Şehir hayatının görkemli mücevherleri: Dünyanın en güzel meydanları

Onlar büyüleyici bir mimariye ev sahipliği yapan, tarihin görkemli tanıklarından… Bulundukları şehirlerin kalp atışlarını oluşturan bu meydanlar, en sevilen cazibe merkezleri arasında.

Gezi 6 Nisan 2024
Bu haber 1 ay önce yayınlandı

Onlar büyüleyici bir mimariye ev sahipliği yapan, tarihin görkemli tanıklarından… Bulundukları şehirlerin kalp atışlarını oluşturan bu meydanlar, en sevilen cazibe merkezleri arasında.

Trafalgar Meydanı (Londra / Birleşik Krallık)

Westminster bölgesinde, National Art Gallery’nin ana giriş kapısının baktığı ve adını Lord Nelson’ın Trafalgar Savaşı’ndaki deniz zaferinden alan meydan, Londra’nın simgelerinden kuşkusuz. Trafalgar Meydanı’nın bulunduğu yer 14’üncü yüzyıldan 17’nci yüzyıla kadar Kraliyet Ahırları’ymış. Ahırlar 19’uncu yüzyılın başlarında Buckingham Sarayı’ndaki mevcut yerine taşınmış. Meydanın en önemli parçası Nelson Sütunu. İngiliz mimar William Railton’ın imzasını taşıyan sütun ve heykel 1805’teki Trafalgar Muharebesi’ndeki zaferinden sonra Amiral Nelson’ı onurlandırmak için tasarlanmış. Sütunun tabanında anıtın koruyucuları olarak nitelendirilen dört bronz aslan heykeli var.

Eski Şehir Meydanı (Prag / Çekya)

12’nci yüzyılda kurulan ve tarihi Prag’ın en önemli alanı olan Eski Şehir Meydanı’nda Barok St Nicholas Kilisesi, Rokoko Kinsky Sarayı, Gotik Meryem Ana Kilisesi, Taş Çan’daki Gotik Ev ve Jan Hus anıtı kelimenin tam anlamıyla muhteşem. Wenceslas Meydanı ile Charles Köprüsü arasında kalan bu görkemli meydanın kaldırımında 27 Çek lordunun 1621’deki idamına ve Prag meridyenine işaret eden anıt taşları görebilirsiniz. Eski Belediye Binası’na monte edilmiş bir ortaçağ astronomik saati olan Prag Orloj ise ilk kez 1410’da kurulmuş. Dünyadaki en eski üçüncü astronomik saat ve halen çalışmakta olan en eski saat.

Grote Markt (Brüksel / Belçika)

1998 yılında UNESCO Dünya Mirası Listesi’ne alınan Grand-Place (Büyük Meydan) ya da yaygın adıyla Grote Markt, Brüksel’in en popüler meydanı. Şehrin kalbinin attığı bu meydandaki nakış gibi işlenmiş binalara hayran kalıyorsunuz. Gotik tarzdaki Hotel de Ville yani Belediye Binası ile Maison du Roi (Kralın Evi) olarak da anılan Brüksel Şehir Müzesi yıldız gibi parlıyor. Yan yana sıralanan lonca evleri gece oldu mu şıkır şıkır. Grote Markt, 17’nci yüzyılın sonlarından kalma bir kamu ve özel bina topluluğu aslında. Meydanın mimarisi bu önemli siyasi ve ticari merkezde dönemin sosyal ve kültürel yaşam düzeyinin canlı bir örneğini sunuyor. Karl Marx, 1845’te Brüksel’e taşınmış ve yakın arkadaşı Friedrich Engels ile sonraları yazacakları Komünist Manifesto’nun üzerinde çalışmış. Grote Markt’ta 1845-1848 yılları arasında yaşayan Karl Marx’ın şimdi restoran olarak hizmet veren evi ile Victor Hugo’nun 1852’de kaldığı 27 numaralı evi görebilirsiniz.

