İstanbul’da bir kişi ‘kediye tecavüz edip öldürdü’ iddiasıyla tutuklandı
Türkiye mayıs ayında Zonguldak’ta iki yaşında bebeğin istismar sonucu ölümü olayını konuştu. Bebeğin kardeşinin de istismara uğradığı ortaya çıktı. Bir şüpheli polis aracında öldü. Tutuklanan polisler ise hastanedeki doktorları suçladı.
Türkiye 2023’ün mayıs ayında bir dehşeti, Zonguldak Çaycuma’daki çocuk istismarını ve istismara uğrayan iki yaşındaki bebeğin ölümünü konuşmuştu. Ancak gelişmeler olayı sonra daha da vahim hale dönüştürdü: Yalnız ölen bebeğin değil, sekiz yaşındaki ablasının da istismara maruz kaldığı anlaşıldı, suça ortak olduğu iddiasıyla anne de tutuklandı. Yetmedi, olaya beş kişinin daha adı karıştı, tutuklandılar. Bunlardan ikisi İstanbul’dan Zonguldak’a götürülüyordu ki, biri yolda öldü, iki sanığı Zonguldak’a götüren iki polisle bir bekçinin onları arabada öldüresiye dövdüğü, ölüm sebebinin bu olduğu iddia edildi. Sanık polisler kendilerini savunurken ölümden sanıkları götürdükleri hastanedeki doktorları sorumlu tutmaya çalıştı. Ve son olarak, dövülen ikinci istismar suçlusunun serbest bırakıldığı ortaya çıktı…
Şimdi de bu karışık olayın ayrıntılarına geçelim.
Meryem Ö. adlı anne iki yaşındaki bebeği N.N.Ö. ve sekiz yaşındaki kızı R.Ö. ile yaşıyordu. Bir gece önce Meryem Ö. ile beraber olan 25 yaşındaki Furkan Sevinç sabah anne Meryem sekiz yaşındaki kızı R.Ö. ile bakkala gittiğinde iki yaşındaki bebeğe tecavüz etti. Bebek bayılınca havaya fırlatıp art arda tokatlar attı, ayılmayınca da hastaneye götürdü. Hastanede “Ben dayısıyım” dedi ama doktorlar bebeğin tecavüze uğradığını anlayıp polis çağırdı, Furkan Sevinç gözaltına alındı. İki yaşındaki N.N.Ö. ise kurtarılamadı.
Polis soruşturmasını derinleştirip anne Meryem Ö.’yi sorguya aldı ve sekiz yaşındaki R.Ö.’nün de daha önce defalarca tecavüze uğradığı ortaya çıktı. İki yaşındaki bebeğe tecavüz edip ölümüne neden olan Furkan Sevinç zaten tutukluydu, anne Meryem Ö de tutuklandı. Soruşturma sonucunda M.G, Ö.C ve C.S. de gözaltına alınıp tutuklandılar. Anne Meryem Ö. olaydan hemen sonra hapishanede saldırıya uğradı, bazı mahkumlar üzerine kolonya dökerek onu yakmaya kalkıştı.
Bu arada savcılık sekiz yaşındaki kızın daha önce uğradığı tecavüzler yönünde soruşturmayı genişletti. Anne Meryem Ö. daha önce bir gündüz kuşağı programında eski eşini bulamadığını, bu yüzden boşanamadığını söylemişti. Olayı takip edenler anne Meryem Ö.’nün telefonunda öz kızı R.Ö’nün istismar görüntüleri olduğunu, annenin çocuklarını para karşılığı sattığını iddia etti.
Bebeğin ölümü ve ablanın cinsel istismarıyla ilgili soruşturma dosyaları ayrıldı. Bebeğin ölümüyle ilgili iddianame tamamlandı. Dosyada Furkan Sevinç’in iki kez ağırlaştırılmış müebbet ve 15 yıla kadar hapsi isteniyor. Dosyada müşteki olan anne sekiz yaşındaki R.Ö’nün istismarı dosyasında tutuklu sanık.
Bu karanlık olay 22 Mayıs günü sekiz yaşındaki çocukla ilgili dosyaya şüpheli olarak giren iki kişiden birinin İstanbul’dan Zonguldak’a getirilirken ölmesiyle daha da karmaşık ve karanlık hale geldi.
