Bakandan ‘ara tatil’ açıklaması: Bakarız
Türkiye'de son 17 yılda 17 bin 951 tane köy okulu kapandı. Okulları kapanan çocuklar merkezi okullara yönlendirildi. Taşımalı eğitim zorunluluk haline geldi, şimdi de tasarruf tedbirleri kapsamında çocuklar bu haktan mahrum bırakıldı.
Milli Eğitim Bakanlığı’nın (MEB) verilerine göre 2006-2023 yılları arasında 17 bin 951 köy okulu kapandı. Bu durum köylerde yaşayan çocukların eğitim olanaklarına erişimini sınırlandırıyor. Çocuklar köylerindeki okullar kapandığı için okula gidemediği gibi birçok ilde ‘tasarruf tedbirleri’ kapsamında ücretsiz taşımalı eğitim uygulaması da kaldırılıyor.
2022 MEB verilerine göre Türkiye genelinde 1.3 milyon öğrenci taşımalı eğitimden faydalanıyordu. Ancak MEB Personel Genel Müdürlüğü’nün 10 Eylül’de yayınlamış olduğu ‘kamuda tasarruf tedbirleri eğitim programı’ kapsamında bu sayı düştüğü gibi çocuklar da seçeneksiz ve okulsuz kaldı. Mağduriyetini dile getiren ailelere söylenen de ‘çocuklarınızı kendi imkanlarınızla okula götürün’den öteye geçemedi.
Peki ellerinden hem okulları hem de ‘taşımalı eğitim hakları’ alınan yüz binlerce çocuk şimdi ne yapacak?
Eğitim-Sen Genel Başkanı Kemal Irmak ”2024-2025 Eğitim-Öğretim Yılı Başında Eğitim Durum Raporu”nun düzenlediği basın toplantısında taşımalı eğitim hakkına dair konuştu.
Taşıma sisteminden vazgeçilmesinden kaynaklı eğitime erişim problemlerinden bahseden Irmak düşüncelerini şu şekilde ifade etti:
Toplu taşıma sistemine geçildi bundan yaklaşık 16-17 yıl önce. O günden beri toplu taşıma yapılıyor, servisler oluşturuldu, bununla beraber köy okulları kapatıldı. Yerinde eğitim ortadan kaldırıldı. Ama bugün de ulaşımda yeniden bir geri adım atıldı. Çocuklarımızı servislerle artık almıyorlar. İki gün önce bazı illerde, İl Valiliklerinde ve İl Milli Eğitim Müdürlüklerinde bazı görüşmeler yaptık. Birçok velinin İl Milli Eğitim Müdürlüklerinin bastığını, çocuklarına gerekli ulaşımı sağlayamadıklarını, taşıma sisteminden vazgeçilmesinden kaynaklı eğitime erişimlerinin ortadan kaldırıldığını, hatta bir velinin taşımayı kendi yaparken kaza yaptığını ve bu kazada kendisinin yaralandığını ifade etti. Her geçen gün kamusal eğitimden vazgeçilmesinin sonuçları bunlar. Kamusal ve bilimsel eğitimden vazgeçilmesinin çok derin sonuçlarını yaşıyoruz. Bu rejimsel bir tercihtir.
Çocukların zorunlu eğitim süreçlerinde mahrum kaldıkları haklara değinen Irmak nitelikli eğitime erişemeyip okulu terk eden çocukların fazlalığına da değindi:
“Zorunlu ve parasız diye tanımladığımız eğitim modelinde çocukların zorunlu eğitim süreci içerisindeki her türlü ihtiyacın devlet tarafından bizzat karşılanması anlamına gelir kamusal eğitim. Onların bir öğün yemek hakkının, temiz suya erişim hakkının, okula güvenli bir şekilde ulaştırılması meselesinin, okulların güvenlikli bir hale getirilmesi ve dış etkenlerden korunması meselesinin, yurt yapılmasının, barınma meselesi vesaire birçok kalemde uzatabileceğimiz kamusal eğitimden her geçen gün vazgeçilmesinin sonucunda bugün birçok çocuğunuz eğitime erişemiyor, nitelikli eğitim alamıyor ya da eğitime erişemediği için okulu terk ediyor.”
Eğitim – Sen Bursa Şube Başkanı Derviş Erdem bu durumdan en çok kız çocuklarının etkileneceğini söyledi ve “Aileler erkek çocuklarını yürüyerek bile okula götürüyor ama kız çocuklarına gelince işin seyri değişiyor. Servis yoksa ‘kız çocuğunun okumasına da gerek yok’ gibi bir düşünce var” dedi.
