Yeni Çıkanlar
İyiliksever
Susan Sontag
Çeviren: Duygu Şahin
Can Yayınları, 2024
roman, 296 sayfa.
1963’te yayımlanan ve eşsiz bir yazarı dünyaya duyuran İyiliksever eğlenceli olmasının yanı sıra rahatsız edici ve derinlikli bir anti-roman.
Alışıldık insani hırslardan yoksun Hippolyte, zengin, hoşgörülü babası tarafından da desteklenen genç bir adamdır. Üniversitenin üçüncü sınıfında yazdığı bir makale sayesinde arzuladığı entelektüel çevreyle tanışma fırsatı bulur ve zamanının çoğunu, birçok incelikli konuşmacının uğrak yeri olan Frau Anders’in salonunda geçirir. Çok geçmeden üniversite eğitimini yarıda bırakır. Daha sonraları bir dizi rahatsız edici rüya görmeye başlar ve bir karar verir: Bundan böyle hayatını yorumlamak için rüyalarını kullanmak yerine, rüyalarını yorumlamak için hayatını kullanacaktır.
“Özellikle rüyaları ve düşünceleri gerçek bir hikâyeye dönüştürme biçimine hayranım.” Hannah Arendt
Kar Altındaki Gece
Ralf Rothmann
Çeviren: Serap Gülerçin Karluk
Yapı Kredi Yayınları, 2024
roman, 192 sayfa.
Yapıtlarıyla 2005’te Heinrich Böll, 2006’da Max Frisch, 2013’te Friedrich Hölderlin ödülüne layık görülen Alman yazar Ralf Rothmann, ‘Baharda Ölmek’ le başlayıp ‘O Yazın Tanrısı’yla devam eden üçlemesini ‘Kar Altındaki Gece’ romanıyla tamamlıyor.
1945, kış: 16 yaşındaki Elisabeth kendisini tedavi eden firari Rus askerle birlikte bir sığınaktadır. Soba borusu deliğinden karda yürüyenlerin ayak seslerini işitir; yukarıdaki yaşamının onsuz akıp gittiğini, tanıdığı ve sevdiği tüm insanların onu aramayı çoktan bıraktığını ve onun orada yattığını bilmeden kaskatı donmuş topraktan uzaklaştıklarını hayal eder. Ve hayallerde kaybolduğu bir an böyle iyi olduğunu, bir daha onların yanına, hiçbirinin yanına, yukarıya çıkmak istemediğini, sonsuza dek Dimitri’yle bu gecede, karın altındaki bu sıcak barışta yaşamayı arzular…
“Rothmann’ın en iyi kitaplarından biri.” Rainer Moritz, Neue Zürcher Zeitung
Sessiz Kiracı
Clémence Michallon
Çeviren: Özge Onan
İthaki Yayınları, 2024
polisiye, 392 sayfa.
2023’te The New York Times’ın yılın en iyi 10 gerilim romanı listesine giren ‘Sessiz Kiracı’yla ilgili Paul Tremblay, “Mükemmel bir seri katil romanı. Tek seferde okudum!” yorumunu yapıyor.
13 yaşındaki kızının, sevgilisinin ve canını bağışladığı tek kurbanının gözünden bir seri katilin hikâyesi ‘Sessiz Kiracı’.
Aidan Thomas çalışkan bir aile babasıydı, yaşadığı küçük kasabada sevilen ve sözüne güvenilen bir kişiydi. Ancak Aidan’ın herkesten sakladığı karanlık bir sırrı vardı: O bir seri katildi. Canını bağışladığı tek kurbanı ise yıllardır arka bahçedeki barakada tuttuğu Rachel’dı.
Aidan’ın karısı ölünce, o ve 13 yaşındaki kızı Cecilia taşınmak zorunda kalacaktı. Aidan’ın Rachel’ı da yanlarında getirmekten başka çaresi yoktu; onu, Cecilia’ya kalacak yere ihtiyacı olan bir ‘aile dostları’ olarak tanıtacaktı.