Çaycuma İlçe Emniyet Müdürlüğü’nde görevli iki polis ve bir bekçi 49 yaşındaki şüpheli Metin Sucu’yu Beykoz Asayiş Büro’dan, aynı yaştaki bacanağı şüpheli Ahmet G.’yi ise Bahçelievler Asayiş Büro’dan alıp ticari araçla Zonguldak’a doğru yola çıktı. Yolculuk Zonguldak’a varamadan bitti. Şüpheli Sucu Kocaeli’nin Derince ilçesinde bir dinlenme tesisinde fenalık geçirdi ve polisler tarafından Derince Devlet Hastanesi’ne götürülse de burada hayatını kaybetti.
Sucu’nun ölümüyle ilgili iddialar muhtelif, ama Adli Tıp Raporu’na göre ölüm sebebi uğradığı şiddet. Sucu’nun defin ruhsatında ölüm sebebi “Genel beden travmasına bağlı çoklu kemik kırıkları ve buna bağlı gelişen organ yaralanması” olarak belirtiliyor. Bu yüzden de onu Zonguldak’a götüren polis memurları Mehmet Yılmaz (40), Muhammet Emin Cergibozan (33) ve bekçi Uğur Oruç (35) “kişinin yerine getirdiği kamu görevi nedeniyle öldürme” ve “kişinin yerine getirdiği kamu görevi nedeniyle öldürmeye teşebbüs” suçlamalarıyla tutuklu yargılanıyor. Polisler Sucu’nun yere düşerek öldüğünü, Sucu’nun ailesi ve diğer müşteki Ahmet G. ise işkence sonucu öldüğünü iddia ediyor.
Adli Tıp Raporu’nda “Yapılan ölü muayene, otopsi ile tetkiklerden elde edilen bilgi ve bulgulara göre kişinin ölümünün genel beden travmasına bağlı çoklu kemik kırıkları ve buna bağlı gelişen iç organ yaralanması sonucu gerçekleşmiş olduğu” tespiti yer alıyor.
İddianamede de “Bileği etrafını çepeçevre saran radial ve ulnar çıkıntılarda üzeri sıyrıklı olan ekimoz olduğu, sağ el bileği radial tafta 7×0,5 cmlik sıyrıklı ekimoz olduğu, iç muayenede kot kırıkları tanımlandığı, iç organlarda tespit edilen makroskopik bulgular, otopsi fotoğraflarının kurulumuzda yapılan incelemesinden elde edilen bulgular ve ölümün meydana geliş şekli dikkate alındığında; şahsın ölümünün düşme sonucu olmayıp çok sayıda kot kırığı ile birlikte yumuşak doku travması ve gelişen komplikasyonları sonucu meydana geldiği, kişinin 22/05/2023 tarihinde maruz kaldığı künt travma ile ölümü arasında illiyet bağının bulunduğunu belirten mütalaası, şüphelilerin görevlendirilme belgeleri, olay yeri inceleme raporu ve kamera görüntüleri dikkate alındığında şüphelilerin iştirak halinde Metin Sucu’ya yönelik TCK 82/1.g maddesinde belirtilen Kişiyi Yerine Getirdiği Kamu Görevi Nedeniyle Bir Kişiyi Öldürme suçunu, Ahmet G.’ye yönelik ise TCK’nın 82/1.g, 35/1 maddesi kapsamında Kişiyi Yerine Getirdiği Kamu Görevi Nedeniyle Bir Kişiyi Öldürmeye Teşebbüs suçunu işlediklerine yönelik kuvvetli suç şüphesinin bulunduğu anlaşılmıştır” deniyor.
Metin Sucu’nun ailesinin ve Ahmet G.’nin anlatımına göre polisler iki şüpheliye yol boyunca istismar olayıyla ilgili sorular sorup şiddet uyguladı. Arabadaki şiddet ve dayak sırasında polislerden biri Metin Sucu’nun kalbine copla vurdu. Şiddet Derince’de bir benzinlikte de devam etti. Metin Sucu’nun kaburgaları ve elleri kırıldı. Kırıklara bağlı olarak iç organları zarar gördü. İddiaya göre Sucu hastaneye ölü halde götürüldü.
