James Cameron’ın gündeminde bu kez Hiroşima var
Japonya Başbakanı Fumio Kişida Hiroşima'daki törende 1945'te şehre atom bombası atan ABD'den bahsetmedi, "Rusya'nın nükleer tehdidine" vurgu yaptı. Anma etkinliklerine nükleer silah sahibi İsrail'in çağrılması da protestolara neden oldu.
Amerika Birleşik Devletleri (ABD) 1945 yılının 6 Ağustos’unda Hiroşima’ya, 9 Ağustos’ta da Nagazaki’ye attığı atom bombalarıyla 210 bine yakın kişinin ölümüne sebep olmuştu. Yaşanan kabusun 79’uncu yılı için yapılan anmalarda Japonya Başbakanının yaşananların faili ABD’den bahsetmeyerek Rusya’nın nükleer tehdidine vurgu yapması tepki çekti. ABD’nin atom bombası saldırısına maruz kalan Tokyo uzun yıllardır Washington’un Asya’daki en büyük müttefiklerinden.
Hiroşima Barış Anıtı Parkı’nda düzenlenen törende konuşan Başbakan Fumio Kişida saldırıyı yapan ABD’den bahsetmeden Rusya konusunda uyarı yaptı. Kişida “79 yıl önce bugün bir atom bombası sayısı 100 binle ifade edilen insanı değerli yaşamlarından etti. Şehri küle çevirdi, insanları hayallerinden, parlak geleceklerinden acımasızca mahrum etti. Ölümden kurtulanlar bile tarif edilemeyecek zorluklara maruz kaldı” dedi.
Japonya’nın yaşadığı kayıptan hangi ülkenin sorumlu olduğunu bahsetmeyen Kişida “Savaşta nükleer yıkımın dehşetini yaşayan tek ülke olarak Japonya’nın misyonu, nükleer silahların olmadığı bir dünyanın gerçekleştirilmesine yönelik çabaları zaman içinde sürekli inşa etmektir” ifadelerini kullandı.
Bunun yeni bir şey olmadığı da ekleyelim. Nitekim Japon başbakanı geçen yıl düzenlenen anmalarda da ABD’ye değinmemişti. Dahası önceki birçok anmada da olan buydu.
Bu sefer Rusya tehdidinden çokça bahsetti, bu da haliyle Moskova’nın tepkisine neden oldu. Dünyanın “daha az nükleer silaha yönelik eğilimin Soğuk Savaş’ın zirvesinden beri ilk kez tersine dönebileceği kritik bir noktada” olduğu uyarısı yapan Kişida “Uluslararası toplum içinde nükleer silahsızlanmaya yaklaşımlar, Rusya’nın nükleer tehdidi ve diğer endişeler konusunda genişleyen bölünme, nükleer silahsızlanmayı çevreleyen durumu daha da zorlu hale getiriyor” dedi.
Betrayal of Hiroshima and Nagasaki’s Memory
During the recent memorial ceremony for Hiroshima’s atomic bombing victims, Japanese authorities chose not to mention the U.S., the country responsible for this horrific tragedy. Instead, Prime Minister Kishida focused on alleged… pic.twitter.com/iqdWV4TAI8
— Russian Embassy in South Africa 🇷🇺 (@EmbassyofRussia) August 6, 2024
Rusya’nın Güney Afrika Büyükelçiliğinin X paylaşımında “Hiroşima ve Nagazaki’nin Anısına İhanet” başlıklı bir açıklama yayımlandı. Açıklamada Hiroşima’nın atom bombası kurbanları için düzenlenen son anma töreninde Japon yetkililerin bu trajediden sorumlu ülke ABD’den bahsetmemeyi tercih etmesi eleştirildi. Açıklamada şu ifadeler yer aldı: “Bunun yerine Başbakan Kişida Rusya’dan geldiği iddia edilen nükleer tehditlere odaklandı ve bir kez daha yabancı işgali altındaki bir ülke için karakteristik olan zihniyeti ortaya koydu. ABD’nin savaşta nükleer silah kullanan tek ülke olduğunu hatırlamak önemlidir. 6 Ağustos 1945’te, ABD bombardıman uçağı Enola Gay Hiroşima’ya atom bombası attı ve tahmini 200 bin kişiyi öldürdü ve 160 bin kişiyi de ölümcül radyasyona maruz bıraktı. Sadece üç gün sonra Nagazaki benzer bir felaketle karşı karşıya kaldı.”
Birleşmiş Milletler (BM) Genel Sekreteri Antonio Guterres Hiroşima ve Nagazaki’ye atom bombası atılmasının yıldönümünde nükleer silahların açık tehlike oluşturduğu konusunda uyarı yaptı. Guterres ABD’nin Hiroşima ve Nagazaki’ye atom bombası atmasının 79. yılı dolayısıyla mesaj yayımladı. Nükleer silahlar ve bunların kullanım tehdidinin yalnızca tarih kitaplarıyla sınırlı olmadığını kaydeden Guterres bu silahların bir kez daha uluslararası ilişkilerin gündeminde yerini aldığını ifade etti. Guterres nükleer silahların açık bir tehdit oluşturduğu konusunda uyarı yaparak kullanımının feci sonuçlara neden olacağını belirtti.
