Edirne’de trafik artıyor: Hem DEM Parti hem Özgür Özel Selahattin Demirtaş’ı ziyaret edecek
MHP kurucusu Alparslan Türkeş'in çocukları arasındaki son gerilimin öznesi haline gelen Gezi Parkı davası tutuklusu Osman Kavala tarafların sözlerini yorumladı. Ardından eşitlik ve hukukun üstünlüğüne dair mesajlar verdi.
Yargılama sürecinde yaşananlarla yalnızca Türkiye’de değil, uluslararası kamuoyunda tepki çeken, Gezi Parkı davasında ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına çarptırılan iş insanı Osman Kavala AK Parti Ankara Milletvekili Tuğrul Türkeş’in kendisi hakkındaki sözlerini yorumladı ve ona yöneltilen eleştirilere tepki gösterdi.
Bilindiği üzere ‘Kavala’ konusu Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan için açık bir şekilde ‘kırmızı çizgi’. Ancak buna karşın zaman zaman parti içinde ‘demokrasi’ ve ‘adalet’ temelinde düşük dozda tartışmalar yaşanıyor. Başta ‘güvercin kanat’ olmak üzere kimileri ‘hukuka dönüş’ çağrısı yaparken, kimileri de ‘ihanet’ suçlaması yöneltmeye devam ediyor.
Hatta Kavala’ya dönük eleştiri oklarını genellikle isim anmadıkları mesajlarında kendi yol arkadaşlarına çevirenler de oluyor.
Tuğrul Türkeş son dönemde bu tartışmaların tam ortasında duruyor.
Geçen günlerde verdiği bir demeçte “Ben hayatının yedi yılını, ömrünün onda birini cezaevinde geçirmiş bir babanın çocuğuyum” diyor, ardından Kavala’yı cezaevinde ziyaret edeceğini söylüyordu.
Bu sözler AK Parti içinden yükselen bir ses olması açısından önemliydi. Ayrıca bununla da yetinmiyor, “Mesela Osman Kavala’nın durumu laboratuvar gibidir. Altını kırmızıyla çizmek gerekir. Osman Kavala, casusluktan hüküm giymedi. Bu suçlamada delil bulunamadı, adam beraat etti. Gezi Parkı’yla ilgili davadan yargılandı. Ama yedi yıl süren yargılama olur mu” diye bir nevi isyan ediyordu:
“Avrupa Konseyi’ne biz kendimiz müracaat etmişiz. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin kuruluşundan itibaren parçasıyız, yargıçlar gönderiyoruz. Gelişmişlik ölçütü olarak buraların bir parçası olmak istiyorsan, yapılan uyarıları dikkate alacaksın. Ama son süreçte deli saçması tartışmalar oldu. Avrupa’da bize mealen şunu diyorlar: İç hukuk bize yeterli diyorsanız, bizce mahsuru yok, buradan ayrılın.”
Türkeş daha önce de benzer bir çıkış yapmış, Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Mehmet Uçum’un hedefi olmuştu: “Bu eylemler hedef alınan ülkeye ve topluma karşı ihanet eylemleridir ve bu ihanet o milletin tarih bilincinde kalıcı izler bırakır. Bu ihanet eylemleri toplumda ve bireylerde travmalar oluşturur ne kadar zaman geçerse geçsin affedilmez veya hoş görülmez. Bu tip eylemler hiçbir zaman hukukun koruması altında olmazlar, olamazlar.”
Ancak bu sefer en ağır tepki ‘daha yakından’, zaten bir süredir arasının açık olduğu İYİ Parti Adana Milletvekili kardeşi Ayyüce Türkeş’ten geldi:
“Başbuğ Türkeş, eline kan bulaşanların/ruhunda hainlik ve bölücülük olanların ağzının sakızı değildir. Başbuğ Türkeş’ten öğrenilen ‘milliyetçilik’ de ne oturduğun koltuğun gücü ile sağa sola X hesabından saldırarak yapılır ne de siyasi pazarlıkların piyonu olarak yapılır.
Hele hele ömrünün bir saniyesi bile hapishane de geçmemesi gereken Başbuğ Türkeş ile Osman Kavala’yı aynı kefeye koymak kimsenin haddine değildir. Herkes haddini ve yerini bilecek.”
Ailedeki polemik bugün tartışmanın öznesi Osman Kavala’nın gündemindeydi.