Polisler 26 Aralık’taki ilk duruşmada iki şüphelinin yol boyunca kafalarını cama vurduğunu, polis aracına kaza yaptırmaya çalıştıklarını, bunu engellemek için birkaç kez copla vurduklarını söyledi. Ayrıca Metin Sucu’nun araçtan atlayarak kaçmaya çalıştığını, bu sırada yüz üstü düştüğünü de ileri sürdüler.
Sanık Mehmet Yılmaz “Şüpheliler kelepçelerinin gevşetilmesini istedi. Bunun üzerine yol üzerinde bir yerde durdum. Polis memuru Muhammet, Metin’in kelepçesini çıkardı. A.G. isimli şüpheli ‘Benim de kelepçemi çıkarın’ dedi. Muhammet’in A.G.’nin kelepçesini de çıkardığı esnada kapı sesi duydum. Bekçi arkadaşımız Uğur ‘Adam kaçıyor’ diye bağırdı ve Metin’in kaçtığını görüp araçtan indi, peşinden koştu. Muhammet de peşinden koşmaya başladı. Metin karşı şeritte yalpalayarak koşuyordu, kendiliğinden yüzüstü yere düştü. Uğur ile Muhammet yetişti, Metin tekme attı, direndi. Sonra Metin’i kaldırıp araca getirdiler. A.G.’nin başındaydım, daha sonra araca bindik” dedi.
Tekrar yola çıktıklarını belirten Yılmaz aracı kendisinin kullandığını söyleyerek “A.G. arkamda oturuyordu. Diziyle koltuğa vurarak bana kaza yaptırmaya çalışıyordu. Ayrıca ayağa kalkıp kafasıyla bana vurmaya çalıştı. Muhammet’i A.G.’yi durdurması için uyardım. Bir süre sonra aralarında daha sonra da bize sataşmaya başladılar. Sürekli küfrediyorlardı. Metin su içerken zorlandı, kelepçesini çözdürdüm. Suyu içti. Metin’in stres yaptığını, kan şekerinin düşmüş olabileceğini, korktuğunu söylemesi üzerine markete giderek çikolata aldım. Çikolata alırken Muhammet geldi ve A.G.’nin fenalaştığını söyledi. Araca döndüğümde A.G.’nin yarı baygın olduğunu gördüm. Muhammet’e ‘En yakın hastanenin konumunu aç’ dedim. Bir hastane buldu. Ambulans geç kalır düşüncesiyle hemen bulduğumuz hastaneye gittik. Sirenleri açarak hızlı hızlı gittik. Kısa sürede hastaneye vardık. Varır varmaz ilk tekerlekli sandalyeye A.G.’yi bindirdik ve içeri götürdük. Metin arabaydı. Kelepçe anahtarını almak için tekrar arabaya gittiğimde Uğur, Metin’in de rahatsızlandığını söyledi. Tekerlekli sandalyeyi alıp Metin’in bindirip hastanenin içine soktum” diye konuştu.
Hastanede şüphelilerle yeterince ilgilenilmediğini iddia eden Yılmaz “Metin ve Ahmet isimli şahsı hastaneye getirdikten sonra müdahale geç oldu. Zira hastanedeki o gün görevli bayan doktor siz kimsiniz, sıraya girin, hastaların girişini yapın, öyle gelin şeklinde sözler söylüyordu, ayrıca Metin ve Ahmet’in kelepçelerinin anahtarını panikle bulamamıştık. Hastane polisi yerinde değildi. Kelepçeleri çözmek içinde zaman kaybettik. Bu aşamalarda Metin ve Ahmet’e yeterince ilgi gösterilmedi, bu sırada Metin isimli şahsın kalbinin durduğunu söylediler, duyunca panik ve şok olduk, geri gelir mi diye sordum, başlarında olan bir doktor 20 dakikaya gelir gibi sözler söyledi. Yaklaşık 20 dakika kadar Metin’e kalp masajı yapıldı. Ben panikle ne olduğunu sorduğumda kamera olmayan yerde benimle konuştular, bir süre sonra kalbinin geldiğini, ancak bilincinin açılmadığını söylediler, 45 dakikalık yasal süremiz var bunun dışında yapacağımız bir şey yok şeklinde sözler söylediler. Biz Ahmet ve Metin isimli şahsı hastaneye getirdikten sonra bu şahısların suçu ne diye bize sormuşlardı, bizde cinsel istismar olayı nedeniyle şüpheli olduklarını söyledim. Keşke söylemeseydim. Bana kalp masajı yapıldığı anı ısrarla göstermek istemediler, ben arka tarafa konuşmak için geçtiğimde göz ucuyla Metin’e kalp masajı yapıldığı anı gördüm, başında 4 – 5 kişilik ekip vardı, iri yarı bir doktor kalp masajı yapıyordu. Ben iki sefer görüşmeye girdim. Aralarında 20 dakika vardı. Bu zaman zarfında her iki görüşümde de Metin’e kalp masajı yapıldığını gördüm” dedi.
