Saras için kupa almanın pozisyonu yok: Hem koç hem oyuncu…
Fenerbahçe Başkanı Ali Koç, Galatasaray hakkında ağır suçlamalarda bulundu: Kötülükte ve riyakarlıkta Şampiyonlar Ligi'nde... Fenerbahçe'ye FETÖ konusunda çamur atacak en son kurum Galatasaray... Türk futbolunu rehin almış bir şebeke var.
Fenerbahçe Başkanı Ali Koç düzenlediği basın toplantısında Galatasaray’a yönelik ağır suçlamalarda bulundu. Sarı kırmızılıların beka sorunu haline geldiğini iddia eden Koç, “Galatasaray kötülükte ve riyakarlıkta Şampiyonlar Ligi’nde. Tarihin sayfalarında yer alan kirli ilişkileri ortaya çıkacaktır. Aynen bugün olacağı gibi” dedi. Ali Koç’un açıklamaları özetle şöyle…
Rekabeti düşürdüğü seviye mezbayayı aratacak düzeyde: Galatasaray’ın başkanından yöneticisine kadar rekabetinin düşürdüğü seviye mezbahayı aratır yönde. Bizim camiamızı tahrik ederek suç işliyorlar. Buna dur diyebilen bir federasyon yok. Sürece dahil olacak başka mecra da yok. Galatasaray kötülükte ve riyakarlıkta Şampiyonlar Ligi’nde. Galatasaray’ın nasıl bir beka sorunu olduğunu açıklayacağım. Hayali senaryolarla değil gerçeklerle sizlere sunacağım. Sanal gündemlerle sipariş sorularıyla medyadaki kalemsörleriyle kısa süreli mutlu olabilirler. Fakat sonunda tarihin sayfalarında yer alan kirli ilişkileri ortaya çıkacaktır. Aynen bugün olacağı gibi.
Galatasaray’ın karakteristik özellikleri riyakarlık: Rakibimizin DNA’sını size anlatmaya çalışacağım. Karakteristik özellikleri riyakarlıktan ibarettir. Tenhada ayrı, umumide ayrı konuşurlar. Kendilerine yapılmasını istemediklerini başkalarına yapmaktan çekinmezler. Ortalığı karıştırıp, bundan da nemalanırlar. Hak hukuk mevzuat tanımazlar, kul hakkı yemekten çkeinmezler. Türlü türlü tehdit, şantaj yaparak özellikle hakemleri ve TFF’yi baskı altına kurarlar ve hayali düşmanlar yaratırlar. Bu kulübün Türk futbolunun bekası için ne büyük tehdit olduğunu anlatacağım.
Kimin emeği gasp edilmesi gerekirse gözünün yaşına bakmazlar: Futbolun marka değeri için mücadele ettiklerini söylerler, sadece kendileri için değil tüm kulüpler için adalet arayışında olduklarını söylerler. Hatta bunun için her hafta kendi kanallarını futbol için adalet programı yapacaklarını söylediler. Hiç program yapılmadı. Kimin emeği gasp edilmesi gerekirse gözünün yaşına bakmazlar. Anlık günü kurtarmak için samimiyetsiz söylemler yaparlar, herkesi saf görürler.
TFF Başkanı ve kurulları Galatasaray için ne anlam ifade ediyor?: TFF Başkanı ve kurulları Galatasaray için ne anlam ifade ediyor? Biz bu ilişkiyi çözemedik. Danışıklı bir dövüş mü yapıyorlar? TFF’ye siper oldular, Çok kısa süre sonra aynı TFF’yi tarihin en kötü başkanı olarak ilan edip, istifasını istediler. İki gün sonra da hesap vermeye davet ettiler. Bir maçta kulübümüz hakkını aramak için 19 Mart’taki Alanyaspor maçının devre arasında bir paylaşım yaptık. Kıyameti kopardılar. Aradan 10 geçti, birebir aynısını kendileri yaptı.
Galatasaray yönetiminde Koç Holding çalışanı var: Üçüncü örnek; bu çarpıcı bir örnek… Bunların bir taktikleri var, insanların üzerine baskı kurmak. Bunun için kamuoyu önüne atmak ve itibar saldırısı. Şöyle derler; Fenerbahçe ile ilgili şirketlerde çalışıyor. Koç Grubu’nda çalışıyor. Temel hedef, söz konusu kişiyi kamuoyu önüne atmak. MHK Başkanvekili Murat Ilgaz için ‘Fenerbahçeli’ dediler. İlk kez MHK Başkanı’na değil, başkanvekilini saldırdılar. Temsilciler Kurulu Üyesi için ‘Koç Grubu çalışanı’ dediler. Kendisi dört yıl önce emekli olmuştu. MHK Başkanı Lale Orta üzerinden TFF’yi baskı altına almaya çalıştılar. Cesur bir TFF Başkanı olsa ‘Ne diyorsunuz? Ben Galatasaray kongre üyesiyim’ derdi. Hanımefendinin linç edilmesine çanak tuttu. Son olarak Beşiktaşlı yöneticiye Koç Holding çalışanı olduğu için yüklendiler. Bu kul hakkı yemek. TFF Başkanı, Galatasaray Kongre üyesi. Sayın Başkan, NEF ile ortak. Kendi yönetimlerinde bir kişini Koç Holding’de çalışmasına rağmen, Yüksek Divan Kurulu Başkanları Koç Holding’de çalıştı. Bunları söylemeden, pişkince konuşurlar. Hiç aynaya bakmazlar. Galatasaray yönetiminde Koç Holding’de çalışan biri var. O kadar uyanıklar ki, kızın CV’sini internet sitesinde değiştiriyorlar. Çok akıllılar.
