haklı olabilirler pek çok konuda. Sıkıntı yok mu? Epeyce var. Tüm bunlar harika bir maç izlediğimiz ve harika bir seyirci önünde bütün bunların olduğu gerçeğini değiştirmiyor. Yine de söyleyelim. Bir kere bu takım savunamıyor. Topu ani presle geri alamazsa çok aksıyor. Defansif duruşta hep bir sıkıntı oluyor. Üçlü savunma bizim hiç yapabildiğimiz bir şey değil. Hücum ederken de set oyunu pek işlemiyor. Oyuncular hareketsiz ve risksizler. Ama ne zaman ki ritim buluyorlar. O zaman akıyorlar. Dalga dalga hem de. Yine de kaygı verici olan şu. Böyle olağanüstü gollere rağmen gene kazanamayabilirdik, ki bu bile tek başına önemli bir uyarı.
Ama ne gollerdi onlar! 2008’i andıran bir yağmurun olması da nostaljik yanını tamamladı işin. Yine yağdı yağmur, yine çaktı bir Arda! Fakat bir de turnuva gerçeği var. Yılların istatistiği: Büyük turnuvalarda eğer sıra dışı goller bulursanız işin rengi değişir. Bir maçta bundan iki tane bulursanız şayet, kuvvetle muhtemel kazanırsınız. Hele bir de tarihsel hikayeniz varsa, size ‘turnuva takımı’ derler. Bunlar var bizde. Arda var, Kenan var, Hakan var, Ferdi var. En iyi yardımcı oyuncular, sağlam yan karakterler de var.
Gürcistan’ı da takdir etmek lazım. Zevkli bir maç izlememizin bir nedeni de onlar. Napoli’de Maradona referanslı, Kvaradona lakabına terfi eden Kvaratskhelia müthişti. Ünal Karaman’ı hatırlattı bana. Kochorashvili-Çakvetadze ikilisi de orta sahada çok zorladı bizim çocukları. Sonunu getiremediler neyse ki!
İlk kez lider geldik. Turnuvada ilk maçı da kazandık. Daha önce hiç yaşamadık bunu. Bundan da önemlisi şu: Bu takımda bir şeytan tüyü var. 2008’den bile daha şirinler. Daha ne olsun!