S&P Türkiye’nin büyüme tahminini ‘bi tık’ yükseltti
Gazze'nin işgalden sonra nasıl yönetileceği belli oldu. Kavgalı Filistin örgütleri El Fetih ve Hamas Çin'in arabuluculuğuyla anlaşmaya vardı. Daha önce bu konuda arabuluculuk yapmak isteyen Türkiye 'memnuniyet' açıklaması yaptı.
Hamas’ın 7 Ekim’deki Aksa Tufanı Operasyonu’nda 1200’den fazla İsraillinin öldürülmesi ve 250’sinden fazlasının da esir alınmasıyla başlayan İsrail saldırıları tam bir katliama dönüşeli tam 10 ay oldu. 10 ay boyunca İsrail’in saldırılarında öldürülen Filistinli sayısı 39 bini geçti, 11 bin Filistinli ise kayıp… Gazze’de şu an bilinen 89 bin 818 yaralı var. Onlar da İsrail’in ambargoları ve sağlık merkezlerinin yerle yeksan edilmesi nedeniyle tedavi göremiyor.
Öte yandan yine ambargoların sebep olduğu kıtlık nedeniyle açlıktan ölenlerin sayısı da her geçen gün artıyor. Hal böyleyken uluslararası arenada da ateşkes ve esir takası çağrıları ve çabaları da artıyor ancak nafile. İsrail saldırmaya ve Filistinlileri katletmeyi sürdürüyor.
Ateşkes çağrılarının bir sonuca varamama nedeni de ağırlıklı olarak savaş sonrası Gazze planları konusunda anlaşmaya varılamaması. ABD ve diğer İsrail müttefiki Batı ülkeleri savaş bittiğinde Gazze’de Hamas değil Batı Şeria’daki El Fetih yönetiminin hakimiyetinde bir düzen kurulmasını isterken İsrail ise kendi savunma birliklerinin kontrolünde bir düzen için diretiyor. Haliyle Filistin’e destek verenler de ne batının ne de İsrail’in planı işlemesin diye El Fetih ve Hamas arasındaki buzları eritmek için arabuluculuk çalışmalarına başladılar. Çünkü 1967 sınırları dahilinde bir uzlaşı hükümeti kurulursa bunun uluslararası arenada İsrail’in aleyhine olabileceğine dair yaygın bir görüş var.
Bu çabayı yürüten ülkelerden biri Türkiye’ydi, ardından sahne Çin’in oldu…
Türkiye’nin rolünün ne olacağına dair sinyali de geçtiğimiz nisan ayında Katar’da Hamas Siyasi Büro Başkanı İsmail Haniye ve onun heyetiyle bir araya gelen Dışişleri Bakanı Hakan Fidan şu sözlerle açıklamıştı:
“Ben daha önce de Batılı muhataplarımla yaptığım görüşmelerde de söyledim. Yıllardır Hamas’la yaptığımız siyasi görüşmelerde kendilerinin 1967 sınırları içerisinde kurulacak olan bir Filistin devletini kabul ettiklerini ve Filistin devletinin kurulmasını müteakip Hamas’ın ayrıca silahlı kanadının olmasına gerek kalmayacağını, kendilerinin bir siyasi parti olarak hayatlarına devam edeceklerini bana ilettiler.”
Haniye görüşmesinin ardından Erdoğan da aynı vurguyu dile getirmişti. Cumhurbaşkanı, Haniye ile görüşmesinde Filistinlilerin birlik içinde hareket etmesinin hayati öneme sahip olduğunu söylemişti. Bu da haliyle Hamas ile artan temasların savaş sonrası Gazze planında Türkiye’nin Hamas ve El Fetih’e uzlaşı hükümeti kurulması için öneri götürdüğü ve bunun uygulanabilir olması için de diplomatik çabalarını son zamanlarda artırdığını göstermişti.
Nitekim Erdoğan geçen sene Temmuz ayında iki tarafın lideriyle Ankara’da görüşmüş ve bir an önce uzlaşıya varmaları telkininde bulunmuştu. Ancak Türkiye sonrasında arabuluculuk gündeminden uzaklaştı ve Çin sahneye çıktı.
