Medeniyetlerin beşiği, güzel şehir: Konya

Gezi 28 Ekim 2023
Bu haber 6 ay önce yayınlandı

Dostlarımızla bir hafta sonu yine düştük yollara. Bugünkü rotamız klasik bir Anadolu şehrinden çok farklı bir karakter sunan Konya. Hayranlıkla izleyeceğiniz Anadolu Selçuklu eserleri, Mevlana Müzesi ve gastronomi tutkunlarının göz bebeği mutfağıyla hızlandırılmış bir Konya turuna davetlisiniz.

Derin bir kültürel mirasın izindeyiz

Mevlana Türbesi ve Şeb-i Arus törenleriyle her daim anılan ama bunun dışında tanıtımının çok yetersiz kaldığı daha doğrusu derin kültürel mirasının yeteri kadar anlatılamadığı bir şehir var karşımızda. Tur programlarının bile iki günle sınırlı olduğunu görünce üzülüyor insan. Konya, duyduğunuzun çok ötesinde, yolu düşmeyenin algılamakta zorlanacağı kadar modern, bakımlı, temiz, yemyeşil bir şehir ve inanın bu özellikleriyle sıradan bir Avrupa şehrinden hiç farkı yok. Bir de bu güzelliğine asırlar öncesinden uzanan medeniyetlerin izlerini ekleyin.
2012 yılında UNESCO Dünya Mirası Listesi’ne alınan, dünyanın en eski yerleşimlerinden Çatalhöyük başta olmak üzere 11’inci yüzyılın sonlarında Anadolu Selçuklu Devleti’ne, 1308’de Anadolu Selçuklu Devleti’nin yıkılmasıyla ise Karamanoğulları’na başkentlik yaptığı için sanat tarihi açıdan muhteşem bir zenginliğe sahip Konya. Anadolu’da büyük bir imparatorluk kuran Hititler’den sonra Frigler, Lidyalılar, Persler ve Roma hakimiyetine girmiş.

Yemyeşil parklar önünüzde uzanıyor

Ekonomik açıdan Türkiye’nin en gelişmiş şehirlerinden biri Konya. Topraklarının büyüklüğüyle de hemen dikkatinizi çekiyor, çünkü şehre girmeniz de çıkmanız da zaman alıyor. Belçika, Arnavutluk ve Slovenya dahil 120 ülkeden daha fazla toprağa sahip. Göç almayan ve neredeyse yeni nesil dışında göç vermeyen bir şehir. Gecekondu ya da çarpık yapılaşma diye bir şey söz konusu değil. Konya Ovası’nı geçip şehre girerken ilk gözünüze çarpan bu. Önünüzde devasa, kaymak gibi yollar uzanıyor. Şehir merkezindeki yemyeşil bulvarlar ve caddeler, genişlikleriyle Avrupa metropollerini hiç aratmayacak güzellikte. Önyargılarınız varsa hemen bir kenara bırakın. Yemyeşil, tertemiz, “iyi ki görmüşüm” diyeceğiniz bir şehir kesinlikle. Her ilçesi ayrı güzel, ayrı temiz ve bakımlı ama Meram’a özellikle hayran kaldığımızı söylemeden geçemeyeceğim.

Bütün yollar Alaaddin Tepesi’ne çıkar

Konya’nın merkezinde, üzerinde 1220 yılında inşa edilen ve adını Selçuklu Sultanı I. Alaaddin Keykubat’tan alan Alaaddin Camii ve avlusunda sekiz Anadolu Selçuklu Sultanı’nın kümbetlerini yani anıt mezarlarını bulunduran Alaaddin Tepesi, suni bir tepe. Tepenin Mevlana Külliyesi’ne bakan kısmında, 1936 yılında Ulusal Mimarlık Akımı tarzında inşa edilen Şehitler Anıtı da var. Alaaddin Tepesi üzerindeki ilk yerleşimlerin MÖ 3000’li yıllarda, Erken Tunç Çağı’nda yapıldığı biliniyor. Şehir tarihi boyunca bu tepenin çevresinde şekillenmiş. Yolunuz dönüp dolaşıp bu oval planlı tepenin önüne çıkıyor mutlaka.

