Fenerbahçe’nin Union galibiyeti Belçika basınında: Gerçekçi sarı kanaryalar
Yayın gelirinin en çok düştüğü dönemde borç batağındaki Beşiktaş, Fenerbahçe ve Galatasaray maliyetli yıldızları kadrosuna kattı. Bir futbolcu menajeri, 'Tren raydan çıktı, para nereden geliyor bilmiyorum' diyor.
Türkiye’de yaz transfer dönemi bu gece sona eriyor. Beşiktaş, kadrosuna Alex Oxlade-Chamberlain, Ante Rebic, Eric Bailey ve Milot Rashica’yı dahil etti. Fenerbahçe Fred, Livakovic, Edin Dzeko, Dusan Tadic ve Cengiz Ünder gibi maliyetli oyuncularla anlaştı. Galatasaray, Wilfried Zaha, Hakim, Tanguy Ndombele ve Davinson Sanchez’i renklerine bağladı. Ayrıca, geçen sezon kiralık olarak oynayan Mauro Icardi’nin bonservisi satın alındı.
2021 yılında ‘dört büyükler’ olarak bilinen Beşiktaş, Fenerbahçe, Galatasaray ve Tarbzonspor’un toplam 17 milyar TL, yani yaklaşık 1,7 milyar euro borçları vardı. Herkes bu borçlarla kulüplerin geleceği olmadığını söylüyordu. Kulüpler, kemer sıkma politikasına gitmişti. Galatasaray, yıllık maaş bütçesini 54 milyon euro’dan 27 milyon Euro’ya düşürmüştü. Fenerbahçe, daha mütevazı ve kâr getirecek transferlere odaklıydı. Beşiktaş ise uygun fiyatlı yerli yetenekleri kadrosuna dahil ediyordu. Finansal Fair Play (FFP) kısıtlamaları kulüpleri daha dikkatli hareket etmeye zorluyordu. Türk futbolunun daha dikkatli ve ihtiyatlı olması gerektiği anlaşılmış gibi görünüyordu.
Bu sezon başında BeIN Sports, iki sezon için yıllık yaklaşık 370 milyon dolar değerinde yayın anlaşmasını yeniledi. Daha önce 500 milyon dolar ödeyen yayıncının önceki anlaşmanın çok altında teklifi kabul edildi. Kulüplerin en büyük gelirlerinden birinde dramatik bir düşüş yaşandı. Birkaç yıl önce yaklaşık 8 TL olan 1 euro, yazın başındaki cumhurbaşkanlığı seçimlerinin hemen ardından 30 TL seviyesine yükseldi. Kısa bir süre önce, en iyi kulüpler için finansal kıyamet senaryoları dillendiriliyordu. Bu ekonomik şartlarda bu kadar yıldız futbolcunun Türkiye’yi seçmesi soru işaretleri doğuruyor.
Türk kulüplerinin büyük isimleri transfer etmek için oldukça yüksek ücretler ödemeleri gerekiyor. Yapılan resmi bildirimlere göre Galatasaray’ın toplam maaş gideri 50 milyon euro’nun biraz üzerinde, Fenerbahçe’nin 42 milyon euro ve Beşiktaş’ın ise 31 milyon euro civarında. Ancak unutulmaması gereken önemli bir nokta, Türkiye’de futbolcuların ücretlerinin birçok ülkede olduğu gibi brüt değil, net rakamlar olarak ödenmesi. Bu rakama vergi, bonuslar veya imza ücretleri dahil değil. Dolayısıyla, kulüplerin ödediği gerçek tutarlar çok daha yüksek olabilir.
Galatasaray, Fenerbahçe ve bir dereceye kadar Beşiktaş’ın gerçekleştirdiği transferler akla şu soruyu getiriyor: “Bunu nasıl yapıyorlar?”
The Athletic editörü Nick Miller’ın Türkiye’de yaşanan transfer çılgınlığına dair görüşünü aldığı İstanbul’un üç büyüklerinden birinin eski yönetim kurulu üyesi, “Temelde başa döndük” diyor. Ünlü bir futbolcu menajeriyse şöyle konuşuyor: “Tren şu anda raydan çıkmış durumda, çünkü her şey kontrolden çıkmış durumda. Parayı nereden bulduklarından emin değilim.”
