Sinemada çığlık çığlığa
Sekiz filmlik haftada öne çıkan iki film var. İlki Cate Blanchett'in uzay kovboyu olduğu video oyun uyarlaması 'Borderlands'. Diğeri ise Sean Penn'in bir taksi şoförünü oynadığı 'New York'ta Bir Gece'.
Video oyunu olarak hayatımıza giren milyonlarca insanın oynadığı Borderlands, sinema dünyasına transfer oldu. Oyuncu ve yönetmen Eli Roth’un yönettiği film, beş benzemezin bir araya gelip ortak bir amaç uğruna verdikleri mücadeleyi anlatıyor.
Baştan söylemek gerek bu filmin yıldızı Cate Blanchett. Belinde silah kovboy edasıyla kelle avcısı olarak baştan sona filmi sürüklüyor. Ki o beş benzemezden sadece biri. Özel güçleri olan ergen bir kızı bulması için kızın çok zengin babası tarafından kiralanıyor. Gideceği yer çocukluğunun geçtiği ve hiç sevmediği Pandora gezegeni. Ama iş bu, gidiyor. Sonra kızın aslında kayıp olmadığını, babasından kaçtığını anlıyor. Kızı koruyan asker ve hapishane kaçkını bir psikopatla birlikte yeni bir maceranın kapısı aralanıyor. Sonra onlara bir kaşif katılıyor.
Blanchett ile birlikte Kevin Hart, Jamie Lee Curtis gibi oyuncuların rol aldığı filmde yönetmen Eli Roth, ruhunu Western’den alan bir bilim kurgu ve macera harmanı koyuyor önümüze. Uzaktan ‘Galaksinin Koruyucuları’ filmini hatırlatan yapım, işin içine biraz da mizahı katarak seyirciyi mest etmenin derdinde. Oyunu oynayanları tatmin eder mi, bilemiyorum. Ama senaryosu, olay örgüsünden ziyade yönetmenliği ve oyuncu performansıyla öne çıkan bir yapım ‘Borderlands’.
Senarist Christy Hall’ın yazıp yönettiği ‘New York’ta Bir Gece’ bir taksiyi mekan tutan filmlerden. Taksicimiz Sean Penn’in canlandırdığı Clark, yolcumuz ise Dakota Johnson’ın oynadığı Girlie. JFK Uluslararası Havaalanı’na indikten sonra Manhattan’daki dairesine gitmek için taksiye binen Girlie, yolculuk boyunca Clark’la, ilişkiler, hayal kırıklıkları, yaşadıkları insani kayıplar ve hayat hakkında konuşurlar.
Festivalleri dolaştıktan sonra yakın zamanda yurtdışında gösterime giren film Sean Penn ve Dakota Johnson’ın performansları ve diyalogları iyi yazılmış senaryosuyla öne çıkıyor. Günümüz seyircisini bir takside geçen bir filmi izletmeye ikna etmek zor. Lakin bu noktada Christy Hall ilk yönetmenlik denemesinde iyi iş çıkardığını söylemek gerek. Sakin, seyircisine karşı dürüst ve samimi bir film arıyorsanız Sean Penn’in taksisine binmenizi tavsiye ederim.
2022’de çekilmiş bir Kazakistan filmi, iki yıl sonra neden Türkiye’de gösterime girer diye sormadan edemiyorum. Çünkü pek hayra alamet bir durum değil. Muhtemel vizyon programı boş kalmasın diye yapılan dağıtımcı hamlelerinin bir sonucu…
Filmin kahramanı ABD’ye gitmek isteyen Damir. Gitmesinin önünde bir engel var annesi ona evlenmesini şart koşuyor. Lakin Damir kadınlar konusunda pek iyi değil. İki ay içerisinde evleneceği kadını da bulması gerekiyor. Bakhytzhan Zhienaly imzalı film, tipik bir romantik komedi aslında. Dublajlı fragmanından dolayı filmin dublajla vizyona gireceği izlenimi veriyor, bunu da söylemiş olayım. Çünkü birçok seyirci için bu önemli.