“Sayın Tuğrul Türkeş’in beni cezaevinde ziyaret edeceğine dair açıklamasında söylediği ‘hayatının 7 yılını cezaevinde geçirmiş bir babanın çocuğuyum’ şeklinde sözlerinin merhum Alparslan Türkeş ile beni aynı kefeye koymak olarak değerlendirilmesini yadırgadım” diyen tutuklu iş insanı devamında şunları söyledi:
“Belli ki Sayın Türkeş iç dünyasıyla ilgili bu sözlerle işkenceye maruz kalmak dahil, babasının çektiği acıları yakından hissetmiş olmanın, bu ağır deneyimin, kendisini başkalarının acılarına karşı duyarlı hale getirdiğini anlatmak istemiş.
İnsanların toplum hayatına yaptıkları katkılar eşit değerde değil, bazıları diğerlerinden daha önemli konumdalar. Ancak hukukun egemen olduğu bir ülkede uygar biçimde yaşayabilmek için her bireyin hayatının ve haklarının eşit derecede değerli olduğunun kabulü gerekir.
Öteki olarak görülen, önemli olarak görülmeyen insanların hayatları değersiz sayıldığında onların maruz kaldığı adaletsizliklere kayıtsız kalınıyor. Şiddeti teşvik eden bir ortam yaratılıyor, keyfi cezalandırmalar meşrulaştırılıyor.”
Türkeş ailesindeki çatlağın geçmişini anlatabilmek için birkaç yıl önceye gitmemiz gerekiyor. Aralık 2021’de Alparslan Türkeş’in 104. doğum günü için bir anma düzenlenmesi planlanıyordu. Ancak bu etkinlik bir noktada MHP kanadının hedefi haline geldi.
MHP Ankara İl Başkanı Turgay Baştuğ’un “Ülkücüler mukaddesatımızı ayaklar altına alanların partimize, başbuğumuz Alparslan Türkeş’e, liderimiz Devlet Bahçeli’ye ihanet edenlerin başbuğumuz Türkeş’i anmasını asla kabul etmez, ilelebet de etmeyecektir” sözleriyle başlayan gerilim 50 kişilik bir grubun baskınıyla saldırıya dönüştü.
Türkeş’in eşi Seval Türkeş ve küçük oğlu Ahmet Kutalmış Türkeş olaylarla ilgili olarak hükümeti ve MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’yi işaret ediyordu. Tuğrul Türkeş ise bu konuda ailesiyle aynı fikirde değildi. Bahçeli’yi ve MHP’yi savunan mesajı aralarının uzun süredir açık olduğuna dair bir işaret gibiydi:
“Her zaman ifade ettiğim gibi babamın partisi Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) ve onun muhterem Genel Başkanı Sayın Bahçeli’ye yönelik saldırılar ancak Türkiye düşmanlarını sevindirir. Herkesin kırk kere düşünüp bir kere konuşmasını tavsiye ederim.”
Kutalmış Türkeş’in ise ağabeyine yanıtı tam olarak şöyleydi:
“Alparslan Türkeş anılıyor, anılan kişi senin baban. Alparslan Türkeş Vakfı anıyor. Burada konuşmayacak ne var? En azından kınaması lazım. ‘Büyük bir terbiyesizlik’ demesi lazım. Ama demiyor. Hükümetin içinde olduğu ve oraya gelenleri hükümet koruyup, kolladığı için. Zaten Ankara, Türkiye’nin Başkent’i. Türkiye’nin Başkent’inde Ankara il başkanı gelecek, 70-80 kişi oraya girecek, saldıracak. Polis de bunu izleyecek. Adamı gözaltına alırsın en azından, adamın dokunulmazlığı yok ki niye gözaltına almıyorsun. Hiçbir faaliyet yok.
Yalnız hükümetin yanıldığı nokta şu. Bunlara göz yumarak sürekli irtifa kaybediyor, yanlış yapıyor. Adaletsizliğe çanak tutarak hiç kimse ilerleyemez. İlerlemiyorlar ama niyeyse herhalde artık, başkalarına diyorlardı önceden, gözleri gönülleri kör olmuş. Mühürlenmiş. Sürekli kaybediyorlar.”
Ayyüce Türkeş bu polemikte herhangi bir demeç vermedi. Zaten kamuoyu kendisini Mayıs 2023’ten bu yana tanıyor. Son seçimde İYİ Parti tarafından aday gösterildi. Adana Milletvekili olarak parlamentodaki yerini aldı. İkili hiçbir zaman etkileşim içinde olmadı. Bu da aslında Türkeş ailesindeki çatlağın bir sonucuydu.
Osman Kavala konusu iki kardeşin açıktan karşı karşıya geldiği ilk tartışmaydı.