Otostopçunun Galaksi Rehberi: En son ne zaman ilk defa yeni bir şey yaptın?
Danışman olmak isteyen genç sayısında düşüş var. Gençler artık girişimcilik ve yöneticiliği, eskiden olduğu gibi danışmanlık yaparak öğrenmek yerine kendi girişimlerini kurarak öğrenmeyi seçiyor.
İşletme, iktisat hatta mühendislikten mezun olan çoğu gencin hatta kurumsalda müdürlüğe kadar yükselmiş yöneticilerin bile hayallerini süsleyen meslek-(ti) danışmanlık.
Kariyerimin ilk üç-dört yılında hem kurumsalda çalışıp hem de İngiliz danışmanlarla ‘danışman gibi’ çalıştım ve daha önemlisi yaşadım. Bizim gruba bağlı şirketlerde şehir şehir gezip projeler yaptık, her gün işe en erken gidip, gece en geç çıktık.
Tüm şirketin üretim ve dağıtım fonksiyonlarındaki işleri analiz ettik. İş tanımlarını yazdık, işlerin akışını gözlemledik, nasıl daha verimli yapılır? Tekrarlanan işler veya raporlar var mı? Daha az kişi ile yapılabilir mi ? Bunları inceledik. Çok yorucu ama öğrenim hızı olarak da müthişti.
Genwise’da tanıştığım ve ilk mezunlarımızdan (ve zayıf network olarak başlayıp hızla kuvvetli network olarak devam ettiğimiz) Berlin’de yaşayan ve danışmanlık yapan arkadaşım ile Genwise’dan çıkan girişim fikrini büyütmek amaçlı yılda iki-üç kez Berlin veya İstanbul’da buluşuyoruz.
Bu sefer İstanbul’da buluşup girişim fikri üzerine çalışırken konu yıllardır yaptığı danışmanlık işine ve benim merak ettiklerime geldi. Hatta yazının bazı bölümlerinde ondan konuk yazar olmasını rica ettim.
Benim danışmanlık ile söyleyebileceğim en iyi şey her çalıştığınız yılı en az iki yıllık tecrübe ile çarpabilirsiniz. Sadece danışmanlık şirketinde çalışarak bankadan otomotiv sektörüne, sağlık sektöründen enerji sektörüne birçok alanda tecrübe edinme şansınız olabilir. Dolayısıyla tek sektörde çalışanların karşısına genelde çalıştıkları veya benzer sektörden iş fırsatları çıkarken danışmanlık geçmişinden gelenlere bir gün gıda veya içecek ertesi gün enerji veya finans teklifleri gelebilir.
Yine bana göre en olumsuz faktör sadece danışmanlık işi yaparsanız kariyerinizin sonunda somut olarak anlatacağınız hiç bir iş ve başarı hikayesi olmaz. İşin operasyonuna girmediğinizde yani benim tanımımla ‘elinizi kirletmediğinizde’ işin keyfi ve heyecanı az oluyor. Aynı düşüncelere merkez (head quarter-HQ) fonksiyon ve pozisyonlar için de sahibim.
Sadece akıl ve fikir vererek ve aynı anda üç-dört farklı sektör ve şirket için çalıştığınızdan dolayı bir şirketi ya da bir markayı operasyon olarak hiç yönetmemiş ve sonuçlarını görmemiş olacaksınız.
“big 4” terimi dünyanın en büyük dört profesyonel denetim ve danışmanlık firmasını tanımlamak için kullanılmaya devam ediyor: Bu şirketler genellikle finansal denetim ve vergi danışmanlığı alanlarında öne çıkmış olsa da, son yıllarda teknoloji ve dijital dönüşüm alanlarına odaklanarak dünya çapında faaliyet gösteren çok uluslu şirketlerin artan ihtiyaçlarına cevap vermeye de başladılar.
Yapay zeka, büyük veri analitiği, siber güvenlik gibi birçok teknolojik ve dijital dönüşüm alanında müşterilerine uzun vadeli danışmanlık hizmetleri önermeye başladılar.
