Bahar: Uyanmaya hazır mısın?
Dönem işlerine özlemimizi gideren Kanal D dizisi ‘Dilek Taşı’nın dün yayınlanan altıncı bölümünde olay örgüsü, Cemre’nin oradan oraya savrulması üzerine kuruluydu. Mustafa’nın köşkteki görünürlüğü artarken Sevda ve Kenan arasındakilerin açığa çıkması da an meselesiydi.
Figen’in babası Ömer, Mustafa’yı tamirat için gelen köylüsü Yılmaz olarak tanıtır. Artık Mustafa’nın Ronalardan saklanmasına gerek kalmaz. Figen’in annesi Asuman’sa bölüm sonunda Sevda ve Kenan’ı öpüşürken görür.
Rüçhan, Cemre’yi yetimhaneye geri götürür; ancak Mustafa ve Figen Cemre’yi oradan kaçırır. Yaşanan bir karışıklık sebebiyle polisler Figen’le Cemre’yi karakola alır ancak Harun Rona araya girer ve hem Figen’i serbest bıraktırır hem de Cemre’yi köşke geri aldırır. Bu bölümde Cemre yerinde duramadı anlayacağınız.
Zengin bir baba-oğul olan Dündar ve Efkan Bolatlı (Fatih Al, Kürşat Demir), Ronaların ajansının kurtuluşudur. Ancak bu kurtuluş Sevda’nın, takıntılı bir kişiliğe sahip olan Efkan’la yakınlaşmasına bağlıdır.
Figen’in kardeşi Ebru (Afra Karagöz), Ronaların bir müşterisi için modellik yapar. Aras Rona’nın ona bakışlarıysa bakış değildir. Bölümü, Cemre’nin böbrek nakli için evlatlık edinildiğini Figen’in babası Ömer’in öğrenmesiyle bitiririz.
Tahminlerimizi yazalım: Ömer bu bölüm iki kez böbreğine yakın bir yeri tuttu; böbreği Sinan’a gidebilir. Temennimizse Harun Rona’ya Mustafa’nın durumunu açıklamalarıdır, zira onu doğru düzgün koruyabilecek tek kişidir.
* Cemre’nin oradan oraya savrulması daha derin bir konuyu etik, sosyolojik, psikolojik, felsefi açılardan tartışmaya açıyor: Bir çocuğun sorumluluğu kime aittir, hangi koşullarda kime ait olmalıdır? Bir yanda öz babası; ama firari. Diğer yanda evlatlık gittiği aile; ama çıkarcı. Öte yanda devlet; ama soğuk.
* Son iki bölümdür konu sıkıntısı çekildiği yönünde eleştiriler geliyor ve hayranları, dizinin final yapabileceği çekincesini yaşıyor. Sağlam bir toplumsal dizi vaadiyle başlayan yapım, darbe sonrası yazılacak siyasi olay kalmayınca kendi kendini bir çıkmaza sokmuş oldu. Bu diziyi kaybetmek istemeyiz.
* Rüçhan’ın, Cemre’nin artık işlerine yaramadığını düşünmesi bize başka bir konuyu da hatırlatır: Sinan’ın hiç arkadaşı yok. Hastalığı sürecinde akranlarından bu kadar izole yaşaması Sinan’ın psikolojisi için kötüdür. Yani Rüçhan izin verirse Cemre başka bir açıdan ‘işe yarıyor’ aslında. Çocuğu için bu kadar endişeli ve kontrolcü olan Rüçhan, herhangi bir hastalığı olmayan çocuklarını bile tıpkı Rüçhan gibi yetiştiren günümüz ebeveynlerinin temsili gibidir.
* Yetimhanedeki çocuklar yabancı birinin ta yatakhanelerine girip kendilerine sus işareti yapabileceği, sonra da bir çocuğun kaçırılabileceği kadar suistimale açık koşullarda mı tutuluyor? Nakil aracından kaçan, perişan haldeyken Rona köşkünü eliyle koymuş gibi bulan, yine köşke elini kolunu sallayarak giren süper kahraman Mustafa tabii bunu da yaptı. Harun Rona bu güvenlik açığına değinse de keşke daha özenli kurgulansaymış.
* Gözlerinin önünde annesi ölen, babası polisler tarafından götürülen Cemre’nin bu bölümde de yine gözlerinin önünde Figen ablası götürüldü. Bakım verenlerinin hepsinin kendinden alınışını küçücük yaşında deneyimlemiş Cemre’nin psikolojisine eğilirlerse senaryonun kalitesi artar diye düşünüyoruz.
* Rüçhan’la Sevda arasındaki diyaloglar o kadar az ki ikilinin anne-kız olduğunu unutuyoruz. Senaryoda bu bağın güçlendirilmesi Ronaları tek boyutlu olmaktan kurtarmanın bir adımı olacaktır.
* Aras’ın, eşi Rüçhan’ı aldatması yeterince kötüyken bir de neredeyse Ronaların elinde büyüyen, evin hizmetçilerinin küçük kızına alıcı gözle bakmaya başlaması abartı ve tatsız olmuş.
* Bakkaliyenin zam gelecek diye ürünlerini saklaması, dizinin tek toplumsal detayıdır.
* “Damadın düğünden önce gelini görmesi uğursuzluk derler ama…” lafı, hele ki o dönem için, eğretidir sanki. Eski kuşaklar gibi konuşacağız ama baby shower, bekârlığa veda, cinsiyet öğrenme partisi, düğünden önce gelini gelinlikle görmemek derken bu anlarımızı ‘Ateş, su, toprak, tahta’ misali başka elementler uydurarak çetrefilleştirmesek mi?
* Rüçhan, Cemre’yi yetimhaneye götürürken ona “sarı kız” diye hitap eder. Onu evin çocuğu olarak, hatta bir çocuk olarak bile görmediğini, mübadele edilebilecek bir büyükbaş olarak gördüğünü bu detayla anlarız. Tabii bunu hayvanların gördüğü muameleyi normalleştirmek için yazmıyoruz; türcülük karşıtı mesajımızı da verelim.
* Macide’ye “Bu sefer parayla açamayacağınız kapılar söz konusu,” denerek nüfuzlu ailelere gönderme yapıldı. Dizi sektörümüz açısından olumlu bir gelişme; zira tüm dizilerde bu aileler her şeyi yapabiliyor. Ama maşallah dediğimiz üç gün yaşadı ve parayla açılamayan o kapıyı Harun Rona nüfuzla açtı.
* Figen’in Mustafa’ya “Siz gelene kadar hiç kimsem olmamış,” diyerek güvene dayalı başlayan bağlarını iyice sağlamlaştırması, en iç ısıtan sahne oldu.
Künye
Kanal: Kanal D
Yapım: Pastel Film
Yapımcı: Yaşar İrvül, Efe İrvül
Yönetmen: Altan Dönmez
Senaryo: Can Sinan
Oyuncular: Salih Bademci, Hazal Subaşı, Ozan Dolunay, Perihan Savaş, Özge Özberk, Elif Doğan, Teoman Kumbaracıbaşı, Çiçek Dilligil, Ahmet Mark Somers, Engin Yüksel, Fatih Al, Kürşat Demir, Ayhan Bozkurt, Afra Karagöz, Lena Naz Kalaycı, Ömer Toprak Yılmaz