Milyonlar için sorunsunuz: Madem TFF Başkanını’ndan memnun değilsiniz, madem kurullar rezil. Hakemler için her maç sonrası bir şeyler diyorsunuz. Siz de bizim gibi yabancı hakem talebinde bulunun. Mertseniz, kendinize güveniyorsanız yabancı hakemi destekleyin. Samimiyseniz desteklersiniz. Türk hakemlerine güveniyorsunuz ama sadece bizim maçlarda güvenmiyorsunuz. Yani riyakar oğlu riyakarsınız. Ülke için beka problemisiniz.Belki de ülke için beka sorunusunuz. Milyonlar için sorunsunuz.
Okan Buruk’a sormak lazım en yakın hakem arkadaşı kim?: Okan Buruk’a sormak lazım, en yakın hakem arkadaşı kim? Bilen bilir. Yabancı hakemi tabii istemezler, çünkü en iyi sonuçları Türk hakemlerle alıyorlar. Avrupa’da yabancı hakemlerin nasıl maç yönettiğini görüyorlar. Kendilerini, Avrupa’da yere atıyorlar ama onlar ‘Kalk’ diyor. Tabii istemezler.
Oyuncu ayartmada Şampiyonlar Ligi’ndeler: Onların transfer yapma kültürleri olağanüstü, kimse yanına yaklaşamaz. Pek çok yerel kulüp şikayet eder ama seslerini çıkarmazlar. Oyuncu ayartmada, hülleli transferde, çıkarlarına göre transfer haberi servis etmede, sözleşmelerde işlerine geleni yapmakta, kamuoyunu yanlış yönlendirmede de Şampiyonlar Ligi’ndeler.
Galatasaray- Eyüpspor- Pendikspor üçlü koalisyon: Bu ülkede bir tek kulüp, kendi dönemimiz için konuşayım ‘Oyuncumuzu ayarttılar’ diyemez. Onlar oyuncuyu ve menajeri ikna ederler, sonra da kulübünü köşeye sıkıştırarak, maddi zara bile uğratırlar. Oğulcan Çağlayan, Taylan Antalyalı.. Levent Mercan da var ama onu alamadılar. Maçlarından önce söz konusu takımların oyuncularıyla ilgili transfer haberleri çıkartırlar. Ya da oynayacakların takımların oyuncularını transfer etmek için teklif yaparlar. Kayserispor’a Mame Thiam için Pendikspor teklif yaptı. Sivasspor’a Sainz için Eyüpspor teklif yaptı. Bu üç İstanbul kulübünün yakın ilişkileri herkesin malumu. Zaten ikisi, aynı ligde oynadı. UEFA kuralları söz konusu bile olamaz. Alın size gerçek koalisyon. Gerçek koalisyon.
Resmi ve gayri resmi kontrat yapma kültürü var: Bize bu yaz güya transfer çalımı attılar. Dört futbolcu var ki, resmi kontratta yazan bedellerin mümkünatı yok! İradeli TFF olsa, çağırır ve bilgi alır. Bunlar da resmi ve gayri resmi kontrat yapma kültürü var. Futboluya anlaştıkları bedel ile resmi kontrat arasında fark vardır. Yeri gelir imja hakları, yeri gelir sponsorluk, son dönemde de gayrimenkul ile kapatıyorlar. Sponsorları çok cömert. O kadar cömertler ki, isimlerinin açıklanmasını istemezler. Bu nasıl bir işse…
İstanbul’un o yakasında fazla oksijen var: Pazar günü bir futbolcularına imaj hakları yüzünden para ödemedikleri ortaya çıktı. Bunları TFF’ye soracağız. Ancak kılıfına uydurmakta üstlerine yoktur. Bizden 8-9 milyon euro isteyen oyuncuları, 3 milyon euroya oynatıyorlar. Herhalde İstanbul’un o yakasında daha fazla oksijen var.
Morutan limit açmada kullanıldı mı?: Olimpiu Morutan’ı 3 milyon euroya satmışlar. Şahsen ‘Bravo, keşke bizde de böyle sihirbaz olsa’ dedim. İşin öyle olmadığını anladık. 3 milyon euroya satılan oyuncu, belli bir maça çıkarsa o para ödeniyormuş. Kulübü de ilk 11’de oynatmıyor. Acaba 3 milyon euro, limit açmada kullanıldı mı? Bunu öğreneceğiz.
Bakambu transferinde yanlış bilgi verdiler: Cedric Bakambu’nun Real Betis’e transferinde de yanlış bilgi verdiler. Bir kurum, niye yanıltıcı bilgi verir? 700 bin Euro’ya alınan bir oyuncu 5 milyon garanti, 5 milyon da bonus maddesi olduğu açıklandı. Müthiş! İlerleyen günlerde söz konusu kulübün başkanının açıklamalarıyla işin aslını öğrendik. ‘Ödediğimiz maaşa da bonservis dahil’ dedi.