Çin yayın kuruluşu CCTV Salı günü yaptığı açıklamada Çin’in aracılık ettiği bir anlaşmanın ardından rakip Hamas ve El Fetih’in de aralarında bulunduğu Filistinli grupların “bölünmüşlüğe son verme ve Filistin birliğini güçlendirme” konusunda bir anlaşma imzaladığını duyurdu. Devlet medyasına göre İsrail’in Gazze’deki Hamas’a karşı savaş yürüttüğü ve Çin’in çatışmada barış arabulucusu olarak rol almaya çalıştığı bir dönemde gelen bu açıklama Pazar günü Beijing’de başlayan 14 Filistinli grubun katıldığı uzlaşma görüşmelerinin ardından geldi. Çin Dışişleri Bakanı Vang Yi anlaşmanın “14 grubun tamamının büyük uzlaşmasına ve birliğine adanmış” olduğunu söyledi.
“Vardığımız sonuç FKÖ’nün (Filistin Kurtuluş Örgütü) tüm Filistin halkının tek meşru temsilcisi olduğudur” diyen Vang “Gazze savaşı sonrası yönetim ve geçici bir ulusal uzlaşı hükümetinin kurulması konusunda anlaşmaya varıldığını” da sözlerine ekledi. Vang’ın açıklamalarında FKÖ’nün bir parçası olmayan Hamas’ın uzlaşı hükümetinde nasıl bir rol oynayacağına dair bir detay yer almadı.
El Fetih, İsrail’i tanıyor ama Hamas tanımıyor ve derin ayrılık burada başlıyor. İki taraf iki ayrı Filistin bölgesini tek bir yönetim yapısı altında birleştirecek bir anlaşmaya varmayı birçok kez denedi ve başarısız oldu. 2017’de varılan bir anlaşma da hızla rafa kaldırılmıştı. 2007 yılından bu yana Hamas Gazze’yi, Filistin Yönetimi de Batı Şeria’nın bir bölümünü yönetiyor.
Çin zaten Hamas’ın Aksa Tufanı Operasyonunu da hiçbir zaman açıktan kınamadı. ABD liderliğindeki tek kutuplu düzenden bunalan küresel Güney ülkelerini Rusya ile beraber arkasına alarak Ortadoğu’daki varlığını da güçlendirmeye çalışıyor. Haliyle Çin burada satranç tahtasının Ortadoğu alanında yer almak için bir strateji yürütüyor.
Gözlemciler, ABD’nin uzun süredir baskın güç olduğu bölgede Beijing’in nüfuzunu sorguladı ancak Çin, geçtiğimiz Mart ayında Suudi Arabistan ve İran arasındaki arabuluculuğuyla rüştünü ispatlamış oldu.
Bu çabalar genel olarak Beijing’in kendisini ABD’den farklı bir dünya vizyonuna sahip jeopolitik bir ağır top olarak konumlandırma çabasının bir parçası olarak görüldü. Salı günkü anlaşma, İsrail Başbakanı Benjamin Netanyahu’nun ABD’li üst düzey yetkililerle görüşeceği ve Kongre’ye hitap edeceği merakla beklenen bir ziyaret için ABD’de bulunduğu sırada imzalandı.
Çin’in arabuluculuk görüşmelerinde gündeme gelmesi geçen nisan ayının konusuydu ve o ay Türkiye’deki diplomasi trafiği epey yoğundu. Çin’in ön plana çıkması Türkiye’nin arabuluculukta istediği hedefleri elde edemeyip geri çekilmesi olarak yorumlandı. Kimileri “başarısızlık” dedi, kimileri “tercih.” Ancak vurgu yapılması gereken bir nokta var. Türkiye’nin hiç şüphesiz El Fetih ile ilişkileri kuvvetli, ancak Hamas ile daha da iyi olduğu gerçeği su götürmüyor.
Türkiye enerjisini artık uzlaşı hükümetine değil Filistin Devleti’nin tanınmasına ayırmış durumda. Bunu Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın yurtdışı ziyaretlerindeki mesajlarında da görüyoruz. Sürekli İspanya, Norveç ve İrlanda’yı örnek gösteren Erdoğan bu örneklerin Batı’da çoğalması yönündeki çağrılarını da sürdürüyor. Belli ki uluslararası arenada tanınan bir Filistin Devleti’nin savaş sonrası Gazze planlarındaki olası anlaşmazlıkların önüne geçebileceği düşünülüyor.
Gazze’de 7 Ekim’den bu yana devam eden savaşta arabuluculuk rolü üstlenme girişimlerinde bulunan Türkiye ise Çin’in bu girişimiyle adeta saf dışı kalmış durumda. Dışişleri Bakanlığı konuya ilişkin yayımladığı yazılı bildiride Filistinli siyasi oluşumların Beijing’de bir araya gelmelerinden ve milli birliğin sağlanmasına yönelik bir bildiri kabul etmelerinden memnuniyet duyulduğu kaydedildi.
