Aynı yıl doğdular, ikisi de yetimdi, asker oldular ve Çanakkale’yi geçilmez kıldılar
Mustafa Kemal Atatürk 1930 Aspendos'u ziyaret etti. Gördüğü manzaradan çok etkilenen Atatürk, buradan ayrılırken "Aspendos'u yaşatın, burada güreş müsabakaları yapın" dedi. Aspendos bu vizyonla 94 yıldır ayakta ve konserlerin favori mekanı.
9 Mart 1930. Antalya’yı ziyaret eden Mustafa Kemal Atatürk rotasını merkeze yaklaşık 50 kilometre uzaktaki Aspendos’a çevirmişti. Anadolu uygarlıklarının gün yüzüne çıkarılmasına büyük önem veren Atatürk binlerce yıllık bu antik tiyatronun önüne geldiğinde gördüğü manzaradan çok etkilenir. O dönem için toprak altında kalmış pek çok antik yapının aksine Aspendos antik tiyatrosu ayaktaydı.
Roma dönemine ait bu görkemli yapıyı inceleyen Mustafa Kemal Atatürk’ün çıkışta bir isteği olacaktı: “Aspendos’u yaşatın, aksi halde burada otlar biter, taşlar sökülür, bu canımtarihi eser biter gider. Burada temsiller düzenleyin, konserler verin, güreşler tertip edin” der. İşte bu söz tarihi yapının kaderini daha o zamandan değiştirir.
Selçuklular dönemindeki güçlendirme çalışmaları sonrası aradan geçen yüzyıllarda ihmal edilen antik tiyatro Atatürk bu emriyle korumaya alınır. Taşlarının alınıp götürülmemesine özel önem verilir. Bu ziyaretten beş yıl sonraysa önce Alacahöyük ardından da Çatalhöyük’te Türk arkeologlar tarafından kazılar başlatılır. Bugün gelinen noktada Türkiye’nin dört bir yanındaki arkeolojik kazılarla Anadolu’nun zengin tarihi gün yüzüne çıkarılıyor. Türkiye’den çalınan eserlerin iadesi için hukuki mücadele veriliyor. Bunları belki de Atatürk’ün Aspendos’a yaptığı ziyarete borçluyoruz.
Roma döneminde antik kentin hemen yanı başına inşa edilen Aspendos antik tiyatrosu o dönemlerde Pamfilya bölgesinin en görkemli yapılarından biri oldu. Roma İmparatoru Marcus Aurelius zamanında tamamlanan bu tarihi yapı Mimar Teodorus oğlu Zenon’un imzasını taşıyor. Bunu giriş kapısındaki kitabeden anlıyoruz. Milâttan sonra ikinci yüzyılda tamamlanan antik tiyatroda sadece temsiller değil aynı zamanda spor müsabakaları da yapılıyordu. Bunların en önemlisi de güreşti.
Her ne kadar antik tiyatro öne çıksa da Aspendos aslında Pamfilya bölgesinin önemli bir yerleşimiydi. Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın başlattığı Gelece Miras projesi kapsamında Afyon Kocetepe Üniversitesi’nden arkeologlar bölgede kazılarına aralıksız bir şekilde devam ediyor. Antalya Kültür Yolu kapsamında bölgede rehberli turlar da düzenlendi. Biz de bunlardan birine katıldık. Binlerce yıllık tarihi sahip antik kenti Aspendos Kazı Başkan Yardımcısı arkeolog Hüseyin Tolga Candur eşliğinde gezdik.
Mart 2015’te Aspendos antik kenti, UNESCO Dünya Miras Geçici Listesi’ne dahil edildi. Halihazırda antik kentteki ana cadde başta olmak üzere Anadolu’nun en büyük meydan çeşmesi, Roma bazilikası ve meclis binasında (Bouleuterion) kazılar yoğunluk kazanmış. Sıradaki hedef surların hemen dışındaki stadyumda da kazıları ilerletmek. Burası aynı zamanda Anadolu’daki en büyük yarasa popülasyonuna da ev sahipliği yapıyor. Öyle ki yakın tarihte bu konu hakkında bölgede bir de belgesel çekilmiş.
Aspendos Kazı Başkan Yardımcısı arkeolog Hüseyin Tolga Candur ile Antalya Kültür Yolu kapsamında yaptığımız bu detaylı Aspendos antik kenti turunda bir yandan da ekiplerin özverili çalışmalarına tanıklık ettik. Burası aynı zamanda genç arkeologlar için de büyük bir tecrübe sahası. Antik ana caddede devam eden kazıları biraz takip ettikten sonra tepeye vardık. Biri büyük diğeri daha küçük iki tepeye kurulu Aspendos antik kenti bu yönüyle muhteşem bir Pamfilya vadisi manzarası da vadediyor.
Roma döneminde en görkemli günlerini yaşayan antik kent merkezindeki çeşme ve agora kazıların yoğunlaştığı bir diğer bölge. Hedef gelecek yıl düzenlenecek Antalya Kültür Yolu festivali öncesinde hem ana cadde hem de bu bölgedeki kazılarda ilerleme sağlamak.
Aynı gün içerisinde gezdiğimiz Perge’yle kıyaslandığında Aspendos çok daha eğimli bir arazide bulunması nedeniyle epey yorucu bir rota. Adeta bir tepeye kondurulan kent bu yönüyle saldırılar karşısında da uzun süre kendisini korumayı başarmış. Ancak yine de hemen hemen tüm antik kentler gibi o kaderden kaçamamış. Bizans döneminde eski zengin günlerinden uzaklaşan Aspendos’un nüfusu yavaş yavaş azalır. Selçuklular bölgeye geldiğindeyse geride sadece taş yapılar kalmıştı.
Anadolu’daki diğer antik kentler gibi Aspendos’un da bugünlere ulaşmasında Mustafa Kemal Atatürk’ün vizyonunun payı büyük. “Aspendos’u yaşatın” sözü sonrasında diğer antik kentler içinde bir şiar haline geldi. 10 Kasım vesilesiyle çok şey borçlu olduğumuz Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk’ü saygı ve özlemle anıyoruz.