Erdoğan Miçotakis’i uyardı: O savunma bakanına haddini bildirmeli
KKTC ile Güney Kıbrıs Rum Yönetimi’ni birbirinden ayıran BM kontrolündeki Yeşil Hat’ta bulunan Pile köyü… Bir yol çalışması kriz yarattı. Pile’nin iki muhtarı var. Hem Türk hem de Rum muhtarla yaşanan gerilimi konuştuk.
Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’yle (KKTC) Güney Kıbrıs Rum Yönetimi’ni birbirinden ayıran Birleşmiş Milletler kontrolündeki Yeşil Hat’ta bulunan Pile köyünde, KKTC’nin yol çalışmasına başlaması gerili yarattı. Ancak, bu yol çalışması yıllardır planlanıyordu. Pile köyündeki 500 kişilik Türk nüfusu yol talebini neredeyse yirmi yıldır dile getiriyor. Son 3 yıldır ise 18 Ağustos 2023 Cuma günü yapımına başlanan yol projesi üzerinde çalışılıyordu.
Cuma günü BM Barış Gücü, yol çalışmasına müdahale edince KKTC ile BM karşı karşıya geldi, arbede yaşandı. Yol çalışmasında kullanılan bir buldozerin BM Barış Gücü aracını kaldırdığı kameralara yansıdı.
Gerilimin özeti şöyle, köyde yaşayan Türklerin Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nden yıllar süren talebi, yeni bir yol yapılması… Çünkü köydeki Türkler Kuzey’e geçmek için tek bir güzergah kullanabiliyor ve yol hem süre olarak uzun hem de çok kullanışsız. Kuzey’de çalışan ve eğitim görenler her gün çile çekiyor.
Rumların iddiasına göre ise bir yol sorunu yok, bu proje tamamen bir askeri bir avantaj elde etmek için…
MYK Video: Pile'de yol yapım çalışmalarına engel olmak isteyen BM Barış Gücü ile alandakilerin gerilim yaşadıkları anlar cep telefonu kameralarına yansıdı. #MYK #MYKHaber #MYKibris pic.twitter.com/U6tANHHBKu
— MYKibris.com (@MYKibris) August 18, 2023
Yaklaşık 500’ü Türk, 1600’ü ise Rum olan Pile köyünde uluslar arası boyuta taşınan yol projesi krizinin köy ahalisine nasıl yansıdığını merak ettik.
Pile köyünün iki muhtarı var, biri Türk diğeri Rum…
Hem Türk muhtar Veysal Güden ile hem de Rum muhtar Simos Mitidis ile köyü ve bu gerilimi konuştuk.
Rum muhtar Mitidis, sorularımızı yanıtlamak yerine kısa bir açıklama yapmayı tercih etti. Açıklaması şöyle:
“Söyleyebileceğim tek şey bunun insani bir nedeni olmadığı! Eğer gerçekten Pile’den gelen Kıbrıslı Türklere yardım etmek istiyorlarsa, İngiliz Üsleri içinde yer alan ve Kıbrıs Türk Polisi tarafından pasaport kontrolü yapılan Pergamos kontrol noktasında çok uzun süre beklememeleri ve Pile’ye dönüş yolunda İngiliz Polisi ve İngiliz Gümrüğü tarafından kontrol edilmeleri için birçok başka alternatif bulabilirler! Bu, BM’nin kontrolü altında olan tampon bölgeye yapılan bir müdahaledir. Umarım ortalık sakinleşir ve biz (Kıbrıslı Rumlar ve Kıbrıslı Türkler) Pile’de normale döner ve her zaman olduğu gibi barış ve uyum içinde yaşarız.”
Pile köyü Türk muhtarı Veysal Güden ile ise konuyu ayrıntılı olarak konuştuk.
İşte sorularımıza verdiği yanıtlar…
– Pile Köyü’nü kısaca anlatır mısınız?
Pile Köyü, Birleşmiş Milletler ‘Yeşil Hat’ olarak tabir edilen ara bölgede Türklerle Rumların birlikte yaşadığı bir köy.
500’ün biraz üzerinde Türk, 1600-1700 civarında Rum var, ancak Rumların sayısı aslında daha fazla çünkü onların Yeşil hat dışında kalan bölgesi de var. Rumların nüfusu Yeşil Hat dışıyla birlikte 2 bine kadar çıkıyor.
– Bahsedildiği gibi Türk nüfusunda gerileme oldu mu?
Son yıllarda nüfusumuzda düşük de olsa bir gerileme var. Yaşanan sıkıntılardan dolayı burada kalmak istemiyorlar.
– Bu sıkıntılar nedir?
Pile ile Kuzey Kıbrıs arasındaki güzergah İngiliz üssü topraklarından geçen güzergah. İngiltere, Avrupa Birliği’nden çıktıktan sonra, Avrupa Birliği’yle bir anlaşma yaptı. O anlaşmada geçiş noktası bir tane olarak tanımlandı. Onun dışında bu yoğunluk, Kuzey ile Güney arasındaki geçiş, bu yolu genişletmeye, trafiği rahatlatmaya uygun değil. Dolayısıyla bir her gün işe gitmek zorunda olan insanlar, sürekli olarak bu işten mağduriyet yaşamaktayız. Alternatif güzergahlar üzerinde uzun süre çalışıldı, çözüm üretilmedi. Son alternatif olan bu güzergah üzerinde bir çalışma yaptık ve bunu talep ettik. Ve bunun üzerine bir süreç başlatıldı şu anda.
– Bu güzergahla ilgili talep ilk ne zaman gündeme geldi?