Özellikle yeni mezunsanız ‘big 4’ gibi büyük danışmanlık şirketlerinde konusunda en iyilerle çalışıp kendi gelişiminize de katkıda bulunabilirsiniz. Ve danışmanlık şirketlerinden çok iyi işlere ve pozisyonlara zıplama şansınız her zaman mevcuttur. Şirketler danışmanlık şirketlerinde çalışmış ve farklı şirketlerin değişik uygulamalarını bilen genç yöneticilere bayılır. Zaten o şirketlere girene kadar çok sayıda test ve mülakattan geçtikleri için de mülakat yaparak zaman harcamanıza bile gerek yoktur. Özellikle finans ekipleri bu şirketlerden gelen arkadaşları çok sever ve hemen iyi pozisyonlara alırlar. Çünkü onların üstü pozisyonda olmalarına rağmen onlardan öğrenebilirler.
Danışmanlık şirketlerinde çok (fazla) çalışırsınız. Çok farklı sektör ve üst düzey yöneticilerle çok genç yaşta tanışırsınız. Hiç bilmediğiniz alan ve konulara girmek zorunda kalır ve işinizi teslim etmek için gecenizi gündüzünüze katarsınız.
İşte bu yazıyı beraber kaleme aldığım danışman arkadaşım 15 yıllık çalışma hayatında üç farklı danışmanlık şirketinde, 18 farklı şirkette ve farklı projede çalışma fırsatı yakalamış. İşte bu çalışma deneyimi ona farklı sektör deneyimleri sağlarken daha da önemlisi, farklı kültürlerden, farklı ülkelerden, binden fazla farklı iş arkadaşı ile çalışmasını sağlamış.
Şimdi biraz da onu dinleyelim; şirketler için sadece strateji danışmanlığı artık yeterli olmuyor; stratejinin nasıl hayata geçirileceği, hangi teknolojilerin kullanılması gerektiği ve hayata geçtikten sonra şirkete nasıl sürdürülebilir katkı sağlayabileceği konuları hem önemli hem de uzun vadeli servisler olduğu için daha fazla kazanç sağlıyor. Danışmanlık şirketleri artık tek başlarına hareket etmek yerine, iş modellerini SAP, Microsoft, Google gibi büyük ve küçük IT şirketlerini, IT servis sağlayıcıları, müşterilerini, üniversiteleri ve çalışanlarını da içine alan ekosistemler kurup yönetmek durumundalar.
Büyük oranda doymuş bir vergi denetim danışmanlık sektörünün yanında sürekli büyüyen ve gelişen, daha fazla insana ihtiyaç duyulan IT danışmanlık sektörü “big 4” için çok daha önemli bir konumda.
big 4 firmalarında çalışmanın bazı zorlukları vardır. Bunlar yoğun çalışma saatleri, proje bazlı çalışma ve zaman baskısı gibi faktörler. Ayrıca, rekabetçi bir ortamda çalışmak ve sürekli olarak kendini geliştirmek gerekli. Aslında belki de bu şirketlerde çalışmayı farklı ve değerli kılan nokta da budur. Diğer önemli bir nokta da, bu şirketlerde çok yüksek yetkinliklere sahip insanlarla çalışma fırsatı yakalayabilirsiniz, bu durum hem kendinizi geliştirmeniz için bir kaldıraç olabilir ama diğer taraftan da sizi yorabilecek bir rekabetin içine de sokabilir.
Son dönemlerde danışmanlık sektöründen “Offering” (teklif) kavramları ön plana çıktı. Offering, danışmanlık şirketlerinin müşterilerine sunduğu, paketlenmiş çözümler olarak tanımlanabilir. Bu çözümler genellikle şirketin sorunlarını bilen uzmanların tecrübelerine ve bu sorunların çözümünü kolaylaştıracak IT uygulamalarına dayanır ve bir paket olarak müşterilere sunulur.
Bu aslında ufak bir girişimcilik fikri yaratmak gibi bir şey.
Örneğin bir danışmanlık şirketi sadece SAP projesi yapıyoruz diye kendini satmıyor artık, enflasyon muhasebesi çözümü sunduğunu müşterilerine anlatıyor. Aslında bu çözüm, içinde finans departmanlarının enflasyon konusunda yaşadığı problemleri bilen uzman bilgisi ve bunu SAP gibi bir teknoloji ile nasıl çözebileceğini bilen uzman bilgisi ve tecrübesinden oluşuyor ve bir paket olarak müşterilere sunuluyor.
