Haftaya özel: Sahneden kadın manzaraları!
Tiyatrolar için senenin ikinci sezon açılışı sayılan ocak ayında, sahneye ve beyazperdeye verdikleri emeklerine şahit olduğumuz ‘yıldız’ niteliğindeki isimler, yepyeni oyunlarla karşımıza çıkıyor.
Ocak ayı tiyatro toplulukları için sezonun ‘ikinci açılışı’ demek. Ekimde senenin ilk işlerini sunan tiyatrolar, ocak-şubat itibariyle bir seri yeni oyunla daha çıkar seyirci karşısına. Bu sezonun ‘ikinci açılışı’, hayli bereketli. Sadece ‘ün’ sahibi oldukları için değil; gerçekten çalışkan, üretken ve yetenekli oldukları, tiyatroya kafa yordukları için ‘yıldız’ diyebileceğimiz isimlerle dolu 10 taptaze oyun seyirciyle buluşacak. Engin Günaydın, Emin Alper, Şahika Tekand, Berkay Ateş, Yiğit Sertdemir, İpek Türktan, Erdem Şenocak, Cem Yiğit Üzümoğlu, İbrahim Selim, Derya Karadaş gibi isimler sahne için yepyeni işler hazırladı. İşte sezonun en yeni oyunları seçkisi…
Türk sinemasının son yıllardaki güçlü gözlerinden Emin Alper, bu kez oyun yönetmeni olarak tiyatro hava sahasında. İlk uzun metrajı ‘Tepenin Ardı’ başta olmak üzere, beyazperdeye düşürdüğü politik bakışını ve sinema dilini merakla takip ettiğim yönetmen, kalemine ve karakterlerine olan sevgisini pek çok kereler ifade ettiği büyük Rus yazarı Dostoyevski’nin ‘Öteki’sini sahneye uyarladı. Alper’in söyleşilerinde karakterlerini, ‘irkiltici ama sonunda hüzünlendiren’ olarak tanımladığı romanın, oyun versiyonundaki tanıtım cümlesi; “Karşınıza size tıpatıp benzeyen biri çıksa ne hissedersiniz?”
“Size fiziksel olarak kusursuz bir biçimde benzeyen ama karakteri sizinkinin tam zıttı olan; nefret ettiğiniz, tahammül edemediğiniz özelliklere sahip ve aslında tam da bu özellikleri nedeniyle sizin hedeflerinize sizden çok daha kolay ulaşabilen; dolayısıyla içten içe, yerinde olmak isteyebileceğiniz birisi karşınıza çıksa ne yaparsanız?” diye soruyor, ‘Öteki’ sahneden. Alper’in bu kez sahne gözünü göreceğimiz bu kara komedinin sahne üstü kadrosu da iştah açıcı: Cem Yiğit Üzümoğlu, Erdem Şenocak, Derya Karadaş ve Gökhan Yıkılkan.
📌 Prömiyer 12 Ocak’ta Maximum Uniq Hall’da.
📌 Oyun 31 Ocak, 1 ve 2 Şubat’ta ise Zorlu PSM’de olacak.
Sinema ve dizi dünyamızın en özgün yaratıcı kalem ve nefeslerinden Engin Günaydın’ın yazdığı ve güçlü bir ekiple sahneyi paylaştığı oyun da sezonun ikinci yarısının en heyecan verici havadislerinden. Günaydın’ın farklı işlerde ele almayı sevdiği bir mevzuyu, komedi –henüz metni ya da oyunu görmedik ama zeka seviyesi yüksek bir komedi olduğunu tahmin ediyoruz- formunda ele alıyor oyun: ‘İnsan’ın ta kendisini. Ama bu kez, insan vücudundaki hücrelerin hayatına konuk olacağız. ‘Nejat’ adlı karakterin yaşadığı olumsuzluklar karşısında, vücudundaki hücrelerinin verdiği tepkiler sahnede olacak. Engin Günaydın’ın çağdaş tiyatro sahnesinin öne çıkan yönetmenlerinden Doğu Yaşar Akal ile birlikte yönettiği oyunda sahnede Cengiz Bozkurt, Şinasi Yurtsever, Nilperi Şahinkaya, Kubilay Aka, Deniz Cengiz ve Gökçen Gökçebağ var. Gülse Birsel, Selin Şekerci, Alican Yücesoy, Derya Karadaş, Rüştü Onur Atilla ve Murat Kartoğlu ise video görüntüleriyle oyuna dahil oluyor.
