ABD’de bu yılın en büyük korkuları: Yozlaşmış siyasetçiler ve hastalıklar
Biden yönetiminin Amerikan Kongresi'ne Türkiye'ye F-16 satışı için yolladığı resmi bildirime itiraz süresi doldu. Kongreden itiraz gelmediği için geriye sadece iki ülkenin yetkili kurumları arasındaki görüşmeler kaldı. Bu da 15 gün sürebilir.
Ankara İsveç’in NATO üyeliğine başvurusunu onayladığından beri bugünü bekliyordu, Amerikan Kongresi’nin F-16 satışına onay vereceği günü. Eskiyen envanterini yenilemek için ABD’den 40 F-16 ve 79 modernizasyon kiti almak istiyordu. Ancak şimdiye kadar bu isteğin önüne Türkiye’nin bazı kararlarını eleştirerek karşı çıkan kişi ve lobiler geçti. Biden yönetimi ise satışa engel olarak üstü kapalı şekilde İsveç’in NATO üyeliğinin hâlâ onaylanmamasını gösterdi.
NATO oy birliğiyle bünyesine üye katan bir ittifak olduğundan tek bir üyenin bile onay vermemesi başvuru yapan ülkenin birliğe katılamamasına neden oluyor. İsveç’in NATO üyeliğinin önündeki en büyük engel de Türkiye’ydi. Ama 20 aylık sürecin ardından karar hem meclisten hem de Resmi Gazete’den geçti. Biden yönetimi bunun üzerine kongreye Türkiye’ye F-16 satışı için 26 Ocak’ta resmi bildirimi yaptı. Kongrenin bu bildirime karşı çıkması için 15 günlük süresi vardı. Eşik dün gece itibariyle aşılmış oldu.
İtiraz sürecinde yalnızca Cumhuriyetçi Kentucky Senatörü Rand Paul satışa itiraz etti. Ancak bu bireysel bir itirazdı, Senato Dış İlişkiler Komitesi satışa karşı çıkmadığı gibi önceden bu satışı önlemek için çok çabalayan senatörler bile “Biden’dan güvence aldıklarını” söyleyerek satışa itiraz etmeyeceklerini belirtti.
Bunlardan biri iki yıl önce Yunan gazetesi Kathimerini’ye verdiği demeçte Türkiye için “sadakatsiz müttefik” ifadesini kullanan Senatör Chris van Hollen’dı. Van Hollen’in itiraz etmesinin ardında Türkiye’nin YPG ile bağlantılı Suriye Demokratik Güçleri’ne (SDG) operasyon yapmasından rahatsız olması yatıyordu. Ama van Hollen’ın aktardığına göre Biden yönetimi “ABD’nin Kürtlere desteğini daha yüksek sesle dile getirme” konusunda ona söz verdi.
Yunan lobisinden de itiraz sesleri yükselir gibi olmuştu ama Biden yönetimi bu pürüzü Yunanistan’a 8.6 milyar dolar karşılığında 40 F-35 vereceğini açıklayarak ortadan kaldırdı. Zaten yönetimin Yunanistan için kongreye yolladığı resmi bildirimin de itiraz süresi doldu.
Artık geriye sadece Milli Savunma Bakanlığı, ABD Savunma Bakanlığı ve yüklenici firma Lockheed Martin ile çeşitli görüşmeler kaldı. Görüşmeler sonucunda Türkiye’nin tedarik edeceği F-16 paketinin kapsamı, tutarı ve teslimat programı belli olacak. Savunmasanayist’te yer alan habere göre yabancı ülkelere silah satışları için kongreye yapılan bildirimler genelde en kapsamlı plan üzerinden yapılıyor. Gerçekleşen tedarikler ise çoğu zaman bildirimdeki tutardan daha düşük bütçe ve kapsama sahip oluyor. Bu görüşme süresinin NATO’ya üye ülkeler için 15 gün, NATO üyesi olmayan ülkeler için ise 30 gün olduğu belirtiliyor.
BBC Türkçe’nin havacılık kaynaklarına dayandırdığı haberine göre F-16’ların üreticisi Lockheed Martin’in önünde çok sayıda F-16 siparişi var. Dolayısıyla uçakların teslimi 2027’ye kalabilir. Bununla birlikte Türkiye satış kapsamında “off-set” talebinde de bulundu. Buna göre Türkiye ABD’den savunma sanayi şirketlerine belli oranda iş payı vermesini istedi. Bu iş payı F-16 üretiminde Türk firmalarına görev verilmesiyle sağlanabilir ki bu durumda süreç daha hızlı ilerleyebilir.
