Belediye nihayet Üsküdar’daki kaçak kafeyi yıkabildi, bir kişi zabıtaya silah çekti
İstanbul Vaniköy'de Boğaza nazır bir kaçak inşaat günlerdir iktidar ile CHP'li belediyenin başlıca propaganda savaşının konusu. Dün belediye de, Çevre Bakanlığı da yıkıma gitti, belediye araçları kapıda kaldı. Yıkım TRT'den canlı yayınlandı.
Türkiye’de siyaset sahnesinde her gün onlarca minik minik iktidar-muhalefet çekişmesi yaşanabiliyor. Son günlerde bu mücadelelerden biri çok dikkat çekiyor; çünkü iktidar kanadı İstanbul’daki bir lüks inşaattaki kaçak yapılar üzerinden İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ni sıkıştırıyor. Dün bu mücadelede komik denebilecek bir yarışma vardı; İstanbul’un Anadolu yakasında, Boğaz kıyısındaki Vaniköy’ün sırtlarında bir korunun içinde olan villa inşaatını yıkmak için hem İBB araçları hem de Çevre ve Şehircilik Bakanlığı araçları inşaat alanının kapısına dayandı. Merkezi hükümetin gücü burada devreye girdi, bakanlık araçları yıkıma başlarken belediye araçları kapıda kaldı. Daha da çarpıcısı, bu villalardaki yıkım TRT tarafından canlı olarak yayınlandı.
İktidarla İstanbul Büyükşehir Belediyesinin ‘Halkı ve İstanbul’u en çok düşünen, zenginlere en az imtiyaz tanıyan benim’ şeklinde özetlenebilecek tuhaf yarışmasına konu olan Vaniköy’deki inşaatın öyküsü de aslında çok çarpıcı.
Çünkü bugün yıkıma konu olan bu koruluk arazi ve içindeki iki bina ile havuzlar, uzun yıllar boyunca ‘Adnan Hoca Tarikatı’ denen, cinsellikten şantaja, küçük kız çocuklarına zorla alıkoyma ve tecavüzden yolsuzluğa pek çok suçu işlediği artık mahkeme kararıyla tespit edilen, liderleri binlerce yıl hapis cezasına çarptırılan suç çetesinin karargahıydı.
O yıllar boyunca, din tarikat kisvesiyle ve şantaj yeteneğiyle bir çeşit dokunulmazlık elde eden Adnan Hoca suç örgütü burada inanılmaz kaçak inşaatlar yapmış, arazideki kapalı alan miktarını üç kata varan oranda arttırmıştı. O dönemin İstanbul Büyükşehir Belediyesine bağlı Boğaziçi İmar Müdürlüğü de, bugün yıkımları gerçekleştiren Çevre ve Şehircilik Bakanlığı da aynı yerde yapılan kaçak inşaatlara hiç ses çıkarmamış, ne tespit yapmış ne ceza kesmiş ne de yıkım kararı almıştı.
Ancak bu suç örgütüne polis operasyonu yapıldıktan sonra araziye belediye girdi ve kaçak inşaatları yıktı. Bir süre sonra bu arazi el değiştirdi, 1990 doğumlu bir Rus zenginin sahibi olduğu bir şirkete satıldı. Şirketin adı Pure Fueloil, kayıtlarda şirketin sahibi olarak da Boris Borisenko isimli bir Rus görünüyor. Ancak bu şirketin gizli sahibin Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in en yakınındaki isimlerden biri olan Rus oligark Roman Abramovich olduğu öne sürüldü ama son gelişmeler bu iddianın doğru olmadığını ima ediyor. Buranın gerçek sahibi Abramovich olsa, iktidarın onun üzerine bu sertlikte gitmesi mümkün olmazdı çoğu gözlemciye göre.
İstanbul Boğazına nazır, Vaniköy sırtlarında müthiş bir korunun içinde bulunan binalarda bu Rus şirketi İBB’ye bağlı Boğaziçi İmar Müdürlüğü’nden aldığı ‘Basit onarım izni’ ruhsatıyla sözde onarım inşaatına başladı ama son günlerde yansıyan bilgiler burada yapılan işin onarımın çok ötesine geçtiğini, ilave binalar yapıldığını ve çok sayıda tescilli ağacın da kesildiğini gösterdi.
Buradaki kaçak inşaat, henüz bilinmeyen bir sebeple Ağustos ayı başından itibaren hem, Ak Parti adına İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı adayı olup seçimi kaybeden Murat Kurum’un yeniden Çevre ve Şehircilik Bakanı olarak atanmasının ardından bu bakanlığın hem de İBB’ye bağlı Boğaziçi İmar Müdürlüğü’nün radarına girdi. Aylardır kimsenin ilgilenmediği kaçak inşaat birden göz önüne geldi.
