‘Emeklilerin hesabı incelemeye alındı’ söylentisi yalanlandı
Kendini iyi hissedeceğin, değer yaratmaya, üretmeye devam edeceğin ve belki de gelir sağlayabileceğin hayatının bu üçüncü dönemine hazır olmayı, bir anlamda hayattan çekilmek yerine hayata devam etmenin yollarını bulmayı kim istemez ki?
“İkinci bahar …” Farklı anlamları olsa da emeklilik dönemi sonrasında gelen yeni başlangıç sürecini de ifade eder. Bu terim yaşlanma, atıl hissetme duygusunu tetiklediği için olumsuz gibi dursa da aslında olumlu bir anlam taşır ve insanın hayatında yeni fırsatlar ve yeni deneyimler yaşayabileceği bir dönemi simgeler.
İş hayatı devam ederken heyecanla beklenen ikinci bahar namı diğer tekaütlük dönemi sadece keyifli görünen, özenilen ve uzak bir hayal gibi geliyor insana. Akıllarda emeklilik döneminde yapılacak çok konu, çok heyecan var gibi görünse de gerçek böyle olmuyor.
45+yaş sonrası emeklilik döneminde ne yapacağını aramızda kim tam olarak biliyor?
Dinlenmek ve bir süre durmak dışında kimin bu dönem için bir planı var?
Ya da şöyle sorayım;
Okul ve iş hayatından sonra gelen ( hatta yoğun iş temposunda hiç gelmeyecekmiş gibi görünen ) tekaüt ’lük dönemi, kimse için boş geçmemeli diye düşünüyorum. Kendini iyi hissedeceğin, değer yaratmaya, üretmeye devam edeceğin ve belki de gelir sağlayabileceğin hayatının bu üçüncü dönemine hazır olmayı; bir anlamda hayattan çekilmek yerine hayata devam etmenin yollarını bulmayı kim istemez ki.
Şimdi size emekli olunca daha çok seyahat edebileceğinizi, hobilerinize daha fazla zaman ayıracağınızı, arkadaşlarınız ile buluşmaların artacağını, özetle hayatınızın değişeceğini söylemeyeceğim. Çünkü bunları iş ve özel hayat dengesi içinde zaten yapmanız gerekiyor. ( Sen yapabildin mi derseniz hayır, peki o zaman neden ahkâm kesiyorsun diyebilirsiniz. Haklısınız, ama kendini sadece işe adamanın doğru olmadığını yaşasın ki sonunda anladım ☺ ) Peki, biz ne yapıyoruz sanki iş hayatı hiç bitmeyecek gibi çalışıyoruz, hırslarımız ile savaşıyoruz, takdir toplamak için gayret gösteriyoruz. Ama gelecekteki kendimize yatırım yapmıyoruz.
Anlatmaya çalıştığım şu; emeklilik hayatın bir gerçeği. İş hayatında bir bireysen; okur, çalışır ve emekli olursun.
Ama emeklilik dönemini nasıl geçireceğin sana kalmış. Kurumsalı bırakmadan kendini emeklilik dönemine ruhen ve maddi olarak hazırlaman önemli. En önemlisi bu dönemi atıl geçirmemek, deneyimlerini kullanmak ve hayattan kopmamak için kendine yeni iş alanları yaratman, fırsatları değerlendirmen şart.
Kısacası, emeklilik dönemi için birikim ve arzularınızı dönüştüreceğiniz iş fikirleriniz olsun. Ve tabi ki bu fikirleri birlikte hayata geçireceğiniz aynı kafada yetkin bir arkadaş ağı. İşte o zaman sizi kimse tutamaz…
Elbette bunları yani kendinize yeni iş alanları yaratmaya çalışırken toplum için de faydalı adımlar atmayı unutmayın. Barınak gönüllüsü olmak, uzmanlık alanınızda çocuklara eğitim vermek, yaşlılara kitap okumak, gençlere mentor’luk yapmak, evsizlere & engellilere yardım etmek gibi dünyayı bir nebze daha iyi bir yere dönüştürmek için ne gerekiyorsa yapmak.
