Sevmek bir ömür, derbi bir dakika
Beyoğlu derbisinde Galatasaraylı Zaha sahne aldı ve Kasımpaşa karşısında skoru koparıp gitti. Cim Bom, rakibi köşeye sıkıştırıp kroşesini vurarak nakavt edeceği sırada gelen fırsatları sürekli harcıyor. Yine de takım yapısındaki o klasik oluşum kayıpları hallediyor.
Bavyera yolculuğu öncesi ‘Cuma mesaisi’ni kazasız atlatmak isteyen Galatasaray dün gece bu sezonun ‘Başaltı takımları’ndan Kasımpaşa karşısında zorlansa da galip gelmeyi bildi. Bir anlamda ‘Beyoğlu derbisi’ niteliği taşıyan mücadeleye Okan Buruk klasik 11’de rotasyona giderek başladı. Sol beke Abdülkerim yerleşirken Nelsson haftalar sonra defanstaki yerini almış, Ziyech de sağ açıkta oyuna başlamıştı.
Karşılaşmanın başında top hâkimiyeti ev sahibindeydi ama gol kokan ilk tehlike, Fall vasıtasıyla konuk ekipten geldi. Sonrasında oyun üstünlüğü nihayetinde skora da yansıdı ve Zaha klas bir vuruşla Sarı-Kırmızılıları öne geçirdi. Fildişili yıldız ikinci yarıda attığı golle farkı ikiye çıkaran isimdi lakin üç dakika sonra gelen Kasımpaşa golüyle maçın akışı değişti ve bitene kadar Lacivert-Beyazlılar ısrarlı biçimde ileri çıkarak beraberlik sayısını aradı. Sonuçta Galatasaray maçın galibi olmayı bildi ve üç puanı hanesine yazdırdı.
Peki dünkü maç bize neler söyledi? Okan Buruk dönemi genel karakteristiği yine kendisini gösterdi; güzel oyun yoktu ama takımın klas ayakları sonuca gitti ve kondüsyon olarak düşülmesine rağmen skor korundu. Takımın genel problemi pozisyon bitirmeyi bir türlü başaramaması. Bunun nedeni rakip ceza sahasına girildikten sonra organizasyonun son halkalarındaki dağılmalar. Yaşadığı sakatlığın getirdiği bilinçaltıyla belki Icardi eski üretkenliğinde değil, daha az pozisyona giriyor ve hedefi tutturmada eski yüzlerini yakalayamıyor. Ama onun sonsuz kredisi var ve yine de bulduğu pozisyonlarda klasını hatırlatıyor. Dün mesela 70’deki kafa vuruşu çok iyiydi. Asıl problemin adresi elbette Kerem Aktürkoğlu; dağınık, vuruş kalitesi düşük, pasları sorunlu ama yüreğiyle oynadığı için, ondan öte heyecanı ve tutkusu dolayısıyla 11’deki yerini koruyor. Ama takım rakibi köşeye sıkıştırıp kroşesini vurarak nakavt edeceği sırada gelen fırsatları sürekli harcıyor. Ama hakkını teslim edelim; Icardi’nin 70’teki jeneriklik kafasında ortayı yapan da oydu!
Yine de Galatasaray takım yapısındaki o klasik oluşum bu tür kayıpları hallediyor tabii ki. Dün mesela Zaha sahne aldı ve skoru koparıp gitti. Keza Ziyech de ne kadar klas bir ayak olduğunu gösteren bir performans sergiledi. ‘Sakin güç’ adeta; telaşsız, zekice oynuyor ve üstün tekniğiyle topu sürekli doğru adreslere yolluyor. Ki yerine giren Tete’nin son derece kötü performansı, Faslı yıldızın ışıltısını daha üst noktalara taşıdı bence. Bu arada Brezilyalı kanat oyuncusu, o benzersiz yeteneğini takım oyunu içinde o kadar az sergiliyor ki, sanki büyük bir potansiyeli harcıyor görüntüsü veriyor. Örneğin geçen hafta Rizespor karşısında Ziyech’in klas asistini harcamıştı, dün de benzer şekilde uygun pozisyonda basit bir orta yapmayı bile beceremedi. Ama her zaman için önemli bir rezerv olduğu da bir gerçek. Davinson Sanchez, son haftalardaki formunu dün de aynı çizgide ortaya koyan isimdi. O defansın, Torreira da orta sahanın kesicileri ve güvenceleri. Takımın da adeta emniyet subapları…
Dünün Galatasaray adına en üzücü yanı elbette Muslera’nın sakatlığıydı, maç sonu takım doktoru Yener İnce çıkık olduğu yönünde bir açıklama yaptı ve ama kesin durumun bugün anlaşılacağını belirtti. Her futbolsever gibi benim de temennim ciddi bir probleminin olmaması tabii ki…
Kasımpaşa’ya gelince; takım yine adeta kendisiyle ‘özdeş’leşen Kemal Özdeş’e emanet ve kulübün her daim tehlike anında kırıp kullandığı en önemli kurtarıcı niteliğinde tecrübeli teknik direktör dünkü randevuya ‘Beş maçta dört galibiyet’lik bir karneyle başlamıştı. Fall ve Ngoy gibi isimlerden oluşan atletik ve dinamik ileri ucuyla son derece tehlikeli bir görünüm arz eden Lacivert-Beyazlılar RAMS Park’ta ev sahibini bir hayli zorladı. Yedikleri gole çok çabuk reaksiyon göstermeleri sonucu oyuna ortak oldular ve mücadelenin sonuna kadar ayakta kaldılar. Ama bu sezonki karneleri itibariyle Fenerbahçe ve Trabzonspor’dan sonra ligin bir diğer klasiğine, Galatasaray’a yenildiler. Onlara ilişkin tek bir negatif notum var; takımın Brezilyalı oyuncusu Claudio Winck ‘Neto’nun maçı gereksizce gerdiğini düşünüyorum.
Sonuç? Galatasaray ligde “11’de 10” yapmış oldu. Öte yandan ben Okan Buruk’un Bayern deplasmanında dünkü 11’i sahaya süreceğini sanmıyorum. Özellikle sol bekte nasıl bir tercih olacak, ana merak konusu sanırım bu hat üzerinde şekillenecek. Kazımcan ilk maçta gençliğine yenik düşmüştü, bu açıdan Angelino ‘Bundesliga tecrübesi’ kriteriyle solda maça başlayabilir. Keza Kaan Ayhan ve Kerem Demirbay da takımın benzer tecrübeye sahip isimleri… Neyse, bekleyelim görelim ve şimdiden başarı dileklerimizi sunalım…