Fenerbahçe’den Avrupa’ya veda! Jesus: Taraftar ritmimizi bozdu
Bu kadar hâkim olduğu bir maçta bile zorlandı Fenerbahçe. Yine de kazandı, takibi sürdürdü. Bu bile tek başına önemli. Beşiktaş ise hiç değilse son 20 dakikada bir karakter gösterdi. Bu da futbolumuz için az önemli değil.
Bu sezonun sorunu bu. Fenerbahçe ve Galatasaray bazen öyle bir hükmediyor ki sahaya, geri kalan neredeyse tüm takımlar figüran gibi oluyor. Hele de istedikleri oyunu oynatırsanız. Evet, zorlandıkları çok maç var. Ama çoğunda bunun nedeni rakiplerinden bağımsız kendi akışkanlıklarının bozulması. Tabii ki akıllı darbelerle tökezlediklerine şahit olduk sık sık. Dün de farklı değildi. Yine de oyunun kipini, gidişatın modunu onlar belirliyorlar. Paniğe ve tedirginliğe de teslim olan kendileri. Özne hep onlar.
Şunu bol bol görmedik mi? Fenerbahçe’ye de Galatasaray’a da oynayacağınız en kötü oyun, biraz defans biraz hücum yapmak. Hem azıcık kapanalım hem de arada çıkalım derseniz en kötüsü oluyor. Bu kez ne çıkartıyorlar ne defans yaptırıyorlar. Fenerbahçe’ye mesela, önde basacaksınız, huzursuz edeceksiniz, geride pas yapamayacaklar. Daha da önemlisi uzun oynayacaksınız ve presten kurtulup oyunu sahanın tamamına yayacaksınız. Bu sayede takım boyu uzayacak, baskı azalacak.
Neredeyse 70 dakika boyunca hiçbirini yapamadı Beşiktaş. Hiçbir şey üretemediler. İkinci yarının başındaki kornerden gol gelse bir futbol mucizesi olurdu gerçekten. Livakoviç müthiş engelledi bunu. Sonra gerisi gelmedi. 10 kişi kalmadan önce de ezildiler, 10 kişi kaldıktan sonra da. 70. dakika geçilirken gol beklentisi 0.20’leri bulmadı.
Sonra ne oldu? Fenerbahçe’yi Galatasaray’dan ayıran şey oldu. Düştü ev sahibi. Oyunu soğutayım derken aksadı. Tutayım derken telaşlandı. Bir de üstüne kulübeden hamle göremedi. Batshuayi-Dzeko değişikliği olabilecek en kötü sonucu verdi. Dzeko oynadığı sürede sahanın etkisiz oyuncusuydu. Üstelik Cenk’in nefis golüne de bir bakıma o neden oldu.
Gene de bu Dzeko meselesini iyi irdelemek lazım. Onsuz bir 11 tercihi bir kumardı tabii ki. Ama çok kızdığımız İsmail Kartal’a tam da bunu yaptı diye övgüler düzmeliyiz işte. Bu tip riskleri alamıyor diye eleştirmiyor muyduk? Üstelik kumarı da tuttu. Batshuayi sahanın en iyilerindendi.
Gelelim kanaat notuna. Bir derbi izledik ve sahada ne gördük? Açıkçası tartının bir kefesi çok zayıftı. Kadıköy’deki en kötü lig performanslarından biriydi bu. Ama yine de korku saldılar. 82’deki Cenk golü bir Beşiktaş geleneğiydi. Kolay teslim olmama kültürlerinde var. Öte yandan Samet Aybaba’nın çok kötü ifade ettiği şeyin ne anlama geldiğini bir kez daha anladık. Bu haliyle bu Beşiktaş’ın düzelmesi zaman alacak. Kötüyü düzeltmek baştan yapmaktan daha zor çünkü.
Gelelim assoliste. Bu denli üstün oynadıkları bir karşılaşmada dahi bu kadar zorlanmaları hakikaten enteresan. İsmail Kartal’ın iyi kurguladığı maçta devamını getirmekte zorlanması enteresan. Fenerbahçe’nin takipten vazgeçmemesi… İşte o enteresan değil. Takdir edilesi. Takibe takip aynen devam.
Görünen o ki bu lig hâlâ çok su kaldırır.