Kavala’dan yeni başvuru: Erdoğan’ın kripto yapılarla mücadelesine katkı için
MHP lideri Devlet Bahçeli, Özgür Özel’le yapacağı görüşmeden önce gündemdeki tartışmalı davalarla ilgili sert konuştu. Yumuşama görüşmesinden önce Özgür Özel’in gündeme getirdiği Gezi Parkı davası ve Sinan Ateş iddianamesine ateş püskürdü.
Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkanı Devlet Bahçeli partisinin grup toplantısında konuştu. CHP lideri Özgür Özel ile yapacağı görüşmeden dakikalar önce çıktığı kürsüden sert mesajlar veren Bahçeli, Osman Kavala’nın yeniden yargılanması ve Sinan Ateş iddianamesiyle ilgili adeta Özel’e kapıyı kapattı. Bahçeli Gezi Parkı davasının yeniden görülmesi gerektiğini söyleyen Abdülkadir Selvi’yle ilgili de konuştu.
1 Mayıs’ta İstanbul Saraçhane’de toplanarak Taksime yürümek isteyenlere tepki gösteren Bahçeli “1 Mayıs Emek ve Dayanışma Günü’nü intikam gününe tahvil etmek için çırpınan şehir eşkıyasının meselesi ne emek ne de dayanışmadır. Tıpkı ağababaları Marx gibi, hayatlarında tek bir fabrikaya girmemiş, tek bir emekçinin elinden tutmamış bu güruhun aklı rehinli, iradesi ipotekli, vicdanı da tutsaktır. 1 Mayıs’ta yalnızca görevini yapan ve sağduyulu tavrı sebebiyle övgü alan Türk polisine düşmanca saldıranlar, nefretle muamele edenler biliniz ki haçlı kalıntısı ve düşman bakiyesidir. Hayatları miskinlik, tembellik, hainlik ve tufeyli utanmazlıkla geçen küçük bir azınlığın 1 Mayıs Emek ve Dayanışma Günü’nde sahneye çıkıp Taksim’e yürüme ve burada gösteri yapma gayesi her şeyden evvel maksatlıdır, maşalıktır, madrabazlıktır. Emek ve Dayanışma Günü’nü ülkemin her yerinde kutlamak mümkündür. Peki bu Taksim ısrarı niyedir? Buradaki amaç nedir? Emek ve dayanışmayla Taksim’in ne alakası vardır? 1 Mayıs 1977’deki acıklı ve vahim hadiselerin tekrarı mı planlanmaktadır? Taksim inadının altında yatan hesap nedir? Emek kutsaldır, emekçilerimiz saygındır, hepsi de başımızın üstündedir. Ne var ki, emekle, emekçiyle, üretimle, alın teriyle, helal kazançla hiçbir bağ ve bağlantısı olmayan üç beş haydudun 1 Mayıs Emek ve Dayanışma Günü’nü terörize etme çabası en başta emek ve emekçi düşmanlığına hizmettir” diye konuştu.
Bahçeli Özgür Özel’le yapacağı görüşmeden önce CHP’yi de hedef alarak “Cumhuriyet Halk Partisi’nin, DEM’in ve marjinal partilerin bu düşmanlığa çanak tutmaları kimin kiminle yol yürüdüğünün tevsik ve teyit edilmiş özetidir” dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan ile CHP lideri Özgür Özel arasındaki görüşmenin ardından oluşan yumuşama atmosferiyle ilgili konuşan Bahçeli “Bahar aylarıyla beraber siyasette de bahar mevsiminin doğuşundan memnuniyet duyacağımızı hiçbir komplekse veya kuşkuya kapılmadan ifade etmek isterim. Kutuplaşmak yerine kucaklaşmak lazımdır. Sıkılı yumrukların açılması, çatık kaşların normalleşmesi, sertlik yerine yumuşamanın hakim olması, bunun da sürdürülebilirliği halisane dileğimizdir. DEM’lenmek yerine kantı, yani şekerli suyu tercih etmek, bundan da yudum yudum içmek akla en yatkın seçenektir. Sayın Cumhurbaşkanımızla CHP Genel Başkanı’nın görüşmesinin esasını es geçip boş koltukla meşgul olanların boşa ve boşluğa düşmeleri pek tabii kendi bilecekleri bir şeydir. Bir defa siyasetin yumuşama ve normalleşme vasatı Türkiye ve Türk milletinin ortak değerleri, ortak çıkarları, ortak geleceğidir. DEM’lenenlerin ayılması bir başka düşüncemiz ve temennimizdir” dedi.