Mevcut F-16’ların 79 modernizasyon kitiyle kabiliyetinin yükseltilmesi ise bir-iki yıl sürebilir ki bu işte Türk savunma sanayi şirketleri de görev alırsa süreç çok daha hızlı işleyebilir.
ABD Türkiye Büyükelçisi Jeff Flake resmi sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımda kongredeki sürecin tamamlanmasını “ileriye doğru atılmış önemli bir adım” olarak nitelendirerek “Türkiye’nin F-16 filosu NATO’nun gücü açısından hayati önem taşımakta, Müttefikler’in gelecekte birlikte çalışabilirliğini teminat altına almaktadır” diye yazdı. Flake daha sonra şahsi hesabından bu paylaşımını alıntılayarak kongreye itiraz etmediği için teşekkür etti ve “Bu bizim güvenliğimiz ve müttefiklerimizin güvenliği açısından iyi oldu” diye ekledi.
Türkiye’nin 40 F-16 ve modernizasyon talebindeki liste epey uzun; Cumhuriyetçilerin bir engeli olmazsa Türkiye’nin talep ettiği ve 23 milyar dolar karşılığında alacakları şunlar:
Türkiye aslında envanterini yenilemek için ABD’nin F-35 programına katılmıştı. Ne var ki Rusya’dan S-400 hava savunma sistemleri alınmasını gerekçe gösteren ABD Türkiye’yi üreticisi de olduğu programdan çıkardı. Türkiye programdan çıkarıldığı dönemde hem ABD hükümeti hem de Amerikan Kongresi’nde büyük eleştiri yağmuruna tutuldu.
Ama Türkiye ve ABD arasındaki tek sorun S-400 anlaşmazlığı değil. ABD’nin Suriye’de SDG’ye destek vermesi, Washington’un Ankara’ya uyguladığı yaptırımlar nedeniyle iki ülke arasındaki ilişkiler yıllar içinde yıprandı.
ABD’nin Türkiye’ye Ekim 2011’de 111 milyon dolarlık Super Cobra Helikopterleri ile Ağustos 2014’te 320 milyon dolarlık AIM-120C-7 AMRAAM füzeleri ve ekipmanları satmasından bu yana iki müttefik yaklaşık 10 yıl boyunca hiç büyük çaplı askeri alışveriş yapmadı. Obama yönetimi Ankara’ya Patriot füzeleri satılmasını reddetmişti. F-16’ların satışının onaylanması ise Flake’in mesajında da gördüğümüz üzere iki ülke arasında güvenin yeniden inşa edilmesi yolunda önemli bir adım olarak görülüyor.
Uzmanlar iki ülke arasındaki anlaşmazlıkların çözüldüğünü söylemek için daha erken olduğunu ancak F-16 satışının yıllar sonra gelen ilk adım olduğunu söylüyor.
Türkiye’nin İsveç’in NATO üyeliğini onaylamasının Ankara-Washington ilişkileri açısından ne anlama geldiği konusunda ABD Dışişleri Bakanlığı Sözcü Yardımcısı Vedant Patel AA’ya açıklamasında ABD’nin Türkiye’yi “önemli bir NATO müttefiki” olarak gördüğünü ve “bazı önemli konularda Türkiye ile yakın işbirliğine dayalı ilişki sürdürmeyi dört gözle beklediklerini” söylemişti.
AA Wilson Center Ortadoğu Programı Başkanı James Jeffrey’ye ABD’nin Suriye’nin kuzeyinde Türkiye ile işbirliği yapma konusunu değerlendirip değerlendirmediğini sormuş. Jeffrey bunun 2019 yılında Pentagon’daki görüşmelerde ele alındığını ancak bir şey söylemenin zor olduğunu belirtti.
Jeffrey ABD’nin SDG ile çalışmayı bırakıp bırakmama konusunu da 2019’da değerlendirdiğini ancak ya bölgede kalıp SDG ile hareket etme ya da bölgeyi tamamen terk etme kararı aldıklarını söyledi. Ankara ve Washington 2019 yılında bir anlaşma imzalamıştı. Bu anlaşmaya göre ABD YPG’yi Türkiye sınırından 30 kilometre uzakta tutacaktı, ancak Türk yetkililere göre bu anlaşma hiçbir zaman uygulanmadı.
Jeffrey’ye göreyse anlaşmaya uymayan taraf Rusya tarafı. Jeffrey aynı sene Türkiye ve Rusya arasında da Soçi Anlaşması’nın imzalandığını, ancak Rusların bu anlaşmaya uymadığını belirtti ve ekledi: “Kuzeydoğuda sınırınızın yakınında ciddi SDG örgütlenmesi varsa bunlar Ekim 2019’da birliklerimizi çektiğimizde Rusların sorumluluğunu üstlendiği bölgelerde.”