Fransa sürüden ayrıldı: Paris’ten UCM’ye destek
Yerel seçimlerden sonra Cumhurbaşkanı Erdoğan başkanlığında ilk MGK toplandı. Toplantının esas gündemini terörle mücadele oluşturdu. Yayınlanan bildiride terör örgütlerine müsamaha gösteren ülkelerin kendilerinin de zarar göreceği belirtildi.
Yerel seçimden sonra ilk Milli Güvenlik Kurulu (MGK) dün Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan başkanlığında toplandı. 2.5 saat süren toplantının ana gündem maddesi yurtiçi ve yurtdışındaki terör tehlikesi oldu.
Son haftalarda Türkiye yerel seçimler sebebiyle içine dönse de Avrupa’da özellikle Belçika ve Almanya’da Türkler ile PKK’nın destekçileri karşı karşıya geldi. Günler süren çatışmaların durulması epey vakit aldı. Belçika’da başlayan gerginlik Almanya’ya taşındı, Almanya’nın Hannover başkonsolosluğuna saldırıldı.
Toplantı sonrası yayınlanan bildiride “Bölücü terör örgütünün gerçek yüzünü gözler önüne seren menfur saldırıların engellenmesi ve sorumluların cezalandırılması hususunda mesuliyeti bulunan devletlere, terör örgütlerine müsamaha göstermelerinin er ya da geç kamu düzenlerinin bozulması ve nihayetinde kendilerinin de terörün hedefi haline gelmeleri ile neticeleneceği gerçeği bir kez daha hatırlatılmıştır” dendi.
Belçika’daki olayların ardından Belçika Başbakanı Alexander De Croo “PKK gibi terör örgütü olarak kabul edilen bir örgütün sempati gösterileri düzenlemesi ve provokasyonlarda bulunması tolere edilemez” demiş ve PKK yandaşlarından provokasyon ve şiddet eylemlerini durdurmasını istemişti. De Croo konuşmasının devamında “İnsanlar düşüncelerini özgürce ifade edebilir ama terör örgütlerinin çıkarına olan davranışları kabul edecek değiliz” demişti.
Ancak Belçika yönetiminin genel havası Türkiye’deki tartışmaların Belçika’ya taşınmaması yönündeydi.
Öte yandan yayınlanan bildiriye göre toplantıda kurul terör örgütlerine karşı hem yurt içinde hem de yurt dışında gerçekleştirilen operasyonlar konusunda bilgilendirildi. Martın ortasında Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, Savunma Bakanı Yaşar Güler ve MİT şefi İbrahim Kalın Irak’a giderek Bağdat yönetimiyle görüşmeler yapmış, sonuç olarak hem Bağdat PKK’yı yasaklı örgüt listesine almış hem de Irak ile stratejik işbirliğini güçlendirme kararı alınmıştı.
Özellikle Erdoğan ve Fidan’ın son dönemlerdeki açıklamalarından Türkiye’nin sınırötesi operasyonlarını ev sahibi ülkelerle işbirliği içinde genişletme planı olduğunu anlıyoruz. Geçmişte Bağdat Türkiye’nin IKBY bölgesindeki Pençe-Kilit operasyonlarından duyduğu endişeyi sıkça dile getiriyordu ancak son dönemlerde Fidan, Güler ve Kalın çok sık Irak’a gidip geldi ve Bağdat yönetimiyle temaslarda bulundu. Bu temasların olumlu sonucu olarak da 14 Mart’taki işbirliği kararı açıklandı.
Şimdi yayınlanan MGK bildirisinde Irak ile oluşturulan stratejik işbirliği zemininin her geçen gün artırıldığı ve bundan da memnuniyet duyulduğu belirtiliyor. Bildirinin devamında ise şöyle yazıyor:
“Müreffeh bir bölge ve gelecek inşa etmek maksadıyla güvenlik, ekonomi, enerji ve ulaştırma alanları başta olmak üzere müşterek ve çok boyutlu gayretlerin uzun vadeli bir anlayışla sürdürülmesinin önemi vurgulanmıştır. Bölgemizin geleceğinde terör örgütlerine ve onların destekçilerine hiçbir surette yer verilmeyeceğinin altı çizilmiş; terör örgütlerini cesaretlendiren tüm aktörlerin aklıselimle hareket ederek terörle irtibatlarını kalıcı şekilde ve gecikmeksizin kesmesinin önemine işaret edilmiştir.”
Toplantının bir diğer maddesini de Gazze’de devam eden savaş oluşturdu. Bildiride “Uluslararası Adalet Divanı ile Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nde alınan kararlara rağmen İsrail’in uluslararası hukuku yok sayarak devam ettiği saldırılarının ve insanlık dışı uygulamalarının engellenmemesinin uluslararası sistemin yıpranmışlığını daha da artıracağı ve meşruiyetinin sorgulanmasına neden olacağı” belirtildi.
İsrail son zamanlarda hem Şifa Hastanesi’ni 14 gün boyunca abluka altına alarak sağlık çalışanlarının işlerini yapmasına engel olduğu gibi zaten hastanede az sayıda kalmış hastaların hayatlarını tehlikeye attı. Ayrıca İsrailli askerler Gazze’deki Filistinlilere yardım taşıyan yardım konvoyunu vurarak başka milletlerden insanların olduğu yedi kişinin ölümüne neden oldu. Bu yardım çalışanları arasında İngiliz de vardı Amerikalı da. Ne var ki saldırının gerçekleştiği gün ABD İsrail’e daha fazla bomba göndermek için yeşil ışığı yakmıştı bile.
Bildirinin devamında “Dünyanın gözleri önünde gerçekleşen katliamların neticeleri ile yalnızca faillerin değil iş birlikçilerin de yüzleşmek zorunda kalacağı vurgulanmış; uluslararası topluma, Gazze halkına ve yardım kuruluşlarına yönelik saldırıların bir an evvel sona erdirilmesi ve bölgeye kapsamlı insani yardım ulaştırılması ile kalıcı barış için gösterdiğimiz çabalara destek vermesi çağrısında bulunulmuştur” ifadeleri yer aldı.
Bu arada Ticaret Bakanlığı verilerine göre Türkiye’nin İsrail’e ihracatı mart ayında 437 milyon dolarla son altı aydır devam eden savaş döneminin zirvesini gördü. Mart ayında Türkiye’nin İsrail’e ihracatı geçen yılın aynı ayına göre yüzde 27,2 düşse de İsrail, bu ayda Türkiye’nin en fazla ihracat yaptığı 15. ülke olarak kayıtlara geçti.