Yıllar önce gündeme geldi. Bu projeyi benim muhtarlığım döneminde tekrar gündeme getirdim. 2018-2019 döneminde… Özellikle son iki yıl bunun üzerine ciddi ciddi bir çaba sarf ettik. Bugün ise başlanabilecek noktaya getirdik.
– Gerginliğin yaşandığı gün neler oldu?
Gerginliğin yaşandığı günde, Birleşmiş Milletler askerleri yol çalışmasını durdurmaya çalıştılar. Birleşmiş Milletler’le Kuzey Kıbrıs arasında tam olarak kime ait olduğu anlaşılmamış, bize göre, Kıbrıslı Türklere göre, Kıbrıslı Türklerin kontrolündeki bölge, Barış Gücü’ne göre de onlara ait bölge. Birleşmiş Milletler askerleri çalışmayı durdurmaya çalışınca Türk tarafı da buna müdahale etti ve istenmeyen olaylar yaşandı.
– “Pile Köyü’nde yaşayan Türkler de Rumlar da Avrupa Birliği’nin tüm imkanlarından faydalanabiliyor” deniliyor. Bu doğru mu?
Evet, doğru.
– Peki, yol konusunda da Türkler Rumlarla aynı imkanlara sahip mi?
Pileli Türkler Avrupa Birliği imkanlarından faydalanıyor diyorsak, o zaman Avrupa Birliği’nin Kuzey’deki bölgede yaşayan insanları AB müktesebatı dışında tuttuğunu, Kuzey’de çalışan, Kuzey’de eğitim alan, Kuzey’de ailesi olan, Kuzey’e gidip gelmek zorunda olan insanların Kuzey’le bağını kesmesi gerekir. Eğer AB müktesebatı kapsamında hareket edecekse veya bu müktesebatın uygulandığı alandan faydalanıyor diye, sabit bir şekilde kendimizi buraya konumlandırmamız gerekir, o zaman Kuzey’le bağımızı kesmemiz gerekir ki, yeni nesil ağırlık olarak Kuzey’de çalışmakta, Kuzey’de eğitim almakta. Güney’de çalışan veya üslerde çalışan insan sayısı daha az bir sayı. Dolayısıyla bu söylem çok gerçekçi olmaz.
– Bu noktada size bir tercih dayatılıyor mu?
İşte o noktaya gelinirse bir gerginlik doğar. Şu ana kadar bu bazı kişiler tarafından dillendirildi, ama insanların bilmediği şey şu, eğer bir insan, örneğin ben, ben bu konumdayım; benim çalışmam üslerde, Güney’de benim yatırımım var. Sosyal haklarım Güney’de. Güney’den hak talep ediyor olmamın aslında benim burada yaşıyor olmam değil, aynı zamanda Güney’de yatırımlarımın yapılıyor olması. Dolayısıyla bu bir vatandaş olarak benim hakkım. Dolayısıyla buna hangi noktadan baktığınız çok önemlidir.
– Anlıyorum, sizin işleriniz Güney’de ancak siz Kuzey’e de geçmek istiyorsunuz ve buna konuda imkan sunulmasını bekliyorsunuz. Öyle değil mi?
Evet, mesela ben bugün ailemin yanından geldim, annemin babamın yanından geldim, Kuzey’den de girişim vardı, oradan geçtim geldim. Bu bölgede yaşayıp da sıkıntıya maruz kalmamak adına alternatif güzergahın kullandırıldığı insanlar vardır, mevcut yapı içerisinde. Dolayısıyla onlara tanınan hakların bizlere de tanınmasını istedik. Haftada bir gidip gelen insanlar değiliz, bahsettiği gibi çalışanlar var, eğitim alanlar var. Bu nüfusun Kuzey’e hareketinin rahatlatılması gerekir. Bu mevcut yapı içerisinde çözüm üretilmediği için de bu yola yöneldim ben.
– Köyde Rumlarla Türkler birlikte yaşıyor. Sosyal hayatta bir problem yaşıyor musunuz?
Şu ana kadar bu konuyla ilgili herhangi bir gerilim yok. İnsanlar normal yaşantısına devam ediyor. Ancak, idari açıdan doğal olarak, iki tarafın da muhtarlıkları, siyasi yapının doğal bir parçasıdır. Dolayısıyla Rum muhtarlığından bu konuyla ilgili, sürekli olarak, Rum siyasetine uygun olumsuz görüşler gelmektedir.
– Anladığım kadarıyla, köyde yıllardır hep böyle barış içinde yaşıyorsunuz.
Bunun dışında çok daha kötü dönemler oldu ve burada insanlar bir şekilde birlikte yaşamayı becerdi. Bu birlikte yaşamanın zaman zaman doğurduğu sıkıntılar olur, bunu da muhtarlar bir şekilde çözebiliyor. Bu durum hariç, bu durum siyasallaştırılmış bir sürece doğru evrilmekte. Çünkü statükonun kısmen bir toplumu rahatlamak adına değişime uğrayacağı bir süreç yaşanmakta. Siyasal direnç gösterilmektedir.
– Bu konu köy içinde konuşuluyor mu?
Evet, konuşuluyor. Farklı düşüncesi olan insanlar da elbette vardır. Ama bu sokağa bir gerilim olarak yansımıyor.
– Rum siyasetinde, bu yolun yapılmasıyla birlikte askeri bir avantaj sağlanacağı söyleniyor. Sizce böyle mi?
Bu söylemi şahsen ben, toplum üzerinde, en egzajere edilmiş etkiyi yaratmak adına bu noktadan kendi toplumlarını maksimum seviyede, bu işe karşıt bir duruma getirmeye en başarılı yöntemidir. Çünkü 3-4 kilometrelik bir mesafede, askerin özelikle bu çağda bu teknolojiyle, asfalt bir yola ihtiyacı olduğunu düşünene çok saftır diyebilirim.