Trump’ın gözü aydın: Oy pusulasına geri döndü
ABD seçimlerinde sona iyice yaklaştık. 270 barajını aşan Trump'ın ABD'nin 47'nci başkanı olacağı kesinleşti. Peki aylarca adını mahkemelerle andığımız Trump'ı ne kadar tanıyoruz?
Demokratları son üç seçimdir gerim gerim geren bir isim Donald Trump. İlkinde Hillary Clinton’ı tüm anketlere rağmen yendi, ikincisinde yarışı Joe Biden göğüslese bile 6 Ocak 2021’de Amerikan tarihinde hiç görülmemiş bir şekilde aşırı muhafazakârlar kongreyi bastı, sonuncusundaysa yine tüm anket verilerine, açılan davalara ve medya baskısına rağmen seçimi göğüsleyen isim oldu. 78 yaşındaki lider bu seçim iki ilke de imza attı: Hem ABD’nin ilk hükümlü başkanı, hem de Beyaz Saray’a giren en yaşlı isim oldu. 2016’da bir dönem başkanlığın ardından yeniden Beyaz Saray’a dönen Trump hakkında hatırımızda neler kaldı bir tazeleyelim.
Ağzında gümüş kaşıkla doğan biri Trump: Beyaz Amerikalı; zengin bir ailede doğup zaten var olan emlak şirketini yeniden düzenleyerek gökdelenler, oteller, kumarhaneler ve golf sahaları inşa etti. 90’lı yıllarda düştüğü de oldu ama her seferinde kalktı. Siyasete atılmadan önce de medya görünürlüğü fazlaydı. 2004’ten 2015’e kadar NBC’de The Apprentice adında bir reality programını sunmuştu nihayetinde. İyi de para kazanmıştı: 427 milyon dolar! Bugün programının adı hayatını anlatan bir filme de ismini vermiş durumda.
2016’da başkanlık seçimlerini Cumhuriyetçi Parti’nin adayı olarak Hillary Clinton’a karşı kazanarak siyaset sahnesinde boy gösterdi. Aslında halk oylamasını Clinton kazanmıştı ama Seçiciler Kurulu genel halktan farklı bir tavır takınarak oylarını Trump’tan yana kullanmıştı. Ancak bu seçim tarihe en şaibeli seçimlerden biri olarak geçti. Çünkü eski bir Cambridge Analytica çalışanı olan Christopher Wylie, şirketin 2014’ten beri topladığı Facebook verilerini 2016 seçimlerini şekillendirecek şekilde değiştirdiğini ortaya çıkarmıştı. Buna göre Facebook kullanan kararsız seçmenler bir partiyi seçmeleri için video, reklam ve o parti hakkındaki bilgilerle bombardımana tutuluyordu. Trump’ın kampanyasının bu yönteme başvurduğu ve Rusya’nın da seçimlere müdahale ettiği iddiaları ortaya atılınca geriye sadece şaibeli olduğu hatırlanan bir seçim kaldı.
Yine de Trump 2016’dan 2020’nin sonuna kadar Beyaz Saray’da kaldı. Dili sertti, popülist, milliyetçi ve aşırı muhafazakârdı. 2016’da çok büyük bir çoğunluk Trump’ın kazanmasını tam da bu sebeple beklemiyordu. Dönemine göre çok keskin politikaları vardı, ağzından çıkanı kulağı duymuyor gibi bir durum söz konusuydu. Rakiplerini bel altı vurmaktan hiç çekinmemişti, Clinton’a eski ABD Başkanı Bill Clinton’a yöneltilen taciz suçlamalarıyla vurmaya çalışmış, sonra kendi yaptıkları hatırlatılınca da “Ben o zaman başkan değildim ve Oval Ofis benim değildi!” diye savunma yapmıştı. Bu keskin dili bugün hâlâ sürüyor. Benzer bir taktiği ön seçimler sırasında rakibi Nikki Haley’ye uygulamıştı. Bir miting sırasında Trump rakibine “Hey Nikki, kocan nerede göremiyorum?” diye sataşmıştı. Haley’nin kocasının Afrika’da görev yapan bir asker olması dışında herhangi bir sorun yoktu.