Her başarılı erkeğin arkasında bir kadın var derler ya bu söz yönetmen Michelle Schumacher ile J.K. Simmons için su götürmez gerçek. Usta oyuncunun bu hafta vizyona giren ‘Sonsuza Kadar Kaçamazsın’ gibi kaç filminin kamera arkasında yönetmen olarak eşi Michelle Schumacher bulunuyor.
Filmin odağında genç bir kız Miranda ile onu öldürmek isteyen Wade (J.K. Simmons) adlı bir seri katil var. Hayatın iyi davranmadığı insanlardan biri Miranda; bunun için de kaygı bozukluğu yaşıyor. Üstesinden gelmeye çalışırken Wade nedendir bilinmez onu öldürmek için peşine düşüyor. Çivi çiviyi söker misali Miranda bu manyak adamdan kaçarken kendi potansiyelini keşfediyor. Yani anlayacağınız karşınızda bir av ve avcı film var
Korku gerilim türünde çektiği filmleriyle tanınan yönetmen Rebekah McKendry’nin bildiğim kadarıyla Türkiye’de gösterime giren ilk filmi ‘Asansör Oyunu’.
Film bizdeki cin çağırma filmlerini anımsatıyor. Bir grup genç Asansör Oyunu adlı oyun oynuyor, lakin bu oyun sonucu bir hayalet onlara musallat oluyor. Sonra anlıyoruz ki bu gençler de çok günahsız insanlar değil. Bir kızın ölümünden sorumlular. Fragmanı yukarıda pek matah bir film olduğunu söyleyemem. Ama türün meraklıları esas karar vericiler.
Geldik haftanın Türk usulü korku gerilim filmlerine. Bu türün de iyisi var kötüsü var. ‘İnziva’ pek de tavsiye edeceğim filmlerden değil. Atilla Özyüksel’in yönettiği film ne anlatı ne de sinematografi olarak bırakın sinemayı TV’de gösterilen dizilerin yanına bile yaklaşmıyor. Ama nasıl olduysa vizyon programında kendine yer bulmuş! Eee o zaman tanıtmak düşer bize de…
İstanbul’da bir call center’da çalışan Duygu huzursuz bir kişiliktir. Rüyalarında izleniyormuş gibi hisseder. Çareyi yakın arkadaşı Seda ve yeni tanıştıkları Yasemin ile katıldıkları bir yoga inziva kampına katılmakta bulur. Ama bu kampta yaşananlar daha da huzursuz edicidir.
‘Gece Çökmeden Önce’ diye Türkçeye çevrilebilecekken ‘El Fecr’ adının filme verilmesi galiba bu yabancı korku gerilim filminin fena halde Türk korku gerilim filmlerine benzemesinden kaynaklanıyor. Helfi C.H. Kardit’in yönettiği film aslında Endonezya yapımı. 2022’de çekildi. Korku türünü takip edenlerin önüne düşen yapımlardan. Tez çalışmaları nedeniyle bir akıl hastasıyla tanışan üç psikoloji bölümü öğrencisinin hikayesini anlatıyor.
2020’de başlayan bir macera Kaptan Pengu ve Arkadaşları serisi. TRT Çocuk’ta yayınlanan Su Elçileri’nin sinemaya transfer olmasıyla başladı bu serüven. İlk üç film yaklaşık 700 bin seyirci topladı. Genel olarak bir grup hayvan arkadaşın iklim krizi karşısında verdiği yaşamsal mücadele anlatılıyor. Serinin dördüncü filminde tatil köyüne dönüştürdüğü ormanda meydana gelen bir kaza sonrası bütün gruplardan dışlanan Tili’nin gizemli biriyle tanışması sonrası yaşadığı maceralar konu ediniyor.
20 Aralık 2024 - Ormanda yeni bir lider doğuyor, şımarık oğlan dersini alıyor!
13 Aralık 2024 - Yılın en iyilerinden ‘Hemme…’: Öfke ruhu kemirir!
6 Aralık 2024 - Babaların kızları için yaptığı yolculuk hiç biter mi!
5 Aralık 2024 - Keşanlı Ali 60 yaşında mikrofonlarımız Haldun Taner’de