Bilirkişi raporu geldi, Zaniolo için Galatasaray’ın teklifi daha yüksek: Zaniolo… Bunlar geçen sene çıktılar, bir yöneticisi bizim teklifimizi ifşa etti. Bu aslında suç. Kurnaz ya ‘Fenerbahçe daha çok verdi oyuncu bizi tercih etti’ diyor. Biz de bunu mahkemeye götürdük, haksız rekabetten…. Bilirkişi raporu geldi, bu ülkede dürüst insanlar da var. Raporda Galatasaray’ın teklifinin, Fenerbahçe’nin teklifinden yüksek olduğu yazıyor. Erden Timur’un beyanlarının yanlış olduğu, bu durumun haksız rekabet oluşturduğu belirtilmiştir.
Forma anlaşmaları 20 milyon euro gösteriyorlar: Forma anlaşmalarını 20 milyon euro olarak gösteriyorlar. İmkanı, ihtimali yok! Olmayacak şeyleri, bonusa koyup, gösterebilirsin. Burada da böyle olmuş. İnsanların gözünün içine bakarak doğruları söylemiyorlar. Bu ülkede doğruları ispatlamak durumundayız.
Yargıda çok güçlüler: Bunlar yargıda da çok güçlüler. Selahattin Baki ve Onur Göçmez’i ifadeye çağırttılar. Orada güçlüler. Amaç rahatsızlık yaratmak.
Belhanda rakip takımda oynarken Galatasaray taraftarına üçlü çektirdi: Bunların kültürünün başka bir uzantısı, kendilerinde yetişmiş veya oynamış oyuncuların, başka takımlara gittiklerinde, kendilerine karşı performansı ortadadır. Bir kulüp başkanı ‘Üç futbolcumuzun beyni ile kalbi arasında çelişki olmuştur’ dedi. Bu sözleri Fenerbahçe maçı sonrası bir başkan söylese, malum kulüp tarafından ülkemizde olağanüstü hal ilan ederler. Ümit Karan’ın Eskişehirspor’da forma giyerken, paylaştığı bir anıda söyledi. Galatasaraylı olduğu için gol atmak istemediğini söyledi. Gözlerime inanamadım. Younes Belhanda geçen sezon maçtan önce rakibi olan takımın tribünleriyle üçlü çektirdi.
Olağanüstü durumları normalleşmede doçent olan kalemsörler var: Bunların kalemşörleri vardır, olağanüstü durumları normalleştirmede doçent olmuşlardır. Ümit Karan ‘Dürüst’ olduğunu söylüyor. Programı sunan ‘Ben de sokakta Galatasaraylıyım’ diyor. Younes Belhanda maçtan önce üçlü çektiriyor. Bu Şampiyonlar Ligi! Biz kimlerle rekabet ediyoruz. Fenerbahçe’den gidenler ise bize karşı kora kor mücadele ediyor. Doğrusu ve olması gereken bu. Aslında iki camia arasındaki kültür farkı bu. Neden başka kulüplerin eski futbolcularıyla ilgili gündeme gelmiyor? Veya transferde olanlar neden başka kulüplerle olmuyor.
İletişim direktörü tehdit ediyor: Basın toplantılarında istenilen soruları sordururlar. İstenen konsepte göre istenen soru alıyorlar. ‘Sakın ha konsept dışı soru sormayın’ deniyor. İstemedikleri soru geldiğinde, soru soran kişi kurumuna şikayet edilir. Ya da iletişim direktörleri gece yarısı mesaj atar ve tehdit eder. Yakın zamanda iki medya mensubu bunu yaşadı. Yusuf Kenan Çalık ve Beril Böke. Tayfun Bayındır da ‘Galatasaray’ın basın toplantısı için çoğunun eline kağıt veriliyor, belli olmasın diye kulaklarına soru fısıldıyorlar. Biliyorum, şahit oldum çünkü’ diyor. Açın kulüp resmi ve taraftar hesaplarına bakın, ne kadar senkronize olduklarını ve ne demek istediğimizi anlarsınız.
Galatasaray’ın gayri ahlaki spor kültüründen iki Netflix dizisi çıkar: Kayrılmaya alışmışlar. Bir nevi sportif rekabet etiği haline gelmiş. İstifa talepleri, hakemlerden şikayetçi olmalarına rağmen Türk hakemlere güveniyoruz demeleri… Türk futbolunu ne hale düşürdüklerini görmek için Antalyaspor maçına ve sonrasındaki gelişmelere bakmak yeterli. Yabancı hakem istememelerinin sebebi aşikar. Türk futbolunun ne hale geldiğini görmek için Galatasaray – Antalyaspor maçına bakmak, yeterli olacaktır. Sonrasında yaşananlar gayri ahlaki spor kültürünün mükemmel bir örneğidir. O kadar çok örnek verebiliriz ki, iki sezon Netflix dizisi çıkar.
