ABD anlaşmadan vazgeçti: Komplo teorileri ve gerçekleriyle 11 Eylül
Husilerin Kızıldeniz'deki gemilere saldırılarının artmasıyla ABD bölgede devriye gezecek bir donanma koalisyonu oluşturdu. Büyük şirketlerin Kızıldeniz'den yapacağı sevkiyatları durdurmasının küresel ekonomiye ciddi darbeler vuracağı düşünülüyor.
İsrail ile Hamas arasında devam eden savaşın etkisi Ortadoğu’da yayılırken küresel tedarik zincirleri bir kez daha tehdit altında. Son haftalarda, Yemen’de bulunan Husi militanlar, İsrail’in Gazze’ye yönelik işgal ve bombardımanına yanıt olarak Kızıldeniz’de Süveyş Kanalı’ndan geçen ticari gemilere yönelik saldırılarını hızlandırdı.
Tankerler ve kargo gemileri Yemen’den başlatılan insansız hava aracı (İHA) ve füze saldırılarıyla hedef alındı. Çoğu durumda verilen hasar çok az olsa da bu tehdit Kızıldeniz’deki gemi trafiğini neredeyse durma noktasına getirdi.
Economic globalisation, conflict, Red Sea crisis explained: what is happening and what does it mean for global trade? https://t.co/mKEBgYcArT
— Wales High Politics (@high_wales) December 19, 2023
Pompadaki benzin maliyetinden en yeni elektronik cihazın kullanılabilirliğine kadar her şey büyük ölçüde Cibuti ile Yemen arasındaki dar bir geçidin güvenliğine bağlı; Babülmendep Boğazı. Husiler işte bu su yolundaki gemilere ateş ediyor. Dünyanın en yoğun nakliye kanalının bir parçası olan boğaz, Süveyş Kanalı’na bağlanan Kızıldeniz’in güney girişini işaret ediyor.
1856 yılında açılan Süveyş Kanalı küresel ticarette devrim yarattı ve Batı, Ortadoğu ve Asya arasında bir kısayol oluşturdu. Küresel ticaretin yaklaşık yüzde 12’si, küresel konteyner trafiğinin yüzde 30’u dahil Kızıldeniz’den geçiyor. Her yıl ticareti yapılan milyarlarca dolarlık mal ve malzemenin geçişi bu denizden sağlanıyor. Bu da oradaki gecikmelerin dünya çapında önemli aksaklıklara yol açabileceği anlamına geliyor.
Husiler, Yemen’in başkenti San’a’daki üslerinden Süveyş Kanalı’na uzanan yolculukta Kızıldeniz’e girerken Babülmendep Boğazı’ndaki gemileri kolaylıkla hedef alabiliyor. İran destekli grubun gezegendeki en önemli ticaret yolunu ne kadar kolay bozguna uğratabildiğini gören analistler, bu konuda tehlike çanlarının çaldığını söylüyor.
Başlangıçta yalnızca İsrail’e seyahat eden gemilerin hedef alındığını söylense de İsrail ile bağlantısı olmayan farklı bayraklı gemiler de saldırıya uğradıkça ticaret tehdidi arttı. Buna karşılık Fransız, İngiliz ve ABD donanması bazı İHA’ları düşürdü.
Pazartesi günü ABD, ticaret gemilerini saldırılara karşı korumak için Kızıldeniz’in güneyinde devriye yapmayı kabul eden ülkelerden oluşan bir koalisyonun kurulduğunu duyurdu.
Kararı açıklayan ABD Savunma Bakanı Lloyd Austin, yaptığı yazılı açıklamada Kızıldeniz’de artan Husi saldırılarının serbest ticaret akışını tehdit ettiğini, masum denizcileri tehlikeye attığını ve uluslararası hukuku ihlal ettiğini söyledi.
Bu konunun çözümü için uluslararası bir çağrının bulunduğuna işaret eden bakan “Bu nedenle bugün Operation Prosperity Guardian’ı (Refah Muhafızı Operasyonu) kurduğumuzu duyuruyorum. Bu, Ortak Deniz Kuvvetleri ve 153. Görev Gücü’nün çatısı altında Kızıldeniz’deki güvenliğe odaklanan önemli bir çok uluslu güvenlik girişimidir.” ifadesini kullandı.
Misyonda ABD’nin yanı sıra İngiltere, Bahreyn, Kanada, İtalya, Fransa, Hollanda, Norveç, Seyşeller ve İspanya yer alıyor.
Husi liderlerinden Muhammed El Bukhaiti, grubunun ABD tarafından oluşturulan ve Kızıldeniz’e konuşlanabilecek herhangi bir koalisyonla yüzleşmeye hazır olduğunu söyledi.
Mohammed Al-Bukhaiti, a member of the Ansarallah politburo, said on Monday that his group will be able to confront any coalition formed by the United States that could deploy to the Red Sea.https://t.co/G2lXLazfJF pic.twitter.com/Q8N1C0Jn9R
— The Palestine Chronicle (@PalestineChron) December 19, 2023
Al Jazeera’ye demeç veren Bukhaiti “Eğer Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri (BAE), Yemen’e saldıracak herhangi bir koalisyonun parçası olacaksa bu ülkelerde bir petrol veya gaz sahası bırakmayacağız. Petrol taşıyan tüm gemileri hedef alacağız” diyerek iki ülkeye parmak salladı.
