Aslan oynattığı yerden belli olur
İslam ve Erdoğan karşıtı açıklamalarıyla bilinen Hollandalı aşırı sağcı Wilders altı ay sonunda hükümeti kuracak anlaşmaya vardıklarını açıkladı. Gözler başbakanın kim olacağında.
Hollanda’da son zamanlarda durulan aşırı sağ rüzgarı yeniden hız kazandı. Türkiye’deki kritik gündemlerde Atatürk paylaşımlarıyla Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ı eleştiren Erdoğan’ın aynı zamanda eski davalısı aşırı sağcı Geert Wilders aylardır kuramadığı hükümeti sonunda kuracak gibi.
Wilders çarşamba günü yaptığı açıklamada seçimleri kazandıktan neredeyse altı ay sonra Hollanda’nın on yıllar sonra yüzleşeceği en sağcı hükümetin kurulmak üzere olduğu sinyalini verdi. 2006’dan bu yana muhalefet sıralarından Hollanda’nın göç politikasını etkileyen ve İslam karşıtı görüşleriyle tanınan Wilders dört parti arasında hükümeti kurmak için anlaşmaya yaklaşıldığını söyledi. Wilders “Taraflarla bir anlaşmaya vardık, hükümeti kuracağız” dedi. Aşırı sağcı politikacı bundan neredeyse altı ay önce göçmen karşıtı söylemleriyle elde ettiği başarıyla sandıktan zaferle çıkmıştı. Hükümetin kurulamaması nedeniyle Wilders başbakanlıktan feragat ederek tarafların anlaşma için masaya oturmasını sağlamıştı. Aylar sonra varılan anlaşmanın detaylarını da Lahey’de yaptığı basın açıklamasında duyurdu. Wilders’in 22 Kasım’daki seçim zaferinden bu yana aylardır süren görüşmelerde göçmenlik, finans ve iklim konuları kilit noktalar arasında yer alıyordu. Merkezci Yeni Sosyal Sözleşme Partisi’nin (NSC) lideri “Mardin’in damadı” olarak bilinen Pieter Omtzigt “Hükümet kuracağız. Wilders’in başbakan adayı olarak kimi önereceğini bekleyip göreceğiz” dedi. Koalisyon müzakerelerinin bir kısmına liderlik eden İşçi Partili Ronald Plasterk Hollanda medyası tarafından yeni hükümetin muhtemel başbakan adayı olarak işaret edilse de bu henüz doğrulanmış değil.
Hükümetin kurulması görüşmelerinde Wilders’ın bazı “kırmızı çizgilerini” yumuşatma taahhüdüyle ilerleme sağlanabildi aslında. 60 yaşındaki Wilders’in Avrupa Birliği (AB) ve İslam karşıtı söylemleri yanı sıra Ukrayna’ya askeri desteğin kesilmesine ilişkin ifadeleri büyük tepki çekiyordu. Sandıkta elde ettiği zaferin hükümet kurmaya yetmemesi Wilders’ı bu söylemlerini yumuşatmaya itti. Bu yumuşama sonrasında kasım ayından bu yana devam eden görüşmeler de aslında tam olarak mart ayında bir hale yola girdi. Mart ayındaki ilerleme de dün süren 16 saatlik toplantıyla sonuca ulaştı.
Hükümetin kurulması için süren müzakerede taraflar en büyük farklılıklarını çarşamba günü gerçekleşen 16 saatlik toplantıda giderebildi.
Ülkenin en uzun süre başbakanlık yapan ismi olarak anılan mevcut başbakan Mark Rutte’nin merkez sağ Özgürlük ve Demokrasi için Halk Partisi’nin de (VVD) Wilders’ın koalisyonuna katılması bekleniyor. Bunun yanı sıra “Mardin’in damadı” Omtzigt’in partisi NSC ve çiftçilerin protesto partisi BBB de 150 sandalyeli Alt Meclis’te 88 sandalyelik güçlü bir çoğunluğa sahip koalisyonda yer alıyor.
Lahey’deki Clingendael düşünce kuruluşunda AB ve Küresel İlişkiler Başkanı olan Louise van Schaik partiler iktidarı paylaşmayı kabul etmiş olsalar bile başbakan konusunun hala sorunlu olabileceğini söyledi. KVan Schaik’e göre kurulması halinde hükümet deneyimsiz bakanlar ya da partiler arasında siyasi düzlemde bir bağ olmaması nedeniyle “doğası gereği istikrarsız” olabilir. Bir başka ihtimal de Wilders’ın Trump’vari bir yaklaşım izlemesi. Yine Van Schaik’e göre Wilders ile yeni kabinedeki karar alıcılar arasında çatlaklar oluşması durumunda aşırı sağcı politikacı sosyal medyayı kullanarak hoşuna gitmeyen kararlara muhalefet edebilir ki bu da yeni krizlerin oluşmasına zemin hazırlar.