TFF hep bunlara istediği hakemleri atar: TFF, bunların kritik maçlarına hep istedikleri hakemleri atarlar. Bizi maçlarımız basket maçı gibi, dokunduğumuz an faul ve sarı kart. Oyuncularımız son maçta dayak yedi, dövülmeye çalışıldık. Bunlar tekme, tokat dövüyor. Bunlar ağır pozisyonlar. Hepsini gündeme getiremiyoruz, yayıncı kuruluşa para ödemeye gücümüz yetmez. Sahada etkisi var, bir sonraki maça etkisi var, hakemlerin bir sonraki maçına etkisi var. Bunlar başarıları hep bu yöntemlerle elde ediyorlar. Carlos Vinicius… Ben böyle bir şey görmedim. Göz göze, kulak kulağa… Az kalsın dudak dudağa.. Kart yok, hiçbir şey yok. Bizim neredeyse İngilizce bilmeyen futbolcumuz “Aptalca” dedi diye atılıyor, burada hiçbir şey yok. Bakın ayrıca ne güzel atlıyorlar yere. Lucas Torreira nasıl basıyor, olacak iş değil. Haftaya derbide olmaması lazımdı. Wilfired Zaha’ya kart bile çıkmadı, iki bacağına birden… Kart yok, kart…
Yavuz hırsız ev sahibini bastırır: Malum takım başkanı, bu maç yaşanmamış gibi Kasımpaşa maçımızı konuştu. Ondan önce Jayden Osterwolde var. Bu olacak iş değil. Yavuz hırsız, ev sahibin bastırır misali. Bunlar geçmişte de korunuyordu. O zaman da tecilli hakemleri, önemli maçlarına atanıyordu. 1997-98’de Galatasaray hakem Ahmet Çakar, Beşiktaş 1-0 önde Galatasaray’a karşı.. 87’de bir penaltı çalıyor. Bugün itiraf ediyor. ‘Düdüğü çaldım ve eyvah dedim’ diyor. 25 sene sonra itiraf ediyor, oyuncunun penaltıyı kaçırmasını istediğini söylüyor.
Çifte standartta zirve yapıldı: Kartlardaki çifte standart, bu sene zirve yapmıştır. Bu durum bütün ligi etkilemektedir. 59 faul, 15 kart aldık. Onlar 62 faul yapmış, dört kart almış. Bu ortamda rekabet ne kadar güç, anlıyor musunuz? Pendikspor maçında hakem ikinci yarı kendine geldi. Biz dört maçta, 59 faul yapmışız 15 kart almışız. Onlar, 62 faul yapmışlar, dört kart almışlar. Galatasaray son sekiz maçında 99 faul yapmış, 10 sarı kart görmüş. Biz dört maçta, 59 faul, 15 sarı kart.
Bunu kimseye anlatamazsınız: Sekiz kırmızı kart verilmeyen pozisyon.. Şampiyonluk yarışını bu kart standartsızlığı derinden etkiliyor. Fernando Muslera sarı kart görüyor ve hakemi alkışlıyor. Ama dokunulmaz. Antalyaspor maçında Kerem Aktürkoğlu’nun sarı kartı var, ikinci sarı kartla atılacak. Hoca uyanıyor ve oyundan alıyor. Hakim Ziyech, Rizespor maçında sarı kart görmüyor, 94. dakikada kart çıkıyor. Belki atılacaktı ve diğer maçta oynayamayacaktı. Hatayspor maçında Barış Alper Yılmaz dirsek attı. Trabzonspor maçında Lucas Torreira’nın faul ve itirazdan iki kart görmesi lazım. Antalyaspor maçında Carlos Vinicius… Yine aynı maçta Lucas Torreira’nın hareketi. Bilerek ve isteyerek basıyor. İnanabiliyor musunuz? Wilfired Zaha’nın Antalyaspor maçında faulü. Kısacası hakemler, şampiyonluk yarışındaki bir takımın en küçük hatasını ararken, diğer takımın kör göze parmak hareketlerini görmezden geliyorlar. Bu çifte standartı kimseye anlatamazsınız.
Süper Lig’de rakibimizin lehine şartlar oluşturuldu: Mauro Icari kamuoyu baskısı olmasa, sevk edilmezdi. Tedbirsiz sevk edildi. Galatasaray ile TFF arasındaki ilişkinin adını koyamadık. TFF’de korundukları, bu kulübün zor anında TFF’nin imdatlarına yetiştiği ortadadır. Hakeme saldırı sonrası TFF 1. Lig’de maçlar kaydırıldı, Süper Lig’de sadece o haftanın maçları ertelendi. Bu niye önemli? Bu bazılarına avantaj, bazılarına dezavantaj sağlar. Hava şartları, cezalı sporcular, takımların seyahat süreleri… Tesadüf olabilir, bilerek de olabilir… Sorduk ama cevap alamadık. Süper Lig’e başka muamele yapılması, rakibimizin lehine şartlar oluşturdu.
FETÖ konusunu sulandırdınız: Gelelim FETÖ konusuna… En kuvvetli oldukları dönemde ilk baş kaldıran ve diz çöktüren Fenerbahçe’dir. Bunlarla mücadeleyi biz başlattık. Başkanımız ‘Ne şikesi, memleket elden gidiyor’ dedi. İnanmadınız, sulandırdınız. Sonra olanları gördünüz. Maddi ve manevi zarar yaşadık. Sonrasında takım otobüsümüz kurşunlandı. Buna rağmen bu terör örgütüne, ilk kurban edilen tek takım Fenerbahçe. Bunun helalleşmesi olmadı. TFF ile mahkemeliğiz, her türlü şark kurnazlığı yapıyorlar.
