Suikastın üzerinden dört yıl geçti: İran Kasım Süleymani’yi unutmuyor

General Kasım Süleymani'nin ölümünün üzerinden yıllar geçse de İran intikam yeminlerine devam ediyor. 3 Ocak 2020'de Bağdat'ta ABD güçlerince düzenlenen ve iki ülkeyi doğrudan savaşın eşiğine getiren suikast bölgede güç dengelerini sarsmıştı.

Dünya 3 Ocak 2024
Bu haber 5 ay önce yayınlandı
İranlı general Kasım Süleymani, ABD'nin Irak'ın başkenti Bağdat'a düzenlediği saldırıda hayatını kaybetti. / Fotoğraf: AA

İranlı General Kasım Süleymani’nin Irak’ın başkenti Bağdat’ta bizzat dönemin ABD Başkanı Donald Trump’ın emriyle öldürülmesinin üzerinden dört yıl geçti. Ama İran tarafı suikastı hâlâ unutamadı. Öyle ki Devrim Muhafızları Sözcüsü Tuğgeneral Ramazan Şerif yakın zamanda yaptığı açıklamada Filistinli örgütlerin “Aksa Tufanı” adını verdiği saldırıların “Süleymani suikastının intikamı” olduğunu söyledi.

İddia her ne kadar Devrim Muhafızları Genel Komutanı Tümgeneral Hüseyin Selami tarafından yalanlansa da İran yönetiminin suikastı hafızasından silemediği aşikar. Zira iki ülke arasındaki ilişkiler suikasttan sonra neredeyse hiç onarılamayacak şekilde bozuldu. Özellikle 2015’te imzalanan ancak Trump’ın tek taraflı olarak çekildiği nükleer anlaşma iki tarafın attığı adımlarla artık uygulanabilir olmaktan tamamen çıktı.

Fakat İran toplumsal hafızasından Süleymani’nin adı yakın zamanda silineceğe benzemiyor. Ülkede “ulusal kahraman” olarak görülen Süleymani için her yıl öldürüldüğü 3 Ocak’ta anma ve gösteriler düzenleniyor. Dini lider Ayetullah Ali Hamaney de bu yılbaşını İranlı generalin ailesini ziyaret ederek geçirdi.

İran dışındaki askeri-istihbari operasyonlardan sorumlu olan ve Devrim Muhafızları bünyesinde yer alan Kudüs Gücü’nün komutanı olarak resmi pozisyonunun çok ötesinde askeri hatta bazı zamanlarda da siyasi bir figür olarak görülen Süleymani “İran’ın Ortadoğu’daki politikalarının baş mimarı” olarak biliniyordu. Hatta Ali Hamaney’den sonra ülkenin güvenlik politikalarının belirlenmesinde en büyük etkiye sahip isimlerin başında geliyordu. Doğrudan Hamaney’e bağlı hareket eden Süleymani Birleşmiş Milletler (BM) tarafından 2007’de getirilen uluslararası seyahat yasağına rağmen Suriye ve Irak başta olmak üzere birçok noktada İran’ın askeri operasyonlarını yürütüyordu.

Ortadoğu’da İran’ın nüfuzunu genişletti, Suriye’de Esad’ı güçlendirdi

Askeri hayatına 1979 İran İslam Devrimi sonrasında başlayan Kasım Süleymani 1998’de başına geçtiği Kudüs Gücü’nün bölgedeki etkisini büyük oranda artırdı ve Suriye başta olmak üzere Irak, Lübnan ve Yemen gibi ülkelerde İran’ın nüfuzunu genişletti.

Suriye’de 2011’de başlayan iç savaş sürecinde hükümet güçlerinin safında savaşmak üzere getirdiği yabancı milisler üzerinden Kudüs Gücü’nün bu ülkedeki etkinliğini artırdı. Suriye’de yakın ilişki içinde olduğu Devlet Başkanı Beşar Esad’a karşı başlayan iç savaşta Esad’ın yanında savaşmak üzere Afganistan’dan, Irak’tan, Lübnan’dan hatta Pakistan’dan Şii milis güçlerini Suriye’ye gönderen İranlı general iç savaş boyunca hükümetin en önemli destekçilerinden oldu.

