İlk duruşmaya çıktılar ama soru hâlâ ortada: Eylem Tok ve oğlu Türkiye’ye iade edilecek mi?
İsrail ordusu Gazze Şeridi'nin en büyük ikinci bölgesi Han Yunus'a tanklarla girerken Netanyahu hükümeti üzerindeki baskı artmaya devam ediyor. İsrail basınına yansıyan iç çamaşırlarıyla tutuklanmış Filistinli sivil erkek görüntüleri tepki topladı.
İsrail ordusu Gazze işgalini güneye genişleteceğini duyurmasından kısa süre sonra bölgenin en büyük ikinci şehri Han Yunus’un kalbine geldi. Birleşmiş Milletler (BM) yetkilileri yaklaşık iki milyon Filistinlinin yaşadığı gıda sıkıntısı ve güvenli alan eksikliği için kırmızı alarm verirken İsrail üzerindeki baskı artıyor.
İsrail askerlerinin güneyde Han Yunus, kuzeyde Şecaiye ve Cibaliye dahil Gazze’nin büyük kısmında savaşın şiddetini artırdığı bildiriliyor. İsrail’in Kanal 13 televizyonunda yer alan habere göre Netanyahu hafta sonu ABD Başkanı Joe Biden telefon görüşmesi yapıp Han Yunus’taki saldırılarının üç ila dört hafta süreceğini söylemiş. Güneydeki Han Yunus kuzeydeki Gazze Merkez’den sonra Gazze Şeridi’nin en büyük ikinci bölgesi. 7 Ekim’deki savaş başlamadan önce bölgenin en yüksek istihdam oranı da Han Yunus’taydı.
Ordu sözcüsü Daniel Hagari pazar günkü brifinginde “Buralar Hamas’ın yoğun olduğu merkezler” dedi. İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu pek çok Hamas savaşçısının teslim olduğunu söyleyerek bunun örgüt için “sonun başlangıcı” anlamına geldiğini söyledi. Hamas ise Netanyahu’nun iddialarını yalanlayarak bunların “yanlış” ve “temelsiz”olduğunu bildirdi.
Son günlerde Gazze’nin kuzeyinden gelen görüntülerde birçok Filistinli erkeğin iç çamaşırlarına kadar soyulduğu, bazılarının gözlerinin bağlandığı görülüyor. Fotoğraftaki erkeklerin yakınları onların Hamas ya da başka bir silahlı grupla bağlantısı olmadığını söylüyor. Hagari tutuklanan herkesin “terör örgütü üyesi olduğu için tutuklanmadığını” ama ordunun bomba taşımadıklarını kanıtlamak için soyunmalarını istediğini belirterek “Bu yıllardır çatışmalarda yaptığımız bir şey” dedi.
Hagari fotoğraf ve videoların ordu tarafından resmi olarak yayınlanmadığını söylese de İsrail medyasında yayınlanan ve haberleştirilen görüntüler İsrail içinde epey endişe yarattı. İsrail Ulusal Güvenlik Konseyi başkanı Tzachi Hanegbi Gazze sakinlerinin iç çamaşırlarıyla tutuklandığına dair görüntülerin “artık yayınlanmayacağını” söyleyerek “Bu tür görüntüler hiçbir şeye hizmet etmiyor. Dolayısıyla bir daha göreceğinizi düşünmüyorum” dedi. Ne var ki Hanegbi sadece görüntülerin medyaya yansımayacağını söylüyor, yani medyaya yansımasa da bunları yapmaya devam edecekleri anlamına geliyor.
Washington Post’un haberine göre Mahmud Almadhun da İsrail askerleri tarafından tutuklananlar arasındaydı. Beyt Lahia’da tutuklanan Almadhun’un elleri bağlanmış ve onlarca kişiyle birlikte kamyonlara konmadan önce olduğu yerde saatlerce iç çamaşırıyla tutulduğunu söyleyen Almadhun serbest bırakıldıktan sonra yapılan röportajda yaşadıklarını “Gözaltına aldıklarının hiçbiri Hamas ya da başka grubun savaşçısı değildi. Su istediğimizde küfrediyorlardı. Yemek istediğimizde küfrediyorlardı. Tekmelenip durduk. Suyumuz hiç olmadı. Gözümüze kum attılar” sözleriyle anlattı.
Pazar günü Katar’da düzenlenen uluslararası politika konferansı Doha Forumu’nda konu Gazze’ydi. Ürdün Dışişleri Bakanı Ayman Safadi “Gazze’de gördüğümüz şey basitçe masum insanların öldürülmesi ve yaşam alanlarının yerle yeksan olması falan değil Gazze’yi halkından boşaltmaya yönelik sistematik bir çaba” dedi. Reuters’in haberine göre Safadi İsrail’in Gazze’deki eylemlerinin “soykırımın yasal tanımı kaphsamında” olduğunu söyledi. İsrail ise Safadi’nin sözlerini “çirkin” ve “yanlış” olarak değerlendirerek kınadı.
Bununla birlikte ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken İsrail’in Hamas’a karşı operasyonu sürdürürken Gazze’deki sivilleri korumak için daha fazlasını yapması gerektiğini söyledi. CNN’in “State of the Union” programında konuşan Blinken ” Sivillerin korunmasına ve insani yardımın ihtiyacı olan herkese ulaştırılmasına önem verilmesi gerektiğini düşünüyoruz. Böyle bir niyet olduğunu düşünüyoruz ama sonuçları görmek her zaman mümkün olmuyor” dedi.