Komplo teorilerine destek veren, yanıltıcı açıklamalar yapmakta sınır tanımayan bir isim olan Trump, çoğu zaman ırkçı ve kadın düşmanı söylemlerde de bulundu. Onun döneminde atanan muhafazakâr yargıçlar kadınların kürtaj hakkını federal düzeyde koruma altına alan Roe v. Wade kararını 2022 yılında feshetmişti. Trump bulduğu her fırsatta bununla övünmüş, son dönemde de “Kadınlar beni çok sever, seçimi kazandığımda kürtajı düşünmek zorunda kalmayacaksınız. Ben hepinizi koruyacağım isteseniz de istemeseniz de” diye konuşmuştu. Bu noktada tecavüz davasını hatırlatmakta fayda var.
Magazin dergisi yazarı 80 yaşındaki E. Jean Carroll, Trump’ın 1996 ilkbaharında New York’taki Bergdorf Goodman adlı mağazanın giyinme odasında kendisine tecavüz ettiğini açıklamış, Trump ise “Bu kadını tanımıyorum” diyerek iddiaları reddetmişti. Trump, Caroll tarafından açılan “tecavüz ve hakaret” davasında Mayıs 2023’te iki hafta süren duruşmalar sonucunda jüri tarafından suçlu bulunmuş, Carroll’a cinsel taciz ve darptan 2 milyon, karalamadan 3 milyon dolar olmak üzere toplam 5 milyon dolar tazminat ödemeye mahkum edilmişti. İlk hukuk zaferinin ardından Carroll, Trump’a yönelik kazandığı 5 milyon dolar tazminata ek olarak 10 milyon dolarlık ikinci bir “zarar tazminatı” davası açmış, 6 Eylül 2023’te yargıç davada Trump’ı tekrar sorumlu bulmuştu.
Trump ve Epstein yıllardır birbirlerini tanıyor. Epstein 2008 yılında Florida’da reşit olmayan bir kişiyi fuhuşa teşvik ve aracılık etmekle suçlanmasından yıllar önce aynı sosyetik etkinliklere katıldıkları ve aynı karelerde yer aldıkları biliniyor. 2002 yılında New York dergisine konuşan Trump “Jeff’i 15 yıldır tanıyorum. Müthiş bir adam. Onunla vakit geçirmek çok eğlenceli. Onun da ben gibi güzel kadınlardan hoşlandığı söyleniyor. Çoğu da genç kadınlar” diye konuşmuştu.
Epstein 2019 yılında fuhuş ağı suçlamasıyla tutuklandığında Oval Ofis’te gazetecilere konuşan Trump “Palm Beach’teki herkes gibi ben de onu tanıyordum. Ama 2000’li yılların başında Epstein ile aramız bozulmuştu. 15 yıldır onunla konuşmuyorum. Hayranı da değilim” demişti.
Kısa süre sonra Epstein ile yollarını ayıran Williams, Epstein’in çok sonraları ortaya çıkaracak fuhuş ağı hakkında hiçbir zaman bilgi sahibi olmadığını iddia ediyor. Epstein modern tarihin en büyük fuhuş ağlarından birini kurmakla suçlanıyor. Bu fuhuş ağında çok sayıda çocuğun da kurban edildiği biliniyor. Buna göre o ve işbirlikçileri genç kızları ünlü ya da masöz olma sözüyle kandırıp fuhuşa zorlamış. 6 Temmuz 2019’da tutuklanan Epstein aynı yıl ağustos ayında hapishanedeki hücresinde ölü bulunmuştu. Yetkililere göre Epstein kendini asmıştı.
Trump’ın Epstein listesinde adı geçtiği bilinse de ne düzeyde geçtiği konusunda net ayrıntılar yok. Trump Epstein’in yaptıklarından haberdar mıydı? Fuhuş adasına Trump a gitmiş miydi? Yine de Trump’ın bu konuda suçlu olduğu anlaşılsa anında dava açacak savcılar (bknz. Jack Smith) var.