Kasım Süleymani: 'Kurtarıcı' mı, vitrin malzemesi mi?

ABD’nin 11 Eylül 2001 terör saldırılarının ardından Afganistan ve Irak işgallerine girişerek Ortadoğu’da istikrarsızlığı yaymasını müteakip İran’da adını en sık duyuran kişilerden biri Kasım Süleymani oldu.

Ölümü ABD ve İran arasında doğrudan savaş tehlikesi doğurdu

ABD’nin 2000’den bu yana sıkı gözetimde tuttuğu Süleymani ve Devrim Muhafızları Trump döneminde “terör destekçisi” oldukları gerekçesiyle yaptırım listesine alındı. Dönemin ABD Başkanı Trump’ın ülkesini tek taraflı şekilde nükleer anlaşmadan çekerek İran’a yönelik yaptırımları geri getirdiği 2018’den sonra İran-ABD hattında patlama noktasına gelen gerginliğin en büyük sonucu Süleymani’nin öldürülmesi oldu. Dönemin Irak Başbakanı Adil Abdulmehdi’nin daveti üzerine Bağdat’a giden Süleymani’nin konvoyu 3 Ocak 2020’de sabaha karşı ABD ordusuna ait silahlı insansız hava aracından ateşlenen füzeyle hedef alındı. Saldırıda Süleymani ve İranlı subayların yanı sıra Haşdi Şabi Başkan Yardımcısı Ebu Mehdi El Mühendis’in de aralarında bulunduğu 5 Iraklı ile toplamda 10 kişi hayatını kaybetti.

Trump “binlerce ABD askerinin ölümünden sorumlu” olduğunu söylediği Süleymani’yi öldürme emrini kendisinin verdiğini açıklarken saldırı İran’da öfke ve intikam çağrılarıyla karşılık buldu. İran lideri Hamaney aynı gün Süleymani’nin halefi olarak yardımcısı Tuğgeneral İsmail Kaani’yi Kudüs Gücü Komutanlığına atadı.

Irak toprakları üzerinde Washington-Tahran hattında bir süredir devam eden gerginlik de Süleymani’nin öldürülmesiyle kontrolden çıktı.

İran da ABD üssüne saldırdı

1956’da İran’ın güneydoğusunda, Afganistan sınırına yakın Rabord köyünde doğan Süleymani 19 yaşındayken İran’ın dini lideri Hamaney’in bir öğrencisinin sohbetlerine katılmaya başlamıştı.

Devrim Muhafızları Ordusu 8 Ocak’ta sabaha karşı ABD’nin Irak’ın Enbar vilayetinde bulunan Ayn El Esed Hava Üssü’nü balistik füzelerle vurduğunu duyurdu. Saldırıyı “Şehit Süleymani’nin intikam operasyonu” şeklinde duyuran Devrim Muhafızları Ordusu ABD’nin yanıt vermesi halinde “çok daha sert ve ezici” karşılık verileceğini açıkladı.

Bu saldırıların ardından gözler Washington’a çevrildi. ABD Başkanı Trump Beyaz Saray’da Ulusal Güvenlik Konseyi’ni topladı. Trump daha sonra sosyal medya hesabından yaptığı açıklamada “Zayiat ve hasar tespit çalışmaları yapılıyor. Şu ana kadar her şey yolunda” mesajı verdi. ABD Savunma Bakanlığı (Pentagon) ise Amerikan askerlerinin kayıp vermediğini açıkladı.

Ukrayna’ya ait yolcu uçağı Tahran üzerinde vuruldu

Dünya İran ile ABD arasında doğrudan savaş boyutuna evrilen gelişmeleri korkuyla izlerken yerel saatle 06.18’de Tahran’dan Ukrayna’nın başkenti Kiev’e gitmek üzere havalanan Ukrayna Hava Yolları’na ait Boeing 737 tipi yolcu uçağı, kalkıştan kısa süre sonra düştü. Uçakta bulunan 176 kişilik yolcu ve mürettebattan kurtulan olmadı.