Selçuklu dönemi eserlerine hayran kaldık

Mevlana’nın eseri Mesnevi’nin çeşitli tarihlerde yazılmış örnekleri, 13. yüzyıla uzanan el yazmaları ve kuranı kerimlerim bulunduğu, yabancı turistlerin de çok ziyaret ettiği Mevlana Müzesi başta olmak üzere o kadar çok gezilecek yer var ki kısa zamana sığdırmak güç olsa da ilk etapta pek çok şey görebilirsiniz. Bunlardan biri Selçuklu mimarisinin en güzel örneklerinden biri olan Konya İnce Minareli Medrese. Kapıdaki taş işçiliğine hayran kalmamak mümkün değil. Turkuvaz renkli minaresi ise muhteşem. Şu sıralar restorasyonda olduğu için içindeki bazı yüksek kabartma eserler Karatay Medresesi’nin bahçesinde sergileniyor. Yine Selçuklu döneminden, 13’üncü yüzyıldan kalan Karatay Medresesi ise muhteşem mozaik çinileriyle gözlerinizi alamayacağınız bir güzellikte.

Ahşap direkli camilerin en büyüğü: Eşrefoğlu Camii

Camiler derin bir sanat tarihinin en canlı kanıtları. Beyşehir’deki Eşrefoğlu Camii de nefes kesecek kadar güzel. Anadolu’daki ahşap direkli camilerin en büyüğü. Ahşap direkler üzerinde taşınan camiler, Anadolu Selçuklu camileri arasında çok önemli bir yere sahip. Anadolu Selçuklu Devleti Dönemi’nde, 13. yüzyılda çok önemli örnekleri ortaya konmuş. Eşrefoğlu Camii de 46 sedir ağacından sütun üzerine yapılmış. Tarihi boyunca kış aylarında caminin damındaki kar, çatının ortasındaki boşluktan ortadaki havuza atılmış ve ortamı nemlendirerek ahşap sütunların kuruyarak çatlaması engellenmiş. Bugün ise karlığın üzeri camla kapalı. Anıtsal taç kapısı ile çini mozaikten mihrabı o kadar güzel ki hayran kalırsınız. Tavanı tamamen ahşap ve kalem işçiliğiyle süslü. Minberi ise geometrik şekiller ve bitkilerle bezeli.

Etli ekmeğe doyamadık

Mevlana böreği, tandır böreği, Konya gevreği, bamya çorbası, furun kebabı, çebiç, yağ somunu, etli topalak çorbası, erişteli yoğurt çorbası, batırık, Konya usulü kaygana, tirit kebabı, sac arası, kaymakla yapılan bir çeşit un helvası olan höşmerim ve etli ekmeği ile tam bir lezzet şöleni Konya. İstanbul’da Konya mutfağının örneklerini yapan yerler olsa da özellikle Etli Ekmek’i Konya’da yediğiniz zaman buralardaki ile asla aynı lezzette olmadığını kolayca ayırt ediyorsunuz. Nasıl kebabın hasını Adana’da yerseniz oraya özgü yemekler için de aynı durum söz konusu. “Nerede ne yenir?” derseniz Yeni Meram’daki Gazyağcılar furun kebabı ve boyun kebabı denince hayli haklı bir üne sahip. Yeşillikler içinde, çok şık, mönüdeki her şey çok başarılı. Havzan ise etli ekmek denince ilk akla gelenlerden. Biz iki adrese de hayran kaldık.

Yöresel ürünleri almadan dönmeyin

Konya’nın en otantik mekanlarından biri, Mevlana Müzesi’nin arka tarafında kalan Kadınlar Pazarı. Eskiden köylerden gelen kadınların yetiştirdikleri ürünleri sattığı için Kadınlar Pazarı olarak anılan kapalı alandaki esnafın tümü bugün erkek ama çeşit çeşit kahvaltılıklar, sebze ve meyveler yine satılıyor. Özellikle çevre illerden gelen tulum peyniri çeşitlerini, Konya’ya özgü küflü peyniri, çifte kavrulmuş nefis tahini – ki iddia ediyorum bu tahini yedikten sonra klasik marketlerde satılan tahinin yüzüne bakmayacaksınız- bamya çorbasının yapıldığı minicik bamyaları ve diş tarhanayı mutlaka alın.