Piazza Navona (Roma / İtalya)

M.S 80 yılında İmparator Titus Flavius ​​Domitianus tarafından inşa edilen Domitian Stadyumu’nun yerine yapılan Piazza Navona, dünyanın ünlü ve en güzel şehir meydanlarından biri. Domitian Stadyumu, geçmişte antik Romalıların atletizm oyunlarını ve gösterileri izlemek için gittikleri bir yer olarak çıkıyor karşımıza. Domitian Stadyumu kullanılmaz hale gelince 15’inci yüzyılın sonlarında halka açık bir meydan haline gelmiş. 17’nci yüzyılda Bernini ve Borromini’nin çalışmalarının da yer aldığı, Barok sanatının en güzel örnekleri arasında sayılan ve muhteşem manzarasına katkı sağlayan Fontana de Quattro ve Fontana del Nettuno gibi güzel binaların ve çeşmelerin yapılmasıyla popülaritesi artmış. Fontana del Moro ile Neptün Çeşmesi de muhteşem güzellikte. Piazza Navona’nın çevresi Roma’nın en eski binalarından bazılarına ve muhteşem mağazalara ev sahipliği yapıyor.

San Marco Meydanı (Venedik / İtalya)


Venedik’in en önemli turistik noktalarından biri olan ve tarihi 9’uncu yüzyıla kadar uzanan San Marco Meydanı, aynı zamanda şehrin sosyal, dini ve politik merkezi. 180 metre uzunluğunda ve 70 metre genişliğinde olan meydan adını Bizans mimari sanatının en gözde örneklerinden biri olan tarihi San Marco Bazilikası’ndan alıyor. San Marco Çan Kulesi, Torre dell’Orologio (Saat Kulesi), Correr Müzesi ve günümüzde müze olarak hizmet veren Dükler Sarayı gibi önemli yapıların da bulunduğu meydanda Venedik’in ilk kahvehanesi olan Caffe Florian da var.

Aziz Petrus Meydanı (Vatikan)

Dünyanın en büyük meydanlarından biri. Her yıl binlerce Katoliğin ibadet etmek için geldiği Aziz Petrus Bazilikası’nın eteklerinde yer alan bu dev meydan, ayinler ve diğer önemli etkinlikler sırasında ağırladığı kalabalıkla adından söz ettiriyor. Papa her yılbaşı meydanda toplanan Katolik ve diğer mezhepten dinleyicilerine seslenerek mesajlarını okuyor. Meydanın ortasında elips alan çevresinde süslü fıskiyeli su havuzu yer alıyor. Orta kısımda ise Papa V. Sixtus tarafından diktirilen 25.5 metre yüksekliğinde bir Mısır dikilitaş var.

Kızıl Meydan (Moskova / Rusya)

15’inci yüzyıla kadar uzanan ve 1990 yılında UNESCO Dünya Mirası Listesi’ne alınan Kızıl Meydan, kelimenin tam anlamıyla Moskova’nın kalbinin attığı yer. Hem Rusya, hem de eski SSCB’nin toplumsal ve siyasi tarihinde önemli bir yeri var. Bugüne kadar meydana çeşitli adlar verilmiş ama bugünkü adı 17’nci yüzyılın ikinci yarısından beri kullanılıyor. 15’nci yüzyılda Kremlin’in duvarları tamamlandıktan hemen sonra yapılan Kızıl Meydan, tarih boyunca idamlara, gösterilere, geçit törenlerine ve mitinglere sahne olmuş. Kızıl Meydan, her biri muhteşem güzellikte çok sayıda anıt, kilise, müze ve sanat galerisine ev sahipliği yapıyor. Moskova Kremlini, Aziz Basil Katedrali, Devlet Tarih Müzesi, Lenin’in Mozolesi ve Meryem Ana Kilisesi ile yıldız gibi parlıyor.

