Cesedi yakılan madenci için ocak sahipleri birbirlerini suçladı: ‘Dayıoğlu yak gidelim’ dedi
Zonguldak'ta 20 Kasım'da batan Kafkametler'deki yedi denizciyi arama çalışmaları hala sürüyor. Kafkametler'in denize indiği 1991'de Amerika'da aynı kaderi paylaşan denizciler de vardı. Ekmek parası derdiyle yola çıkıp aynı sonu paylaştılar.
‘Ekmek parası’ için korkutucu fırtınaların ortasında yol alan, azgın sularla boğuşan yüzbinlerce denizci karaya dönünce kuracağı mutlu mesut günlerin hayalini büyütür hep.
Denizde her fırtına farklıdır ama kader bazı denizciler için çoğu zaman aynıdır.
Şöyle başlayalım; 1991 Ekimi’nde Amerika tarihinin en büyük fırtınalarından biri, daha sonra “Mükemmel Fırtına” adıyla filme de dönüşecek olan fırtına, ticari balık gemisi Andrea Gail’i yuttu ve altı kişilik mürettebatın ölümüne neden oldu.
Andrea Gail fırtınadan çok kısa süre önce limana dönmüş, fakat tekne sahibi getirilen balık miktarından memnun olmadığı için mürettebata baskı yapmış, onlar da yeniden denize açılmıştı.
Olaydan esinlenerek çekilen filmin başrol oyuncusu George Clooney (kaptan) ve Mark Wahlberg (yardımcısı) arasında fırtına ortasında geçen bir konuşmada bu yaşananların nedeni ‘ekmek parası’ olarak anlatılır…
1991’de ABD işte bu felakette hayatını kaybeden denizcilerin yasını tutarken aynı yıl Kafkametler isimli bir gemi denize indi. Yıllarca fırtınalar atlatarak Türkiye’nin birçok limanına yük taşıdı.
32 yaşındaki yorgun geminin bu yıl kasım ayında başladığı seferde ekmek parası için denizde olan mürettebatı 12 kişiydi.
Rusya’dan çıktıkları yolda Türkiye karasularına girer girmez hepsi birden ailelerine mesaj atmıştı: “Eve dönüyoruz.” Birçok gemici yakınının günlerce beklediği haberdi bu.
Fakat Andrea Gail’dekiler gibi onlar da habersizdi başlarına gelecekten. Sinop açıklarındayken birçok gemi ‘fırtına var’ diye uyardı Kafkametler’i. Kaptan uyarıları dinlemedi, tecrübesine güvendi belki, belki ekmek parasını verenlerin baskısı vardı üstünde. ‘Kurtarırım ben’ diye düşünüp Karasu’ya çevirdi dümeni.
Fakat aksilikler Kafkametler’in peşini bırakmıyordu. Deniz altı zemini demir atmaya uygun değildi. Fırtına şiddetini arttırınca kaptan da geri dönüp Ereğli’ye dümen kırdı, oraya sığınmak istedi. Saatte 120 kilometreyi bulan rüzgar Zonguldak’ı uçurmaya başlamışken Kafkametler Ereğli Limanı’na girmeye çalışıyordu.
Fırtınanın ortasında kalan Kafkametler Ereğli Limanı’na denizin azgınlığı yüzünden bir türlü limana giremedi, limanın mendireğine yaslandı ve batmaya başladı. Herkesin gözü önünde yaşanan bu felakette en son Kafkametler’in en genç çalışanı Berke Çamurtaş’ın acil durum anonsu duyuldu. Ve kıyıdaki görevlilerin çektiği acı dolu bir “Offff.”
12 kişi, mürettebatın tamamı hayattan koptu, onlardan yedisi ise hâlâ aranıyor.
Aranan gemicilerden biri yağcı Ömer Hebip. 10 yıllık tecrübeli bir denizciydi Hebip. Kafkametler’e binmeden önce “Son seferim” demişti annesine. Yıllardır yaptığı işi bırakacaktı artık; “Anne sana ev alayım bırakacağım.”
Yani Andrea Gail’in battığı yıl doğan Kafkametler’deki denizcilerin kaderinde de ‘ekmek parası’ vardı. Ve o felaketin görüntülerini canlı canlı hepimiz izledik…
Kafkametler gemisinin yaptığı son çağrılar. Defalarca kez battığını söylemesine rağmen Ereğli pilot yetkilileri cevap bile vermiyor… pic.twitter.com/NjM8YhFTRP
— Hamza Fettahoğlu (@hamzafettahoglu) November 23, 2023
Kafkametler şimdi Ereğli Limanı’nın dibinde. Üstü tonlarca kumla örtülü. Tüm çabalara rağmen 26 gündür çıkarılamadı. Aileler bir zamanlar evlatlarının seferden dönüşünü bekledikleri limanda şimdi teneke içinde yaktıkları ateş ve kumaştan çadırlarla onların cenazesini bekliyor. Mürettebat ‘ekmek parası’ derdini ‘cenazesi bulunsun’ derdi olarak ailelerine devretti.
Yağcı Ömer’in aynı adlı babası Ömer’in hiç elinden düşürmediği tespihinde, üçüncü kaptan Berke’nin babası Güngör’ün yaşlı gözlerinde 26 gündür eksilmeyi bekliyor bu dert. Aileler çocuklarını, eşlerini kaybettikleri mendireğin 100-150 metre ötesinde arama çalışmalarından gelecek küçücük haberi bekliyor.
Olanları bilen, haberlerde gören Zonguldaklılar da ziyaret için onların çadır kurduğu iskeleye geliyor. “Geçmiş olsun mu başınız sağ olsun mu ne denir, bilemiyoruz” diyor çoğu. Ailelerin buna verilecek cevabı, neler yaşadıklarını anlatacak cümleyi bildiklerini söylemek de zor.
Ama şehir sahipleniyor Kafkametler’in derdini. Balıkçılar akşam yemeği getirmeyi, işletmeler oturacak iskemle vermeyi teklif ediyor.
19 Kasım’da yaşanan felaketin ardından birçok başka işletme de zarar görmüş. Bizi şehirde bir yerlere ulaştıran taksici “30 yıldır buradayım. İlk defa böyle şey gördüm. 15-20 metre dalga mı olur?” diyerek anlatıyor o gün yaşananları. Yol aldıkça sahile vuran ağaçlar, denize karışan dereler görüyoruz.
Kafkametler’i çıkarmak için 26 gündür süren çalışmaların seyri ne olacak, o henüz belli değil. Ailelerin “en azından cenazelerini alalım” ısrarını dile getiren açıklamaları basının yaptığı haberlerin ardından ziyarete gelen Zonguldak Valisi’nin onların derdini çok da umursuyor gibi olmayan konuşmasına çarpıyor: “Kimse devleti küçük düşüremez.”
Devlet küçük düşmez evet ama, zaten küçük olan umut, “bari cenazelerini alalım” umudu giderek daha da küçülüyor.
Ailelerin dilinden düşmeyen “Helak olduk” cümlesi gösteriyor ki, büyüyen tek şey var: “Ekmek parası” derdinden devrolan “cenazesi bulunur mu” derdi…