Oğan Erdoğan’ı seçti, muhalefetten tepki yağdı, Özdağ dümeni ‘Millet’e kırdı
Enflasyonla birlikte hayat pahalılığını en ağır şekilde yaşayan emeklilerin büyük bölümü seyyanen zam beklentisine girmesine rağmen seçim öncesi talepleri karşılanmadı. Uzmanlar bu kesime yönelik bir müjde beklemediklerini söylüyor.
Türkiye’de 15,8 milyon emekli bulunuyor. Sene başında en düşük emekli maaşı 10 bin liraya tamamlandı. Ancak kök maaşlar değişmedi. Kök maaşı 10 bin liranın altında olanlar bir sonraki zammı 10 bin liranın değil kök maaşları üstünden alacak. Sosyal Güvenlik Kurumu verilerine göre emeklilerin yarıdan fazlasının kök maaşı 10 bin liranın altında. Buna göre milyonlarca emekli şu anda açlık sınırının altında bir yaşam sürüyor. Türk-İş mart ayı itibariyle açlık sınırının 16 bin 792 TL’ye yükseldiğini açıklarken asgari ücret 17 bin 2 TL ile açlık sınırının çok az üzerinde.
DW Türkçe’ye konuşan Emeklilerle Dayanışma Sendikası Başkanı Mahinur Şahbaz Türkiye’de genellikle emeklilerin, ücretlilerin, üreticilerin ya da kısaca halkın sadece seçim dönemlerinde hatırlandığını ve bir vatandaş ya da bir seçmen olarak görüldüğünü vurgulayarak “Ancak bu seçimlerde bu bile terk edildi. Bugün bundan bile vazgeçildi” diyor. Emeklilerin ekonomik güvenceden yoksun olduğunu ve artık yaşam hakkını tehdit eder bir durumla karşı karşıya olduğunu söyleyen Şahbaz “Emeklilerin şimdiye kadar yatırdığı ve devletin güvencesinde olması gereken primler nerede?” diye soruyor.
Emeklilerin sorunlarının çözümünü isteyen siyasi çevrelerin bile bundan bahsetmediğini, emeklilerin bu konuda çok kırgın ve öfkeli olduğunu dile getiren Şahbaz’a göre sorunun hak hukuk temelinde çözülmesi mümkün. Yapılan yanlışların telafi edilmesi gerektiğini, çünkü bu meselenin sadece emeklilerin değil toplumun meselesi olduğunu belirten Şahbaz AK Parti iktidarı süresince haklarının yok edildiği sosyal güvenlik reformlarının yeniden gözden geçirilebileceği görüşünde:
“Siz bu yaşamın organizasyonunu yapan mekanizmasınız devlet olarak. Bunu yapacaksınız. Çalışma yaşamını buna göre organize edeceksiniz, insanların çalıştıktan sonraki yaşlılık dönemini buna göre organize edeceksiniz.”
“Eğer reform adı altında bu adımlar atılmamış olsaydı bugün en düşük emekli aylığı 30 bin lira olacaktı” diyen Şahbaz “Türkiye’de para yok deniyor. Hayır. Bu ülke yoksul değil” görüşünde.
Birleşik Emekliler Sendikası Başkanı Mahmut Şengül emeklilerin seçim öncesinde iktidardan bir beklenti içinde olduğunu anlatıyor. Bu beklentinin de bir “bayram harçlığı” değil emekli aylıklarında geçimlerini sağlayacak bir artış olduğunu söyleyen Şengül “İktidar da bütçede kaynak yok diyerek, hatta daha ötesine de giderek dipsiz kuyu, ne versek fayda etmiyor diyerek emeklilerin beklentisine olumsuz bir dönüş yaptı” diyor.
Bayram ikramiyesindeki bin TL’lik artışın emeklilerin yarasına merhem olmadığını, iktidarın seçim öncesinde ayrıca devletin kasasından ödeniyormuş gibi banka promosyonlarını emeklilere müjde olarak sunduğunu ifade eden Şengül, “Emekliler seçimlere bu doğrultuda girdi ve 22 yıldan sonra ilk defa ‘Bize verdiğiniz boş vaatlere karnımız doydu’ dediler. Sandıkta da bunun cevabını çok net bir şekilde verdiler” diye konuşuyor.
Seçimde sandığa gitmeyen kitlenin ağırlıklı olarak emeklilerden oluştuğunu, bununla beraber sandığa gidip oy tercihini değiştirmek zorunda olan ciddi bir emekli kitlesinin olduğunu dile getiren Şengül, seçim öncesi seslerini duymayan iktidarın seçim sonrasında mevcut politikasına devam ettiği görüşünde.
Çalışma ekonomisi uzmanı Özgür Müftüoğlu seçim sonuçlarının 10 ay öncesine göre değişmiş olmasının en önemli nedeninin ekonomi olduğu görüşünde. Mehmet Şimşek’in ekonomi programının yükün toplumun geniş kesimlerinde yaygınlaşacağını daha da netleştirdiğini vurgulayan Müftüoğlu Orta Vadeli Program’ın da Kalkınma Planı’nın da bunu net gösterdiğini, emeklilerin ise EYT düzenlemesiyle de birlikte yüksek bir sayıya ulaştığını ve seçim sonuçlarında oldukça belirleyici olduğunu belirtiyor.
“Emekliler seçim sonrasında kendilerini neyin beklediğinin farkındalar. Seçimde de bunu büyük ölçüde gösterdiler” diyen Müftüoğlu, ancak bunun yerel bir seçim olduğunu ve bu anlamda ekonomik programda bir değişiklik beklenmediğini anlatıyor. Orta Vadeli Program’ın zaten kemer sıkma ve kamudan emekliye daha az kaynak ayırma anlamına geldiğini vurgulayan Müftüoğlu, dolayısıyla önümüzdeki süreçte emekliye bir müjde verileceğini düşünmüyor.
Haziranda emekli aylıklarında bir miktar artış olsa da yüksek enflasyon nedeniyle yoksulluk sınırının çok çok altında olan rakamlarda anlamlı bir artış olmayacağını ifade eden Müftüoğlu, “Bu tablo önümüzdeki süreçte de değişmeyecek. Emekli yoksulluğu derinleşecek” diyor.
Öte yandan iktidarın gündeminde yeni emeklilik sistemine ilişkin çalışmalar da var. Orta Vadeli Program’a göre Bireysel Emeklilik Sistemi (BES) fon türleri yeniden tasarlanacak, “Otomatik Katılım Sistemi’nin işverenlerin de katkısı ile ikinci basamak emeklilik sistemine dönüşeceği Tamamlayıcı Emeklilik Sistemi (TES) kurulacak. TES’in yılın son çeyreğinde devreye girmesi bekleniyor. Özgür Müftüoğlu TES’in mevcut emeklilik sistemini ve bir hak olan yaşlılık sigortasını işlevsiz hale getireceği görüşünde.
Söz konusu uygulamayla çalışanlara “Emeklilik sisteminden umudunuzu kesin” dendiğini ifade eden Müftüoğlu “Emekliliği tamamen piyasaya devretmeye çabalayan bir süreç var. Bu süreç daha da derinleşecek. Çünkü muhalefetin de buna karşı ürettiği bir alternatif yok. Bu da iktidarın elini güçlendiriyor. Dolayısıyla bir taraftan yoksulluğun derinleştiği bir taraftan da yaşlılık sigortası hakkının yavaş yavaş tasfiye edildiği bir süreci önümüzdeki dönem göreceğiz” diyor.