Her tanışma, hayatımda yeni yolculuklar başlatıyor
Araştırmalara verdikleri cevaplarla ve büyüklerin kafasında yarattıkları izlenim ve önyargıyla gerçek hayatta düşünceleri ve yaptıklarının çok farklı olması nedeniyle gençlerden şikayetçiyim.
Okullar açılıyor, yazın sonuna doğru geliyoruz diye düşünürken havalar sonbahar değil, boğucu yaz sıcaklığında seyrediyor.
Bir türlü yeni dönem hazırlıkları havasına giremedik. Şehirlere ve okullara dönsek de kafaları hâlâ kendimize odaklayamadık.
Normal ülkelerde asla gündem olmayacak konuları ve saçmalıkları takip etmekten yorulduk belki de.
Yeni bir şeylere başlamak için elimiz kolumuz kalkmıyor; üstüne bir de finansal zorluklar eklenince bahanemiz de artıyor.
Farklı sektörlerden ve farklı şirketlerden yaşıtım arkadaşlarımla konuştuğumda duyduğum ortak nokta tüm sektör ve şirketlerin bu sene finansal olarak daha çok zorlandığı ve zorlanmaya devam edecekleri yönünde. Geçen sene iyi performans gösteren sektörler bile bu sene büyük düşüşte. İhracat yaparak daha avantajlı olanların da bu sene yüzü gülmüyor.
Eyleme geçme veya bahane üretme ikileminde son zamanlarda dikkatimi daha çok çeken gençlerin ataklığı ve merakı ile “bizim yaşların” kararsızlığı ve harekete geçememe durumları.
Her zaman gençlerin damarlarında hızla dolaşan asil kanı çok takdir ederim. Bizim yaşlardakiler gibi kafasının arkasında onlarca fikir dolaştırmadan, “Kim ne düşünür? Nasıl daha iyi söylerim?” işlerine ve düşüncelerine girmeden çevik, hızlı ve cesur kararlar verme işinde bizden iyiler, kabul edelim.
Geçmiş yıllarda eylüle daha canlı ve heyecanlı girerken bu sene bizim kuşak biraz yavaş.
Son üç yıldır “üçüncü çeyrek girişimcilik kampı” için açtığımız davetlere ilk defa bu sene beklediğimiz karşılığı bulmakta zorlanıyoruz.
Oysa alternatifler yaratmak ve yeni planlar yapmak için güzel bir dönem; pazarlamacıların deyimiyle “okula dönüş zamanı” dedikleri hareketli zamanlar.
Bu dönemlerde sadece çocuklar ve gençler okula dönmüyor, iş hayatında olanlar için de bireysel olarak yeni strateji ve planlara dahil olup bir yıl için daha söz verme dönemi.
Özellikle kurumsalda çalışanlar için farklı işlere girişme ve B planları yapıp cebe koymak için de doğru zamanlar.
Ekonominin zorladığı, işyerlerinde kâr, pazar payı baskısının arttığı, gerileyen işlerden dolayı hem kaynak hem insan kesintilerinin istendiği zamanlar.
Sen kendini hazırla. Ne yapmak istediğini, kiminle yapmak istediğini, neye çözüm aramak istediğini bulmak için her zaman doğru zaman.
“Benden ne olur” sorusunun cevabını kendin için bul artık. “Kimim, ne varlıklarım var, kendimi hangi işte, neyi çözerken görürsem mutlu olurum, benim için başarının tanımı ne” sorularının cevabını gel beraber bulalım.
Kendi dönüşümünü planlamadan ve ne yapacağını bulmadan geçen her gün bir kayıp gün daha demek.
İşten çıkma, ayrılma zorunda kalma, sana yapacaksın denen işlerin senin değerlerinle uyuşmaması konuları ile yukarıda saydığım nedenlerden dolayı daha sık karşılaşılıyor.
Ben de o zaman gençlerden ilham alalım, onlar gibi düşünelim ve yapalım diyorum. Ben yıllardır bunu yapıyorum.
Araştırmalar ve bizim kuşaktan uzmanların değerlendirmelerinde 40 yaş üstü kuşaklar gençlere göre çok daha çalışkan, çok daha sabırlı, işine sahip çıkan, sadakati daha yüksek olarak yorumlanırken gençler işine bağlı olmayan, kurallara uymaktan hoşlanmayan, söyleneni yapmak yerine fikirlerinin dinlenmesini isteyen, sabırsız ve daha tembel olarak yorumlanmıştı.
Araştırmalara verdikleri cevaplarla ve büyüklerin kafasında yarattıkları izlenim ve önyargıyla gerçek hayatta düşünceleri ve yaptıklarının çok farklı olması nedeniyle gençlerden şikâyetçiyim.
Bizim yaşlar ve hatta 40’lar yeni işlere girişme ve kamplarımıza katılma konusunda yerinde sallanırken geçen hafta açtığımız “Genwise kampımıza gençler arıyoruz” çağrısına onlarca başvuru aldık.