Muhammet Emin Cergibozan da olayın Mehmet Yılmaz’ın anlattığı şekilde olduğunu söyledi. Cergibozan “Yol kenarında hatırlamadığım bir yerde durduğumuzda Metin’in kaçtığı esnada peşinden gittim ancak yüzüstü düştüğü anı görmedim. Zira o esnada Uğur tam önümdeydi. Uğur çekilince Metin’i yerde sırt üstüne doğru dönerken gördüm. Uğur ile hemen yanına gittik. Şahıs tekme atıyordu. Direncini kırmak için bacaklarına doğru copla müdahalede bulundum. Yolda A.G. taşkınlık yapmaya devam etti. El freninin yanına bıraktığım cop ile A.G.’ye bacaklarına gelecek şekilde birkaç kez müdahalede bulundum. Araç içinde taşkınlık yapıp kafalarını sağa sola vuruyorlardı. Biz de telkinlerde bulunarak sakinleştiriyorduk. Suçlamaları kabul etmiyorum, beraatimi talep ediyorum” dedi.
Uğur Oruç ise olayın diğer sanıkların anlattığı gibi gerçekleştiğini ifade etti. Oruç “Polis Mehmet Yılmaz doktorların başı olduğunu düşündüğüm bir doktorla konuşurken şahısların neden polis gözetiminde olduğu söyledi. Mehmet cinsel istismar dosyasında şüpheli olduklarını ağzından kaçırdı. O sırada erkek doktor ‘Keşke bunu bana söylemeseydiniz’ şeklinde söz söyledi. Suçlamaları kabul etmiyorum. Metin ve A.G.’yi sınırları aşacak şekilde darp etmedik. Sadece aracın arkasında şahısların taşkınlık yapmaları nedeniyle durdurmaya çalıştığı esnada Muhammet’e yardımcı oldum. O panikle vurduğumu hatırlamıyorum ancak şahısların ayaklarından tutmaya çalışmıştım. Bu şekilde müdahale etmeye çalıştım. Beraatimi ve tahliyemi istiyorum” dedi.
Sanık avukatları hastane personelinin tanık olarak dinlenmesini, hastaneden raporların alınıp Adli Tıp Kurumu’na gönderilmesini talep etti. Mahkeme heyeti Ahmet G.’nin bir sonraki duruşmada dinlenmesine, kırıklar ve nitelikleri hakkında darp neticesinde mi meydana geldiği yoksa hastanede müdahale sırasında mı olduğunun tespiti için Adli Tıp Kurumu’ndan rapor alınmasına karar vererek duruşmayı erteledi.
Sanıkların “yakalama ve dosya kapsamı itibariyle suçun sanık tarafından işlendiğine dair toplanan somut delillere göre kuvvetli suç şüphesinin varlığı, suçun yasadaki müeyyidesinin alt ve üst hadleri gözetildiğinde kaçma şüphesinin bulunması, bu sebeple adli kontrol müessesinin yetersiz kalacağı gözetilerek tutukluluk hallerini devamına” karar verildi.
Polisler ve bekçinin yargılandığı davada şikayetçi A.G.’nin R.Ö.’ye yönelik “çocuğun cinsel istismarı” soruşturması kapsamında adli kontrol şartı ile serbest bırakıldığı, soruşturmanın Bartın Cumhuriyet Başsavcılığı’nca yürütüldüğü bildirildi.