Beş yıllık esaretin ardından Aidan, Rachel’ın kaçmaya teşebbüs edemeyecek kadar beyninin yıkanmış ve sinmiş olduğundan emindi. Ancak Rachel için durum çok farklıydı ve yıllardır beklediği fırsatın geldiğinin farkındaydı. Rachel yeni yaşam koşullarının sınırlarını test ederken, Cecilia ile arasında bir bağ oluşmaya başlayacaktı. Yerel bir restoran sahibi olan Emily, bu yakışıklı dul adama âşık olunca kendini Rachel ve Cecilia’nın dünyasına çekilmiş bulacak ve Aidan’ın sırrı korkunç bir tehlikeye girecekti.
“Hayatta kalma mücadelesine odaklanan acımasız, hüzünlü ve yürek parçalayıcı bir roman. Gerçek suç öyküleri, Gillian Flynn ve Jessica Knoll hayranlarına önerilir.” Library Journal
Ulus
Terry Pratchett
Çeviren: Niran Elçi
Delidolu Yayınları, 2024
roman, 368 sayfa.
‘Ulus’, akıllardan -ve kalplerden- uzun süre çıkmayacak bir hayatta kalma, büyüme ve tanrılarla mücadele öyküsü.
‘Diskdünya’ serisinin yaratıcısı Sör Terry Pratchett’ın külliyatında apayrı bir yerde duran ‘Ulus’un gözden geçirilmiş bu yeni baskısı, rafine bir mizah anlayışıyla yoğrulmuş derinlikli bir toplumsal yergi.
Yazarın “Yazdığım yazacağım en iyi kitap!” sözleriyle ifade ettiği roman, bir adanın yıkımından sonra tekrardan inşasına ve bireylerin bu süreçteki rolüne dair fantazyayı gerçeklikle yarıştıran büyüleyici bir anlatı ortaya koyuyor.
New York Times’ın “Bir yandan yürek burkarken, diğer yandan umut vadeden harikulade bir hikâye” şeklinde övdüğü eser, insanın doğa ile ilişkisini ele alırken karakterlerin kendi iç dünyalarında kopan fırtınaları da keskin bir gözlem gücüyle yansıtıyor.
Meryem’in Çiçekleri
Abdullah Ataşçı
Everest Yayınları, 2024
roman, 424 sayfa.
Yıl 1914. Genç hâkim Sinan için İstanbul’dan Diyarbekir’e atandığı yıldır bu. Sırtında onu yetiştiren İttihatçılara gönül borcu yüküyle geldiği bu şehirde bambaşka bir dünyanın ve mücadelenin içinde bulur kendini: Halka korku saçan aşiretler, basılan köyler, şehirlere, köylere, dağlara çöreklenen, yaklaşan tehcirin emareleri…
‘Meryem’in Çiçekleri’ bu karanlık dönemi, ama en çok da yer yer yırtılan bulutların arasından kendini gösteren ışığı hikâye ediyor: Hiç kimsenin olduğu yerde, olduğu gibi kalamadığı, iyiliğin ve kötülüğün kimliklere hapsolamadığı bir dünya bu.
Abdullah Ataşçı, gerek üslubu gerekse yer verdiği karakterlerle, ‘Bırîndar’, Attilâ İlhan Roman Ödülü kazanan ‘Yara Bende’ ve ‘Heder Ağacı’nın açtığı yolda, sürekli daha ileriye taşıyor edebiyatını.
Tek Kişilik Balayı
Özay Erdem
Everest Yayınları, 2024
öykü, 176 sayfa.
Öykü dergilerini yakından takip eden edebiyatseverlerin aşina olduğu Özay Erdem, ilk kitabıyla okur karşısında.
Öykülerinde dili, kurgu tekniği ve capcanlı karakterleriyle dikkat çeken Erdem, ‘Tek Kişilik Balayı’nda hayatın içinden çekip aldığı takıntıları süzmüş. İnce gözlemlerle, şaşırtıcı tespitlerle bezeyip tertemiz bir dille işleyerek ortaya daha ilk kitapta usta işi bir öykü demeti çıkarmış. Evinde birden olağandışı sesler işitmeye başlayan karıkocanın tedirginliği, para üstünü istemeye çekinen adamın ikircikleri, pinti birinin aldığı olağanüstü tasarruf önlemleri, kelime oyununda rakibini yenmeye kafayı takan kişinin hırsı ve diğerleri, beklenmedik biçimde halka halka büyüyen bir kurguda işleniyor.
‘Tek Kişilik Balayı’ ince mizah anlayışını, duru anlatımını ve sıradışı final geleneğini tüm öykülerde koruyarak zevkli bir okuma vaat ediyor.
