Cannes 2024: Bir yanda görkemli açılış bir yanda sorunlar!
İngiltere Yüksek Mahkemesi “kel” demeyi cinsel taciz kabul etti. Türkçe'de "duyar kasmak" denen Woke kültürünün bizi getirdiği yere bakar mısınız?
Geçenlerde İngiltere Yüksek Mahkemesi’nden gelen bir karar açıkçası beni hem güldürdü hem de düşündürdü. Karara göre bir erkeğe “kel” demek cinsel taciz sayılabiliyor. Evet, yanlış duymadınız! Artık saç dökülmesini yorumlamak, mahkeme salonlarına taşınabilecek kadar ciddi bir durummuş.
Bu haberi görünce ister istemez gülümsedim. Erkeklerde saç dökülmesi gibi doğal bir biyolojik süreci “cinselleştirmek” kelimenin tam anlamıyla her şeyi cinsellik çerçevesinde düşünme eğilimimizin bir sonucu. Gerçekten, biz insanlar bu konuda sınır tanımıyoruz!
Yıllardır “cinsel taciz” kavramını insan vücudu, sınırlar ve etik çerçevesinde değerlendiriyoruz. Cinsel tacizin, bir insanın bedenine yönelik istenmeyen bir davranış ya da söylemle bağlantılı olduğunu biliyoruz. Ancak saç kaybını bu tartışmanın bir parçası yapmayı hiç düşünmemiştik!
İngiltere Yüksek Mahkemesi’nin “kel” demeyi cinsel taciz olarak kabul etmesiyle birlikte cinsel taciz kavramının ve woke kültürünün etkileri üzerine düşünmek gerektiğini gösteren bir tartışma ortaya çıkıyor. Son zamanların en büyük modası olan Woke kültürü, aslında toplumsal eşitsizliklere, adaletsizliklere ve özellikle cinsiyetçilik, ırkçılık gibi sorunlara karşı daha bilinçli ve hassas olmayı hedefleyen bir yaklaşım. Bu hareket, özellikle sosyal medya çağında güçlü bir yer buldu ve insanların daha dikkatli olmalarını, toplumsal olaylar karşısında empati geliştirmelerini sağladı. Ancak son yıllarda, bazı eleştirmenler Woke kültürünün aşırıya kaçtığını ve her türlü ifadeyi potansiyel bir saldırı veya taciz olarak tanımlamaya başladığını iddia ediyorlar.
“Kel” kelimesini cinsel taciz olarak görmek, Woke kültürüne yönelik bu eleştirilerden birine örnek olabilir.
Kellik, biyolojik bir süreç ve genellikle genetik faktörlerden kaynaklanıyor. Toplumda bir kişinin fiziksel özelliklerine yönelik alay, elbette hoş karşılanmaz ve rahatsız edici olabilir. Ancak, bu durumu “cinsel taciz” boyutuna taşımak, meseleyi aşırı bir ciddiyetle ele almak anlamına geliyor. Özellikle cinsel taciz, cinsellik ve beden sınırlarının ihlaline dayalı ciddi bir konudur. İngilizce awake’in yani uyanık olma halinin eş anlamlısı olan Woke kültürünün bu kadar dikkatli ve hassas yaklaşımı, bazen haklı olan sorunları bile abartma eğilimine yol açabiliyor. Ki Türkçe’de bu haline “duyar kasma” da deniyor. Örneğimizde taciz kavramının kekliğe kadar genişletilmesi, gerçek taciz mağdurlarının yaşadığı travmayı gölgede bırakma riski taşıyor. Eğer her türlü olumsuz ifade veya mizahi söz taciz olarak nitelendirilirse, kavramın ağırlığı kaybolmaz mı? Taciz, özellikle güç dengesizliği, cinsellik, zorbalık gibi çok daha ciddi durumlara karşı dikkatli olunması gereken bir olgu. Woke kültürü, hassasiyetin önemini hatırlatırken, sınırların netliğini kaybettikçe konuyu sulandırıyor. Bu da gerçek mağdurlara karşı empatiyi azaltabiliyor ve tartışmaları yanlış yönlendirebiliyor.
İngiltere Yüksek Mahkemesi’nin “kel” kelimesini cinsel taciz olarak değerlendirmesi, woke kültürünün aşırı hassasiyet geliştirdiği bir noktada duruyor. Cinsel taciz, derin ve ciddi bir konudur ve cinsellik ile güç dengesizliklerine odaklanır. Ancak fizyolojik bir durum olan kellik üzerinden bu kavramı genişletmek, meseleyi olduğundan farklı bir boyuta çekiyor.Gerçekten tacizle mücadele edebilmek için taciz kavramını gereksiz yere genişletmek yerine onu doğru konulara odaklamak önemli. Toplumun daha bilinçli ve saygılı olması elbette önemli, ama sınırları bu kadar esnetmek, sorunları çözmekten çok, yeni karmaşıklıklar yaratabilir.
Sonuçta, Woke denilen ve ipin ucunu kaçırınca bir dudağı yerde bir dudağı gökTe kültüre dönüşen kültür bazen gerçek sorunlara ışık tutarken, bazen de saçın dökülmesini bile taciz kapsamına alarak başımızdaki sorunları çoğaltabiliyor! Bu cinsel taciz mi cinsiyet tacizi mi ayrım var mı? Şimdi ben kel olan kocamı keltoş diye severdim, sevemeyecek miyim yani..Keltoş daha yumuşatıcı durduğu için söz konusu mahkeme kararının kapsamı dışında kalır mı ki? Riske girsem mi?