Adalet kendi etrafında şöyle bir tur attı: Üç savcı değiştiren Sinan Ateş dosyası ilk savcıya döndü
Sinan Ateş cinayeti soruşturmasında eşi Ayşe Ateş’ten sonra tanık olarak ifade veren yakın arkadaşı Haluk Türk 10Haber’e konuştu: “Tolgahan Demirbaş bana ‘Kılavuz ve Yıldırım’ın elçisiyim, Sinan’ın kalemini kırdılar’ dedi.”
Bugünlerde adını en sık duyduğumuz kişi 30 Aralık 2022’de sokak ortasında kurşunlanarak öldürülen eski Ülkü Ocakları Genel Başkanı Sinan Ateş. Öldükten sonra sahiplenen çok oldu ama yaşarken, özellikle yaşadığı son bir-bir buçuk yıl boyunca dışlanmış, MHP ve Ülkü Ocakları tarafından tecrit edilmiş bir akademisyendi Sinan Ateş. Çok az insan vardı, çok az insan var olmaya devam edebiliyordu yanında, çevresinde.
O çok az sayıda insandan biri bir başka ülkücü, Haluk Türk’tü. Sıkı arkadaştılar, sık beraber olurlardı, sık buluşurlardı Ankara yakınlarında çiftliği olan Türk’le; birlikte at binerdi Sinan Ateş ve Haluk Türk. Ateş özel birçok eşyasını, mesela bir cumhurbaşkanının hediyesi olan kurt postunu ona, Haluk Türk’ün çiftliğine armağan etmişti.
Hulasa çok yakın arkadaştılar ve nitekim Sinan Ateş son WhatsApp mesajını, ölmeden sadece on beş dakika önce Haluk Türk’e attı: “Abi, geliyorum.”
Gidemedi Sinan Ateş o randevuya. Öldürüldü. Ama muhtemel ki o son mesaj cinayetten sonra polisin incelemeye aldığı Ateş’in cep telefonunda duruyordu hâlâ ve yine muhtemel ki Haluk Türk bu son mesaj nedeniyle polise ilk ifade verenlerden biri oldu cinayetten sonra.
Sinan Ateş’in neden, nasıl tecrit edildiğini anlattı Haluk Türk polise. Uzun süredir şöyle bir laf dolaşıyor ortalıkta: “Sinan Ateş’in kalemini kırmışlar zaten, öldüreceklermiş.” İşte o “kırık kalem” uyarısını nakleden de Haluk Türk’tü; bugünkü davanın sanıklarından Tolgahan Demirbaş’ın suikastten çok önce gelip “Sinan Ateş’in kalemini kırdılar, ondan uzak dur” dediğini anlattı polise. “Ben yapmam böyle şey” dediğini de.
Sinan Ateş’le cinayetten önce neler konuştuklarını anlattı, cinayetin neden, kimler tarafından işlenmiş olabileceğine dair altın delil niteliğinde bilgiler verdi…
Ama bunların hiçbiri yok bugün Sinan Ateş suikastiyle ilgili iddianamede. Bırakın bunları, Haluk Türk’ün kendisi bile yok. Ama onun ve başkalarının verdiği ama iddianamede yer almayan suikastle ilgili ifadeler yeni yeni ortaya çıkıyor.
Sinan Ateş’in ölümünden bir yıl dört ay sonra cinayete ilişkin iddianame Ankara 32. Ağır Ceza Mahkemesince kabul edildi. İddianamedeki 22 sanık ‘tasarlayarak öldürme’, ‘öldürmeye teşebbüs’, ‘suça azmettirme’ ve ‘suça yardım etme’ suçlarından yargılanacak.
İddianamenin kabul edilmesinden sonra Sinan Ateş’in eşi Ayşe Ateş’in savcılık ifadesinin iddianamede yer almaması gündem oldu. Ancak Ayşe Ateş’in savcının iddianameye dahil etmediği o ifadesi birkaç gün önce kamuoyuna yansıdı.
Ayşe Ateş ifadesinde iddianamede cinayetin azmettiricisi olduğu savunulan Tolgahan Demirbaş’ın Sinan Ateş’in arkadaşı Haluk Türk’e giderek “Ahmet Yiğit Yıldırım (Ülkü Ocakları Genel Başkanı) ve Olcay Kılavuz (Eski MHP Milletvekili) tarafından elçi olarak gönderildiğini” söylediğini aktarıyordu.
Sinan Ateş cinayeti dosyasında müşteki olarak ilk ifade veren kişi Ayşe Ateş idi. Tanık olarak ifade veren ilk kişi ise Haluk Türk oldu. Ancak Haluk Türk’ün tanık ifadesi de iddianamede yer almadı. İddianamede Haluk Türk’ün adı bile geçmiyor.
10Haber olarak Sinan Ateş’in yakın arkadaşı Haluk Türk’e ulaştık ve iddianameye alınmayan ifadesini, tanıklığını konuştuk.
Öncelikle Haluk Türk’le Sinan Ateş arasındaki arkadaşlığa değinelim. Haluk Türk arkadaşlıklarını şöyle tarif ediyor: “Benim Ankara’da botanik kır bahçem var. Rahmetli Sinan Ateş’in videolarında gördüğünüz at bindiği yer benim mekanım. Biz sürekli beraberdik. Sinan’la çok eskiye dayanan bir hukukumuz var, benim kardeşimdir. Ailesi, biliyorsunuz, Bursa’da. Ankara’da bir yakını yoktu. Ankara’da görüştüğü, vakit geçirdiği kişi benim. Aileye de çok yakınımdır.”