Savaş Sonrası (Ciltli) –
1945 Sonrası Avrupa Tarihi
Tony Judt
Çeviren: Dilek Şendil
Alfa Yayınları, 2024
tarih, 1016 sayfa.
New York Times’ın 21. yüzyılın en iyi 100 kitabı listesine 43’üncü sıradan giren ve Türkçe baskısı epeydir bulunmayan Tony Judt’un ‘Savaş Sonrası’, yeni yayınevi ve yepyeni kapağıyla yeniden raflarda.
Almanya’dan Polonya’ya, Batı Avrupa’dan Doğu Avrupa’ya savaş sonrası Avrupa’nın yetkin ve usta işi tarihi.
“1945’in küllerinden bugünkü Avrupa’nın doğuşunun daha iyi ve daha okunabilir bir tarihinin nasıl yazılabileceğini hayal etmek zor… Sonuç olarak, gerçek bir başyapıt.” Ian Kershaw
“Zekice… Judt savaş sonrası Avrupa tarihi üzerine standart bir referans çalışması yazmış. Verimli tartışmalara yol açacak, ancak bir daha aşılabileceğini hayal etmekte zorlanıyorum.” Misha Glenny
At, Tekerlek ve Dil –
Avrasya Bozkırlarının Tunç Çağı Atlıları Modern Dünyayı Nasıl Şekillendirdi?
David W. Anthony
Çeviren: Cemal Can Tarımcıoğlu
Fol Kitap, 2024
688 sayfa.
Bugün yeryüzünde insanların yarıya yakını tarihöncesinde var olmuş ortak bir dilden türemiş dilleri konuşmalarına rağmen Proto-Hint-Avrupa dili adı verilen bu atanın kimliği ve kimlerce konuşulduğu uzun bir süre boyunca gizemini korudu. Peki, kimdi bu insanlar ve yaptıkları toplumsal ve kültürel yenilikler insanlığın rotasını nasıl belirledi?
Tarihöncesi antropoloji ve arkeolojinin yaşayan en önemli isimlerinde David W. Anthony, her mitte olduğu gibi Babil Kulesi mitinde de bir gerçeklik payı bulunduğunu gösterircesine bu soruya çığır açıcı bir yanıt veriyor: Demir Perde’nin yıkılışının ardından Batılı arkeologların Avrasya’da daha kolay erişir hâle geldikleri antropolojik ve arkeolojik bulgulardan hareketle Proto-Hint-Avrupa dilini ve halklarını Avrasya’nın bozkırlarına yerleştiriyor. Ortak bir dili kullanan, ata binen, araba kullanan bu halkların ve kültürlerin nasıl kıta boyunca var olan kültür adalarını Avrasya’yı saran bir uygarlık koridoruna dönüştürerek yeni diller, yeni siyasi sistemler ve bir tarihöncesi kültür devrimi ortamı yarattıklarını ortaya koyuyor.
Bir bulmacanın parçalarını birleştiren dedektif hassasiyetiyle en küçük arkeolojik ve dilbilimsel kalıntılardan hareketle adım adım ilerleyerek bize bugünü doğuran uzak geçmişin hikâyesini anlatıyor.
Askeri Devrimlerin Dinamikleri –
Savaşın Değişen Yüzü, 1300-2050
Derleyen: MacGregor Knox, Williamson Murray
Çeviren: S. Erdem Türközü
Fol Kitap, 2024
296 sayfa.
Dünyanın dört bir yanında bölgesel savaş riskinin iyice arttığı şu dönemde, savaşın ne olduğu kadar nasıl değiştiği sorusu da yeniden önem kazanıyor. Savaş alanında silahlı insansız hava araçlarının, otonom silah sistemlerinin, paralı orduların rolü gitgide artıyor. Siber savaştan, yeni psikolojik harp tekniklerine kadar uzanan, daha önce görülmemiş yeni teknolojiler ve taktikler devreye sokuluyor. Uluslararası mekanizmaların zayıflaması, böyle bir ortamda devletlerin ve toplumların güvenlik anlayışını da derinden etkiliyor.