Denizlerde faaliyet gösterecek milis güçler oluşturduklarını aktaran Devrim Muhafızları Ordusu Deniz Kuvvetleri Komutanı Tuğamiral Ali Rıza Tengsiri “Şu anda okyanus seferberlik güçleri (Besiç) oluşturduk ve bu Besiç güçleri, Tanzanya’ya ulaşabilecek büyüklükte teknelere sahip. Bundan sonraki aşama ise gölge donanma kuvvetleri oluşturmak” dedi.
Seferberlik güçlerine ait teknelerin 107 milimetrelik roketlerle donatıldığı söyleyen İranlı komutan, 55 bin kişiden oluşan deniz seferberlik güçlerini ilk olarak Basra Körfezi’nde oluşturduklarını ve bir sonraki aşamada ise ülkenin kuzeyindeki sularda (Hazar Denizi) kurmayı planladıklarını aktardı.
ABD’nin Yemen’de İran destekli Husilerin saldırılarına karşı Kızıldeniz’de “seyrüsefer güvenliğini korumak” amacıyla koalisyon kurmasının ardından İran Devrim Muhafızları Ordusu, 55 bin kişilik deniz milisleri oluşturduklarını duyurdu.
Saldırıların en hızlı etkisi Süveyş Kanalı ve Kızıldeniz’den geçen gemilerin sigorta maliyetindeki artış oldu. Rutin olarak gemiler yüksek riskli bölgelerden geçerken sigortacılarını bilgilendirmeli ve ek bir prim ödemeli. Nakliye şirketleri tarafından ödenen bu risk primi, Aralık başında bir geminin değerinin sadece yüzde 0.07’siydi, hâliyle son günlerde yaklaşık yüzde 0.5 ila 0.7’ye kadar yükseldi.
Pazartesi günü bir grup önde gelen deniz sigortacılığı şirketi de Kızıldeniz’de yüksek riskli olduğunu düşündükleri alanı genişletti. Bu da daha fazla geminin prim ödemek zorunda kalacağı anlamına geliyor. Bunun bir sonucu olarak Kızıldeniz üzerinden mal nakliyatı maliyeti haftalık on binlerce dolar arttı.
Ancak çoğu firma için risk oldukça büyük. Geçen hafta Maersk, Hapag Lloyd ve MSC gibi önde gelen nakliye şirketleri Kızıldeniz’i kullanmama kararı aldı. Atlantik Konseyi raporu da pazar payına göre en büyük on nakliye şirketinden yedisinin Kızıldeniz’de nakliye işlemlerini askıya aldığını ortaya koydu.
Bazı gemiler Afrika’nın güney ucundaki İyi Umut Burnu çevresinde yönlendiriliyor ve böylelikle yolculuk süresi de iki haftaya kadar uzuyor.
Pazartesi günü İngiliz akaryakıt devi BP (British Petroleum), Kızıldeniz üzerinden tüm petrol ve gaz sevkiyatlarını durdurarak bu kervana katıldı.
Firmadan yapılan açıklamada, şirketin tüm faaliyetlerinde olduğu gibi ticaret ve nakliye alanında da çalışanların güvenliğinin öncelikli olduğu belirtilerek “Kızıldeniz’de gemicilik açısından kötüleşen güvenlik durumu ışığında bp Kızıldeniz’den tüm tanker geçişlerini geçici olarak durdurmaya karar verdi. Bu ihtiyati duraklamayı, bölgedeki gelişmelere bağlı olarak sürekli gözden geçireceğiz” dendi.
Petrol ve doğal gaz fiyatları BP’nin Kızıldeniz üzerinden sevkiyatları durdurduğu haberi üzerine yükseldi. Analistler, gemilere yönelik saldırılar devam ederse ve daha fazla petrol şirketi Kızıldeniz üzerinden sevkiyatları durdurursa enerji maliyetlerinin daha da artacağını söylüyor.
Bu noktada nakliye şirketlerinin iki seçeneği bulunuyor; Kızıldeniz’den seyahat etme riskiyle ve beraberinde getirdiği artan sigorta maliyetleriyle yüzleşmek veya gemilerini başka yollardan yürütmek. Her iki seçenek de daha yüksek navlun (deniz ve nehir yolu ile taşınan eşya için taşıma hizmeti karşılığında gemi şirketine ödenen ücret) oranları ve kargo teslimatında gecikmeler yaratabilir.
Atlantik Konseyi Kızıldeniz’deki durumun Kovid-19 salgınından, Ukrayna Savaşı’ndan ve birçok ülkede görülen önemli krizlerden etkilenen küresel ekonominin güçlenmesine karşı şiddetli bir rüzgar etkisi yaratabileceğini söyledi.
Birçok ülkede merkez bankaları enflasyonla mücadelede zafer ilan etmenin eşiğindeyken petrol ve doğalgazdaki olası bir artış küresel tedarik zincirindeki bozulma ile birleştiğinde bu başarıları altüst edebilir.