Kilo vermek için bi ‘Cinnet’ yeter!
Atatürk'ten İsmet İnönü'ye, Celal Bayar'dan Cemal Gürsel'e, Demirel'den Özal'a, Çiller'den Akşener'e, Erdal İnönü'den Kemal Kılıçdaroğlu'na, Abdullah Gül'den Recep Tayyip Erdoğan'a liderlerin sinemayla ilişkileri farklı ama film izlemeyi, izlerken duygulanmayı seviyorlar. Peki hangi filmleri?
Düzenli film izleyen de var aralarında, festival takip eden de... Kime anaakımı tercih ediyor kimi bağımsız sinemayı. Filme kaptırıp ağladıkları da oluyor katıla katıya güldükleri de... Kılıçdaroğlu'nun sinema sevgisi vesile oldu siyasi tarihimizin liderlerinin film zevklerinin peşine düştük...
CHP Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu’nun Nuri Bilge Ceylan’ın ‘Bir Zamanlar Anadolu’da’ filmini izlediği biliniyor. Lakin Kemal Bey’in sinemaya ve Ceylan filmlerine ilgisi daha fazlaymış. Geçenlerde Hürriyet yazarlarının yaptığı söyleşide fark ettim.
Sinema yazarı büyüğüm Uğur Vardan, Kemal Beye’e soruyor: “Bugünden geriye dönüp hayatınıza ve siyasi kariyerinize baktığınızda, bu öyküyü anlatan en iyi film hangisi derdiniz?” Kemal Bey de “Öncelikle sinema eleştirmenliğiniz benim için çok kıymetli. Çok sık sinemaya gidemesem de sizin vizyona giren yeni filmlere ilişkin değerlendirmelerinizi dikkatle takip etmeye çalışıyorum. Sorunuza gelirsem; bu soruyu izniniz olursa çok şahsi bir durum olacağı düşüncesiyle yanıtlamayayım. Anlayışınıza sığınıyorum. Ancak şunu söyleyebilirim. Nuri Bilge Ceylan sinemasını çok beğeniyorum. Özellikle TRT 2’nin dünya sinemasından örneklere yer verdiği sinema kuşağını kaçırmamaya çalışıyorum. Lütfi Ömer Akad’ın Gelin-Düğün- Diyet üçlemesi benim için çok değerlidir” diye cevap veriyor. Bir ayrıntı Kemal Bey, yaygın yapılan bir yanlışa düşüp Ömer Lütfi Akad demiyor, Lütfi Ömer Akad diyor. Bu bile onu iyi bir sinemasever yapar naçizeni.
Lakin oturduğu koltuk Mustafa Kemal Atatürk’ün koltuğu. Pek bilinmez ama Atatürk tam bir sinefildi. Çankaya Köşkü’ne sinema salonu kurdurup film izleyecek kadar. Ama tek başına film izlemeyi pek sevdiği söylenemez. Sıklıkla halkla birlikte film izleyen bir liderdi. Ankara’da Yeni Sinema, İstanbul’da Elhamra, Opera ve Glorya ve İzmir’de ise Elhamra sinemalarına gidiyor Atatürk.
Tür olarak komedi, romantik komedi ve müzikal dramlardan hoşlanıyordu. En sevdiği sinemacılar arasındaysa Charlie Chaplin öne çıkıyor. ‘Şarlo İdam Mahkumu’ filmini arka arkaya izlemişliği, “Hiç bu kadar gülmemiştim” demişliği var.
Ama onu hüzünlendiren iki film var. İlki şu meşhur ‘Batı Cephesinde Yeni Bir Şey Yok’ filmi. Savaşın getirdiği felaketleri en iyi şekilde anlattığını söylemiş. İkinci film ise İngiliz yapımı olmasına rağmen İngiltere propagandası yapmayan ve Türklerin de kahramanlığını gösteren ‘Çanakkale/ Tell England’. Mustafa Kemal, bu filmi, 22 Ocak 1932’de Opera Sineması’nda izledikten sonra hüzünlenmiş. Ki mutlaka Çanakkale günleri aklına gelmiştir.
Lakin sinemanın ne kadar önemli olduğunu daha ilk yıllarında fark eden bir lidere rağmen bizim siyasilerin sinema karneleri pek parlak değildir ama ilginç anektodlar çıkar karşımıza. Kılıçdaroğlu’nun sinemasever olmasından yola çıkarak siyasi liderlerin sinema serüvenlerini bir araştırayım dedim.
İsmet İnönü, müziğe düşkünlüğüyle bilinir. Ama gizli bir sinema izleyicisidir. Ankara’da Büyük Sinema’nın açılışını yapan ve sıklıkla da burada film izleyen bir liderdir. Açılıştaki Bete Davis’in ‘Zehirli Yalan / Desception’ filmini seyrettiği kayıtlara geçmiştir. Ki sinemada onun filmleri seyrettiği büyük misafir locasına İnönü’nün film seslerini daha iyi duyabilmesi için portatif, özel bir hoparlör tesisatı bile yapılmıştır.
Cumhurbaşkanlığında sonra muhalefet lideri olduğu yıllarda da düzenli olarak Büyük Sinema’ya gider. Pazartesi akşamları İsmet İnönü’nün günüdür. Onunla sinemada karşılamak istemeyen Başbakan Andan Menderes de perşembe akşamları gider sinemaya. Sinemanın bir başka müdavimi Cumhurbaşkanı Celal Bayar’dır. Torunlarıyla gitmeyi sever. Lakin arada Çankaya Köşkü’ne film getirilmesini ister. Bu filmlerden biri Atıf Yılmaz’ın yönettiği ‘Hıçkırık’tır. Ki sansür kurulu onu da sansürlemiştir.