Uyarılara rağmen bazı ülkelerin nükleer silah kullanma tehdidine devam ettiğine dikkati çeken Guterres uluslararası toplumun bu kabul edilemez davranışı kınaması gerektiğini vurguladı. BM Genel Sekreteri Hiroşima ve Nagazaki anma mesajında atom bombasını atan ABD’den bahsetmedi.
Dünden beri Hiroşima’da protesto gösterileri düzenleyen ve zaman zaman polisle karşı karşıya gelen nükleer ve savaş karşıtları anma törenlerine İsrail’i davet eden Belediye Başkanı Matsui Kazumi’ye zor anlar yaşadı. Başbakan Kişida da Gazze “soykırımına” ses çıkarmayarak ABD ve İsrail’in suçlarına ortak olmakla itham suçlandı.
İsrail Ortadoğu’da nükleer silahı olan tek ülke.
İkinci Dünya Savaşı öncesinde ABD ile Japonya arasında yaşanan gerilim, Pasifik muharebeleri döneminde büyük bir felakete neden oldu. Japonya’nın Çin’in doğusunu işgal etmesi iki ülke arasında 1937’de savaşa yol açtı. ABD ve Batı ülkeleri, buna tepki olarak Japonya’ya petrol dahil birçok ürünün ihracatını yasakladı. Bu adımları Japonya “saldırgan bir eylem” olarak nitelendirirken, 1941’de ABD ihracata başlasa da kesin bir anlaşmaya varılamadı. Japonya ve ABD arasındaki gerilim, Japonya’nın 7 Aralık 1941’de ABD’nin Hawaii’deki Pearl Harbor Üssü’ne saldırmasıyla iyice arttı. Bu saldırıda 2 bin 403 ABD askeri ölürken, 1178 asker de yaralandı. Saldırının ardından ABD ve Japonya birbirine savaş açtı. Bu savaş, atom bombalarının ardından 15 Ağustos 1945’te Japonya teslim olana kadar sürdü.
Avrupa’daki savaş, Almanya’nın teslim olmasıyla Mayıs 1945’te bitti. ABD ve Japonya arasındaki savaş yaklaşık 4 yıl sürdü ve ABD, Japonya’yı işgal girişimlerine başladı. Ancak bu, ABD için çok çetin bir savaş olacaktı ve o dönemki ABD hükümeti tahminlerine göre Japonya topraklarında en az 500 bin Amerikan askerinin ölmesi söz konusu olabilirdi. ABD, 1930’ların sonundan itibaren nükleer silah ve bomba geliştirme çalışmaları da yapıyordu ve bu bombalar, 1945 yazında artık kullanıma hazırdı. Müttefik devletler, Temmuz 1945’te Japonya’ya teslim olması çağrısında bulundu, aksi halde “tamamen ve mutlak bir yıkım” olacağı uyarısında bulundu.
Japonya’nın bu çağrılara yanıt vermemesi üzerine ABD, askeri ve endüstriyel önemi dolayısıyla Hiroşima ve Nagazaki’yi hedef olarak seçti. ABD’nin “B-29” tipi uçağı, 6 Ağustos 1945 sabahında “küçük çocuk” (little boy) adlı bombayı Hiroşima’ya bıraktı. Hiroşima’nın yüzde 70’ini yok eden uranyum katkılı bomba, merkezinde 3 bin santigrat derece ısı oluşturdu.
Bomba 1,5 kilometre çapındaki alanda her yeri dümdüz etti ve ilk aşamada 80 bin, 1945’in sonuna doğru ise yaklaşık 200 bin insanın ölümüne neden oldu. Bunun yanı sıra saldırıyı izleyen yıllarda radyasyona bağlı hastalıklardan ölenler oldu. Çok sayıda kişi, tıbbi destek alamadan ölürken; kente yardım götürmeye gidenler de patlama sonrası oluşan radyoaktif yağmura maruz kalarak hayatını kaybetti.
Savaşta, Japon Deniz Kuvvetlerinin en önemli üslerinden biri olan Hiroşima, o dönemde “torpido üretim merkezi” olarak da biliniyordu. Ancak kentin vurulma nedeninin sadece bununla sınırlı olmadığı, diğer bir kriterin de kentin deniz kıyısında ve etrafının dağlarla çevrili olması olarak düşünülüyor. 255 bin kişinin yaşadığı Hiroşima’ya atom bombası atan ABD, “dünyada ilk kez atom bombası kullanan ülke” olarak tarihteki yerini aldı.
Japon makamları bu bombaların devamının geleceğini tahmin etmelerine rağmen teslim olmaktansa direnmeyi tercih ettiklerini açıkladı.
ABD’nin Hiroşima’dan üç gün sonra Nagazaki’ye de “şişman adam” (fat man) adlı bombayı atması sonucu 195 bin nüfuslu Nagazaki’nin yarısı yok oldu. Kentte ilk olarak 39 bin olan ölü sayısı yıl sonuna kadar 75 bine yükseldi.
Japon yetkililere göre atılan atom bombaları nedeniyle yaklaşık 500 bin kişi öldü, ölenlerin büyük çoğunluğunu siviller oluşturdu.
ABD bu saldırılarda “dünyada ilk kez atom bombası kullanan ülke” olarak tarihteki yerini aldı.