İstanbul Müzik Festivali günlüğü: Barbara Hannigan sahnede
Leyla Gencer, Borusan Sanat'ın ev sahipliğinde Zorlu PSM'de özel bir konserle anıldı. Borusan İstanbul Filarmoni Orkestrası ve Slovakya Filarmoni Korosu'nun sahneyi paylaştığı konserde İtalyan besteci Rossini'nin başyapıtı 'Stabat Mater' ünlü solistler tarafından seslendirildi.
Leyla Gencer, nam-ı diğer La Diva Turca dün gece özel bir konserle anıldı. Vefatının 15. yılında Borusan Sanat’ın ev sahipliğinde Zorlu PSM’de gerçekleşen konsere ilgi büyüktü. Türkiye’nin yetiştirdiği en önemli uluslararası yıldızlardan biri olan ve 10 Mayıs 2008’de aramızdan ayrılan Gencer anısıa düzenlenen konserde Carlo Tenan yönetimindeki Borusan İstanbul Filarmoni Orkestrası (BİFO) ve Jozef Chabroň’un yönettiği Slovakya Filarmoni Korosu aynı sahneyi paylaştı. Gecede Rossini’nin en önemli eserlerinden biri olarak kabul edilen ‘Stabat Mater’ seslendirildi. Dev kadrolu müzisyen topluluğu sahnede soprano Jay Yang, mezzosoprano Ezgi Karakaya ve bas bariton Burak Bilgili’ye eşlik etti.
Leyla Gencer’in anısına düzenlenen bu özel konser güzel ayrıntılarıyla da dikkat çekti. Sahnede yer alan Güney Koreli koloratur soprano Jay Yang, 2018 yılında Leyla Gencer Şan Yarışması’nda birincilik ödülü kazanmıştı. Mezzosporano Ezgi Karakaya ise BİFO Özel Ödülü ve Leyla Gencer Halk Ödülü’ne de layık görülmüştü. Bas bariton Burak Bilgili de son yıllarda dünyanın dört bir yanındaki sahnelerde başarılı performanslarıyla dikkat çekiyor zaten.
Leyla Gencer’in 55 yıl önce 15 ve 16 Şubat 1968’de dünyanın önde gelen orkestralarından biri olarak kabul edilen Bavyera Radyo Senfoni Orkestra ve Korosu ile birlikte seslendirdiği ‘Stabat Mater’, esere dair tarihteki en özel kayıtlardan biri olma özelliği taşıyor. Bu tarihi olaya da bir saygı duruşu olarak nitelendirilebilecek konserle BİFO 2022-2023 sezonunu en özel performanslarından birini sahnelemiş oldu.
İtalyan operasının 19. yüzyılda Verdi ve Bellini ile birlikte en önemli temsilcilerinden olan Gioacchino Rossini’nin 10 yılda tamamladığı ve 1841’de sahnelediği başyapıtı, bestecinin dini içerikli en önemli eserlerinden biri olarak da kabul edilmekte. Rossini’nin bestesini dinleyen 19. yüzyılın önemli Alman yazar ve eleştirmenlerinden Heinrich Heine eseri “dini bir konu için fazla dünyevi, duygusal ve fazla eğlenceli” olarak yorumlamıştı. Heine’nin bu olumsuz eleştirisi, eseri, günümüzde diğer Stabat Mater eserlerinden en farklı kılan ve beğenilen yönlerinden biri konumunda.