İskoçya başbakanının Erdoğan ile görüşmesi İngiltere’yi karıştırdı
İngiltere Yüksek Mahkemesi, Muhafazakâr hükümetin göçmenleri Ruanda'ya sürme planını yasa dışı kararını verdi. Karar, oy birliğiyle alındı.
İngiltere siyaseti son zamanlarda birçok konuyla gündemde. Son olarak İngiltere’de Filistin’le dayanışma gösterilerine karşı tutumuyla bilinen İçişleri Bakanı Suella Braverman’ın görevden alınmasına giden krizle gündemdeydi Başbakan Rishi Sunak. Şimdi de Ruanda kriziyle karşı karşıya. İngiltere Yüksek Mahkemesi, Muhafazakâr hükümetin ülkeye yasa dışı yollarla gelen sığınmacıların Ruanda’ya gönderilmesi planını reddetti. Mahkeme planın “yasa dışı” olduğuna hükmettiği kararı oy birliğiyle aldı.
İngiltere’de Muhafazakâr Parti hükümetinin gelecek sene düzenlenecek seçimler öncesinde “göçü azaltma” vaadinin kilit bir unsuru Ruanda planı. Eski Başbakan Boris Johnson döneminde gündeme gelen, 44 gün başbakanlık yapabilen halefi Liz Truss tarafından Türkiye’nin de benzer bir plana entegre edilebileceği sinyalinin verildiği plan mevcut başbakan Rishi Sunak’ın da gündemindeydi. Ancak, insan hakları kuruluşları tarafından eleştirilen “sığınmacıları Ruanda’ya gönderme planı” Yüksek Mahkeme’den döndü. Mahkeme, oy birliğiyle aldığı kararda hükümetin iltica etmek isteyenleri Doğu Afrika’daki Ruanda’ya gönderme planının yasadışı olduğuna hükmetti. Karar, İngiltere Temyiz Mahkemesi’nden aynı yönde bir hüküm çıkması sonrasında Sunak hükümetinin yaptığı başvuru üzerine alındı. Temyiz Mahkemesi haziran ayında aldığı kararda, Ruanda’nın güvenli bir üçüncü ülke olmaması gerekçesiyle sığınmacıların buraya gönderilmesinin yasadışı olduğuna hükmetmişti.
Yüksek Mahkeme Başkanı Robert Reed de, Ruandaya gönderilecek sığınmacıların kendi ülkelerine sınırdışı edilme riski ile karşı karşıya kalacağına inanmak için somut gerekçeler bulunduğunu söyledi. Yargıç Reed, mahkemenin, hükümetin Ruanda Planı’nı yasadışı bulduğunu belirterek, şu ifadeleri kullandı: “Yüksek Mahkeme, İçişleri Bakanı’nın (Suella Braverman) temyiz başvurusunu oy birliğiyle reddetmiş ve Temyiz Mahkemesinin Ruanda politikasının hukuka aykırı olduğu yönündeki kararını onamıştır. Bunun nedeni, sığınmacıların, Ruanda’ya gönderilmesi halinde menşe ülkelerine geri gönderilmesi nedeniyle gerçek kötü muamele riskiyle karşı karşıya kalacaklarına inanmak için önemli gerekçelerin bulunmasıdır.”
Sunak ise kararın açıklanmasının ardından planını ilerletmek için bir sonraki adımları gözden geçireceklerini açıkladı.
Yüksek Mahkeme kararının esasında “yasadışı göçmenlerin güvenli bir üçüncü ülkeye gönderilmesini yasadışı bulmadığını” savunan Sunak, “botları durdurma” vaadine bağlı olduğunu söyledi. İktidardaki Muhafazakâr Parti’nin Manş Denizi üzerinden ülkeye sığınmacı girişini azaltma gerekçesiyle ve gelecek sene düzenlenecek seçimler öncesinde yürürlüğe sokmak istediği plan, sığınmacıların iltica başvurularını İngiltere’de yapmadan Ruanda’ya gönderilmesini ve başvurularını orada yapmalarını öngörüyordu.