FETÖ seviciliği yapmayın: Arkalarında hangi güç varsa, neye güveniyorlarsa bu davranışlarını her hafta yapıyorlar. Sonrasında mağduru oynuyorlar. Hatırlatıyorum, er meydanına çıkma teklifimiz hala geçerli. Çünkü siz bizim önümüzde söyleyemeyeceğiniz şeyler söylüyorsunuz. Ercan Güven, FETÖ ile ilişkiyi mükemmel anlatmış. Yazının başlığı ‘Ağzınızdan çıkanı önce kulağınız duyacak.’ Yazıda ‘Söz konusu örgütün maskesi düşmediği dönemde, futboldaki vitrini haline getirdiği yıldızları kendilerine çalışan kanaat önderi haline getirdiği gibi, 15 Temmuz’dan sonra bu isimleri kulüpten atmaktan bile zorlandılar’ demiş. Biz de bunu somutlaştıralım. Fenerbahçe’ye saldırmak pahasına, devletin FETÖ ile mücadelesi zayıflatmak adına FETÖ seviciliği yapmaktır. Bunu aklınıza sokun. Örgütün 3 Temmuz’u kumpas olarak görmeyenlere soruyorum, o halde 17-25 Aralık, 15 Temmuz hain darbe girişimi ve birçok FETÖ kumpası hakkında ne düşünüyorsunuz? Sizin anlayışınıza göre bunlar da meşru.
FETÖ’nün gönül verdiği kulüp Galatasaray: Gelelim gerçeklere, FETÖ’nün en çok sevdiği, gönül kurduğu kulüp, kendileri olmalarına rağmen… Hala kırmızı listede yer alan efsaneler… O dönem örgütün yılmaz savunucusu Rasim Ozan Kütahyalı’nın savunduğu Zekeriya Öz de bu kulübün üyesi. ‘3 Temmuz’da Fenerbahçe’yi yerle yeksan etmeseydik, Galatasaray’ın önü açılmazdı’ diyen Kütahyalı’nın Galatasaraylı olması da tesadüf! Bunların adlarını ağzıma almaktan bile utanıyorum. Mehmet Baransu’nun da Galatasaraylı olması tesadüf! Dikkat eidlmesi gereken, terörist başının kendi ağzından çıkan sözlerdir. ‘Dua ve himmetle ayağa kaldırdık’ dediği kulüp biz değil. Haydi siz de ‘Biz değiliz’ diyin. Bu kulüp dışında hangi sözleri sarfetmiştir. Bizim için ise ‘Fenerbahçe bize karşı sert bir tavır içerisinde.’ Belki o yüzden oraya çökmüşlerdir. Fenerbahçe’ye kimse çökemez.
Futbolda FETÖ sürüyor: Sayın Cumhurbaşkanımız, Yüksek Divan Kurulu’ndaki sözlerinde ve 3 Temmuz 2021’de yazdığı mektupta ‘Sürecin en canlı şahitlerinden ve mağdurlarından biri Fenerbahçe Spor Kulübü’dür. FETÖ’nün yargı marifetiyle Türk futbolu dizayn etme çabası, Fenerbahçe’nin dik duruşu ile gerçekleşmemiştir’ demiştir. Bunların etkileri, futbolda hâlâ devam etmektedir.
Cesaretinin temeli FETÖ’nün videosu mu?: Son dönemde ülkemizde ilginç gelişmeler oluyor. 12 Şubat 2024’te elebaşının videosu yayınlandı. Bazı kesimler bunu diriliş videosu olarak lanse etti. Aynı gün FETÖ’den ihraç edilen hakim ve savcıların göreve geldiği Sabah Gazetesi’nde çıktı. Cumhurbaşkanı ve Devlet Bahçeli tepki gösterdi. Garip bir hava var. Ne tesadüfi Galatasaray bu süreçte ortaya çıkıp ‘Bu ateş üfleyerek sönmez’ lafını gündeme getiriyor. Acaba Fenerbahçe’ye bu şekilde saldırmaya cesaret etmeniz, son dönemin cesareti mi? Fenerbahçe’ye FETÖ konusunda çamur atacak en son kurumun başında siz gelirsiniz, Galatasaraylılar…
Cesaret hap mı aldı?: Rakibimizin atanmış başkanıyla ilgili düşüncelerimi paylaşacağım. Şunu kastediyoruz, Sayın Başkan birkaç kez niye üçüncü kez başkanlığa geldiği sorulduğunda ‘Sayın Cumhurbaşkanımız rica etti’ dedi. Öğrendim, dışarıdan birkaç dokunuş olmuş. Son dönemde tenhada nasıl, umumide nasıl bir kişi olduğunu anlatacağım. Algı işleri bunların DNA’sında olduğu için gidecekleri yolun sınırı yoktur. İddia ettiği hayali koalisyonları tanımlarken, Çanakkale Savaşı’nda düşman güçlere karşı yapılan mücadeleye benzetiyor. Hadi oradan! Cesaret hap mı almış, yaşı itibariyle mi… Git ‘Zaferin Rengi’ filmini izle Sayın Başkan… Neyin, ne olduğunu daha iyi anlarsın.