📌 Prömiyer, 19 Ocak Cuma, Maximum Uniq Hall’da.
Bir ekol haline gelen performatif sahneleme ve oyunculuk anlayışıyla, hayranlıkla izlediğimiz çok sayıda oyuncunun ‘okulu’ olan, 35 senedir öğretmeye ve üretmeye devam eden ‘Studio Oyuncuları’yla ve antik Yunan klasiklerini bugüne ustalıkla taşıyan gözü ve kalemiyle Türkiye tiyatrosunun yaşayan primadonnası Şahika Tekand’dan, bir kez daha…
Tekand’ın yazıp yönettiği ve 2010’da sahnelediği ‘On Adımda Unutmak’ yeni ekibiyle, güncellenerek karşımızda. Tekand ve ekibi pek çok kez yaptıkları gibi, klasik tragedyalardan referansla, çağdaş insanın ironik, çıkışsız ve fena halde trajikomik hallerini, elbette oyunculara ‘zorlu bir performans’ deneyimi yaşatarak aktaracak. Işık, dekor ve ses gibi sahnenin temel unsurlarıyla oyun kişileri arasında seyretmesi nefes nefese bir performansa hazır olun. Ve tabii bu esnada küçük dünyalarımızda, konfor alanlarımıza sıkışmış, bilgi bombardımanından başı dönerken duyarsızlaşmış, cahilleşmiş kendi sıradan hallerimizi görmeye de…
Sahnede gerçek manada ter dökecek isimler: Cem Bender, Nedim Zakuto, Özgür Özkurt, Enes Demirkapı, Altay İcimsoy, Bahattin Genç. En az sahnedekiler kadar emek harcayacak ışık ve komut oyuncuları ise: Verda Habif, Damla Ahkemoğlu, Melis Akçıl.
📌 Prömiyer 4 Şubat Pazar, DasDas’ta.
Türkiye tiyatrosunun en emek yoğun, en ensemble ruhlu ve gittikçe köklenerek üretmeye devam eden topluluğu Kumbaracı50’den taptaze bir Shakespeare yorumu. Topluluğun çekirdek kadrosundan İsmail Sağır’ın ‘Venedik Taciri’nden uyarladığı ve yönettiği oyun, “Zamandan ve mekândan bağımsız olarak kimin kimi ötekileştirdiğinin derinliklerinde gezinen bir yorum” olarak tarifleniyor, ekip tarafından Seyircinin oyunu dört taraftan sararak izleyeceği ‘Öteki Venedik Taciri’; dinamik, kışkırtıcı, haklının, haksızın, adaletin sürekli taraf değiştirdiği bir 90 dakikaya çağırıyor bizi. Sahnede Kumbaracı50’den ve bağımsız tiyatro sahnelerinden tanıyıp oyunculuk maharetlerine çokça kez tanık olduğumuz bir kadro var: Çağdaş Tekin, Deniz Danışoğlu, İbrahim Arıcı, İsmail Sağır, İpek Türktan, Tuğra Can Bıçak, Yiğit Sertdemir.
📌 11 Ocak’ta prömiyer yapan oyunu 12 Ocak Cuma 20.30’da Kumbaracı50’de izleyebilirsiniz.
Farklı işlerde gösterdikleri ayrı ayrı güçlü oyunculukları bir yana, DasDas’ın devam eden oyunu ‘Romeo ve Juliet’te de etkili performanslarla aynı sahneyi paylaşan iki iyi oyuncu, Başak Kıvılcım Ertanoğlu ile Ümit Erlim, Çehov’un ‘Martı’sından ‘doğurdukları’ yepyeni bir oyun için güçlerini birleştirmiş. ‘Martı’nın, tabiri caizse ‘umutsuz ruh’u Treplev’in hikâyesini, Rusya’daki o meşhur göl evinden, Suadiye’de bir sanat mekânına, Decollage Art Space’in üç ayrı katına taşıyor ve yayıyorlar. Üç kat, üç part ve 90 dakikadan oluşan ‘Treplev’de, karakterin o bildiğimiz öyküsünün rehberliğinde aşktan beklediklerimizin izini süreceğiz.
