Düşün bi insanlığın yakasından!
Fatih Akın'ın seri katil filmi 'Altın Eldiven' BluTV'de gösteriliyor. 'Bodies'te dört farklı dönemden dört dedektif aynı cinayeti çözmeye çalışıyor. 'The Vanishing Triangle' gerçek bir olaya dayanıyor. Platformlarda bu hafta bol bol cinayet ve bu cinayetleri çözmeye çalışan sıkı dedektifler var.
“Dört dedektif. Dört farklı dönem. Tek bir ceset. İngiltere’nin geleceğini kurtarmanın yolu, tarihin akışını değiştiren bir cinayeti çözmekten geçiyor.”
Netflix’in büyük ilgi uyandıran mini dizisi; son zamanlarda moda olduğu üzere yine bir çizgi romandan, Si Spancer’ın aynı isimli çizgi romanından uyarlanmış. Londra’da dört farklı yılda; 1890-1941-2023-2053, aynı sokakta, aynı şekilde vurulmuş aynı çıplak ceset ortaya çıkar. Ceset gözünden vurulmuştur ve genç bir erkeğe aittir.
‘Bodies’, hikayesini seyirciyi dönemler arasında bir yolculuğa çıkartarak anlatıyor, fakat zamandaki atlamalar ve hikayeler arasındaki geçişler izleyeni yormayacak ve kafasını çok fazla karıştırmayacak şekilde kurgulanmış. Dizi sadece iyi bir polisiye vaka değil içinde aynı zamanda bir dönem hikayesi, çözülmesi gereken iyi bir gizem ve zamana yayılan derinlikli bir toplumsal eleştiri de barındırıyor.
Hikayenin bizi götürdüğü en eski tarih olan 1890. Kraliçe Viktorya döneminde geçen öykünün dedektifi Alfred Hillinghead (Kyle Sollar) eşcinselliğin büyük tabu olduğu bir dönemde cinsel yönelimini gizlemek, bastırmak zorunda kalmış bir karakter olarak karşımıza çıkıyor ve 1890 hikayesi bir dönem draması tarzında anlatılıyor.
1941 Londra’sında 2. Dünya Savaşı sırasında ortaya çıkan cesedi araştıran dedektif Charles Whiteman (Jacob Fortune-Lloyd) ise kimliğini gizlemeye çalışan bir Yahudi. 1941 hikayesi kara komedi tarzını benimsiyor.
2023 dedektifimiz Shahara Hasan (Amaka Okafar) ise tek başına çocuk büyütmeye çalışan Müslüman bir kadın. İşlenen cinayetle ve bütün olan bitenle ilgili en önemli ipuçları bu dönemde yaşanıyor. 2023 bölümü tam bir İngiliz polisiyesi tarzında.
2053 dedektifi ise Iris Maplewood (Shira Haas) isimli, esasen kötürüm olan fakat dönemin teknolojisi sayesinde yürüyebilen oldukça yalnız bir kadın. 2053 kısımları doğal olarak fütüristik bir bilim kurgu tadını veriyor.
Yani dört ana karakter de dönemlerinin ötekisi, dizi zaten insan hikayelerini tam da buradan; ötekiler, ötekileştirme ve yalnız bırakılma üzerinden ele alıyor ve dedektiflerin karakter öykülerini derinleştirerek onları bize sadece polis değil birer insan olarak da tanıtan bir yaklaşımı tercih ediyor. Bu dört polis dedektifi zamanın okyanuslarının içinde, pek de farkında olmadan birbirlerinin cinayeti aydınlanmasına yarayacak detayları ve ipuçlarını ortaya çıkartıyor.
‘Bodies’, yavaş bir anlatımı olsa da asla sıkıcı olmayan gizemli öyküsü, yetenekli oyunculardan oluşan kalabalık kardosu, son derece kaliteli kostüm ve set tasarımları ile zamanlar ve türler arasında sörf yaparak seyirci için çok iyi bir seyirlik ortaya koyuyor. Kişisel görüşüm ‘Bodies’in Netflix’in son zamanlarında yaptığı en iyi işlerden biri olduğu yönünde. Özellikle ‘Dark’ı seven ve özleyenler ‘Bodies’den çok zevk alacaktır, mini dizide sarı yağmurluklu genç bir çocuk bile var.