Ve kendinizi hayata bağlı tutmak için; meraklı olmak, öğrenmeye ve öğretmeye devam etmek.
Tabi herkesin emeklilik dönemini farklı şekillerde geçireceği ve bu süreci kişisel tercihlerine göre şekillendireceği kesin. Önemli olan, emekliliğe geçiş sürecini planlı bir şekilde yönetmek ve bu dönemi kendiniz için anlamlı kılmak, üretmeye ve hayattan keyif almaya devam etmek.
Sonuç olarak, emeklilik dönemi kişisel gelişim, yeni deneyimler yaşama ve hayatın tadını çıkarma fırsatı sunar. Bu dönemi atıl geçirmemek, yaratıcı olmak için planlı ve bilinçli adımlar atarak kendinize yeni iş alanları yaratabilir, fırsatları değerlendirebilir ve yaşamdan kopmadan aktif bir şekilde geçirebilirsiniz.
Hayatın her anı değerli. Hadi emekli olsak bile hayata bağlı kalalım, ona değer katalım…
19 Kasım 2024 - Ünvanların olmadığı bir dünyada, sen kimsin?
12 Kasım 2024 - Mola vermek iyidir!
5 Kasım 2024 - Türkiye’de siyasi mobbing neden hiç konuşulmuyor?
Feza Turunçoğlu Kimdir?
Feza Turunçoğlu, Türkiye’de marka, pazarlama ve reklam sektöründe uzun yıllarını geçirmiş deneyimli bir profesyoneldir. Marka yaratma, spor pazarlaması, marka yönetimi ve iletişim konularında derin bilgi birikimine sahiptir.
Reklam ajanslarında yönetim ekibinde çalışmış, yürütme kurullarında yer almış, ülke için önemli birçok markanın büyüme süreçlerine katkıda bulunan ekipleri yönetmiştir.
Feza Turunçoğlu’nun kariyeri boyunca edindiği deneyimler ve sektördeki bilgisi, markaların stratejik iletişimini yönetme yeteneği ve kriz dönemlerinde markaların nasıl yönetilmesi gerektiğine dair görüşleri sektörde önemli bir referans niteliği taşır.
Bu dönemde; finanstan otomotive, gıdadan içecek markalarına, kamu projelerinden kişisel bakıma Türkiye’nin en önemli ve büyük bütçeli markaları ile çalışma, stratejilerinde söz sahibi olma ve değer yaratma şansı yakalamıştır.
Daha sonra Türkiye’nin bilinirliği ülke dışına da taşan ve ülkenin en değerli markalarından biri olan Vestel’de 10 sene boyunca Vestel Pazarlama iletişimi ve Perakende Pazarlama Liderliği yaparak; pazarlama iletişimi ve sponsorlukların yanı sıra, markanın stratejisi ve bütçe yönetiminde de söz sahibi oldu.
Vestel döneminde en sevdiği işlerinden biri “Biz Voleybol Ülkesiyiz” stratejisinin oluşturulması ve hayata geçişinde üstlendiği rolü oldu. ‘Biz Voleybol Ülkesiyiz’ iletişimi ile marka, hem tüketicinin gönlünü kazanırken hem de sayısız ödül kazandı.
Türkiye’de ‘Spor Pazarlaması’ denince, akla ilk gelen isimlerden.
Feza kendisini; reklam, pazarlama ve iletişim stratejisi alanlarında 30 yıllık deneyimi ile “ marka danışmanı” olarak tanımlıyor.
Vestel sonrası, bağımsız marka danışmanı olarak farklı projelerde ‘sevdiği ve inandığı’ markalara katkı sağlamaya keyifle devam ediyor.
Ve halen en çok voleybol izlemeyi seviyor.