‘Askeri Devrimlerin Dinamikleri’ işte bu tartışmayı genel bir çerçeveye oturtarak tarih boyunca savaşlarda, askerî stratejilerde ve taktiklerde meydana gelen devrimlere ve bu devrimlerin sonuçlarına derinlemesine bir bakış sunuyor. Ortaçağın meydan muharebelerinden Napolyon Savaşları’na, Dünya Savaşlarının dehşetinden günümüzün düşük yoğunluklu çatışmalarına; barutun icadından nükleer silahlara ve ötesine kadar, savaşın değişen yüzünün izini sürüyor.
Savaşların sadece bir güç mücadelesi olmadığını, karmaşık insan ilişkilerinin ve sosyal yapıların bir yansıması olduğunu, yalnızca teknolojik yeniliklerle değil, devrim niteliğinde kültürel ve ideolojik dönüşümlerle de şekillendiğini ortaya koyarak, okura bu değişimin kökenlerini ve sonuçlarını sorgulama fırsatı veriyor.
Türkiye’nin Gizli Ermenileri
Avedis Hadjian
Çeviren: Akın Emre Pilgir
İletişim Yayınları, 2024
araştırma, 624 sayfa.
‘Türkiye’nin Gizli Ermenileri’, ülkenin ‘görünürde’ geçmişiyle yüzleşmeye başlıyor gibi gözüktüğü bir dönemde , 1915’ten hayatta kalabilmiş Anadolulu Ermenilerin izini sürme çabasını anlatıyor.
‘Gizli’ veya ‘saklanmış’ Ermeniler olarak tanımlanan bu insanlara ulaşma çabası Hadjiyan’ı Sivas’tan Van’a, Bitlis’ten Antep’e dek uzanan uzun ve meşakkatli bir yolculuğa çıkarıyor. Soykırımdan önce ya da sonra Müslümanlaşmış Ermenilerin yanı sıra Hıristiyanlıklarını sürdürmeye çalışan; Ermeni olduklarını açıkça söyleyen ve Ermeni olduklarını kesin bir dille inkâr eden çeşitli gruplarla karşılaşıyor.
Ermeni ‘tanımını’ da genişleten bu yolculukta Avedis Hadjian, bizzat yaşadığı acı bir deneyimle ‘görünür’deki özgürlüklerin, yeni bir çağ müjdesinin kısa süre içinde –tekrar– suya düşeceğini seziyor. Yine de bu kitapta, hem halkının hem de insanlığa olan umudunun peşinde olan bir hikâyeye tanıklık ediyoruz…
Derimizin Olağanüstü Yaşamı –
Dış Yüzeyimize Yakından Bir Bakış
Monty Lyman
Çeviren: Sevkan Uzel
Metis Yayıncılık, 2024
296 sayfa.
En sıradışı organımızı baştan aşağı inceleyen bu çalışma, deriye yazılmış bir aşk mektubu. Kitapta deriyi bir prizma olarak kullanarak farklı zaman ve mekânlara bir bakış atacağız; antik tarihten bilimin geleceğine, Papua Yeni Gine’de timsaha tapan insanların zarif dövmelerinden Miami Plajı’ndaki güneşperestlerin derilerindeki değişimlere uzanacağız.
Önce deriyi fiziksel açıdan katman katman inceleyeceğiz. Ardından beslenmemizin cildimizi etkileyip etkilemediği, cildimizi nelerin yaşlandırdığı ve güneş ışığının ne kadarının fazla olduğu gibi soruları, gerçek ile efsaneyi birbirinden ayırarak ele alacağız. Bu sorulardan yola çıkarak, dokunma kaynaklı acı ve keyiften, stresin cilt üzerindeki etkilerine kadar, deriyle zihni birbirine bağlayan merak uyandırıcı konuları inceleyeceğiz.
Deri ile zihin yakın arkadaştır ve başka hiçbir organ psikolojik açıdan bu denli önem taşımaz. Derimizin başkaları tarafından nasıl algılandığı –veya buna ilişkin kendi fikrimiz– zihinsel sağ ..
Matematikte Kaybolmak –
Güzellik Kavramı Fiziği Nasıl Yanlış Yönlendiriyor?
Sabine Hossenfelder
Çeviren: Murat Havzalı
Alfa Yayınları, 2024
bilim, 304 sayfa.