* ‘Dark’, ‘The Missing’, ‘The Devil’s Hour’ gibi dizileri sevdiyseniz ‘Bodies’i beğenebilirsiniz.
Doğu İrlanda’da 1970’ler ve 90’lar arasında, neredeyse 20 yıl boyunca 80 millik üçgen şeklindeki bir bölgede çok sayıda kadın ortadan kayboldu. İrlandalılar bu sebeple bu bölgeye The Vanishing Triangle (Kaybolanlar Üçgeni) adını taktılar. Polis asla böyle bir şüpheyi dile getirmiş olmasa da kimileri (özellikle basın) bunun bir seri katil işi olabileceğini öne sürdü. ‘The Vanishing Triangle’ isimli dizi bu gerçek olaylardan yola çıksa da olayları kurgulanmış bir senaryo üzerinden anlatıyor.
Lisa Wallace (India Mullen) 90’lı yıllarda Dublin’de yaşayan bir gazetecidir. Annesi, kendisi henüz çocukken evlerine giren vahşi bir katil tarafından öldürülmüş olan Lisa bir gazeteci olarak yalnız ve şiddet mağduru kadınların hikayeleri ile ilgilenmektedir.
Yine böyle bir kadının hikayesini duyurabilmek için çalıştığı gazetede kendi annesinin başına gelenleri anlatan bir yazı yazar. Yazı gazetede yayınlandıktan sonra, kaybolan 20 yaşındaki bir kızın annesi ve kız kardeşi kendilerine yardım etmesi için Lisa’ya başvurur. Çünkü polis Amy’nin kayboluşunu ciddiye almamakta ve gerekli araştırmaları yapmamaktadır.
Tam o sırada Lisa’ya, annesinin katili olduğunu söyleyen birisininin gönderdiği kartpostallar gelmeye başlar. Lisa, dedektif David Burke ile işbirliği yaparak Amy’i bulmak ve annesinin katilini yakalamak için araştırma yapmaya başlar.
İrlanda yapımı bir polisiye olan dizi, dönemin İrlanda’sındaki çürümüş polis yapısını, kadın haklarının yetersizliğini, özellikle bekar kadınların üzerindeki toplumsal baskıyı ve ağır cinsiyetçiliği de mercek altına yatırıyor. Amazon Prime’da izleyebileceğiniz dizi vurdulu kırdılı polisiye arayanlardan çok iyi yazılmış, ağır ilerleyen karanlık suç dramalarından hoşlananlara hitap edecektir.
* ‘The Mare of Easttown’, ‘True Dedective’, ‘The Night Of’ gibi dizileri sevenler ‘The Vanishing Triangle’ı beğenebilirler.
‘Duvara Karşı’nın yönetmeni Fatih Akın’ın 2019 tarihli, seri katil filmi ‘Altın Eldiven’, Blutv’de gösterilmeye başlandı. 69. Berlin Film Festivali’nde Altın Ayı için de yarışan film Heinz Strunk’un bir romanından uyarlama.
‘Altın Eldiven’, 70’li yıllarda Hamburg’da dehşet saçan gerçek bir seri katilin, Fritz Honka’nın hayatını konu ediyor: Honka (Jonas Dassler) dışarıdan sakin ve sıradan görünen bir adamdır ancak göründüğünün aksine bambaşka bir kişiliğe sahiptir.
Kaybedenlerin ve dışlanmışların müdavimi olduğu Altın Eldiven adındaki bir barda ‘avlanan’ Honka, kurbanlarını bardan seçer. Onları, çatı katında bulunan evine götüren ve buradan öldüren Honka, cesetleri evin kilerinde saklamaya başlar. Honka, düzenli bir işe girmesiyle birlikte kendisini bir süreliğine bu kirli dünyadan uzak tutabilse de alışkanlıklarından vazgeçmesi pek de mümkün olmayacaktır. Oldukça karanlık ve yüksek şiddet içeren bir film olan ‘Altın Eldiven’i seri katil öykülerini sevenlerin kaçırmamasını tavsiye ederim.
* ‘Dahmer’ gibi dizileri ve ‘Kuzuların Sessizliği’, ‘Seven’ gibi filmleri sevdiyseniz eğer ‘Altın Eldiven’i beğenebilirsiniz.