‘Cumhuriyet ve devrimlerinin, sonsuza kadar bekçisiyiz, ‘Yaşasın Cumhuriyet’
Ajda Pekkan yıllar sonra Zeki Müren hakkında konuştu. Uzun yıllar birlikte sahne aldığı, hatta son anlarına tanıklık ettiği Zeki Müren'in az bilinen sinirli yönlerini anlatan Ajda Pekkan, Müren'in "faşist ruhlu" olduğunu söyledi.
Zeki Müren’in son anlarında yanında Ajda Pekkan vardı. 24 Eylül 1996’da TRT İzmir Stüdyoları’ndaki yayında fenalaşan Sanat Güneşi kaldırıldığı hastanede hayatını kaybetmeden önce Pekkan onun elini tutan son insanlardan biriydi. Hukukları çok eskilere dayanan iki dosttular. Süperstar Ajda Pekkan, Mazhar Alanson’un Gain’de yayınlanan programında Zeki Müren hakkında konuştu, ama öyle bir laf etti ki şaşırmamak elde değil.
‘Mazhar Alanson ile Misafir’ programına konuk olan Ajda Pekkan, Zeki Müren için “Okuldu benim için” dedi. Sonra da her daim Zeki Müren’in desteğini gördüğünü anlattı:
“Müthiş şeyler öğrendim sahne arkasında; kulis nedir, neler yapılıyor, neler dönüyor. Okuldu benim için. O beni hep katalizör olarak kullanırdı. İyi manada söylüyorum. ‘Ajda olmazsa ben çıkmam’, ‘Ajda olmazsa ben gitmem’. Öyle bir tutkusu vardı. Sevgisi, saygısı. En ufacık bir gülümseme bana tatlı geliyordu. Zeki Müren benim için ütopik bir şeydi. İki film çekmişim diye kendimi bir şey zannetmedim, ama sonradan şarkı söylemeye başlayınca onun o yakınlığı beni çok etkiledi.”
Lakin Ajda Pekkan bütün bunların sonrasında Zeki Müren’e dair unutamadığı bir anısını anlatırken Sanat Güneşi hakkında öyle bir laf etti ki:
“Onun sinirli olduğu zamanı görmemen gerekiyordu. Gördüm ne yazık ki. Bir mikrofon hadisemiz oldu, çok fena. AKG mikrofon vardı o zamanlar, kare mikrofonlar. Onunla şarkı söylüyorum, ama sesim bana boğuk geliyor. Şeref ve Gürsel vardı arkada. Onlara dedim ki ‘Bana biraz eko verir misiniz?’ Birazcık böyle derinlik istiyorum. O zamanlar müzik terminolojisini de bilmiyorum, sadece eko biliyorum. ‘Tabii’ dediler, verdiler. Bitirdim programı, tam içeri giriyorum, arkada kıyamet kopuyor. Dayak yiyor çocuklar. ‘Niye verdiniz ekoyu’ diye. O faşist ruhunu ilk orada gördüm. Biz öyle büyüdük zamanında. Ama ben bunu bile tatlılıkla karşılıyorum. Demek ki oyunun kuralları öyle.”