İranlı yetkililer olaydan üç gün sonra yolcu uçağının hava savunma sistemleri tarafından “yanlışlıkla” düşürüldüğünü itiraf etti. Uçağın vurulması İran’da ve ülke dışında büyük tepkiyle karşılanırken Tahran yönetimini zor durumda bıraktı.

Nükleer programı hızlandırıldı, uranyumda patlama yaşandı

İran, Süleymani’nin öldürülmesinin ardından ilk adım olarak 5 Ocak 2020’de nükleer anlaşmadaki tüm taahhütlerini askıya aldığını, uranyum zenginleştirme, depolama, araştırma ve geliştirmeyle ilgili anlaşmadaki taahhütlerini durdurduğunu açıkladı. Tahran yönetimi bu tarihten sonra yüksek düzeyde uranyum zenginleştirme işlemi dahil bir dizi adım attı.

Nükleer anlaşma öncesinde uranyumu en çok yüzde 20 oranında zenginleştiren İran, bugüne gelindiğinde zenginleştirme oranını tarihinin en yüksek seviyesi olan yüzde 60’a kadar çıkarmış durumda. Uranyumun yüzde 20 ve üzerinde zenginleştirilmesi nükleer bomba elde etmeye imkan sağlayacak yüzde 90 saflıkta parçalanabilir uranyuma ulaşmak için önemli bir aşama olarak kabul ediliyor.

İran bununla birlikte Süleymani suikastından sonra ABD ve Avrupa’nın tüm itirazlarına rağmen balistik füze programını da daha fazla genişletti ve yeni füze denemelerini artırmaya başladı.

Kasım Süleymani Birleşmiş Milletler (BM) tarafından 2007’de getirilen uluslararası seyahat yasağına rağmen Suriye ve Irak başta olmak üzere birçok noktada İran’ın askeri operasyonlarını yönetmişti.

İran iç siyasetine etkisi: Muhafazakarlar giderek güçlendi

ABD’nin anlaşmadan çekilmesi ve daha sonra İranlı generalin öldürülmesiyle sonuçlanan Tahran’a yönelik baskılar, ülkede kritik kurumları elinde tutmalarına rağmen nükleer anlaşmanın imzalanmasından sonra popülaritesini kaybeden Batı’ya mesafeli muhafazakar siyasetçilerin yeniden güç kazanmasına, ülkedeki reformist siyasilerin adeta marjinalleşmesine yol açtı. Nihayetinde Haziran 2021’de yapılan seçimlerde meclisteki çoğunluğu elinde bulunduran muhafazakarlar büyük başarı elde etti.

Süleymani’nin öldürülmesi bölgenin genel dinamiklerini önemli ölçüde değiştiremedi. İranlı generalin yerine geçen Kaani, selefinden daha düşük bir profil benimsedi ancak yine de İran’ın bölgesel faaliyetleri ve desteklediği milis gruplarla güçlü ilişkileri sürdü. Buna karşılık İran Kasım Süleymani’nin öldürülmesinin intikamını alma vaadini hala gerçekleştiremedi.

Bunun yanı sıra İran Trump’ın uyguladığı “azami baskı” politikasına rağmen ABD’nin iki ülke arasında kapsamlı anlaşma için öne sürdüğü talepleri kabul etmedi. Trump’ın “azami baskı” politikası aslında İran’da yönetimi elinde bulunduran ve muhafazakarların oluşturduğu rejimi daha da güçlendirdi.

Biden’la birlikte gerginlik azaldı

1991’deki Körfez Savaşı’nda silahlı Şii gruplar ile ilişkiler geliştiren Süleymani bu grupların ayaklanmalarını organize etti. Süleymani Irak’ta sadece Şiilerle değil Sünni liderlerle de iyi ilişkiler geliştirdi.

Göreve gelmeden önce ABD’de Tahran’a uyguladığı yıkıcı politikalar dahil Trump yönetiminin dış politikadaki tercihlerinin birçoğuna karşı çıkan Joe Biden’ın Ocak 2021’de göreve gelmesi sonrasında İran-ABD hattındaki gerginlik ilk aylarda azalmaya başladı. Bu dönemde Washington, Trump döneminde tek taraflı çekildiği nükleer anlaşmaya dönüş için Avrupa Birliği’nin (AB) ara buluculuğunda İran ile dolaylı görüşmelere başladı. Görüşmeler sonuca ulaşamadı ve Eylül 2022’de iki ülke arasındaki karmaşık sorunların çözülememesi nedeniyle askıya alındı.