Başka bir danışmanlık firması da otomatik stok yönetimi altında bir Offering “teklif” satıyor. Bu çözümün içinde de aslında verilerin muhafaza edilmesi ve kullanılabilmesi için, Google’ın Cloud çözümü, gelecek için tahminler yapabilmek ve karar vermeye yardımcı olabilmek için yapay zeka algoritmaları kullanılıyor.
Artık B2B girişimlerinin çözümlerine benzer iş fikirleri (offering), bu danışmanlık şirketlerinin bel kemiğini oluşturuyor. Yine birçok girişimdeki ana nokta olan satış, danışmanlık şirketlerinde de büyük önem taşır. En iyi ürününüz ve en iyi insan kaynağınız olsa bile, bunları doğru şekilde doğru kişilere pazarlayamazsanız geri planda kalırsınız. Belli bir tecrübe ve kariyer noktasından sonra da danışmanlık şirketlerinde sizden beklenen en büyük yetkinlik satış olur. Ne kadar müşteri ilişkisi kurabilir, ne kadar satış konusunda başarılı olabilirseniz danışmanlık kariyeriniz o kadar yukarıya doğru ilerler.
Ancak satış için her yol mübah (mümkün) bakış açısının uzun vadede danışmanlık şirketlerine zarar verdiğini düşünüyorum. Müşteri memnuniyetini ve beklentilerini karşılayabilecek kapasiteye sahip olmadan projeler satmak ve müşterilerle uzun ve sağlıklı ilişkiler kuramamak müşterilerin kaybedilmesine neden oluyor.
Kafasında kendi girişimi için plan yaparken danışmanlığa devam arkadaşımın yorumlarını ve danışmanlık işi ve dönüşümü hakkındaki güncel yorumları da paylaşmış oldum.
Yine farklı kaynaklardan aldığım bilgilere göre danışman olmak isteyen genç sayısında bir düşüş var. Gençlerin girişimcilik ve yöneticiliği, danışmanlık yaparak öğrenmek yerine kendi girişimlerini kurarak öğrenmeyi seçtiğini gözlemliyoruz.
İşte tam bu yüzden danışmanlık şirketleri daha da agresif yeni iş modelleri geliştirip yeni alanlara girerken gelen iş başvuruları hem sayı hem hem de yetenek olarak düşüyormuş.
Günümüz dünyasında özellikle pandemi sonrası başlayan, kendi işini kurma, kendine zaman ayırma, evden çalışma, işte ve hayatta anlam arama gibi bir sürü faktör, işe ve hayata bakışımızı değiştirdi.
Gençliğimizde bizim yaptığımız birçok hatayı artık gençler yapmıyor. Çok da doğru yapıyor, biz onların yirmilerinde gördükleri gerçekleri, ancak kırklarında görmüştük ve görüyoruz. Ve oradan dönüş artık kolay olmuyor.
Almanya’da şirketler yılbaşında yüzde zam artışı yerine, 3 farklı teklif sunmaya başlamış bile. Birinci teklif, haftada 40 saat yerine 35 saat çalışma, ikinci teklif haftada 5 işgünü yerine 3 işgünü çalışma veya üçüncü teklif %X zam artışı yerine, yıllık izine 2 gün ek yapabilme imkanları sunmaya başlaması gibi.
Harika değil mi? Bize de en kısa zamanda gelecektir. Son zamanlarda yurt içinde ve yurt dışında ziyaret ettiğim uluslararası şirketlerin dev ofislerinin, Starbucks Cafe veya Kolektif House tasarımına dönmesinin nedenleri olmalı. Çalışanları dışardaki cafelerden veya evdeki ortamlardan ofislere çekmeye çalışmak gibi.
Gençlerin hatta daha eski kuşakların bu yeni koşulları diretmesi ve istediğini almasını izlemek çok keyifli. Yetenek bulamayan, kaybeden ve yurt dışına kaçıran şirketler köşeye sıkışıyor. Tüm zirvelerde ve İK buluşmalarında yetenek konusu konuşuluyor. Bizim İK’daki arkadaşlar ise her altı ayda bir zam artış oranı konuşuyor. Birbirlerinden tüyo alıp kim kaç zam yaptı acaba, diye öğrenme yarışındalar.
