Balıkesir’de planlı kalkınma dönemi başladı
19 Kasım Dünya Kadın Girişimciler Günü’ydü. Türkiye’de aklıma gelen ilk isim bu konuda çok nettir. Rahat Battı podcastini yapmaya başlamadan önce de listemde olan Vispera’nın kurucusu Prof. Dr Aytül Erçil’in peşine düşmüştüm. Eylül’ de Ayvalık’ta konuştuk ve buluşmak için takip başladı. Maillerime baktım 17 kez yazışmışız. Sürekli iş seyahatinde olmasından dolayı buluşmamız biraz zaman aldı. İngiltere, sonra Amerika ve en son İskoçya seyahatleri ve sonunda buluşabildik..
Türkiye’de kimse daha Yapay Zeka konuşmazken bu alanda hocalık yapan ve işler kuran bir isim. Boğaziçi ve Sabancı Üniversitelerinde Bilgisayarla Görme konusunda profesörlük yapmış ve arkasından önce Vistek sonra Vispera girişimlerini kurmuş bir kadın girişimci. Görüntü tanıma sistemleri (IR) konusunda bir uzman. Yıllardır adını bilmeme, kurumsalda iş yapmama ve sahnede izlememe rağmen, sohbet etme şansım olmamıştı. Rahat Battı’da konuk ettim ve kafamdaki tüm soruları sordum.
Soruları hazırlarken de, birlikte çalıştığı arkadaşlara ve onu tanıyan girişimcilere ulaştım. ‘Siz olsanız neler sorardınız’ diye onlara da sordum. En çok hocanın üniversitede konforlu bir yaşamdan çıkıp ülke ülke gezerek, markanın yüzü olarak satış ve tanıtım faaliyetlerindeki motivasyonu merak ediliyordu. İkinci olarak da; dünyada çok az insan yapay zeka konuşurken, Chatgpt’ den sonra yapay zeka konuşma çılgınlığına bu konuyu 40 yıldır çalışan, öğreten ve işler kuran hocanın yorumunu sormamı istediler.
Amerika’da 9 sene kalmış ve ama hep dönmek niyetiyle çalışmış ve 1988 de dönmüş. Türkiye’ye geldiğinde maaşı Amerika’daki maaşının 20’de biriymiş. ‘Acaba o yüzden mi girişim kurdunuz’ soruma, ‘hayır’ cevabını verdi. O maaşla 10 sene daha çalışmış ve ders vermiş.
Girişimciliğe başladığı ilk yıllar hem hocalık, hem girişimcilik birlikte yürümüş. İlk yıllarda, teknik alanda çalışan bir girişimde, insanlar karşılarında kadın görünce inanmakta ve güvenmekte zorluk çekmişler, hatta şaşırmışlar.
Farklı alanda bilgi sahibi olan ama bir konuda da derin bilgi sahibi olan insan tipine inanıyor. Özellikle zevk aldığın, sevdiğin alanda uzmanlaş çünkü o mesleği hayatın boyunca yapacaksın diye ekliyor.
Girişimciliğe girişi biraz zorunluluktan olmuş. Üniversitelerde Ar-Ge yapıp, prototipler üretmişler, ama bunları üniversite-sanayi işbirlikleri ile üreticilerin üretmesi için beklemek zorunda kalmışlar. Çeşitli sebeplerden dolayı genelde sıkıntı finansman oluyordu, kimse üretmeyince iki mezun öğrencisiyle ilk işini kurmuş. Üstelik bankadan kendi adına kredi çekerek ve riske girerek.
Aytül Hoca, 13 yıl Boğaziçi Üniversitesinde 13 yıl da Sabancı Üniversitesinde Öğretim Üyeliği yaptıktan sonra 2014 yılında ortağıyla beraber perakende sektörünün en büyük sıkıntılarına teknolojik çözümler sunmak için Vispera’yı kurmuş.
Üstelik bu ilk girişimi değil, ilk girişimi Vistek’i bir Alman şirketine satarak 2013’te ilk exitini gerçekleştiriyor.
Vispera, 30’dan fazla ülkede, markalara ve perakende şirketlerine Görüntü Tanıma (IR) Sistemleri ile en iyi müşteri deneyimlerini sunuyor.
Türkiye’den çıkıp Brezilya, İsrail, Hindistan, Şili, Almanya gibi bu konularda öncü olan ülkelerde bile ürününü satıyor. Hemde dünya markası şirketlere; aralarında Coca-Cola, PepsiCO, Unilever, Henkel, P&G, Bacardi gibi global şirketler var. E&Y Yılın Girişimi, Deloitte En Hızlı Büyüyen 50 Teknoloji Şirketi Listesi’nde ve Harward’da vaka analizi yapılmış bir girişimimiz.
Dünyada, Avustralya hariç tüm kıtalarda müşterileri var. 48 ülkede ürünleri kullanılıyor. Dünyanın en büyük şirketleri ile çalışıyor. “Dünya bizi anlıyor, ancak Türk olduğumuz için zor ikna ediyoruz, Türkler ise daha çok yabancı markaları tercih ediyor. Hem içerde hem dışarda zorluk çekebiliyoruz” diyor.