5000 yıllık Sille’yi gezin

Cilalı Taş Devri’ne kadar uzanan tarihiyle Selçuklu ilçesinin şirin mi şirin mahallesi Sille, görmeden dönmemeniz gereken yerlerden. İlk anda gözünüze kaya mağaraları çarpıyor. Sille’nin etrafında bulunan tepeler oyularak Hristiyanların saklanması ve ibadet etmesi için mağaralara dönüştürülmüş. Roma ve Bizans döneminde Kudüs yolu üzerinde olduğu için önemli bir dini merkez olmuş. Günümüzde müze olarak kullanılan Aya Elena Kilisesi ilk Hristiyan Bizans imparatoru Konstantin’in annesi Helena tarafından M.S 327’de yaptırılmış. Dere boyunca sıralanan taş evler ise artık çömleklerin satıldığı hediyelik eşya dükkanlarına ve kafelere dönüştürülmüş. Ahşap işçiliğiyle göz dolduran Çay Cami ise 19’uncu yüzyıla ait.

Tropikal bir kelebek cennetindeyiz

Burası yağmur ormanları değil, Konya’nın içindeki Tropikal Kelebek Bahçesi. 7200 metrekarelik bir alana yayılan bahçede 195 tür canlı bitki var ve aralarında uçuşan kelebeklerle gerçeküstü bir deneyim yaşatıyor. Camlarda, kelebeklerin doğal ortamlarında olduğu gibi güneşten gelen ışınlarla yönlerini bulmalarını sağlayan UV ışınlarının bahçe içerisine maksimum oranda geçişini sağlayan özel PVB malzemesi kullanılmış. Bahçe sıcaklığı 28 °C ve yüzde 80 nem olacak şekilde kontrol altında tutuluyor. 60 farklı türde aylık 20.000 adet canlı kelebek uçuşu oluyor. Kelebekler Kostarika, Kenya, Filipinler, Malezya, Singapur, Endonezya, Kolombiya ve Panama gibi ülkelerden, kelebek yaşamının 3. evresi olan pupa evresinde özel kutular içerisinde geliyor. Pupalar, özel dolaplar içerisine yerleştirilerek başkalaşım süreçlerini tamamlıyor ve kelebek olarak uçuyor.

Anıt Meydanı’ndaki tarihi lise

Anıt Meydanı’nda, Atatürk Anıtı’nın arkasında kalan Konya Lisesi, şehrin mimari zenginliklerinden biri. 1889 yılında kurulduğu için Türkiye’nin en eski 26’ncı lisesi. Şişli’deki Hürriyet Abidesi’ni de yapan Mimar Muzaffer’in Konya’daki ilk yapılarından. 1889 yılında Alaaddin Tepesi’nin doğu eteğinde şimdi mevcut olmayan bir binada Konya İdadisi olarak açılan lise, 1934 yılında günümüzdeki tarihi binasına taşınmış. Tarık Buğra, Ahmet Hamdi Tanpınar, Cahit Külebi, Sadi Irmak, Sami Selçuk, Turgut Özal gibi pek çok devlet adamı, hukukçu, yazar, bilim insanı ve sanatçı bu liseden mezun olmuş.

İşgalcilere karşı tek yürek

Kurtuluş Savaşı zamanında Konya Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti, işgale ve işgalcilerin uygulamalarına karşı düzenlenen protesto mitingleriyle ses getirmiş. İlk kadın mitingi Konya’da yapılmış, işgale karşı Konyalı kadınların tepkisi bu mitingle ifade edilmiş. Kurtuluş Savaşı’nda ordunun ihtiyaçlarının karşılandığı lojistik bir merkez olmuş. Cepheden gelen yaralı ve hastalar burada tedavi edilmiş.

10Haber bültenine üye olun, gündem özeti her sabah mailinize gelsin.