2025’te kim korkar LinkedIn’den?

Gelecek yılın planlarımı yapmış, cep telefonuma “duvar kağıdı” olarak yapıştırmış olmanın huzuru içindeyim.

Diğer yandan, bitmekte olan yıl için Z raporumu açıklamış; 2024’ten, kendimden ve dostlarımdan razı olmuşum.

Sırada gelecek sene daha iyi olmayı kendime hedef koyduğum ve bunun için bu yaşta dersler aldığım LinkedIn hesabımı adım adım ve sindire sindire yenileme sürecimi de yazmak ve paylaşmak istedim.

Bana içerik üretme cesareti veren eski yönetici koçum Okan Utkueri’ye, ürettiklerimi daha iyi hale getirmek için beni zorlayan 35 sene sonra birbirimizi LinkedIn’de bulduğumuz üniversite arkadaşım, iletişim gönüllüsü ve eğitmen Alp Met’e, son olarak bildiklerini benimle paylaşan LinkedIn ve içerik stratejisti (hocam) Esra Şahin’e teşekkür etmeliyim.

Üçü de alanlarında çok iyi işler ve içerikler üretmekte, bana ilham vermekteler, takibe almanızı çok isterim.

Üçünden de aldığım en büyük öneri şu oldu: “Sana iyi gelen ve kafana yakın hissettiğin isimleri takiple başla. Onların profillerinden ve yazdıklarından ilham al; küçük adımlarla da olsa üretime  başla ve üstüne ekle. İlk başta istediğin gibi olmayabilir, sakın korkma ve vazgeçme. Unutma, en beğendiklerin bile en iyi halleriyle başlamadı.”

Üç yıl önce Ocak ayında, kurumsaldan ayrıldığım ilk hafta yardım istemek ve fikirlerini almak için buluştuğum Okan, hangi yolu seçersem seçeyim LinkedIn’’de “aktif olmam ve düzenli yazmam” konusunda ilk uyarıyı yapmıştı.

Notlarıma satır satır yazmışım: “LinkedIn’ önemli. Aktif ol ve yazı yaz. Takip ettiğin ve beğendiğin fikir liderlerine yorum yap, profilini düzelt ve görünür ol.” Bu kadar net.

Muhtemelen o zaman için dediklerinin küçük bir kısmını içselleştirebilmişimdir; çünkü kurumsal dünyamda ve çevremde bu işlere hakkını vererek zaman ayıran tanıdıklarım hiç yoktu.

Okan’ın önerileri şöyle devam etmiş: “Eski pozisyonun ve eski şirketinden dolayı başta yorum yapmakta çekiniyor olabilirsin. Merak etme, bu his hızlı geçer. Sakın tedirgin olma. Düzenli yaz ve keyfini çıkar.”

Bir süre elimi kıpırdatmamış ve hangi işlere gireceğimi ve mutlu olacağımı bulmaya odaklanmıştım.

Yapacaklarımı kafamda oturttuktan sonra geri dönüp notlarıma bakarak aldığım ilhamla yazmaya başlamıştım.

Bugün hâlâ en sevdiğim ve faydalandığım dijital platform LinkedIn ve daha iyisi karşıma çıkana kadar şimdilik böyle.

Benim için LinkedIn; sesimi duyurduğum, düşünce ve deneyimlerimi samimiyetle paylaştığım, yine şeffaf ve samimi yorumlar aldığım, başkalarının yaptıklarından ve yazdıklarından beslendiğim, merak ettiklerimi öğrendiğim, dünyadan ve ülkeden iş haberlerini takip ettiğim, destek istediğim, destek olduğum, iş bağlantıları kurduğum, toplantı, topluluk ve konferanslara davet edildiğim “çok amaçlı” bir toplantı salonu.

Kendi işinizi kurma cesareti gösterip yola çıktığınızda, yine size kapılar açan; derdinizi anlattığınız ve iletişimini yaptığınız çok güçlü bir mecra. Üstelik iyi kullanırsanız tüm şartlar eşit. Genwise’ı kurup yola çıktığımızda sesimizi duyurmak için öncelikli haberlerimizi vermek istediğimiz araç yine burası olmuştu.

Kurumsal dünyanın dışını ve LinkedIn’i üç sene öncesine kadar az bilen, kafasını kaldırıp dışarı bakmayan kötü (iyi!) bir örnek olarak, “geçmişte yaptıklarımı yapmayın” diye de yazmak istedim.

Bugüne kadar parça parça yazdıklarımı özellikle LinkedIn’e yeni giriş yapanlar, giriş yapıp yazmaya başlamayanlar, profilini oluşturup bırakanlar ve sadece ataması çıkan eşe dosta tebrikler yazan eski ve yeni bağlantılarımı ‘artık’  içerik üretmeye teşvik etmek için toparlamış olayım.