Her yerden çalışabilme, esnek çalışma saatleri ve günleri, kişisel yatırıma şirketlerin daha çok destek olması gibi yan-yeni haklar ve konular yeni kuşakları daha mutlu etmez mi?
19 Aralık 2024 - Başla-ma-mak için ne çok sebebimiz var?
16 Aralık 2024 - Böyle geleceksen bana gelme 2025!
12 Aralık 2024 - Zorunda mıyım?
9 Aralık 2024 - İşimizi sizden mi öğreneceğiz gençler?
5 Aralık 2024 - Orta yaş bunalımı ve bitmeyen kariyer kaygımız
Tuğrul Ağırbaş Kimdir?
30 yılı aşkın süre ile Türkiye, Rusya ve CIS ülkelerinde FMCG alanında değişik görevler alan Tuğrul Ağırbaş, son 20 yıldır Efes’in global marka olma, satınalma ve birleşme projeleri ve yeni pazarlara giriş işlerini yürüten ekipte, büyüme odaklı projelere liderlik yapmıştır.
Pertevniyal Lisesi ve İstanbul Üniversitesi İşletme Fakültesi mezunu olan Tuğrul Ağırbaş öğrenim hayatı boyunca Kapalıçarşı’da değişik alanlarda çalışarak, ticareti ve tüketici davranışlarını öğrenme şansına sahip oldu.
İş hayatına 1990 yılına Anadolu Efes’te Pazarlama uzmanı olarak başlayan Ağırbaş, sırasıyla Proje Geliştirme, Satış ve Pazarlama’da görev aldıktan sonra, son olarak da değişik ülkelerde 16 yıl boyunca Genel Müdürlük görevlerini sürdürdü.
Anadolu Efes’in Rusya operayonunu 10 yıl boyunca yönetti ve dünyanın en büyük bira pazarlarından biri olan Rusya’da satınalma ve birleşmelerle firma pazar payını ikinciliğe taşıyan ekibe liderlik yaptı. Türkiye,Rusya ve çalıştığı diğer ülkelerde büyüme odağıyla çok sayıda yeniliği ve markayı tüketicisiyle buluşturdu.
Efes Türkiye Genel Müdürlük görevini yürüttüğü dönemde ise, marka ve kurumun topluma katkısını büyütme amaçlı, pazarı büyütmeye yönelik, bira kültürü oluşturma ve inovasyon, kültür, sanat, turizm ve spor alanında çok sayıda projeye öncülük etmiş ve tüm paydaşlara katkı sağlayan stratejileri hayata geçirmiştir.
İnovasyon ve yeni ürünlerin hem hızını artırma hem de etkisini büyütme amaçlı, inovasyon ve kurum içi girişimcilik çalışmalarını yapılandırarak ve ekosistemdeki çok sayıda girişimle işbirliği kurarak, Efes’in Start-Up dostu şirket olması yönünde çalışmalara öncülük etmiştir.
Halen çalışmalarını yurtiçi ve yurtdışı şirket ve girişimlere danışmanlık ve üst düzey yöneticilere koçluk yaparak sürdürmekte olan Ağırbaş, Türkiye’de kurumsal şirketlerin, girişimci kurumlara dönüşmesi vizyonu ile 2018’de kurulan ‘ Girişimci Kurumlar Platformu’nun danışma kurulu üyesi ve başkanıdır.
2022 sonunda, ortağı Zeynep Kurmuş ile birlikte, 40+ yaş ve kurumsal deneyimi olanlar için, birikmiş deneyim ve tecrübelerin yeni işlere ve girişimlere dönüşmesini sağlayan, üretim ve paketleme kampı Genwise girişimini hayata geçirmiştir.
Köylerde, çocuktan başlayarak tüm topluma yayılacak yenilikçi bir eğitim anlayışını hayata geçirmek için 2016’da kurulan Köy Okulları Değişim Ağı- KODA’nın yönetim kurulunda görev almaktadır.