📌 3 Şubat Cumartesi, 20.30’da Suadiye, Decollage Art Space’te.
Uzay-zaman kavramları, varoluşumuz, hayat seçimlerimiz üzerine çaktırmadan düşündürürken bir yandan da en az kuantum fiziği kadar anlaşılmaz ve gizemli olan ‘aşk’a dair bir oyun bu… Nick Payne imzalı oyun, bir partide tanışan Mary ile Roland arasındaki romantik ilişkinin paralel evrenlerdeki farklı hallerine götürecek bizi. Özge Erdem ile Kemal Kayaoğlu’nun performanslarıyla, tek bir ilişkinin sonsuz olasılıklarında dolaşacağız. Daha önce ‘Parçacıklar’ adıyla Deniz Karaoğlu ve Damla Sönmez’in hâlâ aklımda kalan performanslarıyla izlemiştim metni; çok eğlenceli, insanın içine aşk duygusu yeşerten bir metin. Erdem ve Kayaoğlu’nun yorumunu heyecanla bekliyorum.
📌 Prömiyer 22 Pazartesi Kadıköy BOA Sahne’de.
Tek kişilik oyunların sayıca bugünlerdeki kadar çok olmadığı 2016’da, İbrahim Selim çok iyi bir tek kişilik oyunculuk gösterisi sunmuştu ‘Bunu Ben de Yaparım’ adlı, Nick Hornby imzalı oyunla. Roman ve oyunlarında enfes bir İngiliz komedi dili olan Hornby tutkunlarını ve epeydir sahnelerden çok ekranda izlediğimiz İbrahim Selim’in oyunculuğunu özleyenleri sevindirecek bir havadis bu: Selim, kendisine Afife Tiyatro Ödülleri’nde (2016) ‘Yılın En Başarılı Erkek Oyuncusu’ ödülü getiren Dave ile yeniden sahnede. Yönetmen koltuğunda yine Serkan Salihoğlu var. Evli ve iki çocuk babası, sıradan bir adam olan Dave’in, bir sanat galerisinde işe girmesiyle başlıyor hikâye. Ve hayat gailesinden insani çelişkilere, eşiyle ilişkisinden sıradan bir insanın güncel sanata bakışına, sanatın anlamına, provakatif sanatın muhafazakârlık ve sansürle mücadelesi mevzularına uzanan çok eğlenceli bir zihin egzersiziyle baş başa kalıyoruz.
📌 Prömiyer 5 Şubat’ta Zorlu PSM’de. Oyun 24 Şubat’ta Londra Shaw Theatre’da da sahnelenecek.
Kuruldukları günden beri hem teatral manada nitelikli, üzerine düşünülmüş hem de politik manada ellerini korkak alıştırmadan ama ‘sıkıcı öğreticilikte’ de olmadan üreten bir ekip D22. Ekibin kurucularından, son senelerde sinemada da dijital platformlar ve ulusal TV ekranında da her girdiği rolün altından müthiş bir başarı ve çalışkanlıkla kalkan Berkay Ateş, bu kez tek kişilik bir D22 yapımıyla karşımızda. Üstelik, ‘Hakikat Elbet Bir Gün’ adlı oyunuyla Cevdet Kudret Edebiyat Ödülü’nü alan Ateş’in kaleminden, yeni oyun da. Bir üstelik daha; yönetmen koltuğunda Ateş’in Mimar Sinan’dan hocası Yiğit Sertdemir var. Ailesi tarafından amcasının kebapçı dükkanında çalışmak üzere Adana’dan İstanbul’a gönderilen Salim’in başına gelenleri izleyeceğiz. Salim’in kaderine ortak olacağız.
📌 4 Ocak’ta prömiyer yapan oyunu 15 Ocak Pazartesi, 20.30’da Alan Kadıköy’de izleyebilirsiniz.