Filistinliler arası uzlaşı sürecine Çin’in katkılarının takdirle karşılandığı ifade edilen açıklamada şöyle dendi:
“İsrail’in Gazze’deki saldırılarının tüm şiddetiyle devam ettiği, Batı Şeria ve Doğu Kudüs’te baskınların daha da yoğunlaştığı mevcut koşullarda Filistin’de siyasi birliğin sağlanmasının önemi ve aciliyeti daha artmıştır. Beijing’de kabul edilen bildiride kayıtlı adımların hayata geçirilmesini ve Filistin’de siyasi birliğin sağlanmasına yönelik uzun zamandır ülkemizin de katkılarıyla devam eden gayretlerin bir an evvel olumlu sonuçlanmasını bekliyoruz.”
Filistin Ulusal Girişim Hareketi Genel Sekreteri Mustafa Bergusi Anadolu Ajansı’na yaptığı açıklamada Filistinli grupların 21 ve 22 Temmuz’da Pekin’de düzenledikleri toplantıya dair görüşlerini paylaştı. Beijing Anlaşması’na yönelik iyimserliğini dile getiren Bergusi “Filistinli gruplar uzlaşı anlaşmasını hızla hayata geçirecek” dedi.
Bergusi Filistin Devlet Başka nı Mahmud Abbas’ın, geçici bir ulusal birlik hükümeti oluşturmak için acilen tüm gruplarla görüşmelere başlayacağını belirtti; bölünmenin etkileri ve İsrail’in Gazze Şeridi’ne yönelik saldırıları gibi sorunların ele alınacağını ekledi. “Zaman daralıyor. İsrail, Filistin meselesini yok etmeye çalışıyor ve Filistinlilerin birlik olmaktan başka çaresi yok” diyen Bergusi, Filistinli grupların anlaşmanın maddelerini uygulamak için çaba sarf edeceğini vurguladı.
Hamas yöneticilerinden Musa Ebu Merzuk Çin’deki görüşmelerde olumlu bir atmosferin hakim olduğunu ve tüm Filistinli grupların Gazze Şeridi’ne yönelik saldırılara karşı ortak bir duruş sergilediklerini ifade etti. Beijing’deki Filistinli grupların, Gazze Şeridi’ndeki direnişi saygıyla selamladığını belirten Ebu Merzuk şunları söyledi:
“Pekin bildirisinde tüm Filistinli grupların, İsrail’in saldırılarına karşı tek vücut halinde olduğunu ve ulusal birliğe ulaşmak için olumlu bir ruhla çalıştıklarını vurguladık. Anlaşmanın maddeleri arasında, İsrail saldırılarına karşı koymak, Gazze Şeridi’nde süren çatışmaları durdurmak ve İsrail’in işgaline son vermek için tüm çabaları birleştirmek yer alıyor. Ayrıca Filistin topraklarının birlik ve beraberliğine olan bağlılığımızı da belirttik.”
Ebu Merzuk bildiride ayrıca Uluslararası Adalet Divanı’nın İsrail’in işgal ve yerleşimlerini yasadışı olarak değerlendirmesinden duyulan memnuniyetin ifade edildiğini söyledi. Hamas yetkilisi, Mısır, Cezayir ve Rusya’da imzalanan tüm geçmiş anlaşmaların uygulanmasını talep ettiklerini ve başkenti Kudüs olan bağımsız Filistin devletinin kurulması için çalışmaya devam edeceklerini aktardı.
Görüşmelere katılan grupların “Birleşmiş Milletler ve uluslararası hukuka göre işgale karşı direnişin Filistin halkının hakkı olduğunu” konusunda fikir birliği içinde olduğunu kaydeden Ebu Merzuk, grupların Batı Şeria, Kudüs veya Gazze Şeridi’nde belirli görevleri olan ulusal bir uzlaşı hükümeti kurulmasını ele aldıklarını belirtti. Ayrıca tüm Filistin topraklarındaki kurumların birleştirilmesi, Gazze’nin yeniden imarı ve genel seçimlerin yapılmasına hazırlık konusunda anlaşmaya varıldığını söyledi.
Anlaşmanın uygulanması için zamana ihtiyaç olduğunu belirten Ebu Merzuk, bu süre zarfında Filistin Ulusal Meclisinin yeniden oluşturulmasının önemine dikkat çekti. Hamas yetkilisi, siyasi ortaklığı derinleştirmek ve ulusal sorumluluğu üstlenmek amacıyla 4 Mayıs 2011’de imzalanan Ulusal Mutabakat Belgesi’nde yer alan geçici liderlik çerçevesinin etkinleştirilmesi gerektiğini vurguladı.