Biden’ın Trump’a nispeten ılımlı yaklaşımı başkan olduktan sonra eyleme dökülmedi. Bu dönemde ABD yönetimi, özellikle İran’ın Rusya’ya Ukrayna’ya karşı kullanmak üzere silah sevkiyatı yaparak savaşa müdahil olduğu gerekçesiyle Tahran’a yaptırımları artırdı. ABD’nin yaptırımları artırması ve Tahran’ın da özellikle Süleymani’nin öldürülmesinden sonra taahhütlerinden adım adım vazgeçmesiyle yeniden canlandırılması için çaba harcanan nükleer silah anlaşması gündemden düştü.

İsrail Suriye’de Süleymani’nin arkadaşını öldürdü

İran ile ABD ve İsrail arasındaki gerginlik devam ederken 12 Aralık 2023’te Tahran İsrail’in Suriye’ye saldırısında iki askerinin öldürüldüğünü duyurdu. Bunun ardından 25 Aralık’ta Devrim Muhafızları’nın Suriye’deki komutanlarından Razi Musevi, İsrail’in Şam yakınlarına düzenlediği füze saldırısında hayatını kaybetti.

Saldırının ardından İranlı yetkililer Musevi’nin Kasım Süleymani’nin silah arkadaşlarından biri olduğunu duyurdu. İranlı yetkililer yine “İsrail’e bedel ödetme” sözü verdi. Cumhurbaşkanı İbrahim Reisi de Musevi suikastının “İsrail’in zayıflığını gösterdiğini” söyledi. Reisi “Bu eylem Siyonist rejimin bölgedeki hayal kırıklığının ve zayıflığının bir işaretidir. Bunun bedelini kesinlikle ödeyecekler” dedi.

ABD için tehlikeliydi ve ‘öldürülmeliydi’

Süleymani, Trump’ın Temmuz 2018’de İran’a yönelik savaş tehditlerine ilişkin yaptığı bir konuşmada “Bizi dünyada ‘benzeri görülmemiş’ bir eylemle tehdit ediyorsunuz. Savaşı başlatabilirsiniz ancak onu bitirecek olan biziz” demişti.

2014’te IŞİD’in Musul’u ele geçirmesinin ardından Iraklı Şii lider Al Sistani, radikal İslamcı teröristlere karşı savaşma çağrısı yaptığında, Kasım Süleymani IŞİD’e karşı savaşmak üzere kaydolan gençleri Haşdi Şabi bünyesinde toplayarak 50 binin üzerinde savaşçı kazandı. Hizbullah Tugayları ve Bedir Grubu’nu da Haşdi Şabi’nin parçası haline getiren Süleymani, IŞİD’e yönelik savaş sırasında Irak’ta cephede görüntülendi.

Washington Süleymani’yi ABD’nin Irak Büyükelçiliği’ne saldırıdan sorumlu tutuyordu. ABD’nin Haşdi Şabi üslerine saldırının ardından hafta başında ABD’nin Bağdat Büyükelçiliği’ni basan gruplar duvarlara “Kasım Süleymani liderimizdir” şeklinde yazılar yazmıştı.

ABD Dışişleri Bakanı Mike Pompeo ise Twitter (şimdiki adıyla X) hesabından yaptığı paylaşımda Süleymani’nin öldürülmesini sokakta dans ederek kutlayan Iraklıların görüntüsüne yer vermişti. Pompeo “Iraklılar özgürlük için sokaklarda dans ediyor ve General Süleymani’nin artık olmadığına şükrediyorlar” ifadesini kullanmıştı.

İsrail'den Suriye'ye hava saldırısı: İran Devrim Muhafızları komutanı öldüİsrail’den Suriye’ye hava saldırısı: İran Devrim Muhafızları komutanı öldü

10Haber bültenine üye olun, gündem özeti her sabah mailinize gelsin.