Shakespeare’e olan sonsuz bağlılığını ve büyük yazarın klasiklerini günümüz Türkiye’sine taşımayı çok sevdiklerini bildiğimiz Moda Sahnesi’nin en yeni Shakespeare’i. Bu kez aşk, ihanet, kıskançlık üçgenindeki ‘Othello’ya politika, sınıf farkı ve kimlik meselesi vurgusuyla getirdikleri özgün yorumlarıyla karşımızdalar. Özel bir ses ve yetenek olan Yılmaz Sütçü’nün seyirciye sürpriz karşılamasıyla açılan Kemal Aydoğan yönetimindeki oyunda Caner Cindoruk, Mert Şişmanlar, Seray Akülker, Mesut Karakulak, Ahmet Saka ve İlay Erkök rol alıyor.
Moda Sahnesi 15 Şubat itibariyle bir yeni oyun daha hediye ediyor sezona: Ekibin yine çok sevdiği, Fildişili çağdaş bir yazar olan Koffi Kwahule’nin ‘Big Shoot’unu ‘Dıkşın: Büyük Şans’ adıyla hazırlıyorlar. Aydoğan yönetiyor, sahnede Onur Ünsal ve Mehmet Tekatlı olacak.
📌 4 Ocak’ta prömiyer yapan ‘Othello’yu 12 Ocak Cuma 20.30’da Moda Sahnesi’nde izleyebilirsiniz.
İlk ve kısa versiyonunu pandemi sürecinde, dijital oyun formunda ‘Neme Lazım’ adıyla izlediğimiz, Alper Kurbaloğlu imzalı oyunun ‘uzun metraj’ sahne macerası başladı. İlk versiyonunda Gökhan Gürün’ü etkili bir performansla izlemiştik, bu kez Kerim Urun ile yol arkadaşlığı yapıyorlar. Bir ‘yol arkadaşları’ daha var, oyunun gizli başrolü cansız manken… Keza, ilk izlediğimde damağımda kâh Gogol kâh Sait Faik Abasıyanık tadı bırakan oyun, Bay Samir adlı karakterin her gün işe giderken karşılaştığı ve bir bağ kurduğunu ortadan kaybolduktan sonra fark edeceği plastik mankenin birden yok olması üzerine kurulu. Lodoslu bir akşamda, Bay Samir’in Taksim ve Şişli arasında, spiritüel bir yolculuğa dönüşen adımlarını –ya da belki anlam arayışındaki sıradan yaşamlarımızı- izleyeceğiz…
📌 2 Ocak’ta prömiyer yapan oyunu 12 Ocak Cuma, 21.00’de House of Performance’ta izleyebilirsiniz.
Bonus: Henüz resmi duyurusu yapılmamış ve prömiyer tarihi netleşmemiş olsa da çokça heyecan uyandıran bir oyun haberi daha vererek dosyayı kapatalım. Oyunculuktaki yetkinliğini yönetmenlikte de ispatlayan Onur Saylak da –sinemacı meslektaşları Tunç Şahin ve Emin Alper’den sonra- oyun yönetmek üzere kolları sıvamış durumda. Bir Harold Pinter klasiğine özgün bakış getirmek üzere, hayli güçlü bir üçlüyle, Nisan Ceren’in yapımcılığında sahne hazırlığında Saylak. Sahne üstünde Fırat Tanış, Salih Bademci ve Burcu Biricik’i izleyeceğiz. Sezon bitmeden izlemek ümidiyle.
BU HAFTA SAHNEDE
Tiyatro da, Kumbaracı50’nin iş çıkışı tiyatro eğitimi verdiği programı ondokuzotuz atölyesinden doğmuş bir topluluk. “Tiyatroda tanıştık, başka işler de yapıyoruz ama tiyatro da yapıyoruz” diyerek isimlerini bulmuş; profesyonel olarak bambaşka uzmanlıkları da olan insanlar… Jonas Hassen Khemiri’nin kaleme aldığı metni, İsmail Sağır’ın yönetiminde sahneliyorlar. Çağdaş bir sistem eleştirisi ve ‘eşitlik’ arayışı öyküsü… Sistemin içindeki herkese tanıdık gelecek türde…
📌 13 Ocak Cumartesi 20.30’da Cihangir Atölye Sahnesi’nde.