Saray Meydanı (St Petersburg / Rusya)

Rusya’nın Çarlık dönemi başkenti Saint Petersburg’un ana meydanı. Moskova’daki Kızıl Meydan gibi, St. Petersburg’daki Saray Meydanı da Rus tarihinde birçok önemli olaya sahne olmuş. 1905 tarihli Kanlı Pazar ve 1917 Ekim Devrimi bunların elbette en önemlileri arasında. Nevsky Caddesi üzerindeki meydanın ismini aldığı, yeşil, altın ve beyaz renklerin hakim olduğu dış cephesiyle hayran olacağınız Kışlık Saray ise güzelliğiyle dillere destan. Ayrıca dünyanın en önemli sanat koleksiyonlarına ev sahipliğ yapan görkemli Hermitage Müzesi de burada bulunuyor.

Tiananmen Meydanı (Pekin / Çin)

Her zaman Mao’nun komünist projesinin ve ona karşı direnişin sembolü olan Tiananmen Meydanı, kederli geçmişine rağmen bugün turistlerin en çok ilgi duyduğu yerler arasında.
Çin’in başkenti Pekin’de 1417 yılında yapılan Tiananmen Meydanı, Ming ve Qing hanedanları döneminde yasak şehre ana girişi oluşturuyormuş. ‘Ulusun Kapısı’ olarak da anılan meydanda 1989 yılında kanlı olaylar yaşandı. Meydan büyük çaplı protestoların odak noktası haline geldi ve protestolar Çin’in komünist yöneticileri tarafından bastırıldı. Bu dev meydan, günümüzdeki şehir meydanlarının en büyüğü. Dünyanın dört bir yanından gelen ziyaretçiler, Başkan Mao’nun anıtsal Cennetsel Barış Kapısı’na asılan fotoğrafının önünde fotoğraf çektirmeyi ihmal etmiyor.

Katedral Meydanı (Havana / Küba)

Önceleri bir bataklıkken kurutularak donanma tersanesi olarak kullanılan alan, şehir başpikoposunun merkez katedrali olan, büyük İtalyan mimar Francesco Borromini’nin Barok tarzda 1727 tarihinde inşa ettiği Havana Katedrali’nin (Catedral de San Cristobal de la Habana) ardından şehrin en büyük konaklarından bazılarının bulunduğu yer haline gelmiş. Katedral Meydanı günümüzde eski Havana’nın dört ana meydanından biri. Museo del Arte Colonial (Sömürge Sanatı Müzesi) dahil çok sayıda önemli yapıya ve restorana ev sahipliği yapıyor. 1746 tarihli Palacio del Marques de Arcos ile önünde ünlü flamenko dansçısı Antonio Gades’in heykelinin bulunduğu Palacio del Conde Lombillo bunlar arasında.

Plaza de Armas (Cusco / Peru)

Plaza de Armas, 1534 yılında kuruluşundan bu yana Cusco’nun ana meydanı. İnkaların en önemli toplanma noktalarından biriymiş. Her tür tören burada yapılır, İnka ordusunun zaferleri burada kutlanırmış. İspanyolların fethinden sonra, eski İnka saraylarının kalıntıları üzerine Katolik tapınakları ve konaklar inşa eden yeni hükümdarlar tarafından bir meydana dönüştürülmüş. Meydan günümüzde iki ikonik binaya ev sahipliği yapıyor: Cusco Katedrali ve La Compania de Jesus Kilisesi. Günümüzde Plaza de Armas’ın etrafı restoranlar, kuyumcular, seyahat acentaları ve turistik mağazalarla çevrili. Binaların çoğunun temellerinde ise hala bazı İnka duvarları var.

Charlotte Meydanı (Edinburg / İskoçya)

Yemyeşil bahçelere ve zarif cephelere bakan Charlotte Meydanı, Edinburgh’un Yeni Kenti’nin temel taşı. Çok sayıda kuruluşa ve İskoçya Birinci Bakanlığı’nın resmi ikametgahına ev sahipliği yapıyor. UNESCO Dünya Mirası Listesi’nde yer alan bu bahçeli bir meydan, George Caddesi’nin batı ucunda. Ünlü İskoç mimar Robert Adam, meydanın her iki tarafındaki şehir evlerini tasarlayarak saray benzeri cepheler oluşturmuş. Simetrik düzen, Neoklasik cepheleri ve merkezi bahçesi, zamansız bir çağdaş atmosfer yaratıyor. Meydanın kültür, edebiyat ve tarih merkezi olma rolü, kültürel zenginliği daha da artırıyor.