Ben de olumlu yanlarını ellili yaşların ortalarında anladım

İçerik ürettikçe ve bir konu hakkında deneyimlerinizi, görüşlerinizi paylaştıkça gelen iş talepleri ve ‘diğer’ başlıklı  yazışmalar azalıyor.

Mesajlar, amaca uygun, işinize ve görüşlerinize değer katan kişilerden ve konularda gelmeye başlıyor. Benim sadece ve sürekli buradan yazıştığım “LinkedIn dostlarım”  var.

Ama iş başka bir boyuta geçiyor: sizi cesaretlendiren ve yazdıklarınıza katkı sunan iş birlikleri veya iş teklifleri gelmeye başlıyor.

İçerik yazmadan önce de teklifler gelirdi, özellikle yurtdışı kafa avcılarından. Şimdi ise içerikleriniz, kendinizi nasıl tanıttığınız ve hangi kimlikle kendinizi konumlandırdığınızla ilgili olarak gelen mesajlar da değişiyor, daha net ve anlamlı hale geliyor

Benim anlattıklarımı siz zaten uzun zamandır biliyor olabilirsiniz; benim yeni öğrenme heyecanıma verin.

Ben öğrendikçe heyecanlanıyor ve öğrendikçe bir adım ileriye taşımaya gayret ediyorum. İyi yapanları takip ediyor, bazen iletişime geçiyor ve mutlaka beğendiklerime yorum yazmaya çalışıyorum.

İşte öğrendiklerim ve keşfettiklerim:

• Öncelikle kendini tanımladığın başlık, ne yaptığını iyi anlatsın.
  Kurum unvanın olsa bile herkesin anladığı bir ifade olsun. Hakkında kısmını, işini ve yaptıklarını kuvvetlendir. Karşı tarafı yaptığın iş hakkında kafa karışıklığına sürükleme.

• Hakkında bölümü önemli; başlıkla uyumlu olmalı.
  İçeriği başlıkta kullandığın anahtar kelimelerle beslemek fark yaratır.
• Kendini iyi hissettiğin ve seni iyi anlattığını düşündüğün bir görüntü, fotoğraf eklemek iyidir.
  Derste aldığım not aynen şu: “Arka plan fotoğrafın, marka vaadine uygun olmalı.”

Ben yine üşenmedim ve işimi ciddiye alıp bir fotoğraf çekimi olayına giriştim. Sıkılmayayım diye müzik ve fıkralarla beni stüdyoda tutan ve işini çok iyi yapan Murat Arık ve ekibine de buradan teşekkürler.

Efes’in ilk Eurolig şampiyonluğundan sonra Ergin Ataman ile Oksijen Gazetesi röportajı için çekilen ve benim daha sonra kafamı keserek kullandığım hayat kurtaran fotoğrafıma da böylece veda etmiş oluyorum.

• Sadece şirket haberlerini yazmak ya da repost etmek yerine kişisel ilgi alanlarında ufak yazılarla başlamak iyi.

Küçük adımlarla başlamak, bağlardan yorumlar alarak iyileştirmeler yapmak sonra da içerik üretme düzenli hale getirmek iyi gelecek.

• Seninle aynı ilgi alanında yazanları takibe al, onlara yorumlar yaz.

İlgi alanlarını ve konuları belirleyip, o konuda yazan ve içerik üretenleri tanı hatta tanış. Onlardan beslen ve ilham al.

• Haftada en fazla 3-4 paylaşım yeterli.
  Ben haftada birle başladım. Şimdi ise daha fazla post ve repost yapmamak için kendimi zor tutuyorum.
• Düzenli yazmak iyi.
  Hafta içi ve sonu aynı gün, aynı saatlerde yazmak bana disiplin sağlıyor.
• Benim için en önemli faydası, kendim için yazmaya başlamak ve kendimi disipline etmek oldu.
  Başkasına ilham olmak ise işin bonusu olarak geliyor.

Sizi mutlu eden ve devam etmeye motive eden en önemli faktör, size yazılan katkı ve destek yorumları oluyor.

Nasıl bana yazıldığında okumak için sabırsızlanıyorsam, ben de başkaları için zaman ayırmaya ve yorum yapmaya gayret ediyorum.

2025’te eşimi ve dostumu, tüm kuvvetli ve zayıf bağlarımı daha çok yazmaya, içerik üretmeye ve eyleme geçmeye davet ediyorum.

İlham, cesaret, cömertlik, açıklık dolu, eski ve yeni dostlarla etrafımızın sarıldığı, birlikte yeni işlere giriştiğimiz, dünyanın dertlerine beraber çözümler arayıp bulduğumuz ve bolca eyleme geçtiğimiz harika bir 2025 istiyoruz.

Niyet edip sana yolladık 2025,

DUY SESİMİZİ.

Anadolu Efes, İspanya turunu ikide ikiyle kapadı

Anadolu Efes EuroLig Şampiyonu