Siz şaşırabilirsiniz ama biz şaşırmadık. Sadece nasıl karar verip hangisini davet edeceğiz konusu bizi zorlar. Çünkü başvuruların hepsi çok iyi ve harekete geçmek için hazır gençlerden oluşuyor. Yakında şirketin adını ve işini Genwise yerine “Gençwise” yapabiliriz.
Wise’ları harekete geçirmek zorken gençler zaten hareket halinde. Yanlarına geç ve birlikte yürümeye ve hızlanmaya devam et. Çok kısa süre sonra koşmaya, 200 metre sonra da bayrağı onlara vererek tavşan atlet gibi yarıştan çekilip geriden gelen gençlere takılmaya ve üretmeye devam edebilirsin.
Gençler bizden neyi farklı düşünüyor ve yapıyor, diye gözlemleyip düşününce hızlıca aşağıdakileri sıraladım:
“Sadece işten eve gelip bir bardak şarap veya viski içme keyfim kalmış, geleceğim için plan yapmak için ondan da feragat edemem, başıma bir şey gelirse oturup düşünürüz” diyen ‘bizim yaş’lara karşılık “Bir şey atlamayayım, daha önce Genwise’a katılanlara veya kuruculara bir yazayım” diye düşünüp bize mesaj atıyorlar.
Ellerinde olanla yetinmiyorlar, “Daha iyisi olmalı, daha iyisi var. Olmazsa ben kurarım” diye düşünüyor ve harekete geçiyorlar. Bakınız, sosyal girişim kurucularının yaş ortalaması.
“Konuyu bilen konuşsun, bunun yaşla ya da unvanla alakası yok” diyorlar.
Yeni konular ve yeni insanlarla tanışmak ve oradan kendileri ve amaçları için değer yaratma fikri ne olursa olsun heyecan veriyor.
Bizim yaşlar “Giden düzenimiz bozulmasın, aman başımıza iş çıkarmayalım” derken gençler yeni işler ve yeni hedefler koymak konusunda daha cesur.
Biz yeni işler, fikirler deneme konusunda daha tutucu ve bildiğimiz yolu değiştirmeme konusunda ısrarcı iken teknolojinin getirdiği kolaylıklara da uzak kalabiliyoruz.
“Ne konuşuyoruz, hadi yapıp görelim!” Size de daha çok eyleme dönük gelmiyor mu? Bir başlasak yolu yarılayacağız ve neye evrildiğimizi ve neyi sevdiğimizi göreceğiz.
Biz ise konuşma, anlatma ve ikna etme konusunda uzmanlaşmışız. “Nasılsa ikna ederiz” diye düşünüyoruz ve sıkılmadan anlatmaya devam ediyoruz.
Ben bazen kendimi dinlerken sıkılıyorum; kendime “Hadi, biraz eyleme geç!” komutu verirken daha mutluyum.
“Anlatmana ve ikna etmene gerek yok, bırak ben yaparım” diyen gençler bizim yaşlara göre daha aktivist.
Özellikle bu dönemde daha çok aktiviste ihtiyacımız var.
Üstelik biz deneyim ve tecrübemizle onlara anlatma işinde değil, eyleme geçmede önderlik etmeliyiz.
Bilmedikleri, görmedikleri ama merak ettikleri alanlar, işler ve konular bizim yaşları korkuturken onları heyecanlandırıyor.
Gençler, bizim yaşlar gibi “Acaba bu kampa kimler katılır? Ya bana uymayan insanlar gelirse hiç hoş olmaz. Almadığım eğitim kalmadı, eksik kalan bir yer varsa da zamanı gelince alır, okurum” diye düşünmüyor.
Burada en önemli konu bazı işler ve konuların kitaplardan veya eğitimlerden öğrenilemeyeceği.
Girişme ve girişimcilik de biraz birlikte düşünerek ve çalışılarak öğrenilen bir konu. En iyi girişimciler 3-4 iş batıran girişimciler, buna özel ‘nasıl batırdım’ geceleri düzenleniyor.
En başarılı olanları dinlemek kadar en başarısız olanları dinleyerek de daha iyisini yapıyorsun.
Daha da önemlisi senin kafanda insanlarla haftada beş saat çalışmak ve senin fikrinin ve işinin birileriyle birlikte çalışması en değerli kısmı.
Gençler “Kendin inanmadığın işleri yapmam için beni ikna etmeye çalışma” diyor.
“Biz bunları geçtik zaten bilmediğimiz ne kaldı ki” gibi düşüncelere uzaklar. Sormak ve yardım istemekten daha kıymetli bir şey yok.
Bırakalım apoletleri ve kibrimizi masanın üstüne, aklımıza gelen, merak ettiğimiz her şeyi soralım. Bildiklerimizi anlatmak ve öğretmek için de yardım teklif edelim.
Hayatımız sadece iş için bildiklerimiz ve en iyi seviyede yaptıklarımızdan ibaret olmamalı. Otuz, en fazla kırk sene işlerimizi her gün en iyi şekilde yaparken bilmediklerimiz ve yapmadıklarımız asıl hayatımızı güzelleştirecek şeyler olabilir.