Bahçeli sözlerinin devamında Özgür Özel’in yumuşama iklimi için masaya getirdiği toplumsal davalarla ilgili yeniden yargılama taleplerine karşı çıktı. Gezi Parkı davasından dolayı cezaevinde bulunan Osman Kavala’yla ilgili konuşan Bahçeli “Gezi Parkı davasında hüküm alan Osman Kavala’nın yeniden yargılanması ya da serbest bırakılması hususunda kamçılanan sipariş bir süreç devamlı surette ilerletilmektedir. Neymiş, CHP Genel Başkanı Avrupa Parlamentosu’nu ziyaret ettiğinde saati sorunca ‘Sen önce Kavala’yı çıkar’ cevabını almış. Anlamadığımız şudur, Sayın Özel’in kolunda saati yok mudur? Haydi yok diyelim, beraberindeki arkadaşlarında da mı yoktur? Sayın Özel’in saati sormak yerine PKK’ya ve FETÖ’ye verilen destekleri muhataplarının yüzüne vurması gerekmez miydi? Türkiye hukuk devletidir, yargımız bağımsız ve tarafsızdır demesi taşıdığı sorumluluğa uygun düşmez miydi? AB’li politikacıların kara propagandasına kulak verip bunları ham haliyle ülkemize taşıyacağına Türkiye’nin egemen devlet onuruna korkusuzca sahip çıkması doğru olmaz mıydı? Bırakın Kavala’yı da kanun kaçağı FETÖ’cüleri ve PKK’lıları Türkiye’ye ne zaman teslim edeceksiniz sorusunu soramaz mıydı? Sayın Özel saati merak ederse rahat olsun, bana sorabilir, köstekli saatimi açar, kendisiyle açık açık da paylaşırım” dedi.
Gezi Parkı davasından dolayı hüküm alanların yeniden yargılanması gerektiğini yazan Abdülkadir Selvi’yi de isim vermeden hedef alan Bahçeli “Kavala sevdalısı bazı kalemşörler de ‘Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararlarını uygulamayan bir Türkiye, Anayasa Mahkemesi kararlarına uymayan bir Türkiye, Avrupa Konseyi tarafından yaptırım tehdidi ile karşı karşıya olan bir Türkiye, peki bu kime yarar?’ diye adrese teslim bir soruyla gündem tayin etmeye hevesleniyor. Ne yapalım, boyun mu eğelim? Yarı sömürge bir ülke olmaya tamam mı diyelim? Avrupa istedi diye adalet ve hukuk şerefini iki paralık mı edelim? Şu iddialara bakar mısınız; ‘Gezi davasında ceza verilmesine esas teşkil eden ve ortadan kaldırılmak istendiği iddia edilen Türkiye Cumhuriyeti hükümetinden kastedilen Başbakan ve Bakanlar Kuruluymuş. Eğer yapılan itirazlar reddedilirse Gezi sanıkları karşı çıktıkları anayasa değişikliği ile getirilen sistemden yararlanacakmış. Yeni hükümet sisteminde yürütme gücü Bakanlar Kurulu tarafından değil Cumhurbaşkanlığı Kabinesi tarafından kullanılmaktaymış. Başbakan ve Bakanlar Kurulu Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi içinde yaşatılmıyormuş. Suçun mağduru olan hükümet yasa ve Anayasa’dan çıkarılmış. Ortada mağduru olmayan bir suç kalmış. Mağduru olmayan suç olmazmış.’ Emin olunuz, bunları kaleme alan şahıs doğrudan doğruya Osman Kavala serbest bırakılmalıdır dese en azından daha tutarlı ve omurgalı bir açıklama yapmış olurdu” diye konuştu.