İBB zaten kendi yetki alanı sebebiyle daha erken harekete geçti, inşaat sahasında denetime gitti ve kaçak inşaat tespit edip ykım kararı alınması için hem savcılığa hem de Çevre ve Şehircilik Bakanlığına suç duyurusu yaptı. Ama tam o sırada Vaniköy’deki bu inşaat iktidarla İBB arasındaki tuhaf siyasi yarışmanın konusu olmuştu bile.
Günlerce iktidar yanlısı gazete, web sitesi ve TV’lerde, ayrıca TRT’de bu inşaatlarla ilgili haberler yapıldı. Son yapılan haber önceki gün Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından alınan yıkım kararıydı. Dün sabah da jet hızıyla bu yıkım kararı uygulanmaya başlandı.
Ama dün sabah saatlerinde İBB’nin yıkım ekipleri de iş başındaydı ve inşaatın kapısına onlar da dayandı. Ne var ki Çevre Bakanlığı ekipleri daha önce gelmişti, çok sayıda polisin engellediği belediye araçları kapıda kaldı. Yıkım başladığında Türkiye’de inşaat usulsüzlüklerini ve siyasi yakından izleyenlere küçük dillerini yutturacak bir gelişme daha yaşandı, herhalde Cumhuriyet tarihinde ilk kez bir kaçak inşaatın yıkılması TRT tarafından canlı olarak da yayınlandı.
İstanbul Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği İl Müdürü Maliki Ejder Batur, yıkımın sonraki günlerde de devam edeceğini söyledi.
Bakanlık ile İBB arasındaki yıkım yarışı dün Ekrem İmamoğlu’nun da gündemindeydi. İmamoğlu, Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’na tepki gösterdi ‘sosyal medya bakanlığı’ olarak adlandırdı. 1994 -2018 yılları arasında yani 24 sene boyunca iktidarın bu durumu izlediğini ve Adnan Oktar’ın hapse atılmasının ardından göstermelik yıkım yapıldığını söyleyen İmamoğlu “Sonra burada bir işte malum süreç, bir yabancı kişi geliyor, bir mülkiyet alıyor, izin alıyor bu hususi süreçler işliyor. Ve Büyükşehir Belediyesi zaten tutanakları tutuyor. Garip olan zaten yıkım programı olan yere bugün İBB sokulmuyor” dedi.
İktidarın kendini aklamaya çalıştığını savunan İmamoğlu “Bizim polisimizi, üç otobüs polisimizi orada önümüze dizen de bunlar. Şimdi bunlar kendilerini aklamaya çalışıyorlar. Ama kötü olan ne biliyor musunuz gene millete dönük bir aklama değil. Bir kişinin gözünde parlama aklaması bu. Bunlara tenekeden birer madalya yollayacak millet sandıkta, tenekeden. Ve inşallah boyunlarında gezdirirler. Bu şehrin muhafızı belli, bu şehrin muhafızı olan insanlar belli. Biz Allah’ın izniyle o boğaza bakan askeri alanlarda yaptıkları kuleleri bilen birisi olarak, açtığımız davaları bilen birisi olarak, tek bir metrekareye tek bir imar rantı çıkartmayan birisi olarak, yüzlerce noktada imar çıkartan, parsel bazlı küçücük parsellere bile hala Şehircilik Bakanlığı’nda imar tasarlayan akla karşı mücadele etmeye muhafız olmaya devam edeceğiz. Bu muhafızlığımız büyük bir muhafızlığıdır. Bugün İstanbul muhafızlığıdır, yarın Türkiye muhafızlığıdır. Bu konuda çok başarılı ve iyi bir ekibe, iyi anlayışa sahibiz. Arkamızda da on milyonlarca vatandaşımız var. Ne yaparlarsa yapsınlar nafile. Devletin bir kurumunu temsil ettikleri için hallerini hüzünle izliyorum” diye konuştu.
Daha sonra İBB tarafından yapılan açıklamada, CİMER’in ihbarı üzerine 16 Ağustos 2024 tarihinde mevzuatın gerektirdiği tüm işlemlerin yerine getirildiği vurgulanarak, “Benzer CİMER ihbarı, 1 Temmuz 2024 tarihinde Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığına yapıldığı halde; Bakanlık konunun sosyal medyada gündeme geldiği 22 Ağustos tarihine kadar hiçbir adım atmadı. Bakanlık 52 gün boyunca susarken, İBB üzerine düşeni eksiksiz yaptı” dendi.
İBB Boğaziçi İmar Şube Müdürü Elçin Karaoğlu da ”Burada alınmış olan bir tek yıkım kararı var, o da İBB Boğaziçi İmar Müdürlüğü’nün aldığı yıkım kararıdır” dedi.
Bir zamanlar Adnan Hoca’nın karargahı olan Vaniköy’deki villa Roman Abramoviç’e mi hazırlanıyor?