Kamusal hizmetten taviz vermeye meyilli bir sistemin içinde olduğumuzu söyleyen Erdem “Eğitimde taviz olmaz. Eğitimden taviz verilirse ileride bu durumun acı sonuçlarına katlanmak zorunda kalırız” dedi ve eşit eğitim haklarından yararlanamayan çocukların ilerideki hayatlarında çok daha büyük zorluklarla karşı karşıya kalacağını ekledi.
Veli Der Bolu Şube Başkanı Zehra Kulalı Gezici Türkiye’nin her bölgesinde yaşanan bu problemin hem öğrenciyi hem de veliyi seçeneksiz bıraktığını söyledi ve ciddi bir eğitim hakkı mahrumiyeti ile karşı karşıya kalındığının altını çizdi.
“Okul terkleri başladı” diyen Gezici, Derviş Erdem gibi köy okullarının kapanmasının ve bölgelerdeki taşımalı eğitime yarayan araçların tasarruf tedbirleri kapsamında kaldırılmasının özellikle kız çocuklarının okuldan koparılmasının önünü açtığının altını çizdi:
“Ailenin birden çok çocuğu, ancak yalnızca birini okula gönderebilecek durumu var. Bu durumda vazgeçiş önce kız çocuklarında oluyor. Bu durumun telafisi mümkün değil. Her çocuğun eğitimden eşit yararlanma hakkı var. Yaşananlar başta kız çocukları olmak üzere birçok çocuğun hayatını olumsuz bir şekilde etkiliyor ve etkileyecek.”
Velilerin de bu süreçte zor durumda kaldığını söyleyen Gezici ebeveynlerin buldukları çözümlerin iptidai çözümler olduğunu söyledi ve çocuklar için uygun olmadığını dile getirdi:
“Veliler de çocuklar kadar seçeneksiz. Kendi imkanları ile yapabildikleri kadarını yapıyorlar ancak bu da çoğu zaman çocuklar için uygun olmayan koşulları içinde barındırıyor. Merkeze gidebilen gidiyor, gidemeyen köyde kalıyor. Her ailenin değişen koşullara kendini uyumlaması da beklenemez. Herkes imkanı dahilinde çocuğunu okutmak için elinden geleni yapıyor ama ne yazık ki her çocuğun kendi imkanlarıyla okullara gidebilmesi mümkün değil.”
Şafak Ayhan bir öğretmen. Bundan bir ay öncesine kadar Koyunhisar’da bulunan 150 kişilik bir köy okulunda öğretmenlik yapıyordu, ancak okulu kapatıldı. Köy okullarının kapatılması sonucu çocukların taşımalı eğitime mecbur bırakılması ve şimdi bunun da ellerinden alınmasıyla ilgili düşüncesi oldukça net: “Çocuklar hiçbir şeye mecbur bırakılmadan hakları olan eşit eğitime erişebilmeli. Köy okullarını kapatmayı konuşmak bir yana, her köye bir okul yapılmalı.
Sistemin nasıl işlediğini sorduğumuz Ayhan şöyle anlatıyor:
“Köylerde imkanlar azaldıkça insanlar mecburi göç yoluna gidiyor. Göç edebilen gidiyor, edemeyen kalıyor ama azınlık olarak kalıyor. Okullarda sayılar 10 – 15 kişiye kadar düşüyor. Düşünce MEB’de bu kadar az öğrenciye öğretmen istihdam etmek istemediği için civardaki on köyü belirlediği tek bir köy okulunda topluyor ve kalanları kapatıyor. Gidebilen o köye gidiyor -ki bu da ancak ücretsiz taşımanın yapılmasıyla mümkün- gidemeyen de genellikle okuldan vazgeçiyor.”
MEB’in öğrenci istihdamındansa tamamen öğretmen istihdamını düşündüğünü ve az öğrencinin olduğu okula öğretmen yollamak istemediğini belirten Ayhan, son seçeneği köy okuluna gitmek olan çocukların tamamen yalnız bırakıldığını söyledi.
10Haber köylerinden okullarına giden servis kalktığı için okula gidemeyen ya da kendi imkanlarıyla gitmeye çalışan çocuklara ulaştı.
Çocukların hikayeleri 10Haber akşam baskısında.