Dursun Özbek’i tanıyın: Birkaç ay önce, Bayern Münih maçı günü veya bir gün önce.. Bir ziyaretçim vardı, telefonu çaldı ve arayan Dursun Özbek’ti. Acil görüşmek istediğini ve Gayrettepe’deki otelinde randevulaştılar. Ortak dostun anlattığına göre, Dursun Özbek orada kendisine ‘Ortam çok gerildi. Bu nedenle seviyesiz insanlar ortaya çıkıyor. Kulüpler Birliği’nde tek dostluk yapacağım kişi Ali Bey’dir. Ortam çok gerildi, istenmedik olaylar yaşanabilir. Ali Bey ile kimsenin bilmediği bir ortamda buluşup yol haritası çizmek isterim. TFF Başkanı, bizi birbirimize düşürüp, keyifle izliyor. Kendisi seviyesiz bir adam. Hatta geçen gün Ali Bey ile bana aynı anda toplantı saati verip, bizi aynı masaya oturtarak gereksiz tartışma çıkmasına vesile oldu. Biz tartışırken, TFF Başkanı koltuğunu çizip gülerek izliyordu’ demiş. Burası doğru oldu bu olay. “Bende o an bütün taşlar oturdu. Ali Bey’in, benim veya istersen senin evinde oturup konuşmak istiyorum. Zaten bizim birbirimizle problemimiz yok. Bunlara karşı mücadele edelim. Ali Bey ile konuş, bu hepimiz için iyi olacaktır. Lütfen bunu Ali Bey’e ilet’ diyor. Görüşmede kendi camiası içinde kendine karşı kumpaslar kurulduğunu, seçim için arkasından çalışmalar yapıldığını ve yapılan paylaşımlardan kendisinin haberi olmadığını belirtiyor. Ortak dostumuz bu görüşmeyi bana aktardı. Toplumu sakinleştirmek ve devlete yardım etmek için bu görüşmenin iyi olacağını bu söyledi. Ortak kişiye ‘Ben güvenmiyorum, samimi de bulmuyorum’ dedim. Aradaki dost ‘Ben kimseye kefil olmama ama 74 yaşındaki bir kişini bu isteği normal değil’ diye görüş belirtti. Ben de buluşabileceğimizi ilettim. O tarihten bir hafta sonraki cumartesi günü için konuştuk. Bir sonraki gün Kulüpler Birliği toplantısı oldu. Ortak dosta ‘Ali bey, baba çok samimi davrandı’ demiş. Toplantıya 24 saat kala hakkımda çok ağır açıklamalar yaptılar. Ben de toplntıyı iptal ettim. Ortak dostumuza samimi olmadıklarını ve böyle bir toplantının olmayacağını söyledim. Bunlar ne halkı, ne devlet, ne milleti umursayan insan değiller. Dursun Özbek bunları yalanlamaya kalkabilir. O zaman bu aradaki dost, olanı ve biteni anlatacak dürüst kişidir. İnşallah yalandır, inşallah. Telefon konuşmaları, saatleri… Ofise gidişi.. hepsi kayıtlıdır. Toplantıyı bilen birkaç kişi daha varmış, onu da sonradan öğrendim. Bunu anlatmak tarzım değil ama bir taraftan görüşelim, bir taraftan çok sert açıklamalar… Vefat etmiş aile üyesi üzerinden alçakça açıklamalar yapmak.. Tanıyın istedim.
Dursun Özbek bir yerden güç alıyor: Aileme dil uzatabilecek kadar küçülecek bir adamın kim olduğunu görün istedim. Zaten laflar, onun lafları değil. Belli bir yerden alışık olduğumuz laflar. Bir yerden güç alıyorlar. Bu insanlar kendi çıkarları için devlet düşmanlığını, vatan hainliğini ve hükümet düşmanlığını korurlar.
Bunların DNA’sını anlatmak zorunlu bir hal aldı: Bu açıklamaları istememe rağmen yapıyorum. Yarışın dinamikleriyle oynayan ve sınır tanımayan bir üslup var. Alttan alalım dedikçe, vefat eden aile üyelerini işin içine çekmeye kadar varan alçaklıkla mücadele ediyoruz. Sporun önüne dış etkenler geçti. Yazık. Bu böyle olmamalı. Artık çıkıp bunların DNA’sını anlatmak, zorunlu bir hal aldı. Bunları başkalarının da yapması lazım. Bunlara cevap vermedikçe, tüm kurumlar üzerine hegemonya kurma arzusuna devam edecekler. 3 Temmuz’da nasıl mücadele ettiysek, bu camia ile de benzer şekilde mücadele etmeliyiz.
Bunlar kayrılmaya alımış camia: Fenerbahçe haram kupalar kazanmak için bu memleketin evlatlarını birbirine kırdıranlardan olmadı ve hiçbir zaman olmayacak. Her şeye rağmen hala ve ısrarla bu memleketin evlatlarına spor yaptıran, şampiyonlar yetiştirmeye gayret eden, devletine ve milletine bağlı bir camiadır. Bu böyle devam edecektir. Bu yüzden Türk futbolunda ahlaksızların ahlak, sadakatsizlerin sadakat dersi vermekten utanmadığı ortamda Fenerbahçe yine hedeftedir. Bunlar şampiyon yapılmaya, kayrılmaya, ittirilmeye alışmış bir zihniyettir. Bizim hamurumuz çok farklıdır. Futbol takımımız mücadele ediyor, sonu ne olur, bilmiyoruz. İnşallah sonu şampiyonluk olur. Bizim için şampiyonluk yolları hep zor olmuştur. Hocalarımız ve futbolcularımıza sonsuz güvenebiliyoruz. Keşke sisteme de güvenebilsek ve yolun sonu şampiyonluk olacak diyebilsem. Sorumlu olanlara, sorumlulukları olanlara sesleniyorum. Elinizi vicdanınıza koyun, yalpalamayın. Herkesi mutlu etmeye çalışmayın. Doğrudan kaçmayın. Doğruları savunun. Milyonların hakkının sorumluluğu sizin üzerinizde. Hak yemeyin. Federasyon, hakemler yayıncı kuruluş, medya, büyük takımların oynayacağı rakiplerin futbolcuları… Herkes sorumlu davranmalıdır.