Galatasaray, elemeleri geçti ve Şampiyonlar Ligi’ne katılmayı başardı. Bu aynı zamanda en az 25 milyon euro’luk gelir demek. Mısırlı forvet Mostafa Mohamed, Fransa Ligue 1 ekiplerinden Nantes’a yaklaşık 5,75 milyon euro karşılığında transfer oldu. Alpaslan Öztürk ve Fredrik Midtsjo’nun, Süper Lig’in yeni ekiplerinden Pendikspor’a satılması da ekstra gelir sağladı. Ayrıca, Zaniolo’nun Aston Villa’ya kiralanması kalıcı hale gelirse, yedi ay önce 15 milyon Euro karşılığında takıma katılan İtalyan orta saha oyuncusu için ödedikleri parayı ikiye katlayabilirler.
Sarı kırmızılılar, finansal gelirini artırmak adına birçok farklı kaynaktan yararlanıyor. Bu yaz, Azerbaycan devlet petrol şirketi SOCAR ile Avrupa kupalarında forma sponsorluğu için üç yıllık, 15 milyon euro’luk bir anlaşma imzaladı. Bunun yanı sıra, araç kiralama şirketi Sixt ile ana forma sponsorluğu için beş yıl boyunca 100 milyon euro değerindeki anlaşmayı yeniledi. İnşaat şirketi Rams Global ile stadyumları için yeni bir isim hakkı anlaşması yapıldı. Anlaşmanın şartları resmi olarak açıklanmadı.
Bir diğer büyük gelir kaynağı ise emlak anlaşması olarak öngörülüyor. Kulüp, ocak ayında Florya’daki antrenman sahasını Kemerburgaz’a taşıyacak. Mevcut üslerinin bulunduğu Florya’da, lüks konutlar inşa edilecek. Ayrıca, kulübün devletten oldukça makul bir fiyata satın aldığı 40 dönümlük komşu arazi de bu projeye dahil edilecek. Galatasaray, yaklaşık 13 milyar Türk Lirası veya 455 milyon euro gelir elde etmeyi hedefliyor ve bu geliri büyük borçlarının bir kısmını ödemek için kullanmayı planlıyor.
Fenerbahçe’nin harcama kaynakları ise iki ana nedenle açıklanabilir. Birincisi, oyuncu satışları. Geçen yıl, altyapıdan Arda Güler 20 milyon euro karşılığında Real Madrid’e satıldı. Hoffenheim, Macar savunma oyuncusu Attila Szalai için sarı lacivertlilere yaklaşık 12 milyon euro ödedi. Oyuncu satışlarından elde edilen kâr 50 milyon euro’nun üzerinde. İkinci nedense, ailesi Türkiye’nin en zenginlerinden olan ve sponsorluk yoluyla kulübe milyonlarca lira akıtan, başkan Ali Koç.
Beşiktaş’ın ise rakipleri Galatasaray ve Fenerbahçe’ye oranla gelir kalemleri çok daha düşük. Yine de siyah beyazlılar kadrolarını birçok flaş transferle güçlendirdi.
Türkiye’nin en büyük futbol kulüplerinin serbestçe harcama yapmasının temel nedeni, sonuçlarının olmaması. Kulüplerin borçları konusunda kamuoyundan tepki gelmiyor. Bu durum, kulüplerin borçlarını ödemek için kullanılan paraların esasen halkın vergileri olduğu düşünüldüğünde dikkat çekici. Athletic’e konuşan bir eski yönetici, “Tüm büyük kulüpler kamu tüzel kişiliğine sahip. Yani borsada işlem görüyorlar. Başka bir şirket olsalardı, yıllar önce borsadan çıkarılır ve iflas ederlerdi. Sosyal etkileri nedeniyle, tüm bu kulüpler batmak için çok büyük. Bunu herkes biliyor. İşler sarpa sararsa hükümetin onları kurtaracağından oldukça eminler” diyor. Birkaç yıl önce kulüplerin devasa borçlarını geri ödemeleri gerektiğinde bile, hükümet tarafından büyük destek gördüler. Borçlar, devlete ait bankalar tarafından uygun faiz oranlarıyla yeniden yapılandırıldı.
Harcamaların somut sonuçlarından biri FFP kurallarının ihlal edilmesi. Beşiktaş, Fenerbahçe ve Galatasaray, çeşitli zamanlarda UEFA tarafından transfer kısıtlaması, para cezaları ya da ‘uzlaşma anlaşmaları’ ile cezalandırıldı. Ancak, bu cezaların kulüpleri harcamalardan caydırmadığı gözüküyor. Sonuç olarak Türkiye’de harcamalar değil kimin şampiyon olup olmayacağı tartışılıyor. Yapılanların faturasının ise önümüzdeki zamanda kulüplerin önüne gelmesi büyük bir olasılık.