Ruanda da beş yıl olarak öngörülen deneme süresi boyunca 1000 civarında sığınmacının işlemlerini yapabileceğini ama kapasitesinin daha yüksek olduğunu duyurmuştu. Plan, muhalefet, insan hakları örgütleri ile Birleşmiş Milletler (BM) başta olmak üzere birçok uluslararası kuruluşun tepkisini çekmişti.
İngiltere’nin yeni İçişleri Bakanı James Cleverly, Yüksek Mahkemenin hükümetin sığınmacıları Ruanda’ya gönderme planının “yasalara uygun olmadığı” yönünde verdiği kararı “dikkatle” inceleyeceklerini bildirdi. Cleverly, Yüksek Mahkemenin, hükümetin ülkeye yasa dışı yollarla giren düzensiz göçmenleri Ruanda’ya gönderme planının yasa dışı olduğuna hükmetmesinin ardından yazılı açıklama yaptı. Ülkesinin Ruanda ile iş birliğinin, cesur ve iddialı olduğunu savunan Cleverly, tekneleri durdurmaya ve yasa dışı göçle mücadeleye yönelik tedbirlerin sadece bir parçası olduğunu kaydetti.
Mülteci krizine yönelik çözüm arayışında olan ülkelerden biri İngiltere. 2022 yılında ülkeye yasadışı giriş yapan mültecilerin 10 bin kilometre uzaklıktaki Orta Afrika ülkesi Ruanda’ya gönderileceğini açıklamıştı. “Mülteci sürgünü” planı da İngiltere ve dünyada eleştiri konusu olmuştu. Dönemin İngiltere İçişleri Bakanı Priti Patel, “Süreci durdurmak ve gönderilme işlemlerini geciktirmek için girişimlerde bulunulacağını bilmekle beraber, bu girişimler beni caydıramayacak. İngiliz kamuoyunun beklentilerini yerine getirme yükümlülüğümün bilincindeyim” ifadelerini kullanmıştı.
İngiltere, doğu Afrika ülkesi Ruanda’nın hükümetiyle tartışmalı bir anlaşmaya imza atmış, Ruanda 151 milyon dolar karşılığında İngiltere’den gönderilecek sığınmacıları kabul etmeye razı olmuştu. Sığınma başvuruları değerlendirilen göçmenleri göndermek için Afrika ülkesi Ruanda ile anlaşan İngiltere, bunun Ukraynalılar için geçerli olmayacağını ifade etmişti. Dönemin İngiltere Başbakanı Boris Johnson yaptığı açıklamada, “mültecileri göndermek için anlaştıkları Afrika ülkesi Ruanda’ya Ukraynalıların gitmeyeceğini” belirtmişti.
İlk Manş Denizi yoluyla İngiltere’ye ulaşanların sayısı 2020’de 8 bin 500 olarak kaydedilirken bu sayı 2022’de 28 bini bulmuştu.
Ülkede muhalefet, insan hakları örgütleri ile Birleşmiş Milletler (BM) başta olmak üzere birçok uluslararası kuruluşun tepki gösterdiği plan, Yargıtay ve Yüksek Mahkeme tarafından da yasaya uygun bulunmuştu. Sözkonusu kararın ardından Haziran 2022’de Ruanda’ya 7 kişiyi taşıyan ilk uçuş ise Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) kararıyla durdurulmuştu. Bunun üzerine, İçişleri Bakanlığı, Yüksek Mahkemede yeni bir dava açmış, mahkeme 19 Aralık 2022’de Ruanda uçuşunun yasal olduğuna karar vermişti. Mahkeme temyiz yolunu da açık tutmuş, bunun üzerine dönemin İçişleri Bakanı Suella Braverman, geçen martta yaptığı açıklamada, yazın uçakların Ruanda için havalanacağını öne sürmüştü. Kararı Temyiz Mahkemesine götüren insan hakları savunucularının başvurusu sonucu, mahkeme 29 Haziran’da, hükümetin ülkeye yasa dışı yollarla giren düzensiz göçmenleri Ruanda’ya gönderme planının yasalara uygun olmadığına karar vermişti.
İngiltere’nin, ülkeye yasadışı yollardan giren mültecileri doğu Afrika ülkesi Ruanda’ya gönderme planı için düğmeye basması ardından gönderilecekleri yönünde resmi bildirim alan sığınmacılar 2022 yılında açlık grevine başlamıştı.