Daha sonra Ali Koç basın mensuplarının sorularını yanıtladı.
Soru: Bu savaşta Fenerbahçe’yi bırakacak mısınız, ayrılacak mısınız?
Benim başkanlığa devam edip etmeyeceğim, gündem değil.
Soru: Mehmet Ağar ortaya çıktı, Eyüpspor’un idmanına gitti. Mehmet Ağar da bu işin içinde olabilir mi? Çift bylocklu Mehmet Büyükekşi bu işin içerisinde mi? KAÇ TFF Başkanı’na mektup yazdınız ve cevap aldınız”
Mehmet Ağar’ın ne yaptığını bilmiyorum. Bylock keşke gerçek olmasaydı. Yazılı cevap almadım. TFF ile ilgili görüşlerimi daha önce de söyledim.
Soru: Bu sistem Fenerbahçe’nin kupasını alırsa ne yapacaksınız?”
Bu yüksek ihtimal. Sadece 3 Temmuz’a odaklanmak doğru değil. Biz doğru bildiğimiz yolda mücadele edeceğiz. Bizim mücadelemizle yenemeyeceğimiz unsurlar varsa, bir yere kadar. O yüzden 3 Temmuz’a dönüş çağırısı yapıyorum. Fenerbahçe kenetlendiğinde önüne geçebilecek güç de yok. 3 Temmuz’dan sonra 1 kupa sportif rekabetle anlatılamaz.
Soru: 28 şampiyonlukla ilgili temaslar ne durumda?
Türk futbolu son 25 senede sportif dinamiklerden kopartıldı. Belli bir güç odağı futbolu dizayn ediyor. Bu tam ne, ben de bilmiyorum. Türk futbolunu rehin almış bir şebeke var. Bunlar FETÖ mü, başkası mı? Bilmiyorum. Türk futbolunda devrim yapılmalı. Türk futbolu bitmiş. Baştan aşağıya bir devrim yapılmalı. 3-5 sene UEFA ile anlaşalım ve hakemleri yollamayalım. Bu hakem düzeninde ellerinde en büyük koz, FIFA kokartı taktıkları hakemler. Onların şarkısını söyleyene kokart takıyorlar. Yine oldu, bir alt kategoriye düşürdüler. Düşürülenler sitemin parçası değil. Her anlamda devrim yapılmalı, önce hakemler. Tekonoloji geliyor, hakemler geri gidiyor. 28 şampiyonluk da kayırmanın bir ürünü. O zaman üç puan öncesini de saymayalım. Bugünkü TFF ile üç senedir bu konuyu kovalıyoruz. 10 ay geçti, bir arpa boyu ilerleme yok. Olumlu veya olumsuz sonuç ortaya çıksın. Öncelikleri değil.
Soru: Daha önce ‘Bu sezon fıtratımızda olmayan şeyler yapacağız’ dediniz. Böyle bir şey yaptınız mı?
Bu toplantı mesela benim fıtratımda olan bir şey değil. Bu seviyeye inmek durumunda kalmam.
Soru: TFF Başkanı’nın istifasını isteyenler konuşmuyor, sizce neden? Mert Hakan Yandaş üzerinde Trabzonspor ile Fenerbahçe karşı karşıya getiriliyor. Trabzonspor camiası için ne söylemek istersiniz?
Birçok kulübün TFF’nin istifasını istemesini onlara soralım. TFF Başkanı kendi rızasıyla istifa edemez, böyle düşünüyorum. Trabzonspor ile bizi karşı karşıya getirmeye çalışıyorlar. Selahatin Bey’in söylemleri Trabzonspor ile alakalı değil. Onlarla yaptığımız son konuşmada ‘Biz fazla alındık’ durumuna geldi konu. Trabzonspor ve birçok kulüple aynı noktadayız. Ertuğrul Doğan ile görüşmelerde, neredeyse aynı noktadayız. Hata sonu maçta problem olacağını düşünmüyorum. Birileri problem yaratmak için oraya gelmediyse.
Soru: Hakem atamalarıyla mesaj veriliyor mu?
TFF gidişata hakim değil. Yine bu şebeke, neyse bu şebeke… Geçmişte de olduğu gibi, bu federasyonda da kendi menfaatleri için istediklerini yaptırıyor. Federasyon bunun ne kadar fakında, bilemiyorum. TFF’nin istifası sorunu çözmez. Devrim lazım. Devletimiz müthiş operasyonlar yapıyor. Göreceksiniz bir gün bunlara da operasyon yapılacak. Kamu görevlisine dava açılıyorsa, kamu görevlisine görevi kötüye kullanmadan dava açılmalı. Bu er yada geç olacak. Milyonlarca insanın toplumsal huzurunu kökünden etkiliyor. Durum böyleyken, dış güçlere ihtiyaç yok. Bu sporun ötesinde. Biz şu an spor yapmıyoruz.