Grabrodretorv Meydanı (Kopenhag / Danimarka)

Adını 13’üncü yüzyılda burada olan manastırdan alan Grabrodretorv Meydanı, 1728’de çıkan bir yangınla harap olmuş, 1807’de ise İngilizler tarafından bombalanmış ve iki kez yeniden inşa edilmiş. Bugün ortasında bulunan büyük çınar ağacı ve çeşmesiyle sakin, huzur dolu ve güzel bir alan ve açık hava konserleri için çok popüler.

Plaza De Espana (Sevilla / İspanya)

Şehrin en ünlü meydanı. 1924 ile 1929 yılları arasında İber-Amerikan Exposu için inşa edilmiş. Anibal Gonzalez tarafından İspanyol Rönesansı tarzında tasarlanan meydan, yarım daire bir aksa yerleştirilmiş oldukça büyük yapı birimleri ve bunlara ulaşabilmek için inşa edilmiş ve dört antik İspanyol krallıklarını temsil eden köprülerden oluşuyor. Meydanın yanlarında iki yüksek kule var. İspanya meydanında bulunan 52 bank ve çini mozaikler dikkat çekici. Bu 52 fresk, 52 İspanyol eyaletinin tamamını tasvir ediyor. Portekiz ve Endülüs’e özgü bir seramik olan Azulejos çinileri muhteşem. Meydanın diğer unsurları ise kompleksin ortasındaki Vicente Traver Çeşmesi ile birçok sevimli köprünün bulunduğu yuvarlak kanal.

Plaza Mayor (Madrid / İspanya)

Madrid’e gelen turistlerin göz bebeği olan Plaza Mayor’ın geçmişi 16’ncı yüzyıla kadar uzanıyor ki o zamanlar eski Madrid’in merkezi konumunu üstlenmiş. Plaza Mayor, tarihinde ilki 1631’de olmak üzere üç büyük yangın geçirmiş. 1848 yılında, Juan de Bolonia ve Pietro Tacca’nın 1616 tarihli bir eseri olan III. Philip’in atlı heykeli meydanın ortasına yerleştirilmiş. Meydanın adı tarih boyunca değişmiş. Orijinal adı olan Plaza del Arrabal’ sonraları Plaza Mayor olarak yeniden adlandırılmış. Kendinden beklendiği üzere son derece hareketli, mimarisiyle etkileyici ve restoranlarıyla da bir cazibe merkezi.

Marktplatz Meydanı (Bremen / Almanya)

En eski meydanlardan biri olan Bremer Marktplatz, şehrin tam merkezinde bulunuyor. Meydandaki en görkemli yapı ise şüphesiz belediye binası. Şehrin özgürlüğünü simgeleyen Roland’ın gururlu heykeli ise görülmeye değer. Marktplatz’ın yanındaki bina topluluğu, Almanya’nın en güzel binalarından biri olarak kabul ediliyor. Roland Heykeli ve Belediye Binası’ndan oluşan kısım UNESCO Dünya Mirası Listesi’nde.

Dam Meydanı (Amsterdam / Hollanda)

Tarihi 13’üncü yüzyıla kadar uzanan Dam Meydanı, Amsterdam Merkez İstasyonu’nun yakınında yani şehrin tam kalbinde yer alıyor. Aynı zamanda bir eğlence merkezi konumundaki meydanda restoranlar, müzeler, rengarenk mağazalar, ne ararsanız var. Artık Hollanda Kraliyet Ailesi’ne ev sahipliği yapmasa da resmi karşılamalar için kullanılan, 17’nci yüzyıldan kalma Kraliyet Sarayı, Nieuwe Kerk (Yeni Kilise) ve Madame Tussauds Müzesi en turistik mekanlar arasında başı çekiyor.

10Haber bültenine üye olun, gündem özeti her sabah mailinize gelsin.