Beşiktaş’tan Türk futboluna gözdağı
Aslında zorlandı Galatasaray. Ama yetenekle çok kolaylaştırdılar işi. Sahada basketbol oynanıyor olsa son iki eşleşmede de rakipler daha çok diş gösterirdi fakat futboldan bahsediyoruz. Ve onun favorisi bu sıralar Galatasaray. Şampiyonlar Ligi’nin kapısını Hodor tutsa açacak gibiler. Kaldı bir adım.
Sahada basketbol oynansa işi bu kadar kolay olmazdı Sarı-Kırmızılıların. Zalgiris de Olimpija da böyle yakaladığı bir Galatasaray’ı, hele de pota altında kesin boğardı. Ama futbol bu. Ve rakipleri karşısında net bir sıklet farkıyla yürümeye devam ediyor Cim Bom. Bir tarafta koskoca yetenek havuzu, diğer tarafta elden geldiğince oynayan bir amatörlük. Bazen alarm vermediler değil. Ama rahatlarını da hiç bozmadılar.
En kaygılı kuşkucular için bile endişeye mahal yok zaten. Daha doğrusu vesvese için erken. Sarı-Kırmızılılar sadece maçın değil ligin gidişatını değiştirebilecek oyuncularını henüz devreye sokmadı. Icardi’ler, Zaha’lar, Zaniolo’lar rol almadan kesilecek her ahkam duvara çarpabilir. Sonuçta şampiyon takımın omurgası duruyor. Üstüne zıpkın gibi yeni transferler var. Ve takım giderek daha tumturaklı duruyor. Okan Buruk’un ekibi şimdilik sadece düşük viteste. Onları zorlayacak rakipler geldiğinde göreceğiz asıl resmi.
Yine de uyarı mahiyetinde hatırlatmak lazım: Rakibin ilk yarıda gole yakın dört anı vardı. Sarı-Kırmızılı stoperlerin ikisinin birden tökezlediği anda golü de buldular. Hakem neyse ki oradan bir faul süzdü ve maça damgasını vurdu. Bütün enerjisini ve umudunu bu pozisyona yatırmış gibiydi ev sahibi. Olmayınca olmadılar. Maç bitene dek akılları orada kaldı.
Aslında iki takım da karşılaşmaya hızlı girmek için konuşlanmıştı. Önce Galatasaray önde bastı, sonra Olimpija. İlk pozisyonu daha müspet oynayan ev sahibi buldu. Ama golü Cim Bom attı. Ne de olsa ayrı dünyaların takımları. Gol tam maçın profilini çeker gibiydi. Geçen yıl dinamizmiyle öne çıkan Barış Alper Yılmaz’ın çabası, Kerem’in akıl dolu klas vuruşuyla attılar. Erken golün futboldaki kıymetini bilmeyen yok. O sayede fiziken bile güçlendi temsilcimiz. Bunu bir kez daha yaptılar üstelik. Hem ilk yarı hem ikinci yarı böyle açıldı. Son maçların mahir ismi Mertens’inki tam bir baskı golüydü ve gene Barış Alper başroldeydi. Hal böyle olunca iyiden iyiye gardı düştü Slovenlerin. Zalgiris’ten daha iyi bir takım olmalarına rağmen daha kötü dağıldılar. O yüzden eşleşme burada bitti.
Bol bol pas ve dikine hamle yapan bir takım Olimpija. Galatasaray’ı yer yer gerçekten zorladılar. Ama Okan Buruk dersini iyi çalışmış. Takım baskıyı her gördüğünde isabetli uzun paslarla kilidi açtı ve mengeneyi gevşetti. Sezon başı için defansta çok diri gözüken Abdülkerim ve Sacha Boey, orta sahada Mertens ve Barış Alper, ileride de Kerem’le işleri buraya getirmekte zorlanmadı Cim Bom. Ama henüz vaat ettiği seviye bu olmasa gerek. Onu da yeni haritalar açılınca göreceğiz.
Tabii bu Şahin görünümlü Doğan’da ışıltılı isimlerin olmaması büyük rol oynuyor. Onlara henüz kapı açmayan, hazır olmadan hiçbirini sahaya sürmeyeceği belli olan Okan Buruk’un etkisi bariz. Erken patlamalar yerine ağır adımları tercih ediyor genç teknik adam. Baksanıza bir tek Bakambu vardı yenilerden. Angelino bile yedekti. Bu da her gün bir transfer bombası patlatmaya hevesli Galatasaray yönetimiyle çelişiyor sanki.
Bu maç (ve kuvvetle muhtemel bu tur) da burada bitti. Rahat ve net. Geriye bir adım kalıyor. Play-off eşleşmesi bu kadar kolay olmayacak muhtemelen. Ama her şeyi kolay gösteren yıldızlar orada devreye girecek. Ve Galatasaraylıların gözlerindeki umut dolu parlaklık boşa değil.