MHP Abdülkadir Selvi için ilk kez “kılıç artığı” sıfatı kullanmıyor. Bunu ilk MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli söylemişti. 2017 yılında Abdülkadir Selvi’ye “Bu kalem ve kılıç artığı şahsın MHP’ye tutumu bellidir. Peki AKP’ye dost mu yoksa hasım mıdır” demişti. Abdülkadir Selvi bu sözler üzerine Bahçeli hakkında iki ayrı dava açmıştı. Davalardan biri mezhep ve ırk aşağılama suçundan, diğeri ise hakaretten açılmıştı. Mezhep ve ırk aşağılama suçundan açılan davadan Devlet Bahçeli beraat etti. Bu davayı Abdülkadir Selvi Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne taşıdı. Hakaret davasında yerel mahkeme Devlet Bahçeli’yi mahkum etti. Dava şu an Yargıtay’da.
Ankara’da öldürülen eski Ülkü Ocakları Genel Başkanı Sinan Ateş’in tartışma yaratan iddianamesiyle ilgili de konuşan Bahçeli “Mahut ve malum bir cinayet davasının hazırlanan 145 sayfalık iddianame dolayısıyla Milliyetçi Hareket Partisi ve Ülkü Ocaklarına iftira atan, kan ve çamur sıçratan alçaklar koalisyonu ne hikmetse devlet ve millet karşıtlarına kucak açmakta, methiyeler düzmektedir. Hayatlarında tek bir defa Ülkücünün hakkını, hukukunu ve haysiyetini gözetmeyen mihrakların partimizi ve Ülkü Ocaklarını bir cinayetle anma teşebbüsleri ayrıca değerlendirilmesi gereken şerefsizce bir saldırganlıktır. Bugüne kadar niye iddianame hazırlanmadı diye sordular. İddianame hazırlandı, içi boş dediler. Davamızı yargılamak için kuyruğa girdiler. Mezkur iddianame ilgili mahkeme tarafından kabul edilip yargılama süreci derhâl başlatılmalıdır. Kimin elinde hangi belge ve bilgi varsa mahkemeye sunmalıdır. Hatta şahit olarak dinlenmek isteyenlere mahkeme kapısı açılmalıdır. CHP’sinden İP’ine kadar malum partiler neyi biliyorsa acilen mahkemeye yetiştirmelidir” dedi.
Bahçeli devamında dikkati çeken şu soruyu sordu:
“Bakalım hukuki süreç Ankara’da mı bitecek, yoksa Pensilvanya’ya mı dayanacak, hodri meydan, hep beraber göreceğiz.”
Sinan Ateş’in eşi Ayşe Ateş ve CHP lideri Özgür Özel dün iddianamedeki eksikliklere vurgu yaparak bunların giderilmesi gerektiğini söylemişti.
Bahçeli sözlerinin sonunda bugün Osman Kavala’nın yeniden yargılanması isteyenlerin yarın eski HDP Genel Başkanı Selahattin Demirtaş’ı ve PKK lideri Abdullah Öcalan’ı gündeme getireceğini söyleyerek “Böylelikle geriye ne devletin hükümranlık kazanımları ne de Türkiye’nin varoluş hakları kalacaktır. İstenen budur. Hedeflenen budur. Proje budur. Ülkemizde siyasi iklimin değişmesi ve baharın gelmesine vurgu yapanların amacı devlet ve millet düşmanlarının serbest bırakılmasıdır. Bu bahar değil, kara kıştır, fırtınadır, devletin ve milletin ağır yara almasıdır. Milliyetçi Hareket Partisi ve Cumhur İttifakı şer ve şirret emel sahiplerine müsaade etmeyecek, sonuna kadar direnecektir” dedi.