Blinken her ne kadar “sivillere dikkat edilmesi” çağrısı yapsa da savaşa verdiği destekle ABD, İsrail’den sonra en çok eleştirilen ülkelerin başında geliyor. Biden yönetimi son günlerde insani ateşkesin talep edildiği BMGK kararını veto ederek ve İsrail’e bir an önce tank mermisi göndermek için kongreyi baypas ederek savaşın daha da körüklenmesine katkı sağladı.
BM Genel Sekreteri Antonio Guterres ABD’nin ateşkes kararını engellemesinin ardından BMGK’nın “otorite ve güvenilirliğinin ciddi hasar gördüğünü” söyledi. Doha Forumu’nda konuşan Guterres ateşkes çağrısı yapmaktan vazgeçmeyeceğinin altını çizdi.
193 üyeli BM Genel Kurulu yarın ateşkes talep edilen bir karar taslağını oylamaya sunacak. Filistin’in BM Büyükelçisi Riyad Mansur AP’ye tasarının ABD’nin cuma günü veto ettiği karar tasarısına benzediğini söyledi. Genel Kurul’da veto hakkı olmasa da kararların BMGK’de olduğu gibi yasal bağlayıcılığı yok.
Sadece pazar günü 297 sivil hayatını kaybetti ve savaşın başından bu yana Gazze’de ölenlerin sayısı 18 bine yükseldi. Gazze Sağlık Bakanlığı Sözcüsü Eşref El Kudra güneydeki hastanelerin “felaket ve dayanılamayacak durumda” olduğunu söyleyerek “Sağlık ekipleri çok sayıda yaralı sebebiyle kontrolü kaybetti” dedi. Kudra 7 Ekim’den bu yana Gazze’de 50 binden fazla sivilin yaralandığını söylüyor.
Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) Genel Direktörü Tedros Adhanom Ghebreyesus Gazze’nin sağlık sisteminin “çok kötü durumda olduğu” uyarısını yaparak Gazze’de halk sağlığını korumanın tek yolunun ateşkesten geçtiğini söyledi. Zira Gazze’nin sağlık sistemini mevcut koşullarda yoluna sokmak Tedros’un deyimiyle “neredeyse imkansız.”
Gazze’deki krizi ele almak için Cenevre’de toplanan DSÖ yetkilileri de sistemin çökmek üzere olduğunu gösteren işaretleri şöyle sıraladı: Akut sarılık ve menenjit vakalarında artış, solunum yolu enfeksiyonlarının hızla yayılması, kanlı ishal ve ilaç sıkıntısı nedeniyle ölen hastalar. DSÖ yönetim kurulu sağlık personeli dahil insani yardımın bir an önce, sürekli ve engelsiz şekilde bölgeye gönderilmesi istenen bir kararı kabul etti.
İsrail ordusu Hamas’ı sağlık tesislerini “komuta ve kontrol merkezi” olarak kullanmakla suçlayarak hastaneleri işgal etmesini meşrulaştırmaya çalışıyor. Bu bağlamda şimdiye kadar Gazze’nin en büyük hastanesi Şifa dahil kuzeydeki birçok sağlık merkezi kuşatıldı ve zorla tahliye edildi, ancak Hamas’ın bu tesisleri İsrail’e saldırılarını yönetmek için kullandığı iddiasını desteklemek için şimdiye kadar çok fazla kanıt sunulamadı.
BM’ye göre Gazze’de nüfusun yüzde 90’ından fazlası, yani yaklaşık 1.9 milyon insan yerinden edildi. Ailelerin Mısır’a komşu Refah’a akın etmesi hem yardım kuruluşlarını hem de yerel altyapıyı zorluyor. Ne var ki İsrail’in saldırılarını Han Yunus’ta artırması halka güvenli alan bırakmadı. Yardım grupları insanların sokaklarda ya da derme çatma çadırlarda uyuduğunu; yiyecek, su ve temizlik imkanının neredeyse hiç olmadığını söylüyor. Filistinli mültecilere yardım kuruluşu UNRWA’nın yöneticisi Philippe Lazzarini Doha Forumu’ndaki konuşmasında Filistinlilerin kendilerini uluslararası toplum tarafından “tamamen terk edilmiş hissettiğini” söyledi.
İsrail hükümetinin sözcüsü Eylon Levy ise yardım eksikliğinden Hamas’ı ve uluslararası kuruluşları sorumlu tuttu. Levy’ye göre Hamas sivillerden malzeme çalıyor, uluslararası kuruluşlar da yardımları yeterince hızlı dağıtamıyor. Levy bir basın brifingi sırasında “İsrail şu anda Gazze’ye girenden fazla gıda, su, ilaç ve barınma malzemesini denetleme kapasitesine sahip” dedi. BM’nin Filistin’deki insani yardım koordinatörü Lynn Hastings ise sorunun Gazze’ye giren yardım kamyonlarının sayısıyla ilgili olmadığını söyleyerek “İsrail işgalci güç olarak işgal altındaki nüfusa halk sağlığı standardını sağlayabilmeli. Yardım kuruluşu çalışanlarının yardımı Gazze genelinde güvenli şekilde ulaştırmasınaizin vermeli” dedi.