1953 yapımı Kerime Nadir’in romanından uyarlanan Atıf Yılmaz’ın çektiği ‘Hıçkırık’ filmi zamanında kapı pencere kırdıran yapımlardan biridir. Nedret Güvenç’in sinemada dikkatleri çekmesini sağlayan filmin özelliği, izleyen seyirciyi gözyaşlarına boğmasıdır. Atıf Yılmaz’ın anılarından öğreniyoruz ki Celal Bayar bu filmi köşkte izlemiş ve o da ağlamış.
Yine Fatin Rüştü Zorlu, Hasan Polatkan, dönemin meclis başkanı Refik Koraltan da sinemanın müdavimleri. Hatta Hasan Polatkan sinemanın temiz ve bakımlı olmasına büyük önem verir ve titizlikle takip edermiş.
Celal Bayar’dan sonra Cumhurbaşkanı olan Cemal Gürsel’in de iyi bir sinema seyircisi olduğu bilinir. ‘Yılanların Öcü’nü Çankaya Köşkü’nde izleyip sansür kurulunun elinden zorla kurtarmışlığı var. Daha ötesi, ‘Topkapı’ filmiyle, James Bond macerası ‘Rusya’dan Sevgilerle’nin çekilmesinde önemli katkıları var.
Turgut Özal’ın da sinemayla ilişkisi seyirci olmanın ötesinde. Mesela Türkiye’de video dönemi onun sayesinde başlıyor. Çünkü video oynatıcılarının ülkemize girmesine Devlet Planlama Teşkilatı Müsteşarlığı sırasında o izin veriyor. Ki girişimci Türker İnanoğlu. Bir şartı var Özal’ın, Almanya’daki gurbetçiler için Türk filmlerini video kaseti haline getirmek. Amaç da Türklerin çocuklarının Türkçeyi ve Türk kimliğini unutmasının önüne geçmek. Ama aynı Özal, ABD Başkanı George Bush’un ısrarıyla Hollywood’daki dağıtımcıları Türkiye sokup Yeşilçam’ın içinde bulunduğu krizi daha da derinleştirmişti.
Süleyman Demirel sanatçıları seven bir liderdi. Kendisini eleştirenleri bile. Tiyatro gözdesiydi. Zeki Alasya’nın yönettiği ve başrolde oynadığı ‘Cumhurbaşkanı Öteki Türkiye’de’ filminde kamera karşısına geçerek cumhurbaşkanları arasında bir ilke imza attı. Eski TBMM Başkanı Hüsamettin Cindoruk da bir sinemaseverdi. Darbe sırasında ev hapsindeyken bile eşiyle sinemaya gitmişliği var. Ayrıca İstanbul Film Festivali sırasında Emek Sineması’nda görüldüğünü de söyleyeyim.
Erdal İnönü tam bir sinefildi. SHP Genel Başkanı iken Sosyalist Enternasyonal toplantısı için Paris’e giden İnönü, toplantıdan sonra soluğu, sinemada alacak kadar meraklıydı yedinci sanata. Tercihi bugünün tabiriyle bağımsız sinemadan yanaydı.
Eski başbakanlardan Tansu Çiller de sinema düşkünü bir siyasetçi portresi çiziyordu. Çiller’in tercihi Hollywood yapımı vizyon filmleriydi genelde. Ama Erdal İnönü gibi bilet alıp vatandaşlarıyla film izlemek yerine, sinemayı kapatmayı tercih ediyordu.
İyi Parti Genel Başkanı Meral Akşener anaakım sinemayı seviyor. ‘The Post’u ve ‘Star Wars: Son Jedi’ filmini sinemalarda izlediğini biliyoruz.
Abdullah Gül, küçükken kovboy filmleri izleyen kuşaktan. Öğrencilik yıllarında Milli Türk Talebe Birliği’nin sinema kulübünde yöneticilik yapan Gül, fırsat buldukça film izleyen bir liderdi. Cumhurbaşkanlığı döneminde ‘Zoraki Kral’ı izleyip tweet atmıştı da olay olmuştu. ‘120’, ‘Kelebeğin Rüyası’, ‘Pi’nin Yaşamı’, ‘Lincoln’, ‘Son Mektup’ sinemada izlediği filmler arasında.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın sinemayla ilişkisine gelince… ‘Bizim Hikaye’ filmini izleyip gözyaşı dökmüşlüğü var. ‘Eşrefpaşalılar’ filmini de ‘Zülfü Livaneli’nin ‘Veda’ filmini de izledi. Semih Kaplanoğlu’nun ‘Buğday’ filminin galasını külliyede yaptırdı. En son ‘İyi ki Varsın Eren’in galasına katılmıştı.
Karnesi en kötü lider Kenan Evren. Evren’in sinemayla ilişkisi neredeyse hiç yoktu. ’12 Eylül ve Sinema’ belgeselinde açıkça, orgeneral olduktan sonra hiç sinemaya gitmediğini söyler; ki bu 1974 yılına tekabül ediyor. Bu ilişkisizlik halinden olsa gerek Evren, sinemayı ve sinemacıları devlet başkanlığı yaptığı dönemde pek de önemsemez. Türkiye sinemasının en büyük zararı 12 Eylül ve sonrasında görmesi, pek çok sinemacının tutuklanıp yargılanması da Evren dönemine denk gelir.