Rutte’nin geçen yıl Hollanda siyasetinden çekildiğini açıklamasının ardından Wilders göçmenlik ve düzen karşıtı bir dalga yaratarak en büyük seçim zaferini elde etti ve konut sıkıntısından sığınmacı akınını sorumlu tuttu. Ayrıca hayat pahalılığı ve aşırı yüklü sağlık sistemiyle ilgili yaygın endişeleri de dile getirdi. Hükümet anlaşmasının ayrıntıları açıklanmadı, ancak yeni hükümetin daha katı göç politikaları uygulaması bekleniyor. Macaristan’ın Viktor Orban’ı da dahil olmak üzere diğer Avrupalı popülistlerle yakın bağları olan Wilders, sağlık hizmetlerine daha fazla harcama yapma ve emeklilik yaşını düşürme vaatlerinde de bulundu. Ancak bütçe kısıtlamaları diğer partilerin bu planları desteklemesini pek olası kılmıyor.
Wilders İslam karşıtı söylemleriyle bilinmesinin yanı sıra Erdoğan’ın eski davalısı olarak da biliniyor. Wilders’ın elinin güçlü olacağı bir hükümet bu nedenle Hollanda ve Türkiye arasında olası gerilimlere de sebep olabilir. “Neden” diye sorarsanız, 31 Mart yerel seçimleri sonrasında yaptığı bir paylaşımı hatırlatalım ki portre daha da netleşsin. Wilders yerel seçimlerde CHP’nin birinci parti olarak çıkmasının ardından Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı etiketleyerek “Bye bye” diye yazmıştı. Ancak bu Erdoğan’ı ilk hedef alışı değil.
Wilders’ın Türkiye ile ilişkileri de epey eskiye dayanıyor ancak bu ilişkiler pek olumlu sayılmaz. “Yeri Avrupa değil. Üyelik müzakereleri derhal durdurulsun” diyerek Türkiye’nin Avrupa Birliği’ne üyeliğine karşı çıkan Wilders önceki partisiyle ters düşmüş, istifa etmek zorunda kalmıştı. 2017 yılında dönemin Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu anayasa değişikliği referandumu için Rotterdam’da konuşma yapmak istemiş, bu konuşma belediye yönetimi tarafından engellenmişti. Wilders da Çavuşoğlu’nun konuşma isteğine karşı çıkarak Türkiye’nin Lahey Büyükelçiliği binasının önünde Türkçe ve Hollandaca “Uzak dur! Bu bizim ülkemiz” yazılı pankart açmıştı. Daha sonra da “Türkiye’de 16 Nisan’da yapılacak anayasa değişikliği referandumuyla diktatör Erdoğan’ın yetkileri daha da artacak. Biz Türk dikta rejiminin Hollanda’da propaganda yapmasını istemiyoruz” açıklaması yapmıştı.
De Turken zijn boos omdat ik Erdogan een terrorist noemde.
De waarheid is soms onaangenaam, maar daardoor niet minder waar. https://t.co/EmydSizv3C— Geert Wilders (@geertwilderspvv) October 25, 2020
2020 yılında Wilders Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın kafasının üzerinde el bombası tutarken tasvir edildiği bir karikatür paylaşmış, Erdoğan bunun üzerine Wilders hakkında suç duyurusunda bulunmuştu. Wilders’ın suç duyurusuna tepkisi ise “Türkler Erdoğan’a terörist dediğim için kızgın. Gerçek bazen tatsızdır, ama bu onu daha az doğru yapmaz” olmuştu. Dönemin Başbakanı Mark Rutte ise Erdoğan’ın suç duyurusunun “kabul edilemez” olduğunu söyleyerek eleştirmişti.
Wilders Türkiye’deki 2023 seçimleri öncesinde sosyal medyada yaptığı paylaşımlarla da öne çıkmıştı. Mayısta, hatırlarsanız burada da haber yapmıştık, Türkiye’deki seçimlerden sonra üzerinde Türk bayrağı olan batan bir tekne fotoğrafı paylaşmış, “Güle güle Türkiye” diye yazmıştı. Daha sonra hızını alamayarak “Hollanda’da Erdoğan’a oy veren tüm Türklerin artık çantalarını toplayıp Türkiye’ye taşınmasını diliyorum. Güle güle!” demiş, bunları haberleştiren Türk medyası haberlerini retweetleyerek söylemi tekrarlamıştı.
Bye bye Turkey.#Erdogan #Turkey #Turkeyelection2023 #islamofascism pic.twitter.com/XcHnnMP2wS
— Geert Wilders (@geertwilderspvv) May 28, 2023