Fizikçiler, ister kara deliklerin varlığı üzerine düşünüyor ister maddenin doğasını inceliyor olsunlar, en iyi kuramların güzel, basit ve zarif olduğuna inanırlar. Ama ne yazık ki, fizikçi Sabine Hossenfelder’in savunduğu gibi, bu standartlar, fizikte 40 yıldır önemli bir kuramsal atılım yapılamamasına yol açıyor.
Hossenfelder, ‘Matematikte Kaybolmak’ta, güzellik kaygısının doğal dünyayı olduğu gibi görmekten bizi nasıl alıkoyduğunu açıklıyor. Estetik ölçütlerin kılavuzluğunu benimseyen fizikçiler, akıllara durgunluk veren kuramlar geliştirdi, onlarca parçacık icat etti ve uzayın birbirinden uzak noktalarının solucan delikleriyle bağlantılı olduğunu ilan etti. Ancak bunların neredeyse hiçbirisi gözlemlerle doğrulanamadı; aslına bakılırsa çoğu sınanabilir hale bile gelmedi. Bu kısırdöngüden çıkabilmek için fizikçilerin kuramlarını inşa etme biçimlerini gözden geçirmeleri gerekecek.
‘Matematikte Kaybolmak’ın gösterdiği gibi, bilim insanları, evrenle ilgili gerçekleri ancak kargaşayı ve karmaşayı benimseyerek elde edebilecek.
“Kışkırtıcı bir kitap.” New York Times
“Hossenfelder’e göre Einstein ve benzer şekilde çalışan diğerleri, canlı ve kışkırtıcı kitabının başlığı gibi ‘matematikte kaybolmuşlar’.” Wall Street Journal
Gelecek Düşündüğünüzden Daha Yakın –
Teknoloji İş Hayatını, Sanayiyi ve Günlük Hayatımızı Nasıl Dönüştürüyor?
Peter H. Diamandis, Steven Kotler
Çeviren: Mehmet Gürsel
Doğan Kitap – Ceo Plus
iş dünyası, 384 sayfa.
Geleceği bilemezsiniz ama en çok hangi teknolojilere yatırım yapıldığını öğrenebilirsiniz!
Teknoloji kimsenin ummadığı kadar hızlı gelişiyor. Önümüzdeki on yıl içinde eşi görülmemiş çalkantılar ve gelişmeler olacak.
Diamandis ve Kotler gelişen teknolojilerin hem günlük hayatımızı hem de toplumumuzu nasıl değiştireceğini açıklıyor. Yapay zekâ, robotlar, sanal gerçeklik, dijital biyoloji, üç boyutlu yazıcılar, blockchain teknolojisi ve küresel ağ teknolojileri geliştikçe neler olacak? Tüm bu teknolojiler günümüz sanayisini ve iş hayatını nasıl değiştirecek? Devletler ve iş dünyası nasıl yönetilecek?
Teknoloji yatırımları sayesinde Fortune dergisi tarafından ‘Dünyanın En Büyük 50 Lideri’nden biri seçilen Diamandis ve çoksatan yazar Kotler, teknoloji devlerinin hangi alanlara yatırım yaptıklarını ve bu yatırımların ulaşım, reklamcılık, perakendecilik, eğlence, eğitim, sağlık, finans, emlak, gıda, kısaca tüm iş dünyasını ve hayatımızı nasıl şekillendireceğini anlatıyor.
Kütüphanemdeki İsyan –
Yapıbozuma Uğrayan Sanatın Peşinde
Serdar Turgut
Nora Kitap, 2024
168 sayfa.
Gazeteci Serdar Turgut, ‘Kütüphanemdeki Sesler’le başladığı doğaçlama sanat yolculuğuna ‘Kütüphanemdeki İsyan’ ile devam ediyor.
Çağdaş sanatın izlerini takip ederek günümüzde sanatın geldiği yeri ve postmodern sanatı anlatırken; sessiz bestelerden boş tuvallere, ünlü pisuvardan hayret verici konserve kutularına, Manet’den Pollock’a, sanatın nabzını tutan dergilerden New York’un meşhur galerilerine, sanata yapılan felsefi müdahalelerden kulislerde konuşulanlara ve avangarddan caza uzanan entelektüel bir serüvenin kapılarını aralıyor.
Serdar Turgut, sanat tarihindeki gelişmeleri anlaşılır ve keyifli kılan üslubuyla okuru yine bilgilendirirken şaşırtıyor…