Beşiktaş’ta Devlet Bahçeli gitti, Erkan Baş geldi
Konferans Ligi 5. hafta mücadeleleri Türk futbolu için hezimete dönüştü. Beşiktaş hemen hemen aynı kadro değerine sahip Club Brugge’e sahasında 5-0 yenildi. Fenerbahçe, kadro değeri yaklaşık 7 kat düşük olan Nordsjaelland’a 6-1 mağlup oldu.
Sezon başlarken Konferans Ligi için Türk futbol severlerin büyük bir hayali vardı. Bu da Ayasofya Stadı’nda oynanacak final karşılaşmasında iki Türk kulübü Fenerbahçe ve Beşiktaş’ın yer almaları olasılığıydı. İki büyük kulüp yalnızca Süper Lig’de değil Avrupa’da da söz sahibi olabilecek kadrolarla sezona giriyorlardı.
Geçtiğimiz sezon biterken Süper Lig’in en formda takımı olan Şenol Güneş yönetimindeki Beşiktaş sezona tepetaklak başladı. Ne ligde ne Avrupa’da dikiş tutmayan yaralar Lugano mağlubiyeti sonrası Şenol Güneş’in gidişine ve yönetimin seçim kararı almasına yol açtı. Güneş yerine görevde kalan yardımcısı Burak Yılmaz da iç sahadaki Bodo/Glimt maçı sonrası görevinden ayrıldı. Rıza Çalımbay’la beraber ligde üst üste 2 galibiyet alarak nefes alan Kara Kartal, sakatlığı bulunan oyuncuların sayısının artmasıyla Club Brugge karşısına kolu kanadı kırık çıktı.
Kadro mühendisliği yaz boyunca taraftarı tarafından eleştirilen, sakatlık geçmişi kabarık oyuncularla dolu kadro, adeta en vasatın altındaki haliyle Brugge karşısına çıktı. Grup liderliği için mücadele veren Belçika ekibi henüz 15 dakikada 2 gol bulurken ikinci yarıda da frene basmadı. Maç bittiğinde tabela konuk ekibin 5 farklı galibiyetini gösteriyordu. Başkan Ahmet Nur Çebi’nin lig yarışı için “Yüzde 99 şampiyonuz” diyerek yola çıktığı kadro hakkında Rıza Çalımbay, maç sonrası sakatlıklardan şikayet ediyordu.
Kadro değerleri hemen hemen aynı olan iki takım arasında bilanço farkı göze çarpıyordu. Ante Rebic, Alex Oxlade Chamberlain, Eric Bailly, Jean Onana, Bahtiyar Zaynutdinov, Daniel Amartey, Milot Rashica gibi transferlere imza atan Beşiktaş, yalnızca Roman Saiss’ten bonservis kazanmıştı. Eksi tarafında 14.5 milyon euro yazıyordu. Kadro değeri 129 milyon euro’ydu.
Brugge cephesinde durum siyahla beyaz gibiydi. Stoper Abakar Sylla’yı 20 milyon euro’ya Strasbourg’a, bir dönem adı Beşiktaş’la anılan hücumcu Noa Lang’i 12.5 milyon euro’ya PSV’ye, eski Beşiktaşlı Cyle Larin’i 1.5 milyon euro’ya LaLiga’ya, Clinton Mata’yı 5 milyona Lyon’a gönderen Brugge, kazandıklarıyla transfere kontrollü harcama yaptı. Takım Fenerbahçe’nin rakibi Ludogorets’ten Igor Thiago’ya 7.9 milyon euro verdi. O Thiago 2 golle Beşiktaş’ı yıktı. Hugo Vetlesen grubun bir diğer takımı Bodo’dan 7.75 milyon euro’ya geldi. Michal Skoras ise 6 milyon euro karşılığında transfer edildi. Gelir-gider tablosunda artı 21.8 milyon euro yazan Belçika ekibinin kadro değeri sezon içindeki gelişimlerle beraber 150 milyon euro’ya yaklaştı.