Trump için geçen yıl “mahkeme salonlarından çıkamadığı yıl” olarak tarihe geçti. Hakaret davası, gizli belgeleri usulsüzce saklama davası, mülklerini değerinin üstünde gösterme davası, erotik film yıldızı Stormy Daniels’a verdiği 300 bin dolarlık “sus parası”nı seçim harcamaları içinde gösterdiği için vergi kaçırma davası, 6 Ocak Kongre baskınını kışkırtma davası… Trump hakkında açılan davaların “cadı avı” olduğunu ve Demokratlar tarafından onu bezdirmek amacıyla açıldığını söylüyor.
Trump aylarca bu davaları erteletmeye çalıştı ama “sus payı” davasının sonuçlanmasından kaçamadı. 12 New Yorkludan oluşan jüri, iki gün boyunca enine boyuna tartıştıktan sonra savcıların Trump’a sus payı davasında yönelttiği 34 suçlamanın tamamında eski başkanı suçlu buldu. Jüri, Trump’ın bir zamanlar avukatı Michael Cohen’e Daniels’i susturmak için verdiği parayı gizlemek amacıyla kayıtlarda sahtecilik yaptığına kanaat getirdi.
Trump aday olduğu günden bu yana iki kez daha suikast girişimine uğradı. Bunlardan ilki 13 Temmuz tarihinde düzenlendi. Trump o gün keskin nişancının kurşunlarından milimetrik bir farkla kurtuldu. Pensilvanya’nın Butler kentinde düzenlediği mitingde civardaki bir binanın çatısından ateş eden Thomas Matthew Crooks adındaki genç saldırgan ateşlediği silahla Trump’ın sol kulağının üst kısmını yaralamıştı. Saldırganın birkaç kez ateş ettiği, bu ateş sırasında bir kişinin öldüğü, bir kişinin de yaralandığı açıklanmıştı. Gizli Servis ve polis saldırganı kısa süre içinde vurarak öldürmüştü.
Cumhuriyetçi lider bir kez de Florida’nın West Palm Beach kentinde golf oynadığı sırada silah seslerinin duyulmasıyla yeniden manşetlere taşınmıştı. 58 yaşında bir adam elinde dürbünlü yarı otomatik bir tüfekle Trump’ın 300, bilemediniz 500 metre yakınına kadar gelebilmişti. Üstelik bunu adayları koruyan ajanların sayısının epey artırıldığı bir dönemde yapmıştı. Routh adlı şüpheli çalılıkların arasına saklanmıştı. Gizli Servis ajanı gerçekten dikkatli olup silahının namlusunu fark etmeseydi belki de amacına ulaşabilecekti.
Trump döneminde Türkiye-ABD arasındaki ilişkiler çok dalgalı seyretti. Bazı konularda işbirliği olsa da daha çok krizlerle anılan bir dönem. Örneğin Türkiye’nin Rusya’dan S-400 hava savunma sistemleri alması sonucunda CAATSA yaptırımlarının uygulanması bu döneme denk geliyor. Trump o dönem yaptırıma mesafeli yaklaşsa da kongre baskısı nedeniyle Türkiye’yi üreticisi konumunda olduğu F-35 programından çıkardı.
İlişkileri en kötü etkileyen olay ise rahip Andrew Brunson’ın 2016’da Türkiye’de casuslukla suçlanıp tutuklanmasıydı. Trump yönetimi Brunson’ın serbest bırakılmaması nedeniyle Türkiye’ye yaptırımlar uyguladı. Trump’ın o dönem sosyal medyada yaptığı “Türkiye’nin ekonomisini yok ederim” tehditleri de Türk ekonomisi üstünde baskı oluşturmuştu. Sonuç olarak Brunson serbest bırakılsa da iki ülke arasındaki ilişkiler ağır hasar görmüştü bir kere.
ABD Kongresi 2019 yılında Ermeni Soykırımı’nı tanıma kararı aldı. Trump yönetimi bu karara doğrudan destek vermese de kongrenin kararı Türkiye’de rahatsızlık yarattı.