Merak etmek, onları keşfetmek ve peşine düşmek yeni kapılar ve deneyimleri bize getirecektir.
“Bilmiyorum ve öğrenmiyorum” diye yola çıkan insanlarla yan yana gelmekten özellikle uzak durmalı.
“Bilmiyorum ve öğrenmek için çaba sarf ediyorum, bana yardımcı olursan sevinirim” diyen insanları kaç yaşında olursa olsun kendime daha yakın hissediyorum.
Çünkü çok iyi biliyorum ki bilmediğim çok şey var ve zamanım kısıtlı. Her insandan her gün öğrendiğim bir sürü şey oluyor ve heybem dolmaya devam ediyor.
Öğrenerek, anlatarak ve paylaşarak geçen hayat benim için en tatmin edici olanı.
Yukarıdaki süreç her gün tarafımdan denenmekte ve test edilmektedir. Sonuçlar pozitif, bir sürü yeni dost ve deneyim.
Bilim ve araştırma dünyası gençleri bizim kuşaklara nasıl bu kadar yanlış anlattı, ben ona yanıyorum.
3 Ekim 2024 - Dünyanın geleceğini hangi meslek belirleyecek?
30 Eylül 2024 - Dünyadan uzak, görünmez liderler işleri ve geleceği nasıl yönetir?
26 Eylül 2024 - Kuşak çatışmalarını önlemeye karşı bulduğum yöntem: Üç kuşağı birbirine bağla
23 Eylül 2024 - Beyoğlu bir insanın hayatını nasıl değiştirir?
Tuğrul Ağırbaş Kimdir?
30 yılı aşkın süre ile Türkiye, Rusya ve CIS ülkelerinde FMCG alanında değişik görevler alan Tuğrul Ağırbaş, son 20 yıldır Efes’in global marka olma, satınalma ve birleşme projeleri ve yeni pazarlara giriş işlerini yürüten ekipte, büyüme odaklı projelere liderlik yapmıştır.
Pertevniyal Lisesi ve İstanbul Üniversitesi İşletme Fakültesi mezunu olan Tuğrul Ağırbaş öğrenim hayatı boyunca Kapalıçarşı’da değişik alanlarda çalışarak, ticareti ve tüketici davranışlarını öğrenme şansına sahip oldu.
İş hayatına 1990 yılına Anadolu Efes’te Pazarlama uzmanı olarak başlayan Ağırbaş, sırasıyla Proje Geliştirme, Satış ve Pazarlama’da görev aldıktan sonra, son olarak da değişik ülkelerde 16 yıl boyunca Genel Müdürlük görevlerini sürdürdü.
Anadolu Efes’in Rusya operayonunu 10 yıl boyunca yönetti ve dünyanın en büyük bira pazarlarından biri olan Rusya’da satınalma ve birleşmelerle firma pazar payını ikinciliğe taşıyan ekibe liderlik yaptı. Türkiye,Rusya ve çalıştığı diğer ülkelerde büyüme odağıyla çok sayıda yeniliği ve markayı tüketicisiyle buluşturdu.
Efes Türkiye Genel Müdürlük görevini yürüttüğü dönemde ise, marka ve kurumun topluma katkısını büyütme amaçlı, pazarı büyütmeye yönelik, bira kültürü oluşturma ve inovasyon, kültür, sanat, turizm ve spor alanında çok sayıda projeye öncülük etmiş ve tüm paydaşlara katkı sağlayan stratejileri hayata geçirmiştir.
İnovasyon ve yeni ürünlerin hem hızını artırma hem de etkisini büyütme amaçlı, inovasyon ve kurum içi girişimcilik çalışmalarını yapılandırarak ve ekosistemdeki çok sayıda girişimle işbirliği kurarak, Efes’in Start-Up dostu şirket olması yönünde çalışmalara öncülük etmiştir.
Halen çalışmalarını yurtiçi ve yurtdışı şirket ve girişimlere danışmanlık ve üst düzey yöneticilere koçluk yaparak sürdürmekte olan Ağırbaş, Türkiye’de kurumsal şirketlerin, girişimci kurumlara dönüşmesi vizyonu ile 2018’de kurulan ‘ Girişimci Kurumlar Platformu’nun danışma kurulu üyesi ve başkanıdır.
2022 sonunda, ortağı Zeynep Kurmuş ile birlikte, 40+ yaş ve kurumsal deneyimi olanlar için, birikmiş deneyim ve tecrübelerin yeni işlere ve girişimlere dönüşmesini sağlayan, üretim ve paketleme kampı Genwise girişimini hayata geçirmiştir.
Köylerde, çocuktan başlayarak tüm topluma yayılacak yenilikçi bir eğitim anlayışını hayata geçirmek için 2016’da kurulan Köy Okulları Değişim Ağı- KODA’nın yönetim kurulunda görev almaktadır.