Uzun lafın kısası geçen haziran ayından beri Beşiktaş geri sayarken Brugge istikrarlı çizgisini bozmadı. Her ne olursa olsun ortaya çıkan sonucun bu kadar ağır olması kabul edilemez. Ancak yanlış yönetilen süreçlerin ne kadar ağır faturalarla cezalandırılabileceği Avrupa futbolu karşısında sınav veren Türk kulüplerinin ezberinde olması gereken gerçek. 5-0 bunu gösterdi.
Fenerbahçe’nin sezon başlangıcı yazının başındaki hayalin en azından yüzde 50’lilik kısmının gerçek olabileceği görüşünü destekliyordu. Takım, Ali Koç başkanlığındaki olmadığı kadar kadroya yatırım yaptı ve büyük yıldızları getirdi. Edin Dzeko, Dusan Tadic, Fred, Livakovic, Becao, Djiku ve daha fazlası…
Ancak sakatlıklar Fenerbahçe’nin de belini büktü. Djiku ve Fred’in yanı sıra Becao uzun süreli olarak sahalardan uzak kalacağı sakatlıklar yaşadı. Hal böyle olunca 19’da 19’dan sonra düşüş başladı. Bu düşüşün sonu bir puanın gruptan çıkmaya yeteceği Nordsjaelland karşısında tarihin en büyük hezimetlerinden birine vardı.
Bu hezimeti tam anlamıyla sakatlıklara bağlamak kolaycılık. Zira kadroda stoper olmamasını teknik yönetimin UEFA listesini verirken hem Samet Akaydin hem de Mert Müldür’ü dışarıda bırakmasıyla da ilişkilendirebiliriz. Ya da İsmail Kartal’ın perşembe akşamı takım aynı golden 6 tane kalesinde görürken reaksiyonsuz kalması sakatlıkların açıklayamayacağı bir durum.
Açıklanamayacak bir durum da kadro değerinin 250 milyon euro’ya yaklaştığı bir kadronun, yalnızca 40 milyon bandına yaklaşan bir takımdan 6 gol yemesi. Sahada bir tek Dusan Tadic ve Livakovic’in biraz olsun Szymanski’yle beraber reaksiyon verdiği kadroda, uğruna en fazla bonservis bedeli harcanan Cengiz Ünder’in (15 milyon euro) aralık ayına gelinmesine karşın hala beklentilerin yakınına dahi yaklaşamamış olması kabul edilemez.
Evet Nordsjaelland Danimarka’da son yılların en formda takımlarından biri ancak örnek vermek gerekirse Avrupa futbolu alışkanlıkları en büyük rakipleri Kopenhag kadar değil. Veya Club Brugge ya da en basitinden Fenerbahçe gibi ülkesinin lokomotif ekiplerinden, en fazla kupa kazanmış takımlarından biri değil. Kuzey ekibinin 1 lig, 2 kupa şampiyonluğu bulunuyor. Manzara, bu tarz yerlerden bakınca daha da vahim bir hal alıyor.
Öyle veya böyle Fenerbahçe’nin grup aşamasını geçmek hala bir şansı var. Sarı-lacivertliler, öne geçtiği golü 70. dakikada bulabildiği ve 2-1 yenebildiği Spartak Trnava’yı Kadıköy’de ağırlayacak. Kanarya’nın aynı takıma bundan 13 Aralık 2018 tarihinde 1-0 yenildiğini hatırlatmak lazım. Bu maç deplasmandaydı, Fenerbahçe tur biletini Kadıköy’de arayacak ancak maçın tarihi 14 Aralık. Tarih tekerrür etmesin, kulüp tarihine kara leke olarak geçecek bir hezimet daha yaşanmasın tek temennim bu.
Özetleyecek olursak sezona büyük umutlarla giren iki takımdan Beşiktaş’ın hikayesi 3 Aralık’taki başkanlık seçiminde yeniden yazılmak üzere mutsuz sonla bitti. Fenerbahçe’nin rüya gibi başlayan sezonu da soğuk bir Danimarka akşamında gerçeklerle sınandı. İki büyük Türk kulübü de 30 Kasım 2023 akşamını taraftarlarına unutulmak istenecek kötü bir hatıra kıldı.