Amatör astronomlar Jüpiter’e çarpan ateş topunun görüntüsünü yakaladı
Yakaladığı Satürn görüntüleriyle gökyüzü tutkunlarını büyüleyen James Webb Uzay Teleskobu, şimdiye kadar Güneş Sistemi'ndeki dört dev gezegeni fotoğraflamayı başardı.
James Webb Uzay Teleskobu’nun (JWST) 25 Haziran 2023’te yakaladığı Satürn görüntülerinin temize çekilerek işlemden geçirilmesinin ardından, halkalı gezegenin altın gibi parlayan halkalarının muhteşem görüntüsü gökyüzü tutkunlarına sunuldu.
Satürn’ün halkası, bulanık ve karanlık ilk halinin tam tersi olarak kahverengi görünüyor. Bunun nedeni JWST’nin evreni yakın ve orta kızılötesi dalga boylarında görmesi. İnsanlar bu dalga boylarını çıplak gözle göremese de kızılötesi ışın yayıyor. Metabolik aktiviteleri sonucunda ısı enerjisi üreten insan vücudu, bu enerjiyi sıcaklıklarla yakından ilişkisi olan kızılötesi ışın şeklinde yayıyor.
Yoğun, bulutlarla kaplı bir gezegenin içinde neler olup bittiğini öğrenmek için yapılabilecek en doğru şey gezegenin sıcaklığını incelemektir ve JWST de fırlatıldığından beri Güneş Sistemi’ndeki gezegenleri anlamamız için elinden geleni yapıyor.
Geçen hafta Satürn’ün gördüğümüz ham görüntülerde gezegeni solgun, halkalarını ve uydularını parlak gösteren bir filtre kullanılmıştı. JWST’nin yakaladığı bu görüntüler, Leicester Üniversitesi’nden gezegenbilimci Leigh Fletcher liderliğindeki ekibin Satürn’ün halkalarını ve uydularını daha ayrıntılı olarak incelemesini sağlayacak.
Yandaki görüntüde Satürn’ün uydularından Dione, Enceladus ve Tethys’i gezegenin solunda görebiliyoruz. Sönük olmasına rağmen gezegenin halkası, Satürn’ün mevsimsel değişimleri konusunda gökbilimcilere bilgi sağlıyor. Buna göre kuzey yarımküre yedi yıl süren yaz mevsiminin sonuna yaklaşıyor ancak kutup bölgesi karanlık.
Geçen yıl ağustos ayında JWST’nin objektifine yakalanan Jüpiter, aynı zamanda uzay teleskobunun görüntülediği ilk gezegen. Gezegenin fırtınalı havasında görülen ayrıntılar tamamen şaşırtıcı olmasa da nadir görülen bazı özellikler de yok değil. Örneğin Jüpiter’in kutuplarında parıldayan, optik dalga boylarında görünmeyen kutup ışıkları ve Jüpiter’in ince halkaları dikkat çekmeyecek gibi değil.
Gezegenin daha az bilinen Amalthea ve Adrastea uyduları da arka planda uzak galaksilerin bulanık karaltılarıyla birlikte görülüyor. Paris Gözlemevi’nden astronom Thierry Fouchet bu görüntü için, “Bu tek görüntü Jüpiter’in kendisinin, halkalarının ve uydu sisteminin dinamiklerini ve kimyasını ele alan Jüpiter projemizin özünü yansıtıyor” demişti.
Neptün gözlemleri ise Eylül 2022’de gelmişti. Çok uzak olduğu için genelde ihmal edilen bu gezegenin muhtemelen en çok Voyager 2’nin 1989’da yanından geçerken çektiği görüntülerle karşılaşmışsınızdır. JWST’nin gözlemleri, 30 yılı aşkın bir süre sonra ilk kez bu buz devinin zarif halkalarına yeni bir perspektifle bakmamızı sağladı.
JWST, Neptün’ün bilinen 14 uydusundan yedisini ve atmosferindeki parlak noktaları da ortaya çıkarmayı başardı. Bu noktaların çoğu fırtına olsa da yakından bakılınca gezegenin ekvatorunu çevreleyen parlak bir şerit görülüyor. Bilim insanları bunun daha önce hiç görülmediğini ve Neptün’ün atmosferindeki sirkülasyonun bir işareti olabileceğini söylüyor.
Uranüs de Neptün gibi çok uzak olmasının yanı sıra bazı tuhaflıklara da sahip. Neptün’e çok benzemesine rağmen, iki gezegen farklı tonlara sahip. Üstelik Uranüs açıklanması zor bir şekilde yana doğru eğilmiş. JWST’nin Nisan 2023’te yayımlanan gözlemleri bu muammaları çözmese de Uranüs’ün halka sisteminin 13’ünden 11’ini ve gezegenin kutup örtüsü üzerindeki açıklanamayan parlaklığı ortaya çıkardı.
JWST’nin evren hakkında söyleyecekleri daha bitmedi, hatta yeni başladığını bile söyleyebiliriz. Faaliyetlerindeki ilk yılını tamamlayan uzay teleskobunun gelecek yıllarda başka hangi harika görüntüleri bizlere sunacağı en büyük merakımız.