Şu aralar Trump’ın kuzey Suriye’deki kürt oluşumuna ve YPG’ye tavrının ne olacağı doğal olarak merak ediliyor.
Trump bu konuda bugüne kadar net bir açıklama yapmadı. bundan sonra da yapması beklenmediğine göre bu bizde acaba ne olacak, karanlıkta mı kalacağız endişesinin doğmasına yol açabilir.
ama hiç endişelenmeyin, çünkü burada onun başkanlık döneminin tamamını Washington’da muhabir olarak geçirmiş bu yazarınız var, size bu gibi konularda yardımcı olacak.
bugün Trump’ın bir konuda ne düşündüğünü, tavrının ne olabileceğini kestiremiyor olabiliriz ama elimizde neyse ki ilk başkanlık döneminde yaptıklarının bir kaydı var. o kayıtlar da benim elimdeki dosyalarda. bugün de sırası geldi, Trump’ın Kuzey Suriye’deki YPG’ye tavrının ne olabileceğinin işaretini veren geçmişteki davranışlarına bakacağız. belki ilk başkanlık döneminde yaşananlardan bugünlere bir çıkarsama yapmamız mümkün olur.
Başkan Trump 18 temmuz 2018’de ilk önce o dönemki Savunma Bakanı Mattis’i Oval Ofis’e başbaşa görüşmek için çağırdı. Bu görüşmeden sonra dönemin Dışişleri Bakanı Pompeo ile öğle yemeği yedi (Trump son olarak yeni döneminde artık Pompeo ile çalışmayacağını ilan etti).
Münbiç yol haritasının uygulanması konusunda aralarında anlaşmazlık olan iki bakanın Beyaz Saray’da başkanla konuşması Washington’da Türkiye’yi ve bölgeyi izlemekten sorumlu birimlerde ‘Acaba yol haritasının uygulanması konusu ele alındı mı’ sorusunun sorulmasına yol açmıştı.
Mike Pompeo, Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu ile daha önce vardığı Münbiç ve Fırat’ın doğusunda yapılacakları içeren ortak yol haritasının uygulanmasını takip ediyordu.
Ancak bu konuda Savunma Bakanı Mattis’in sorumlu olduğu Pentagon içinde ciddi bir anlaşmazlık, bir tartışma vardı.
Bölgede terörle savaşma sorumluluğu verilen Central Command (CENTCOM) komutanları o günlerde YPG ile ilişkinin koparılmasına ve bölgede Türkiye’nin etkinliğinin güçlenmesine karşıydı.
Buna karşın ordunun önemli gücü Avrupa Komutanlığı (EUCOM) Amerika’nın güçlü biçimde Türkiye’nin yanında durmasını savunuyordu.
Hatta bu gücün komutanı olan general Türkiye konusunu konuşmak üzere Mattis’ten özel randevu alıp Washington’a sadece bu konu için gelmişti o günlerde.
Mattis bu komutanına hak vermekle birlikte CENTCOM komutanlarını da karşısına alamıyordu. Çünkü kendisi de CENTCOM kökenliydi ve onların YPG ile çalışmasını stratejik bir zorunluluk olarak görüyordu
Yani Mattis, Türkiye ile aranın düzelmesinden yana, ancak YPG ile ilişkinin koparılması konusunda acele edilmesine karşıydı.
Savunma Bakanlığı’ndaki bu karışıklık nedeniyle de yol haritası konusunda Trump beklediği net cevabı Pentagon’dan bir türlü alamıyordu.
Başkan Trump Suriye’de ne yapılması gerektiği konusunda Putin ile anlaşmıştı. Bu yüzden Münbiç ve Fırat’ın doğusuyla ilgili uzlaşma kararını bakanlarından acilen istiyordu.
Pentagon içindeki iki askeri fraksiyon aralarında bugüne kadar anlaşabildi mi, Trump bundan haberdar mı ve son gelen noktada alacağı karar ne olacak, bunları şimdilik bilemiyorum.
ama bu önemli konuda eğer Türkiye bir adım atacaksa bunu telefonda konuşabilecek damatlara bırakmak yerine eski tavırları da bilerek bilgili bir tavır alması daha doğru olacak bence.