Açlık sınırının asgari ücreti geçmesine 210 TL kaldı
OECD'nin üye ülke halklarının refah düzeyini ve hayatlarının nasıl gittiğini ölçtüğü raporun sonuçları ülkemizdeki kötü yönetimin sonucu olarak halkın hem ekonomik hem sosyal, hem de psikolojik olarak çöküntü içinde olduğunu açıkça gösteriyor.
Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü (OECD) tarafından üye ülkelerde yaşayan insanların hayatlarının daha iyiye gidip gitmediğini değerlendiren “How’s Life?” (Hayat Nasıl) isimli rapor yayımlandı. Altıncı defa yayımlanan raporun bundan önceki sayısı 2020 yılındaydı. Rapor değişik konularda insanların refah düzeyini ve geleceğe yönelik hayatlarının iyiye gidip gitmediğini ölçmek üzere 80’den fazla göstergeyi kullanıyor ve sonuçlarını ortaya koyuyor. Raporda genel değerlendirmeler yanında Türkiye’nin de dahil olduğu OECD ülkeleri bazında sonuçlar yer alıyor. Çalışma COVID-19 salgını ve sonrasındaki geçinme sorununun etkilerini ve ortaya çıkan eğilimleri ortaya koyuyor.
Örneğin, insanların konut yani barınma maliyetleri ve geçinme maliyeti baskıları önemli olmaya devam ediyor. Aynı zamanda bazı sosyal alanlarda dikkat çeken noktalar var. Nüfus grupları arasındaki refah eşitsizlikleri daha da derinleşiyor.
Rapor, finansal endişelerin ve güvensizliğin azalmakla birlikte yaygın olmaya devam ettiğini gösteriyor. Pandemi öncesi döneme kıyasla konut maliyetleri artmış ve enerji yoksulluğu yükseliş eğiliminde. Örneğin 2023’te Avrupa’daki OECD ülkelerinde her 11 kişiden biri yani yüzde 9’u evlerini yeterince ısıtamayacağını bildiriyor.
Rapora göre 2022’de gelir dağılımının en üstteki yüzde 20’si, en alttaki yüzde 20’den ortalama 5,6 kat daha fazla gelir elde etmiş. OECD ülkelerinde ortalama olarak hanelerin en zengin yüzde 10’u tüm hane servetinin yarısına sahip. Gelir dağılımının en alttaki yüzde 40’ın serveti ise çok az veya hiç yok.
Rapora göre bazı OECD ülkelerinde gözlemlenen hükümete duyulan güven düzeylerindeki düşüş dikkat çekici. Başkalarına duyulan güven ve paydaşların düzenleyici süreçlere katılımı gibi diğer sosyal göstergelerde hiçbir ilerleme yok.
Pandemiden bu yana insanların hayatları ve ilişkilerinin kalitesi hakkında hissettikleri konusunda olumsuz eğilimler oluşmuş. 2023’te insanların yüzde 30’u fiziksel sıkıntı yaşadığını belirtirken son dört yılda endişe ve üzüntü duygularıyla yaşam memnuniyeti birçok ülkede kötüleşmiş.
Bu genel değerlendirme sonrasında Türkiye’ye ait ölçülen bazı kriterlerdeki veriler oldukça çarpıcı sonuçlar içeriyor ve ülkenin içinde bulunduğu olumsuzlukları açıkça ortaya koyuyor.
Gelir dağılımındaki eşitsizliği göstermek üzere, gelir dağılımında en yüksek yüzde 20’lik gelir grubunun en düşük yüzde 20’lik gelir grubunun kaç katı gelir elde ettiğini ölçen orana baktığımızda OECD ortalaması 5,6 kat iken Türkiye’de 8 katın üzerinde. Türkiye bu oranın, yani gelir dağılımının en bozuk olduğu dördüncü ülke.
OECD ülkelerinde finansal zorlukları olan kişilerin oranında düşüşler görülürken Türkiye için tablo daha farklı. Geçimini sağlamakta zorluk çeken veya çok zorluk çeken kişilerin yüzdesine bakıldığında Türkiye’de 2019 sonrası kötüleşme hız kazanmış ve son dört yılda geçimini sağlamakta zorlananların en çok arttığı ülke durumunda.
2023 yılında 17 Avrupa OECD ülkesindeki insanların ortalama yüzde 9’u evlerini yeterince ısıtamadıklarını söylüyor. Türkiye’de bu oran en son 2021 yılına ait verilerle yüzde 20’ler civarında görünüyor ve en kötü üçüncü ülke.
Yeterli parası olmadığı için son 30 gün içinde haftada en az bir gün yeterli yemek yemediğini bildiren 15 yaşındaki öğrencilerin yüzdesinde Türkiye ilk sırada ve yüzde 20’ye yakın öğrenci aç kaldığını belirtiyor. OECD ülkelerinde bu oran ortalama yüzde 8.
İstihdam, eğitim veya öğretimde olmayan gençlerin (15-24 yaş) en yüksek oranı Türkiye’de. OECD ortalaması yüzde 10’lar civarında iken Türkiye’de bu oran yüzde 25’lerde.
Ortalama yaşam memnuniyeti 0’dan (hiç memnun değil) 10’a (tamamen memnun) kadar bir ölçekte 12 OECD ülkesinde sabit kalırken 11’inde kötüleşmiş ve altı ülkede iyileşme var. Türkiye memnuniyetin en düşük olduğu ülke ve kötüleşme göstermeye de devam ediyor.
2022-2023’te OECD nüfusunun yüzde 36’sı çok fazla endişe yaşadığını bildiriyor. Türkiye’de bu oran yüzde 45’lerde ve kötü ülkeler arasında. Ayrıca Türkiye endişe duygusunun son yıllarda en çok arttığı ülke. Benzer şekilde son dönemde çok üzüntü yaşadığını bildiren nüfusun yüzdesinde de Türkiye üst sıralarda. OECD ortalaması yüzde 20’lerde iken Türkiye yüzde 30’larda bulunan oranı ile en kötü üçüncü ülke konumunda.
2023’te ortalama kişilerarası güven puanı için OECD 18 ortalaması 0’dan (kimseye güvenmezsiniz) 10’a (çoğu insana güvenilebilir) kadar bir ölçekte 6,1. Türkiye yüzde 3,5 ile en kötü ülke durumunda.
Türkiye’de hükümete güven OECD ortalaması düzeyinde bulunmakla birlikte son yıllarda en fazla kötüleşme yaşayan dördüncü ülke.
Son yıllarda OECD ülkeleri genelinde kamu kuruluşlarındaki yolsuzluklara ilişkin algılarda 2023’te yolsuzluğun OECD ortalama seviyesi 0’dan (çok yolsuzluk) 100’e (yolsuzluğun tamamen yokluğu) kadar bir ölçekte 66. Türkiye kamu kuruluşlarındaki yolsuzluklar kriterinde yaklaşık 30 olan puanıyla en kötü dördüncü ülke. Son yıllarda en çok kötüleşen ülke olması da dikkat çekiyor.
OECD araştırma raporu halkımızın ekonomik, sosyal ve psikolojik olarak ne durumda olduğunu açıkça gösteriyor. Araştırmayı yapanların bazı ilginç konuları da araştırdığı bu rapor sonuçları, ülkemizdeki kötü yönetimin bir sonucu olarak halkın hem ekonomik hem sosyal hem de psikolojik olarak bir çöküntü içinde olduğunu açıkça gösteriyor. Bunun sonucu olarak da ülkeyi yönetenlere duyulan güven giderek düşüyor.