Vispera’nın dünyadaki başarısını ve rakiplerinden üstünlüklerini neye bağlıyorsunuz diye soruyorum. İlk olarak iş sonuçları; görüntü tanımada yüzde 97-98 oranında başarı seviyesine çıkmışlar. İkincisi hızımız diyor, saniyeler içinde çekilen fotoğrafların raporları müşteriye ulaşıyor, son olarak da müşteri memnuniyetimiz diyor, işe başladıklarından beri hiç kaybettikleri müşterileri yani churn’leri olmamış.
Düzgün maaşlı bir işi varken- profesörlük’ ten bahsediyoruz- konfor alanı dışına çıkan bir hoca. Başlarda devamlı finansal stres altında hissetmiş ve zorlanmış. Girişimcilikte yaşadığı en büyük zorluk, stres ve finans bulma zorluğu diyor. Üniversiteden çıkıp da girişimci olan profesör dünyada çok duyulmamış bir şey. Aytül Hoca’ya soruyorum; siz duydunuz mu? diye. O da çok duymamış.
Gençler bilgelik ve deneyim olmadan girişimci oluyor diye konuşuyoruz. Ancak istatistiklere göre en başarılı girişimlerin 40’lı hatta 50’li yaşlardan sonra başlatılan girişimler olduğunun altını çiziyor. Kendi işinizi kurmadan mutlaka kurumsalda çalışın önerisi yapıyor.
Aytül Hoca sadece girişimcilik değil, deneyim paylaşımı ve bilgi aktarımı konusunda da öncülük yapıyor. Türkiye’de gönüllük konusunda atılacak çok adımlar olduğunu söylüyor. Emeklilere veya yeni heyecan arayanlara, ‘40-50’li yaşlardan sonra girişim kurun, deneyimlerinizi üniversitelerde paylaşın, iş hayatından kopmayın’ tavsiyesini yazmasam olmaz.
Aytül Hoca’yı en çok motive eden unsurları soruyorum. Başladığım işi yarım bırakmamak, yenilgiyi kabul etmemek diyor. İlk girişimini sattıktan sonra aldığı parayla Datça’da ev almak yerine yeni işe girişecek kadar gözü kara. İşimi çok severek yapıyorum ve kalktıktan sonra her sabah işe koşarak gidiyorum diyor. Ofiste olmak ve birlikte çalışmaktan keyif alıyor.
Özellikle teknoloji alanında dünyada çok kadın girişimci yok. Kadın girişimci olarak yurt içinde ve yurt dışında yaşadığı zorluklar olmuş mu? ‘Türkiye’de ve yurtdışında hala kadın girişimci olarak azınlıktasınız’ diyor. Katıldığı toplantılarda girişimci olarak değil, girişim kurucusunun eşi olarak karşılanmış. Vispera’da ise kadın çalışan oranı yüzde 34 imiş.
Türkiye’de girişimcilik ekosistemde yaşanan zorlukları; finansa ulaşım, yeteneğe erişim ve bürokratik engellerin hala devam ediyor olması olarak cevaplıyor. En büyük zorluk hala finansa ulaşım olduğunu söylüyor. İlk girişimini kurduğunda daha Türkiye’de melek yatırımcı bile yokmuş. Son zamanlarda ise yeteneğe erişim problemi büyüyor. Yazılımcılar için yurtdışı teklifleri çok fazla geldiği için iyi yazılımcıları şirkette tutmaya zorlanmaya başlamışlar.
Son olarak da bürokraside yaşanan zorluklar girişimciyi bezdirebiliyor. Hala cevap bekleyen soruların çokluğu girişimciyi bu işten soğutabiliyor.
Teknoloji konusunda kişisel yatırımlar yapıyor. Ama özellikle yatırım kararını verirken ‘ekibin’ özelliklerine göre yatırım kararı veriyor.
Kurumsal şirketlerin girişim ekosistemi ile nasıl çalıştığını soruyorum. 10 yıl önce, büyük kurumsal şirketler, girişimlerden hizmet ya da ürünü aldıktan sonra ‘bir de para mı alacaksınız’ diye sorarlardı. Ya da ödemelerini çok geç yaparlardı, girişimleri zor durumda bırakırlardı. Bugün işler daha pozitif ilerliyor, kurumsal girişim sermayeleri oluşmaya başladı, kurumlar girişimlerin inovasyon özelliğini daha iyi kullanmaya başladı. Hatta kurum içi girişimcilik projeleri desteklenmeye başladı. Daha da iyi olması gerekiyor, kurumlar ve girişimler, birbirini besleyen ve büyüten işbirliklerinde olmalı.
Büyük şirketlerde yönetim kurulu üyeliği yapmış ama şirketi yakından takip edip daha fazla katkı veremeyeceğini düşündüğü için, yönetim kurulu üyeliği yapmaktan vazgeçmiş. Tamamen Vispera’nın başarısına odaklanmış.