Haluk Türk tanık ifadesinin iddianameye konmamasını şaşkınlıkla karşıladığını belirtip “Mahkeme sürecinde duruşmaya gideceğim ve ne biliyorsam anlatacağım” dedi.
Türk “Sinan Ateş böyle bir şeyi hak etmiyordu. Ben at üstünde savaş sanatları uzmanıyım, Sinan Ateş’in vefat ettiği günden beri ben at binmiyorum. Bu gerçekten kolay bir şey değil” diyerek acısının hala taze olduğunu vurguladı.
Gelelim iddianamede cinayetin azmettiricisi olduğu belirtilen eski Ülkü Ocakları yöneticisi Tolgahan Demirbaş ile yaptığı görüşmeye…
Haluk Türk “Bunların hepsi ifademde var” diyerek Tolgahan Demirbaş ile görüşmesini anlattı. Bu görüşme Haluk Türk’ün “kır bahçesi” denen mekanında gerçekleşmişti. Burada restoran ve at çiftliği bulunuyor. Görüşme de halka açık olan restoran kısmında yapılıyor.
Eski Ülkü Ocakları yöneticisi Tolgahan Demirbaş, Ülkü Ocakları Genel Başkanı Ahmet Yiğit Yıldırım ve o sırada MHP Mersin milletvekili olan Olcay Kılavuz’un elçisi olarak geldiğini belirtip mesajı iletiyor.
Ve söz Haluk Türk’ün…
İşte Haluk Türk’ün ağzından Sinan Ateş iddianamesine girmeyen o tehdit görüşmesinin detayları:
“Tolgahan Demirbaş benim yanıma geldi. Çok tedirgindi, ‘Abi beni yanlış anlama, seni teşkilattan bildiğim için yanına geldim’ dedi. Ahmet Yiğit Yıldırım ve Olcay Kılavuz beni gönderdi, elçi olarak tayin etti. Sinan Ateş’in yanında durma, koruyup kollama, kalemini kırdılar. Bunu söylememi istediler.
Ben de dedim ki ona ‘Bana bunu söylemiş olma, bu konuyu hiç açmamış ol, sana bunu kim söylüyorsa git onlara de ki ‘Sinan sahipsiz değil, Sinan Ateş’in yanında Haluk Türk duracakmış’.
İstiyorlar ki Sinan’ın yanında koruyup kollayan kimse olmasın, yalnızlaştıralım, tek kalsın istiyorlar. Bu şekilde bir cinayet olacağı aklımızın ucundan bile geçmedi.
Bunların hepsi ifademde var. Ama ifademi iddianameye bile koymadılar.
Ayşe Ateş’e Tolgahan Demirbaş’ın gelip bu sözleri söylediğini bizzat ben anlattım. Ayşe Ateş’e ifadesinde bu görüşmeden bahsetmesini, çünkü ifade vermek istediğimi söyledim. Bunların bilinmesini istedim. Ayşe Ateş’ten sonra da ikinci ifade veren kişiyim. Dava başladığında da takipçisi olacağız, avukatlarımız ilgileniyor.”
İddianamede yer almayan çok önemli bir iddia daha var. Sinan Ateş’in ölmeden önce MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’yle temas kurmak istediği, ancak ‘özel kalem’ tarafından önünün kesilmesi…
İddiaya göre Ateş, Bahçeli’yi aradı, ancak telefonu Bahçeli’nin özel kalemi açtı. Ateş sorununu anlatarak görüşme isteğinde bulundu. Karşılığında ise “Sen git bunu abine anlat” yanıtı aldı.
Bu sohbette “abi” diye bahsedilenin MHP Genel Sekreteri İsmet Büyükataman olduğu ileri sürüldü.
Aslında Sinan Ateş’e MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’yi aramasını “Sen Ülkü Ocakları Başkanlığı yaptın, tehditleri genel başkana söyle” diyerek önerenlerden biri Haluk Türk’tü.
Sinan Ateş de böyle yapmıştı.
Gerisini Haluk Türk’ten dinleyelim:
“Bu olaylar yaşandığında Sinan Ateş Ülkü Ocakları Genel Başkanlığı görevi bırakmıştı. Sinan Ateş bu olayları genel başkana söylemek istedi. Bunun için de özel kalem müdürünü aradı. O da kim, Murat Çeliker. Murat Çeliker’i arıyor, ‘Abi böyle durumlar var, kan dökülecek, tehdit alıyorum’ diyerek konuyu anlatmaya çalışıyor. Murat Çeliker de konuşmasını kesip ‘sen beni bir daha arama, abin olan İsmet Büyükataman’ı ara’ diyor. Rahmetli Sinan Ateş hayattayken bunu bana anlatmıştı. Eşi Ayşe Ateş ve Sinan’ın arkadaşları da bunu biliyor.”
10Haber olarak bahse konu iddiayı MHP’nin eski Genel Sekreteri İsmet Büyükataman’a sormak istedik, ancak soramadık. Çünkü kendisi sorumuzu bitirmeden telefonu kapatmayı tercih etti:
– Sizi bir iddiayla ilgili, adınız geçtiği için rahatsız ediyorum.
– Ne iddiası?
– Şöyle ki Sinan Ateş öldürülmeden önce Devlet Bey’i aramış, ama…
– Bilmiyorum kardeşim.