Soru: Kulübün hakkını koruyabiliyor musunuz?
Biz yeterince yumruğu masaya vuramıyorsunuz, ilişkilerinizde elde etmek istediklerinizi alamıyorsunuz diyorsun. Biz hakkımızı arıyoruz. Hakkımız olmayan verilsin demiyoruz.
Soru: Trabzonspor maçındaki hakem yönetiminden korkuyor musunuz?
Benim hep endişem var. O yüzden benim olduğum dönemde şampiyon yapmayacaklarını söyledim. Bu hafta üzerinde bir endişem yok. Trabzonspor ile Fenerbahçe’nin sahaya çıkacağını ve kora kor mücadele edeceğini düşünüyorum. Hakem yönetimleri kulüpleri kafa kafaya getiriyor. Hatta yayıncı kuruluşun verdiği açılar bile. Sporun etkisini biliyoruz. Belki bu ülkenin düzeninin yine futbol üzerinden bozmaya çalışıyor. Öyle düşünmek için yeterince veri var.
Soru: Yabancı hakem Süper Lig’in geride kalan haftalarına gelmeli mi?
Şampiyonlar Ligi’nde olağanüstü hakemler, Belçika’daki maçta olağanüstü hakem performansı. Hakemlerin etkisi olacağına inanıyorum. Yunanistan, Suudi Arabistan yapıyor. Hırvat Ligi’nde ilk üç takımm bu kararı almış. Niye rakibimiz yabancı hakeme güvenmiyor. Türk hakemlerine güvenmediklerini söylüyorlar. Tek maçlı bir olayda olmazsa olmaz yabancı hakem. İyi ilişkilerle, o tarafı da iyi yönetiyorlar. Özellikle atamaları. Hem Süper Kupa hem ligin geri kalanı için yabancı hakem gelmeli. VAR’a da gelmeli. Buna bir kere şans vermemiz gerektiğine inanıyorum. Başka ülkeler de yapıyor. O yumruk olayı olmasa, Süper Kupa’da yabancı hakem kullanmak için TFF görüşmeler yaptı. O yorum sonrası her şey değişti. Özellikle Süper Kupa’nın yurt dışında olmasını istememizin ana nedeni, yabancı hakem. Bir taraftan hakemleri ve kurulları yerden yere vuracaksın, bir taraftan Türk hakemlerine güveniyorsun. Neyine güveniyorsun? Ben de milliyetçi bir insanım, yabancı hakeme ne gerek olduğunu söylemiştim. Ama var.
Soru: Türk futbolunda devrim siyaset olmadan yapılabilir mi?
Beni zor sulara çekmek istiyorsunuz. Ülke ve devlet olarak son dönemde FETÖ’ye bakışımızda kafam karıştı. Daha öteye gitmek istemiyorum. Bana kalsa, pek çok kişi aramızda olmazdı. Ülkemizin bekası söz konusuysa, dışarıdakilere bakana kadar, içimize bakmalıyız.
Soru: Gündemdeki hakem iddiaları için TFF ile irtibata geçtiniz mi?
Altı hakemle ilgili ambargoyu yeni duydum, baktıralım. Tolga Özkalfa’nın istifası bizim maçtan önce verildi, çok da geç kalındı. Ahmet İbanoğlu, kağıtta başkan. Bu hakem camiasını yönetecek durumda değil, memur zihniyetinde. Tolga Özkalfa’nın gitmesi isabetli oldu. Kendi ayrılmış gibi lanse etmiş ama tam tersi. Beşiktaş-Galatasaray maçında, hakeme imzalı forma gitmesini ben de duydum. Beşiktaş tespit edebilir. Türkiye’de forma gitme ilk ve son değil. Tahkim Kurulu oğlunu Galatasaray kongre üyesi yaptılar. Bekle 5-6 ay, baban görevdeyse bekle.
Soru: Futbolun içindeki yapı nasıl çözülür?
Kimse devletle kavga edemez, devletin önüne geçemez. İçişleri Bakanı’nın yaptıkları ortada. Yol belli, yeter ki arzu edilsin. İşin acı tarafı, hepimiz bir şeyler olduğunu ve normal olmadığını biliyoruz. Ancak tam adını koyamıyoruz. Bu gidişat hayırlı değil, sürdürülebilir değil. Fenerbahçe yıllardır mağdur olduğunu söylüyor. FETÖ, benim kulübümü yerle bir etmeye kalkmış. Az kalsın ülkemiz elden gidiyordu. Otobüsüm kurşunlandı. Belki otobüs viyadükten düşecekti. Devlet istese bunu bulur. Polis mükemmel çalışmış. Çağırın ve sorun. 7 senede 3 şampiyonluğum gitmiş. Koalisyon diyorlar. ‘Kupa sizin, lig bizim’ diyorlardı. Haluk Ulusoy ligi dizayn etti. Sonra 13 senede 1 kere şampiyon olduk. Hakkımız yendi. Devlete ve hükümete haykırıyorum. Ben mi gidip çözeceğim TFF’de olanları. TFF’ye kurşun atıldı, bir sarhoşun attığına inanıyor musunuz? Ofsaytımsı gibi unuttuk. Bahis, şike, hakemler… Birinin artık parmak basması lazım. O bahis işleri de savsaklanıyor.