Ortalama konut fiyatı 2,3 milyon liraya çıktı
Cihatçı muhalif grup HTŞ'nin önce Halep, sonra da Hama'ya ilerleyişinde beş yıl öncesine göre değişen yapısı etkili oldu. Örgüt artık kendi dronlarını üretebiliyor, savaşçılarına eğitim veriyor. Peki bu nasıl mümkün oldu?
Suriye’nin cihatçı muhalif gruplarından Heyet Tahrir El Şam (HTŞ) beş yıl öncesine kadar Rusya’dan destek alan Esad güçlerinin saldırılarının altında hayatta kalma mücadelesi veren bir güçtü. Ama artık HTŞ İdlib’te kendine ait askeri eğitim üssüne, bir karargaha, piyade, topçu, tank, dron ve keskin nişancılar gibi çabucak faaliyete geçirebileceği uzman birimlere ve hatta yerli silah üretim tesislerine sahip.
Gücünü artıran muhalif grup bunu geçen hafta Suriye’nin kuzeyinde Halep’e düzenlediği saldırılarla göstermiş oldu. Halep çok kısa sürede düştü, HTŞ güçleri Hama’ya doğru hızla ilerledi. Financial Times (FT), HTŞ’nin silah tedarik etmesinin nispeten kolay olduğunu söylüyor. Buna gerekçe olarak da Suriye’de 2011’den beri süregelen çok kutuplu savaşta bölgeye akan silahı örnek gösteriyor.
Ama özellikle HTŞ’nin dron ve füze üretiminin önemli olduğuna dikkat çeken gazete, Esad güçlerinin bu dronlara karşı koyabilecek yeterli hava savunma sistemine sahip olmadığını vurguluyor. HTŞ son günlerde Suriye ordusuna ait bir binaya ve Hama’nın merkezindeki hava üssüne düzenlediği kamikaze saldırıların görüntülerini yayınladı.
Uzmanlara göre muhalifler, İdlib’te evlerde, garajlarda ve depolardaki küçük atölyelerde dron üretiyorlar. Parça bulamadıklarındaysa 3D yazıcılara başvuruyorlar. Analistler benzer uygulamaların Azerbaycan, Ukrayna gibi yerlerde de uygulandığını söylüyor. Uzmanlara göre uzmanlık gerektiren konularda da dijital kaynaklardan faydalanmak mümkün.
Geçen yıl Humus’taki Suriye ordusuna ait eğitim üssüne düzenlenen ve en az 100 kişinin ölümüne neden olan dron saldırısını örnek gösteren uzmanlar, saldırıyı kimsenin üstlenmediğini ama çoğu kişinin sorumluluğun HTŞ’de olduğunu varsaydığını söylüyor. Uzmanlar HTŞ’nin farklı türlerde dronlar kullandığını söylüyor. Bunlar arasında zırhlı araçlara uçarak el bombası bırakabilen küçük dronlar, roket taşıyabilen dronlar ve daha uzun mesafeler kat edip daha ağır yük taşıyabilen dronlar.
Bazı dronlar da savaşçıları cepheye göndermeden önce Suriye ordusunu gözlemlemek için kullanıldığı biliniyor. Uzmanlar “devlet dışı aktörler için ilk sayılabilecek” bir hareket olarak muhaliflerin sivil bölgelere dronlarla bölgeyi terk etmelerini istedikleri broşürler attıklarını söylüyor.
HTŞ ayrıca uzun menzilli füzelere, roketlere ve havan mermilerine de yatırım yapmış durumda. Son saldırılarda yeni güdümlü füze sistemlerini gösterdiler ki bu silahları hakkında çok az şey biliniyor. Füzenin adının “Kayser” olduğu düşünülüyor.
Şimdi bir de Halep ve Hama’ya ilerlerken ele geçirdikleri silah ve tanklar var. Bunlar arasında Rus yapımı olanlar da var. Uzmanlara göre muhaliflerin eline sadece tank ve silah değil, hava savunma sistemleri de geçti. Ellerinde Rus yağımı Pantsir ve nasıl kullanacaklarını çözmeye çalışacakları hafif saldırı uçakları var. Eğer hava savunma sistemlerini kullanmayı başarabilirlerse Rusların hava saldırılarındaki savunma eksikliğini biraz olsun gidermiş olacaklar.
Analistlerin dikkat çektiği şeylerden biri de bölgedeki karaborsa ticareti. Uzmanlar Suriye Milli Ordusu’na destek çıkan Türkiye’nin HTŞ’ye doğrudan destek vermediği konusunda ısrarlı. Zaten Türkiye HTŞ’yi terör örgütü olarak kabul ediyor. Ancak Financial Times’a göre analistler HTŞ’nin elindeki stokların bir kısmının Ankara’nın desteklediği Suriyeli muhaliflerden geldiğini söylüyor. Türkiye’nin desteklediği muhaliflere Toyota 4×4’ler, zırhlı araçlar ve personel taşıma araçları verdiği biliniyor. Analistler bunların “Türk ordusunun kullanmadığı ikinci el araçlar” olduğunu söylüyor.
Uzmanlara göre HTŞ bünyesinde yaklaşık 30 bin savaşçı olabilir. Bunların 15 bini tam zamanlı savaşçı, geriye kalanlar da yedek asker ya da müttefiklerinin savaşçıları. Suriye’nin kuzeyindeki başarılı ilerleyiş, daha fazla kişinin gruba katılmasına neden olabilir. Şu anda saldırıyı başarılı kılan şey de zaten muhaliflerin görüş ayrılıklarını geçici olarak kenara bırakması oldu. 2011’de başlayan iç savaşta muhalif gruplar birbirinden ayrışarak sadece Esad güçlerine karşı değil, birbirlerine karşı da savaşa tutuşmuşlardı.
Analistler HTŞ’nin ideolojik olarak daha tutarlı olmak ve savaş alanında daha koordineli hareket etmek için iki buçuk yıl önce askeri eğitim birliğini kurduğunu söylüyor. Uzmanlar HTŞ’nin bu askeri eğitim merkezinde Suriye ordusundan ayrılmış 30 subayın görev almasını sağladığını da ekliyor. Böylece Suriye ordusunun eğitim sürecini izleyebildiler.
Bu eğitim kurumu sayesinde askerlerin davranış şekillerine de çekidüzen verdiği görülüyor. Örgüt 2015’te İdlib sakinlerine amansızca yaklaşıyor, dini farklılıklara izin vermiyordu. Ama şimdi sosyal medyaya yansıyan görüntülerde Halep’teki kiliselerde Hıristiyanların ayın yapmasına izin verildi.