İki kızı var ve ikisi de Peru’da yaşıyor. Kariyer yolculuklarına karışmadım ama ikisi de girişimci oldu diyor. Rol model olarak beni almış olabilirler. Kızlarını Vispera’da işi devredecek kişiler olarak görmüş ama kendi işlerini kurmuşlar.
Büyük kızı Peru’lu kadınların el işlerini tüm dünyaya satıyor, küçük kızı ise çocuk yuvası açmış ve yerel halktan para almadan işlerini devam ettiriyormuş. Emekli olmasına rağmen eşi de, her gece 12’ye kadar çalışmaya devam ediyormuş.
Vispera sonrası yeni bir girişim kurma planı yok, girişimlere mentorluk yapmak ve sivil toplum işlerine devam etmek istiyor. Kagider, TurkishWIN ve Girişimcilik Vakfı radarında.
Girişimci olmak için en büyük kriterinin tutku olduğunu söylüyor. Dayanıklılık ve direnç çok önemli. Bazıları en ufak bir şeyde vazgeçebiliyor, girişimci olmak demek optimist olmak demek, tutku olmazsa girişimcilik olmaz, yaptığınız işi çok sevmeniz lazım diye ekliyor.
Hayali, girişimini Türkiye’den çıkan ilk teknoloji Unicorn’u yapmak.
Bu tutku ile kim bilir daha neler olur
23 Aralık 2024 - Bir adım önden ve arkana bakmadan yürü
19 Aralık 2024 - Başla-ma-mak için ne çok sebebimiz var?
16 Aralık 2024 - Böyle geleceksen bana gelme 2025!
Tuğrul Ağırbaş Kimdir?
30 yılı aşkın süre ile Türkiye, Rusya ve CIS ülkelerinde FMCG alanında değişik görevler alan Tuğrul Ağırbaş, son 20 yıldır Efes’in global marka olma, satınalma ve birleşme projeleri ve yeni pazarlara giriş işlerini yürüten ekipte, büyüme odaklı projelere liderlik yapmıştır.
Pertevniyal Lisesi ve İstanbul Üniversitesi İşletme Fakültesi mezunu olan Tuğrul Ağırbaş öğrenim hayatı boyunca Kapalıçarşı’da değişik alanlarda çalışarak, ticareti ve tüketici davranışlarını öğrenme şansına sahip oldu.
İş hayatına 1990 yılına Anadolu Efes’te Pazarlama uzmanı olarak başlayan Ağırbaş, sırasıyla Proje Geliştirme, Satış ve Pazarlama’da görev aldıktan sonra, son olarak da değişik ülkelerde 16 yıl boyunca Genel Müdürlük görevlerini sürdürdü.
Anadolu Efes’in Rusya operayonunu 10 yıl boyunca yönetti ve dünyanın en büyük bira pazarlarından biri olan Rusya’da satınalma ve birleşmelerle firma pazar payını ikinciliğe taşıyan ekibe liderlik yaptı. Türkiye,Rusya ve çalıştığı diğer ülkelerde büyüme odağıyla çok sayıda yeniliği ve markayı tüketicisiyle buluşturdu.
Efes Türkiye Genel Müdürlük görevini yürüttüğü dönemde ise, marka ve kurumun topluma katkısını büyütme amaçlı, pazarı büyütmeye yönelik, bira kültürü oluşturma ve inovasyon, kültür, sanat, turizm ve spor alanında çok sayıda projeye öncülük etmiş ve tüm paydaşlara katkı sağlayan stratejileri hayata geçirmiştir.
İnovasyon ve yeni ürünlerin hem hızını artırma hem de etkisini büyütme amaçlı, inovasyon ve kurum içi girişimcilik çalışmalarını yapılandırarak ve ekosistemdeki çok sayıda girişimle işbirliği kurarak, Efes’in Start-Up dostu şirket olması yönünde çalışmalara öncülük etmiştir.
Halen çalışmalarını yurtiçi ve yurtdışı şirket ve girişimlere danışmanlık ve üst düzey yöneticilere koçluk yaparak sürdürmekte olan Ağırbaş, Türkiye’de kurumsal şirketlerin, girişimci kurumlara dönüşmesi vizyonu ile 2018’de kurulan ‘ Girişimci Kurumlar Platformu’nun danışma kurulu üyesi ve başkanıdır.
2022 sonunda, ortağı Zeynep Kurmuş ile birlikte, 40+ yaş ve kurumsal deneyimi olanlar için, birikmiş deneyim ve tecrübelerin yeni işlere ve girişimlere dönüşmesini sağlayan, üretim ve paketleme kampı Genwise girişimini hayata geçirmiştir.
Köylerde, çocuktan başlayarak tüm topluma yayılacak yenilikçi bir eğitim anlayışını hayata geçirmek için 2016’da kurulan Köy Okulları Değişim Ağı- KODA’nın yönetim kurulunda görev almaktadır.